”AB sürecinin yavaşladığına 2009 için katılmıyorum”

Devlet Bakanı Bağış AB Sürecinin 2007-2008 yıllarında seçimler ve AK Parti'ye yönelik kapatma davası nedeniyle yavaşladığını söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Avrupa Birliği sürecinin durakladığını, yavaşladığını duyuyoruz. Evet, 2007-2008 için bunlar belki söylenebilir. 'Neden?' diye sormak lazım" dedi.

Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Konferans Salonunda düzenlenen ve Bağış'ın konuşmacı olarak katıldığı konferans öncesinde, aralarında farklı üniversitelerden öğrencilerin yer aldığı bir grup, protesto gösterisinde bulundu.

Slogan atan protestocu öğrenciler, polisler ve güvenlik görevlilerinin müdahalesiyle konferans salonundan çıkarıldı.

Bağış, konferansta yaptığı konuşmada, sorumluluğunu üstlendiği Avrupa Birliği konusunun, sadece kendisinin, AK Parti'nin meselesi olmadığını, Türkiye AB'ye üye olduğu gün topyekun üye olacağını belirtti.

Bu paydanın çok ortak bir payda olduğunu, bu konuda herkesin bir sözünün, yorumunun mutlaka olması gerektiğini ifade eden Bağış, "Ben 'herkes Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak baksın' demiyorum. Ama az önce burada itirazlarını yüksek sesle dile getiren arkadaşlar, benim yapacağım konuşmayı benden evvel, kendi çaplarında ön görüp, onunla ilgili itirazlarını yapmayı tercih ettiler" diye konuştu.

Salonda yaşanan olayların Türkiye'ye yakışmadığını dile getiren Bağış, şunları söyledi:

"Atatürk'ün bize emanet ettiği ve hedef olarak gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmaya talip bir ülkeye yakışmadı. Ben ona üzülüyorum. Eğer elinizdeki tek araç çekiçse, bütün sorunları çivi gibi görmeye çalışırsınız. Eğer söyleyecek sözünüz yoksa, karşınızdakini susturmaya çalışırsınız. Eminim ki AB'nin bu ülke için faydalı olacağına inananlar da vardır, faydalı olmayacağına inananlar da vardır, bu da çok doğaldır.

AB'ye üye olan ülkelerde vatandaşların büyük bir bölümü ülkelerinin AB üyesi olmasına karşıdırlar. Avrupa Parlamentosunda görev yapan parlamenterlerin bir kısmı, birliğe karşı olduklarını ilan etmiştirler. Ama ülkelerinin AB Komisyonu'nun bütçesinden azami payı alabilmesi için herkesten çok çalışmaktadırlar. Çünkü kendi çıkarlarını, kendi seçmenlerinin çıkarlarını gözetmektedirler. Burada entelektüel tartışmaya ben varım. Ama karşılıklı hakarete, birbirimize bağırmaya hiçbirimizin hakkı yok. Ne benim sizi rencide etme hakkım var ne de arkadaşlarınızın beni rencide etme hakkı. Onların benim görüşlerime katılmama hakkına saygı duyarım, ben de onların görüşlerine katılmama hakkımı korurum, kollarım. Ama bu birbirimize hakaret etmemizi gerektirmez."

AB Süreci

Egemen Bağış, AB'de zor bir yılın geride kaldığını belirterek, "Çünkü bir karmaşa ve belirsizlik vardı" dedi.

Çek dönem başkanlığının, Türkiye'nin AB üyeliğine daha olumlu yaklaştığını, ama içinde yaşadığı sıkıntılar nedeniyle çok büyük bir performans ortaya koyamadığını belirten Bağış, "Ona rağmen Türkiye, o kargaşa içinde bile 27 AB üyesi ülkeyi vergilendirme faslını açma konusunda ikna edebildi. 2009'un ikinci yarısında İsveç dönem başkanlığı vardı. Orada da 4-5 fasla bedel bir faslı açtık. Çevre faslı... Çevre faslında bizim attığımız adımlar, Türkiye'nin standartlarını yükseltecek adımlar. Teneffüs ettiğimiz havanın, ülkemizdeki doğa dengesinin daha bilinçli olması kuralını kabullendik. Bunları bir takvime koyduk. Açık alanda kullanılması gereken motorinlerin şehir merkezinde kullanılmasını yasakladık" diye konuştu.

