AB 2015'te 3.üncü dip'i görebilir
DR. ALİ TOPÇUBAŞI / Topçubaşı Group Yönetim Kurulu Başkanı
Yılın son çeyreğinde AB'den olumsuz sinyal gelişleri artmaya başladı. AB'nin lokomatifi olan Almanya'nın son çeyrekte yüzde 1.3 küçülmesinin yanı sıra, ikinci büyük ekonomi olan Fransa'nın da binde 1 ve İtalya'nın da binde 2 küçülmesi, Almanya'daki faizlerin saçılan para nedeni ile yaklaşık sıfır düzeyine inmesine karşın, Yunanistan'daki faizlerin son günlerde olağan üstü artışa geçmesi, 2008 yılından sonra üçüncü dip dalganın ayak seslerini duyar gibi oluyoruz. Ancak, unutulmaması gerekir ki bu seferki dalga geçiştirilemezse 2008 yılını da aratması muhtemel olacaktır. 2008 yılından beri bilhassa sorunlu ülkelerden Yunanistan başta olmak üzere, Portekiz, İspanya, İtalya nın genelde kemer sıkmaya yönelik palyatif tedbirler almış olup, yapısal tedbirlere yönelmemeleri, sorunun kaynağını göstermektedir.
2008 yılı krizinden ABD'nin büyük ölçüde sıyrıldığı anlaşılmakla beraber, 28 üyeli parçalı yapıya sahip olan AB'nin ekonomik yapılarındaki büyük uçurumlar, ülkeler arasındaki dengesizliklerin yapı taşlarının döşenmesine neden olmaktadır. Dünyanın 3. büyük ihracatçısı olup, ihracata dayalı büyüme ile gelişmek zorunda olan Almanya'nın bile, bilhassa kendisi tarafından üyelere dayatılan kemer sıkmaya dayalı politikaları yüzünden, bumerang etkisi gibi kendisini de vurmaya başlamıştır. Avrupa Merkez Bankası'nın saçtığı paralar yüzünden dolar euroya karşın değer kaybederken, Almanya ve Fransa da faizlerin sıfır düzeyine inmesine karşın, üretim canlandırılamamaktadır. Sıkılan kemerler yüzünden, insanlar harcama yapamamakta, üretilen ürünler stoklamaya gitmekte ve akabinde üretimde azalma yönüne gidilmektedir. Nitekim, alım gücünün düşmesi nedeni ile enflasyon AB de binde 7 gibi olağanüstü düşük düzeye inmesine neden olmuştur. Yine, yıllık olarak enflasyon Almanya'da yüzde 1'e, Fransa da binde 8'e, İtalya'da yüzde 1'e, İspanya'da binde 1'e inerken, halkın alım gücünün yaklaşık yarıya yakın eridiği Yunanistan'da ise, enflasyon yüzde 1.1 oranında azalmıştır.
AB ülkelerinde üretim artmayıp, enflasyon tarihi seviyelerde dip seviyelerde gezinirken, bütçe açığı yüzde 2.6 seviyesine çıkmaktadır. Artmayan üretim neticesinde bütçeler toparlanamamaktadır. Almanya'da bütçe binde 4 oranında fazla verirken, Fransa da bütçe açığının yüzde 4 seviyesine çıktığını görmekteyiz. Yüksek bütçe açığı da Fransa'nın not indirimini beraber getirdiğini unutmamız gerekmektedir. Yine, İtalya'da da bütçe açığı yüzde 3.3 seviyesine çıkarken, diğer kemer sıkma politikası uygulayan İspanya'da yüzde 5.7 açık vermektedir. Yunanistan'da ise bütçe açığı yüzde 3.6 olup, kabul edilen oranların üzerindedir.
Ülkemizin 2014 yılında 2 seçim yapmasına rağmen yüzde 5 hedefi olan büyümenin yüzde 3.3 oranında bile beklenmesini çok olumsuz kabul etmemek gerekir. Ayrıca enflasyonun da yüzde 10'a dayanması, düşen büyümenin sonucu olarak işsizliğinde yüzde 10'a yaklaşmasını dikkate alınacak olumsuz gelişmeler olarak almamız gerektiği açıktır. Ayrıca, 2015 yılında AB pazarlarında daha fazla daralmanın ülkemizi olumsuz etkilemesi aşikardır. Yine, orta doğu pazarlarında da belirsizliğin artması, bizi komşularımızla sıkı ilişkilere girmemizi zorunlu kılar. Aksi halde, sıkışan pazarlara ileve olarak, kendi ekonomik sorunlarımızı da eklersek, zor bir yılı kendimiz üretmiş oluruz.