”36 Etnik grup var diye saymanın manası ne ?”

Bahçeli, partisinin Osmaniye İl Teşkilatını ziyareti sırasında, Atatürk Caddesi'nde toplanan kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada, bu ülkenin insanları olarak herkesin farklı düşünce ve görüşte olabileceklerini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

OSMANİYE - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sayın Başbakan; halkımızın yüksek teveccühü ile yüksek oranda oy aldın ve tek başına iktidar oldun. Güzel konuşmayı tercih et, kaynaştırmayı tercih et, birleştirmeyi tercih et. Her gittiğin yerde ayrımcılık tohumları ekme. Sana soran yok, eden yok. 'Türkiye'de 36 etnik grup vardır' diye birer birer saymanın ne manası vardır?" dedi.

Bahçeli, partisinin Osmaniye İl Teşkilatını ziyareti sırasında, Atatürk Caddesi'nde toplanan kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada, bu ülkenin insanları olarak herkesin farklı düşünce ve görüşte olabileceklerini söyledi.

"Her parti, milletimizin hür iradesi ile kurulmuş, onun gönülleri doğrultusunda şekillenmiş, düşünceleri ile millete hizmet edebilecek birer demokratik kurumlar olarak dikkate alınmalıdır" diyen Bahçeli, bütün siyasi partileri, demokrasilerin bir vazgeçilmez unsuru olarak görülmesi gerektiğini kaydetti.

Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bir partiyi diğer partiden üstün görmek, birini var kabul edip diğerini yok saymak, yalnız ve yalnız tek partilerin özlemidir. Onun için Türkiye'de gerilime dayalı, cepheleşmeyi, kamplaşmayı strateji olarak benimseyen bir anlayışla seçimleri götürmek doğru değildir. Kendisine oy verenleri dost, vermeyenleri hasım kabul eden bir anlayışı reddediyoruz.

Ülkeyi "inananlar, inanmayanlar", "gericiler, ilericiler" diye ayırmanın doğru bir strateji olmadığını vurgulayan Bahçeli, "Etnik bölünmeyi, inancı, mezhebi temel alan bir yaklaşımla bu ülkeyi karşı karşıya getirmek bir şey kazandırmaz" şeklinde konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Bahçeli, şöyle devam etti:

"Bu ülkeyi yönetenler, akıllarını başlarına almalılar, bu ülkeyi yönetenler, güzel bir Türkçe ile halka seslenmeliler, bu ülkeyi yönetenler, "al ananı git" diyerek vatandaşı hakir görmemeli, siyasi partileri ise 'yok' farz edip, hakaretle aşağılamamalıdır. Onun için Sayın Başbakana buradan sesleniyorum; Sayın Başbakan, halkımızın yüksek teveccühü ile yüksek oranda oy aldın ve tek başına iktidar oldun. Güzel konuşmayı tercih et, kaynaştırmayı tercih et, birleştirmeyi tercih et. Her gittiğin yerde ayrımcılık tohumları ekme. Sana soran yok, eden yok. 'Türkiye'de 36 etnik grup vardır' diye birer birer saymanın ne manası vardır?"

Bin yıllık kardeşliğimiz korumalıyız

Osmanlı Devletinin zirve noktasındayken 24 milyon kilometrekarelik bir toprağa sahip olduğunu, bu geniş toprak parçasında, değişik dinden ve milletten olan insanların uzun yıllar barış ve huzur içinde yaşadıklarına dikkati çeken MHP Lideri Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ne zamanki emperyalistler Osmanlıyı parçalamaya yöneldi, Osmanlı önce gerileme, duraklama ve çözülme sürecine girdiğinde, toprak kala kala bugünkü Misak-ı Milli sınırları çerçevesinde olmuştur. Osmanlının terk etiği topraklarda bugün 34 millet yaşamaktadır. Bugün değişik yerlerden gelen binlerce insan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmuşlardır. Bu devlet 85 yıldır huzurlu, güven içinde yaşamıştır. Şimdi ne oluyor Sayın Başbakan, hangi ruh hali içindesin, hangi huzursuzluktasın, hangi kıskançlıktasın ki bu milleti 36'ya bölmeye çalışıyorsun?

Her şeyden evvel, birlik ve beraberliği esas almalıyız, her şeyden evvel beka meselesini önde tutmalıyız, Türkiye'nin bekasını ortadan kaldıracak her türlü iç ve dış tehlikeye karşı dikkatli olmalıyız. Bin yılık kardeşliğimizi korumalıyız. Bu ülkeye gelmiş olan, Osmaniye'de rızkını kazananlar artık Osmaniyeli'dir, Türkiyeli'dir. Sayın Başbakan ikide bir bunu tahrik ediyor, CHP'nin sayın lideri ile bana seslenerek, 'sizler Sivas'tan öte gidemezsiniz' diyor. Ne demek bu Sayın Başbakan? Sivas neresidir? Sivas'ın ötesi neresidir?