Türkiye'nin AB'ye ilk başvurusunu eski Başbakan Adnan Menderes'in 1959 yılında yaptığını, 50 yıllık sürecin 45 yılında Türkiye'nin müzakerelere başlayabilmek için tarih bile alamadığını anlatan Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu sadece AB ülkelerinin çifte standartlarından kaynaklanan bir gecikme değil, bunda bizim de hatalarımız var. Bizim ülkemizde darbeler yapıp demokrasiye ara verenler, 'bu işin yolu Diyarbakır'dan geçer' deyip hedef saptıranlar, 'nüfusumuz 70 milyon olsun sonra ümüklerini sıkacağız' diyenler... Bir sürü olaylar yaşanmış. Biraz evvel burada duygularını çok berrak bir şekilde paylaşan kardeşlerimizin beynini yıkayanların bağlı olduğu zihniyetlerin her dönemde Türkiye'nin gençlerini, insanlarını, birtakım doğal olmayan yollara teşvik ettiklerini hepimiz biliyoruz. Ama şöyle bir geriye dönüp baktığımız zaman 50 yıllık süreçte Türkiye'nin nereden nereye geldiğini düşünürsek, bir zamanlar toplu iğne dahi üretemeyen ülkemizin, bugün dünyanın 16. en büyük ekonomisi olduğunu, bugün ülkemizin 50 yıl önce darbeler sonrası başbakanları idam edilen bir ülke olmadığını görürüz."

Bundan 6-7 yıl önce insanların "Kürdüm" demeye korktuğunu, onları korkutan devletin yapı değiştirdiğini ve 24 saat Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalı bulunduğunu ifade eden Bağış, "TRT-Şeş'in yayınlarının bu ülkeye bir zararı mı oldu? Tam aksine bu ülkenin Kürt kökenli vatandaşları, devletlerinin mesajlarını anladıkları dilde algılayabilme imkanına kavuştular" dedi.

"2009 için sürecin yavaşladığı iddialarına katılmıyorum"

"AB sürecinin durakladığını, yavaşladığını duyuyoruz. Evet, 2007-2008 için bunlar belki söylenebilir. 'Neden?' diye sormak lazım" diyen Bağış, şunları kaydetti:

"2007 yılında bu ülkeye 4 ayrı seçim yaşattılar. 2008'de Türkiye'deki her 2 seçmenden birinin oyunu almış olan bir iktidar partisine karşı 8 ay süren bir kapatma davası yaşandı. Bu zor dönemde bile 301 gibi, TRT Yasası gibi, Vakıflar Kanunu gibi muhalefetin oldukça direnç gösterdiği yasaların değiştiğine şahit olduk. Ama 2009 için bu yavaşladı iddialarına katılmıyorum."

2009'un ilk gününde Resmi Gazetede ulusal programın yayınlandığını, bu ulusal programda Türkiye'nin 2013 yılı sonuna kadar atacağı adımların tek tek yazdığını ve Türkiye'nin AB sürecinde yapacağı işlerin anlatıldığını belirten Bağış, Türkiye'nin 8 Ocakta sadece AB sürecine odaklanan bir bakanı görevlendirdiğini anlattı.

16 Ocakta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 4 yıllık bir aradan sonra Brüksel'e giderek Avrupa Komisyonu Başkanı Barosso ile görüştüğünü anımsatan Bağış, Şubat ayında ilk defa Türkiye'nin ana muhalefet partisi liderinin Brüksel'e gittiğini ve Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili çok pozitif sözler söylediğini dile getirdi.

Mart ayında Cumhuriyet tarihinde ilk defa Cumhurbaşkanı seviyesinde AB Komisyonu ile görüşmelerin yapıldığını, TRT-Şeş'in yayın hayatına başladığını, Nazım Hikmet'in 40 yıl aradan sonra vatandaşlığının iade edildiğini vurgulayan Egemen Bağış, "Her sene 1 Mayısta ülkemizde şiddet ve gerginlik ortamı yaşanıyordu. İlk defa bu sene 1 Mayıs farklı olarak kutlandı. İlk defa bu sene Kyoto Protokolü TBMM'de kabul edildi" diye konuştu.