Altın radara alınmalı ama “en kötü” henüz geride kalmadı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

DÖRDÜNCÜ BOYUT / ERKİN ŞAHİNÖZ

[email protected]

Haftasonu gazeteler ve TV kanalları “ucuz altına hücum” haberleriyle doluydu. Altın borcu olanlar, yakın zamanda düğünü olanlar ve altına yatırım yapmayı sevenlerin Kapalıçarşı’ya koştuğu yazıldı, çizildi. Altın fiyatlarındaki son düşüşlerin ardından altının cazibesinin arttığı doğru. Özellikle orta ve uzun vadeli yatırım eğilimine sahip yatırımcılar altını radarlarına almalılar. Ancak içinde bulunduğumuz konjonktürde altın fiyatlarında dip oluştu ve “en kötü geride kaldı” demek için çok erken. 

Altın fiyatlarında ABD Merkez Bankası Fed'in önümüzdeki aylarda atacağı 'normalleşme' adımlarının korkusu fiyatlanmaya devam ediyor. Çünkü 2008-2009 krizini aşabilmek için Fed'in finansal sisteme aktardığı ve o dönemde altın fiyatlarının nominal bazda rekor üzerine rekor kırmasını sağlayan “bol” ve “ucuz” dolar dönemi bitiyor. Bu beklenti ve kaygı nedeniyle altın fiyatları ons bazında son derece kritik olan 1180-1185 dolar bölgesinin altında işlem görmeye devam ediyor. Geçen hafta Cuma günü yaşanan tepki yükselişinin (1130 dolardan 1178 dolara) kalıcı bir trendsel yükselişe dönüşmesi beklenmemeli çünkü altın fiyatları dip oluşumunu henüz tamamlamış değil. 

Dip oluşumunun tamamlanabilmesi ve altında alım fırsatı oluşabilmesi için Fed korkusunun tam anlamıyla fiyatlanmış olması gerekiyor. Fed korkusunun barometresiyse ABD 10 yıllık Hazine faizleri. Altına yatırım yapmayı planlayanların önümüzdeki dönemde izlemesi gereken yegane gösterge ABD 10 yıllık Hazine faizleri olmalıdır. Fed baskısı artınca ABD 10 yıllık Hazine faizleri yükselecek ve bu da altın fiyatlarında daha fazla düşüşe yol açabilecektir. 

Son günlerde yüzde 2.30 bölgesinde bulunan ABD 10 yıllık Hazine faizlerinin önümüzdeki aylarda sırasıyla yüzde 2.50, yüzde 2.70/2.75, yüzde 3.00 ve yüzde 3.20/3.25 bölgesine çıkmasını bekliyorum. ABD 10 yıllık Hazine faizlerindeki yükseliş eğiliminin Fed’in ilk faiz artırımı takvimine yaklaşıldıkça kuvvetlenmesi beklenmeli. Geçen haftaki köşe yazımda detaylı bir şekilde işlediğim gibi Fed ilk faiz artırımını ABD’de işsizlik oranı yüzde 5.5 bölgesinde kalıcılaşınca yapacaktır. Bu çerçeveden bakıldığında ilk faiz artırımı büyük bir sürpriz olmazsa 2015’in ikinci çeyreğinin sonlarına doğru gelecektir. İlk faiz artırımı konusunda Fed’in güçlü sinyal vermesiyle de ABD 10 yıllık Hazine faizlerinin yukarı yönde harekete geçmesi ve Hazine faizlerindeki yükselişin de altın fiyatlarında yeniden güçlü bir satış baskısı yaratması kuvvetle muhtemel.

Peki altın fiyatları nereye kadar düşebilir? Bu konuda hem uluslararası hem de yerel basında çok sayıda rakam telaffuz ediliyor. 