Bir zamanlar mecliste Avrupa'dan Türkiye'yi bölmek için önemli dayatmaları Avrupa Birliği adına yapanlar, muhtelif yerlerde Türkiye coğrafyasını bölmeye yönelik bir harita ortaya koymuşlardı. Meclisteki grup toplantısında o haritayı gösterdim. O haritaya göre, yani Türkiye'yi bölmek isteyen, Türkiye'de başka bir devletçiğin kurulması için gayret gösterenler, harita da Sivas'la Gavurdağı arasında bir sınır çizerek, bunun ötesine başka bir ülke adı vermeye çalışıyorlardı. Ülkenin Başbakanı da bu hataya mı düşüyor? Sivas'ta bizimdir, Gavurdağı da bizimdir, Hakkari de bizimdir, Diyarbakır da bizimdir. Sayın Başbakan sözüne dikkat et, nereye varacağına dikkat et. Belki ülke karıştığı için, Allah muhafaza bir iç çatışma çıktığı için seni gelip bir gecede alıp bir başka ülkeye götürecekler olabilir, ama biz her zaman buradayız."

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sayın Başbakan her türlü imkanla, ülkenin her tarafında uçaklarla, helikopterlerle, cumhuriyet otobüsleriyle TOKİ'nin imkan ve kırmızı halılarıyla mitingler düzenliyorsun. Bu mitinglerde bir sağa bir sola volta atıp partileri azarlıyorsun, vatandaşı azarlıyorsun, herkesi azarlıyorsun, gel birazda şu ekonomiden bahset" dedi.

Bahçeli, partisinin Osmaniye il Teşkilatı'nı ziyareti sırasında, Atatürk Caddesi'nde toplanan vatandaşlara hitap ederken, ABD'de baş gösteren küresel finans krizin, dalga dalga önce Avrupa'yı ardından Türkiye'yi sardığını belirterek, Türkiye'nin bir sosyal, siyasi ve ekonomik kriz tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu savundu.

Türkiye'de ekonomik kriz, cepheleşme ve kamplaşma ile ayrışmanın diz boyu mesafe aldığını öne süren Bahçeli, şöyle konuştu:

"Türkiye'yi bölmek için her türlü oyunun oynandığı her türlü tehdidin var olduğu bir dönemde, Allah muhafaza bir de ekonomik kriz yaşamaya başlarsak, siyasi, sosyal ve ekonomik kriz bütünleşir, Türkiye bir toplumsal patlamaya hazır hale gelir. Bu da Türkiye'nin felaketi olur

Onun için sayın Başbakan her türlü imkanla, ülkenin her tarafında uçaklarla, helikopterlerle, cumhuriyet otobüsleriyle TOKİ'nin imkan ve kırmızı halılarıyla mitingler düzenliyorsun, düzenlenmiş mitinglerde bir sağa bir sola volta atıp partileri azarlıyorsun, vatandaşı azarlıyorsun, herkesi azarlıyorsun, gel biraz da şu ekonomiden bahset."

Bahçeli, Türkiye'de İşçi Bulma Kurumuna müracaat eden fakat iş bulamayan 3 milyon kişinin bulunduğunu ifade ederek, "Türkiye'de çalışmaya hazır olduğunu söyleyip, iş bulamayan milyonlarca insan var, genç var. Türkiye'de 5 milyon 680 bin işsizimiz var. Bir de ekonomik krizle birlikte iş yerleri kapatılıyor. Tekstilde, otomotivde böyle oldu, şimdi diğer sektörlere bu yayılıyor" dedi.

İşsizliği şimdi hafife alamazsın

Özel sektörün borcunun 196 milyar dolar olduğunu ve bunun yüzde 51'inin bu dönemde kısa vadeli borç olarak ödeneceğini anlatan Bahçeli, şunları kaydetti:

"Doların 1.80 TL'ye ulaştığı bir yerde özel teşebbüs bu borcu ödeyememe durumu içinde kalırsa ya fabrikasını kapatacak, ya satacak veya işçilere diyecek ki (evlatlarım size artık maaş ödemeyeceğim) diyecek. Böyle bir durumda sabah işe giden vatandaşlarımız akşam evlerine işsiz olarak dönecek.

İşsizliği şimdi hafife alamazsın. Bunların yanında yolsuzluk ve yoksulluk almış başını gidiyor. Açlık sınırı 740 TL, yoksuluk sınırı 2.411 TL, şimdi soruyorum, Osmaniye'de asgari ücretle çalışanlarla, açlık sınırı arasında en az 200 TL fark var. Yoksulluk sınırıyla Osmaniye'de ki memur kardeşlerimize soruyorum, içinizde çok az bir kesim 2 bin TL'nin üzerinde maaş alıyor, diğerleri ise yoksulluk sınırının altında kalmış. Geçen yıl 118 bin esnafımız kepenk kapatmış, diğerleri meslek değiştiriyor. 47 bankadan 24'ü yabancılaşmıştır.

