”AB ile aynı tarihi ve kaderi paylaşıyoruz”

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Avrupa Birliği'ni küresel bir güç olarak hayal ediyorsak bu Türkiye ile birlikte olacak" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BRÜKSEL - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye ve AB'nin aynı tarihi ve kaderi paylaştığını vurgulayarak, vizyonunun 2050 yılında Türkiyeli AB'nin küresel güç haline gelmesi olduğunu söyledi.

Düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi'nin Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ile Brüksel'de ortaklaşa düzenlediği toplantıda, "Türkiye ve AB: Dış Politikada Sinerji Yakalamak" konulu konuşma yapan Davutoğlu, her ikisi de dinamik bir süreçten geçen AB ve Türkiye'nin tarih ve coğrafyalarını değiştirme şansına sahip olmadığını anlattı.

Avrupa'yı çizilmiş sınırlara ya da Soğuk Savaş döneminde Berlin'de olduğu gibi duvarlara sahip bir kıta olmaktan çok, Hint yarımadası gibi Avrasya'nın bir uzantısı ya da alt kıtası olarak gördüğünü belirten Davutoğlu, "Soğuk Savaş dönemi sona erdi. Berlin Duvarı da yıkıldığına göre kimse Avrupa'yı Asya, Afrika ve hatta Amerika'dan ayıran kültürel, siyasi ya da ekonomik duvarlardan bahsedemez" dedi.

19. yüzyılda dünyadaki güç merkezi olan Avrupa'nın, daha sonra birbirine girerek güç kaybetmeye başladığını ve 2. Dünya Savaşı'nın ardından düşüşe geçtiğini fark ederek AB'nin temellerini atma gereği hissettiğini anımsatan Davutoğlu, "Avrupa'nın gerilemesini tersine çevirmek için AB'yi kurmak doğru çözümdü. Olumlu, yaratıcı ve proaktif bir cevaptı" diye konuştu.

Davutoğlu, Avrupa'nın enerjisini yeniden canlandırmada AB projesinin başarılı olduğunu, fakat geri kalan dünyanın boş durmadığını, Çin'in, Rusya'nın ve son dönemde ABD'nin yeni bir dönüşüm içine girdiğini anlattı.

Dünyadaki bu hızlı değişim sürerken Avrupa'nın "Biz başardık, duracağız" deme seçeneğinin olmadığını vurgulayan Davutoğlu, son küresel ekonomik krizin "refahın hiçbir toplumun ölümsüz karakteri olmadığını gösterdiğini" hatırlattı.

Avrupa'dan küresel güç ya da kıta gücü seçeneklerinden birine karar vermesini isteyen Davutoğlu, "Ya nehrin akışını düzenleyeceksiniz ya da başka güçlerin nehrin akışını yönetmesini bekleyeceksiniz, siz sadece izlemede kalacaksınız" dedi.

Davutoğlu, "Eğer biz Avrupalılar küresel güç olmak istiyorsak, ilk çağlardan günümüze kadar tüm Avrupalı güçlerin de karşılaştığı gibi aşmamız gereken iki engel var. Bir tanesi Asya başta olmak üzere Afrika'yla stratejik bağlantı, ikincisi çok kültürlülük" tespitinde bulundu.

Büyük İskender'den Roma İmparatorluğu'na kadar Avrupa'nın tarihindeki tüm güçlerin ancak Anadolu, Mezopotamya ve Mısır'a ulaşınca küresel nitelik kazandığına dikkat çeken Davutoğlu, "Büyük İskender'in başarısı savaş meydanlarındaki zaferleri değildi. Mısır'dan Kandahar'a kadar farklı kültürleri birleştirerek kendi ismiyle kurduğu devletti" diye konuştu.

Roma İmparatorluğu'nun da Roma'da değil, Anadolu, Mezopotamya ve Kuzey Afrika'ya ulaşınca "kurduğu stratejik bağlantılarla ve çok kültürlü karakteriyle" imparatorluk haline geldiğini anlatan Davutoğlu, 11 Eylül saldırılarının ardından ABD'den aldığı bir davet üzerine Princeton Üniversitesinde ders verirken yaptığı benzetmeyi şöyle aktardı:

"Türkiye burada kilit önemde"

"(ABD bugün Texaslı bir (dışlayıcı kral Julius) Sezar'a değil, Bostonlu bir (kucaklayıcı kral) Markus Aurelius'a ihtiyaç duyuyor) dedim. Küresel gücü sürdürebilmek için Markus Aurelius'un felsefesine ihtiyacınız var. Şimdi bu unsurları Başkan Obama'nın yaklaşımında görüyorum. Çok taraflılık, çok kültürlülük, karşılıklı saygı, küresel düzen gibi."

Bu kapsamda AB'nin küresel güç haline gelebilmek için "iki kilit ülke olan Rusya veya Türkiye'ye mutlaka ihtiyaç duyduğunu" kaydeden Davutoğlu, "AB bunlardan birini seçsin demiyorum, biz zaten katılımcı ülkeyiz. Türkiye burada kilit önemde" dedi.

Türkiye'nin de AB'ye benzer sorunlara sahip olduğunu belirterek, örnek olarak coğrafyayı gösteren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin Lozan Anlaşması'nı imzaladıktan sonra nihai sınırlarına ulaştığını söyleyemeyiz. Elbette uluslararası hukuk penceresinden ve reel politika penceresinden bölgenin en güçlü ordusuna sahip olduğumuz için ve güçlü uluslararası hukuki referanslarımız nedeniyle sınırlarımız orada duruyor, fakat coğrafyamız çok boyutlu. Türkiye Avrupa ülkesi, fakat Asya'ya uzantılarımız var. Türkiye Balkan ülkesi, Kafkas ülkesi, Karadeniz ve Orta Doğu ülkesi. Aynı zamanda Akdeniz, Hazar ve hatta Körfez ülkesi."