Altın için 1000-1200 dolar bandı son derece kritik bir bölge. Çünkü büyük ve küçük ölçekli altın üreticilerinin üretim maliyetlerinin bu bölgede olduğunu biliyoruz. Ve bu konuda çokça rapor yayımlandı. Herkesin farklı bir görüşü var. Altınla ilgilenen yatırımcıları biraz aydınlatmak istiyorum üretim maliyetleri ve altın fiyatları arasındaki ilişki ve ileriye dönük yapılabilecek çıkarımlar konusunda. Altın üretiminde dünyada ilk sırada GoldCop (Kanada menşeili), Newmont mining (Amerikan), Polyus Gold (Rus menşeili), Barrick Gold (Kanada), AngloGold (Güney Afrika) gibi firmalar var. Bunlar büyük ölçekli üretim yapanlar (haliyle daha düşük üretim maliyetine sahip olanlar).Richmont Mines, DRD Gold gibi üretimi orta ölçekte yapan üreticiler de var ki bunların üretim maliyetleri "ölçek dezavantajı"ndan dolayı biraz daha yüksek. 

Ayrıca üretim maliyeti konusunda da ciddi bir "kavram karmaşası" yaşanmakta. Üretim maliyetlerinin yatırımcılar tarafından daha iyi anlaşılabilmesi için Dünya Altın Konseyi (World Gold Council) de 2013'ün haziran ayında adım attı. Altın üreticilerine finansal raporlamalarında "cash cost" ın yanı sıra "all-in costs" ve "all-in sustaining costs" metriklerini de hesaplamaları ve yatırımcılarla paylaşmaları konusunda telkinde bulundu. 

Altın konusundaki uzmanlar ağırlıklı olarak direk üretim maliyetlerinden oluşan "cash cost" kavramının altının gerçek üretim maliyetini yansıtmadığı görüşündeler. Arama maliyetlerinin, genel giderlerin, yatırım harcamalarının, amortismanın vb yansıtıldığı daha geniş kapsamlı üretim maliyetine bakılmasını öneriyorlar ki ben de aynı görüşteyim. 

Bu noktada ilk mesajı vermekte yarar var. “Altında üretim maliyeti 500-800 dolar düzeylerinde dolayısıyla da altındaki düşüş bu bölgeye kadar devam edecektir” mealindeki yorumları duyduğunuzda önce sorgulayın. Üretim maliyeti hangi tanıma göre yapılmış, hangi üreticilerin üretim maliyetleri baz alınmış, vb... Çünkü üreticiler açısından "dar tanımlı" üretim maliyetinden ziyade "geniş tanımlı" üretim maliyeti önemli. 

2013 ve 2014 yılının rakamları baz alındıında büyük ölçekli üretim yapan firmaların "geniş tanımlı" ortalama üretim maliyeti ons başına 1000-1100 dolar arasında. Orta ölçeklilerinkiyse 1100-1250 dolar arasında. Tüm üreticilerin ortalama maliyeti ise 1100 dolar civarında hesaplanıyor. TÜretim maliyetlerinin son 10 yıldaki değişimi konusunda da fikir vermesi amacıyla "geniş" tanımlı üretim maliyetinin 2003'lerde 200 dolar mertebesinde olduğunu belirtmekte yarar görüyorum. 

En çok merak edilenlerden biri altın fiyatlarının üretim maliyetinin altına düşüp düşemeyeceği hususu. Altın fiyatları üretilen her ürün için de geçerli olduğu gibi üretim maliyetinin altına düşebilir. Ama üretim maliyetinin altında çok uzun kalması beklenmez. Üretim maliyetinin altına düşmesi durumunda, altın üreticileri üretimlerini düşüreceklerdir. Bir kısım üretici de faaliyetlerine son verecektir.. Fiyatların, üretim maliyetinin altına gerilemesi durumunda toplam üretim de düşeceğinden altın fiyatları yeniden yükselecektir. Özetle, altın fiyatları üretim maliyetinin altına düşebilir ama maliyetin altında uzun süre altında kalması beklenmez. 

Altın fiyatları son düşüşlerden sonra tüm üreticilerin “geniş tanımlı” ortalama maliyeti olan 1100 dolar bölgesine yaklaştı. Dolayısıyla orta ve uzun vadeli düşünen yatırımcılar altını yatırım enstrümanı olarak mutlaka radarlarına almalılar. Ancak dip oluşumunun tamamlanmadığını ve altında en kötünün henüz geride kalmadığını da hesaba katmak gerekiyor.