ABD'yi derinden sarsan 7 katliam
ABD tarihinde, en son Colorado'daki olayla birlikte, bireylerin ateşli silah kullanımı sonucu 7 büyük "katliam/trajedi" yaşandı.
WASHINGTON - ABD'ye ilk yerleşimden bağımsızlık mücadelesine, "Vahşi Batı" efsanelerinden Hollywood'a, Amerikan kimliğinin nerdeyse "ayrılmaz" parçalarından olan silahlar, aynı zamanda, ABD tarihindeki bireylerin yol açtığı "en büyük katliamların" da nedeni. ABD tarihinde, en son Colorado'daki olayla birlikte, bireylerin ateşli silah kullanımı sonucu 7 büyük "katliam/trajedi" yaşanırken, 300 milyonluk ülkede, sivillerin elindeki kayıtlı silah sayısı 270 milyona ulaşmış bulunuyor.
ABD ve tüm dünya, üç gün önce Colorado eyaletinde yaşanan trajediyle sarsıldı. Denver kentinde "Batman" serisinin son filminin ilk gösterimini basan James Holmes, 12 kişinin ölümüne, 58 kişinin de yaralanmasına yol açtı. Tüm ülkeyi yasa boğan bu akıl almaz saldırıya ABD Başkanı Barack Obama başta olmak üzere tüm ABD tepki gösterdi. Obama bizzat eyalete giderek kurbanların ailelerini ziyaret etti. Kongre oturumlarına, kurbanların isimlerini tek tek anarak başladı.
Ülkede "deprem" sarsıntısı yaratan olay, aslında ABD toplumunun yıllardır kanayan bir yarası...
Amerikan toplumunun "trajik geçmişi"
Psikolojik sorunları olan veya topluma nefret duyan bireylerin eline silah alıp ortalığı ateşe vermesi ABD'de ilk değil. Ülke, neredeyse iki-üç yılda bir, bireylerin yarattığı silahlı saldırı faciasıyla yüz yüze kalıyor. ABD tarihindeki, bu tür trajedilerin en büyüklerinden bazıları ise şöyle:
Tuscon saldırısı
Tuscon saldırısı
2011 "Tuscon" saldırısı: Arizona'nın Tuscon kentinde Temsilciler Meclisi üyesi Gabrielle Giffords, bir park alanında konuşurken, Jared Lee Loughner'ın açtığı ateş sonucu 6 kişi hayatını kaybederken, uzun süre yaşam mücadelesi veren Gifford da Kongre'deki görevinden ayrıldı. Loughner'in hala neden Giffords'u öldürmek istediği ise bilinmiyor.
Fort Hood saldırısı
Fort Hood saldırısı
2009 "Fort Hood" saldırısı: Bir Amerikan askeri üssünde, bir şahıs tarafından gerçekleştirilen en büyük saldırıydı. Üste çalışan Nidal Malik Hasan'ın açtığı silahlı ateş sonucu, 13 askeri personel hayatını kaybederken, 29 kişi de yaralandı.
Virginia Tech katliamı
Virginia Tech katliamı
2007 "Virginia Tech" katliamı: Virginia Polytechnic Enstitüsü ve Devlet Üniversitesi'nde Seung-Hui Cho adlı öğrenci, iki saat arayla iki saldırı gerçekleştirdi. Daha sonra intihar eden Cho'nun saldırılarında toplam 32 kişi hayatını kaybetti, 17 kişi de yaralandı. Bu saldırı, ABD tarihindeki, bir kişi tarafından yapılan en ölümcül ateş açma eylemi oldu. Ayrıca bu olay, ABD tarihinde, bir okul kampüsünde yaşanan en büyük ikinci toplu katliamdı. Katliama yol açan Cho'nun psikolojik sorunları olduğu ortaya çıktı.