Davutoğlu, Türkiye'nin dışişleri bakanı olarak bu bölgelerden hiçbirini gözardı etme lüksünün olmadığını ve bu "tarihi sorumluluğun" bilincinde hareket ettiğini söyledi.

"Bosna Hersek'te yaşayanlardan daha fazla Boşnak Türkiye'de yaşıyor, Arnavutluk'ta yaşayan Arnavutlardan fazlası Türkiye'de" diyen Davutoğlu, aynı durumun Çeçenler, Kürtler ve hatta Orta Asya'yla kıyaslandığında Türkler için geçerli olduğuna dikkat çekti.

Türkiye'nin bu tarihi bağları ve sorumluluğu nedeniyle bölgedeki tüm sorunların bir şekilde Anadolu'ya yansıdığını anlatan Davutoğlu, Afganistan'ı ve Sırbistan'ın Sancak bölgesini ziyaret ettiğinde bölgedeki yöneticilerin, ihtiyaçlarını sayarak Türkiye'nin karşılamasını istediğini ve mali durumları ne olursa olsun bunları üstlenmek durumunda olduklarını kaydetti.

Bakan Davutoğlu, her yıl çok sayıda yeni elçilik açan, dünyadaki birçok soruna arabuluculuk yapması istenen Türkiye'nin "sadece bölgesindeki meselelerle ilgilenmek değil, küresel rol oynamak istediğini" ifade etti.

AB'nin komşuluk politikasının da Doğu Avrupa, Kafkaslar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'yı kapsadığını hatırlatan Davutoğlu, aynı zamanda Türkiye'nin de komşuları olan bu bölgelerde AB ile ortak çalışarak sinerji yakalamak istediklerini bildirdi.

Davutoğlu, AB üyesi olduğunda Türkiye'nin diplomasideki artılarının AB'nin artıları haline geleceğini belirterek, "Türkiye'nin AB'ye sorun değil, istikrar getireceği konusunda şu anda herkes ikna olmuş durumda" dedi.

Bakan Davutoğlu, Türkiye'nin Avrupa tarihinin, coğrafyasının ve kültürünün parçası olduğuna inancını vurgulayarak, "Tarihimiz aynı, kaderimiz aynı, geleceğimiz de birlikte olacak. Eğer 2050 yılı için bir vizyonumuz varsa, Avrupa Birliği'ni küresel bir güç olarak hayal ediyorsak bu Türkiye ile birlikte olacak" diye konuştu.

"AB üyeliği değil 2050'de, 2015 yılında bile çok geç"

Konuşmasında Davutoğlu, dış politikada yaklaşımının gerçeklere bakarak değil, vizyonuna dayanarak hareket etmek olduğunu anlatarak, Türkiye'nin Suriye ile vizeleri kaldırması ve Ermenistan'la ilişkileri normalleştirme sürecine girmesini buna örnek gösterdi.

"Benim vizyonumda AB üyeliği değil 2050'de, 2015 yılında bile çok geç. Sadece Türkiye için değil, AB açısından da" diyen Davutoğlu, "mümkün olan en kısa sürede" üyeliğin iki tarafın çıkarına olduğunu vurguladı.

Davutoğlu, Türkiye'nin AB üyeliğinde neden ısrar ettiğinin sorulması üzerine, Avrupalı bir mevkidaşının da kendisine "Üye olursanız bu kadar aktif dış politika izleyemezsiniz, çünkü diğer 27 üyenin onayını almanız gerekir" dediğini aktardı. Bakan Davutoğlu, AB'nin sadece Türkiye ile küresel güç olabileceğini belirterek, üye olduğunda Türkiye'nin AB'de "çevrede değil, tüm süreçlerin merkezinde" olacağını ifade etti.

Türkiye'nin limanlarını Kıbrıs Rum kesimine açmaması nedeniyle AB'den nasıl bir tavır beklediğinin sorulması üzerine Davutoğlu, müzakerelerde yeni engeller getirilmesinin "Türkiye için AB'nin taahhütlerine bağlılığı konusunda şoke edici yeni bir deneyim" olacağını kaydederek, AB'nin kendi kurallarını çiğneyerek sınır sorunu yaşadığı Ada'daki BM varlığıyla ispatlanan Rum kesimini üye aldığını hatırlattı.

Davutoğlu, AB'den dünyanın tüm limanlarına gidebilen Kıbrıslı Rumlara Türkiye'nin limanlarını neden açmadığını soracağına, Kıbrıslı Türklerin Türkiye'dekiler dışında neden hiçbir limana gidemediklerini sormasını istedi.

Bakan Davutoğlu, Rum lideri Dimitris Hristofyas'ın Ada'da düzenlenen 42 görüşmenin ardından BM'de yaptığı konuşmada, daha ilk turda kararlaştırılan iki bölgeli, iki toplumlu federasyon gibi temel ilkeleri çiğneyerek, "iki otonom bölgeden" bahsetmesini eleştirdi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Almanya'daki seçimlerin muhtemel etkilerinin sorulması üzerine "Ben Alman lisesinde okurken öğretmenlerimin ne kadar disiplinli ve sözlerine sadık olduklarını gördüm" diyerek, Türkiye-AB ilişkilerinin daha önce verilen taahhütlere bağlılık çerçevesinde ilerleyeceğini belirtti.

Davutoğlu, Avrupa'nın en köklü ilişkilerinden olan Almanya-Türkiye ikili ilişkilerinin ise seçimlerden etkilenmesinin beklenmemesini istedi.