Böyle bir ülkede bir ekonomik kriz geliyor, sayın Başbakan gelip de (bu kriz bize teğet geçiyor hamdolsun bir şey olmayacak bizi kıskanıyorlar, Türkiye'de kriz vardır diyerek milleti paniğe sürüklüyorlar) diyeceğin yerde, biraz seçim gezilerine ara ver, Ankara'ya otur, değerli bakanlarını davet et, ekonomik sosyal konseyi topla, bilim adamlarını çağır, bu ekonomik kriz nereden geliyor nereye gidiyor, Türkiye'ye ne zarar verecek, bunu tartış, konuş. (Kriz bizde olmadı, ABD'den geldi) diyorsun. Halbuki 2007'den bu yana krizin işaretleri var. Bütün bunları tartışıp, görüşüp, Türkiye'yi ekonomik krizden alıkoyacak tedbirleri almak yerine hala (bize teğet geçiyor) diyorsan, başka sorular aklımıza geliyor, peki bu ülkenin yüreğine hançer gibi saplanan yokluk, yoksulluklar var iken kime teğet geçiyor bu kriz acaba.

Kriz ancak ve ancak dolar babalarına teğet geçer, çünkü dolar son 6 ayda yüzde 56 arttı. 1,2'den 1,80'e kadar çıktı. Yani doları olanlar yüzde 56 zenginleşti. Doları olmayanlar da yüzde 56 fakirleşti."

Yolluk tartışması

Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kendisine "yolluk tartışması" nedeniyle saldırıda bulunduğunu anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Başbakan şimdi de kalkmış, Bursa'da, Aydın'da, İzmir'de konuşurken bize saldırıyor, güya biz (Başbakan uçağa bindiğinde yolluk alıyor) demişiz. Şimdi bizim söylediğimizi önce doğru anla, kalbindeki karaya göre, başkalarına kara çalmaya kalkma. Ben şimdi burada söylüyorum. Sayın Başbakan bana bunun cevabını vereceksin, veremezsen Allah nasip eder, bir iktidar olduğumda bunun hesabını senden sorarım. Ben diyorum ki; sayın Başbakan 14 Mart 2003 tarihinde nasıl Başbakan oldun, nasıl milletvekili oldun? Hala şüpheli, izah edilemiyor, karanlık odalarda, karanlık ilişkilerle, milletvekili olma vasfına sahip değilken 4 mısra bir şiirle, villa gibi bir cezaevinde 4 ay kaldıktan sonra seni hangi güç, Siirt'te seçilmiş bir milletvekilini istifa ettirerek, senin için bir ara seçim yaptırarak milletvekili olup Ankara'ya getirdikten sonra Başbakan yapmıştır.

Gel bunu bize bir anlat. Sayın Başbakan size soruyorum 14 Mart 2003'te Başbakan olduğunuz o günden bu yana ne sebep olduğu belli olmayan şekilde sürekli olarak yurt dışı gezilerin var, hangi ülkeye gidiyorsun, niçin gidiyorsun, Dışişleri Bakanlığının bu konuda bilgisi var mı? O ülkelere gitmenin ülkemiz için bir faydası var mı? Ülkede kayıt dışı ekonomi var, bir de kayıt dışı dış politika türedi.

Dışişleri yetkilisi yok, gittiği ülkenin büyükelçisi yok, gittiği ülkedeki Dışişleri Bakanlığının yetkilileri yok, kiminle konuşursun, ne konuşursun? Bir gün gelecek, Dışişleri olarak bunları özel olarak araştıracağız. Ortaya ne çıkıyorsa da bütün açıklığı ile Türk milleti ile paylaşacağız ve gereği neyse de onu yapacağız.

Başbakana benim sorum şu? Başbakan olarak yurt dışına gittiğiniz vakit, devlet size bir yolluk ödüyor. Bu yolluk ne kadardır, hangi ülkeye gittin, kaç defa gittin? 6 yılı bulan süre içerisinde hangi ülkeleri kaç defa dolaştın. Yani gezdiğin ülkenin sayısını koy, sonra aldığın yolluğu koy sonra da milletvekili ve Başbakan olarak aldığın yolluğu ortaya koy, sonra da dön hepsini topla ve millete de ki benim milletimin yüzde 80'i benim aldığım paranın 3'te birini dahi alamıyor de.

Türkiye'de gezen bir Başbakana aldığı maaşı yeter, yolluğa ne gerek var. Zaten yolluğu TOKİ sana sağlıyor, her türlü imkanla. Kırmızı halıyı onlar getiriyor, açılış yapacağım diye vatandaşları topluyor, bir Başbakanlık müessesesi seçim için heder oluyor."