Columbine Lisesi katliamı
Columbine Lisesi katliamı
Yıl 1999 Columbine Lisesi katliamı: Bu da son olay gibi yine Colarado eyaletinde gerçekleşti. Eric Harris ve Dylan Klebold adlı öğrencilerin ateş açmaları sonucunda 12 öğrenci ve 1 öğretmen hayatını kaybetti, 21 öğrenci yaralandı. İki öğrencinin de toplum ve okuluna karşı ciddi nefreti vardı. Olay, ABD'deki bir okul kampüsünde yaşanan dördüncü büyük katliam olarak tarihe geçti.
Teksas Üniversitesi katliamı
Teksas Üniversitesi katliamı
Yıl 1966 Teksas Üniversitesi katliamı: Charles Joseph Whitman'ın üniversite kampüsü çevresinde ateş açması sonucu 16 kişi öldü, 32 kişi yaralandı. ABD tarihinde, bir okul kampüsünde yaşanan üçüncü büyük katliamdı.
Bath Okulu faciası
Bath Okulu faciası
Yıl 1927 Bath Okulu faciası: ABD'deki bir okul kampüsünde yaşanan en büyük katliamdı. Katliamı yapan, okul inşaatı için toplanan emlak vergisine sinirlenen Andrew Kehoe adlı Amerikalı'ydı. Ek verginin kendisini, çiftliğine hacze kadar uzanan mali sıkıntıya düşürdüğünü iddia eden Kehoe'nin okulda 3 kez bomba patlatması sonucu 38 ilkokul öğrencisi, 2 öğretmen ve 4 yetişkin ile Kehoe'nin kendisi olmak üzere 45 kişi öldü.
Vahşi Batı'dan günümüze ABD'deki silah tutkusu
Vahşi Batı'dan günümüze ABD'deki silah tutkusu
ABD'de yaşanan bu facialar her defasında, toplumun yapısı, okulların durumu, ülkedeki silah yasalarına dair birçok soruyu gündeme taşıdı. Ama, yıllardan bu yana tekrarlanan bu katliamlar, mevcut sistemde bir değişiklik yaratmadı. Çünkü, ABD'de sadece insanların silah alımı ve taşıması nispeten kolay değil, aynı zamanda ülke tarihinde silahların önemli bir yeri var.
Amerika'ya ilk yerleşim ve bağımsızlık mücadelesinden, "Vahşi Batı" ve "Cowboy" efsanelerine, bireylerin silah sahibi olması ve taşıması, neredeyse Amerikan "kimliği" ile özdeşleşmiş durumda. Ülkenin silahlar konusundaki bu yumuşak karnı, aslında Amerikan kültürünü dünyaya yaymanın birincil araçlarından olan Hollywood'da da bol silahlı-çatışmalı yapımlarla kendisini rahatlıkla gösteriyor. Amerikan tarihinin efsanelerle dolu dönemleri ile beyaz perdesinin dışına da çıkıp gerçek hayatta bakarsak, istatistikler de bu durumu rahatlıkla kanıtlıyor.
"Kişi başına en fazla silaha sahip ülke ABD"
Bağımsız araştırma projesi olan Küçük Silahlar Araştırması'nın verilerine göre, ABD açık ara şekilde dünyanın birinci küçük silah tüketicisi. Ayrıntılar ise çok ilginç. Buna göre, ABD'de, sivillerin elinde toplamda 270 milyon civarında silah var. Ülkenin nüfusunun 300 milyon civarında olduğu düşünüldüğünde, gayet ürkücü bir rakam. Hatta diğer bazı kaynaklara göre, 2010 yılı itibariyle ABD'deki özel silah sahipliği 270-314 milyon civarında.
Bu da ortalama 290 milyon ateşli silahın sivillerin elinde olduğunu gösteriyor. Başka bir ifadeyle, ABD'de her 100 vatandaştan 96'sına silah düşüyor. Dolayısıyla, Küçük Silahlar Araştırması'na göre dünyada sivillerin kullandığı kayıtlı 875 milyon civarında ve en az bu her üç silahtan biri ABD'de. Ayrıca, ABD, bu rakamlarla, kişi başına en fazla silahlı insanın bulunduğu ülke konumda. Diğer dikkat çekici bilgi ise şöyle: Her yıl, ABD'de 100 bin civarında kişi bu silahlarla vuruluyor ve bu silahlar, intihar ve kazalar dahil yaklaşık 30 bin insanın ölümüne yol açıyor.
Silah lobileri çok güçlü...
Silah lobileri çok güçlü...
Buradaki en ciddi sorunlardan biri, bireylerin toplu katliamlara yol açacak silahlara kolay ulaşımı. Bu da ABD'de silah satın alma işlemlerindeki düzenlemelerden kaynaklanıyor. ABD Yüksek Mahkemesi, kişilerin, anayasanın ikinci maddesine dayanarak silah edinebileceğini belirtiyor ama aynı zamanda silah kontrolüyle ilgili yasaların anayasal güvenceye sahip olduğunu kabul ediyor. Eyaletlere bakıldığında, 50 eyalette, kişilerin birçok kamusal alanda silah taşımasına izin var. Yine, birçok eyalette, kişilerin, kendi ev çevrelerinde tehdit altında olmaları halinde öldürmelerine izin veren düzenlemeler var. Bunun en yakın örneği, George Zimmerman tarafından "kendini savunma" gerekçesiyle siyahi genç Trayvor Martin'in öldürülmesi. Bu konu aslında ülke siyasetinin de yıllardır tartışma konusu...
Cumhuriyetçiler daha çok "silah edinme-dostu" iken, Demokratlar konuya karşı. Ama burada, silah lobilerinin gücünü gözden kaçırmamak lazım. Örneğin, Ulusal Tüfek Derneği, bu konudaki çok etkin gruplardan biri ve Washington Post'un tahminlerine göre, son seçimlerde derneğin desteklediği her 5 adaydan 4'ü seçimleri kazanmasında başarı gösterdi. Bu örgütlerin bir çoğu Cumhuriyetçi Parti'ye yakın, bu lobilerin silahların satışını kısıtlayan hemen her teklifin reddedilmesinde çok başarılı lobicilik yürüttüğü de biliniyor.
"Ölüler üzerinden siyaset"
Dolayısıyla, Demokratlar için, silah geleneğinin bulunduğu, silah lobisinin gücünün azımsanamaz derecede yüksek olduğu ABD'de, silah alımlarının kısıtlanmasına yönelik kampanya yürütmek hayli zor, hele de seçim yılında. Nitekim, Obama da kurbanların ailelerini ziyareti sırasında, siyasetle ilgili tek cümle etmedi, silah yasasını ise ağzına bile almadı. Obama'nın rakibi Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı Mitt Romney de aynı şekilde siyaseti bir kenara bırakarak, sadece trajediden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Tabii bunda, acıların taze olduğu bir ortamda "ölüler üzerinden siyaset" yapıyor gibi görünmeme istediği de var ama asıl olarak, Obama'nın silah konusuna girmede temkinli davranmayı seçtiği yorumları yapılıyor. Sonuç olarak, son Colorado trajedisinin ülkedeki silah satış ve kullanımlarıyla ilgili tartışmaları alevlendireceği kesin. Ama ne 2007'deki Virginia Tech ne de son Giffords trajedisi, bu konularda ciddi adımlar atılmasını sağlayamadı. Gifford'un kendi eyaleti bile silahlar konusunda yeni bir düzenlemeye gitmedi.
Dolayısıyla, Colorado vakası da yine siyasete ve lobilere takılabilir. Neticede, ABD'nin yakın gelecekte, psikolojisi bozuk veya topluma kızgın bir bireyin okulu, sinema salonunu veya parkı basıp ateşe vermesini önleyecek kapsamlı bir girişim ve plan ortaya çıkarıp çıkaramayacağı belirsizliğini koruyor.