Ankara'da hızla büyüyen şehir: Batıkent
Ufuk Gergerlioğlu
Geçen haftalarda alışveriş merkezi bağlantılı yazılarımı sizlerle paylaşmıştım. Bu yazımda tekrar sokağın nabzını sizlere aktarmaya çalışacağım. Bu sefer ki adresimiz, Ankara'nın eski yerleşim noktalarından biri olan Yenimahalle ilçesine bağlı son yıllarda çok hızlı bir büyüme trendi yakalayan Batıkent oldu. Bu bölge 500 binin üzerinde nüfusu bünyesinde barındırıyor. Yenimahalle'nin en hızlı büyüyen bölgesi olma özelliğine sahip. Ayrıca, öğrenci, memur, asker, emekli vb. bir çok farklı kitleyi de bir arada bulunduruyor.
Batıkent'in merkezinde ilk gözümüze çarpan yapı, büyük bir alanda faaliyet gösteren Gimsa Alışveriş Merkezi oldu. Hemen yanında Metro Center İş Merkezi adeta ben buradayım diyor. Ayrıca bu büyük yapılara 500 metre uzaklıkta yüzden fazla esnafın faaliyet gösterdiği Metro Ucuzluk Merkezi de var. Bu yerleşim bölgesinde temeli yakınlarda atılmış ve bir süre sonra açılacak olan Atlantis ve Akvaryum Alışveriş Merkezleri'ni de unutmamak gerekir. Peki, Batıkent'e halkın ve alışveriş merkezlerinin bu ilgisi neden? Batıkent'in en önemli özelliği Ankara'nın merkezine yakın olmamasına rağmen metro ile Kızılay, Ulus, Sıhhıye gibi merkezi noktalara 20-25 dakikada gidilebilmesi. Bu gelişen merkezin metro güzergahına yakın çevresinde büyük bir kalabalık hüküm sürüyor.
İlk ziyaret noktalarınızdan biri Metro Center İş Merkezi'nde tekstil sektöründe faaliyet gösteren Birben Büyük Beden firması oldu. Firma yetkilisi Soner Tunç eğer süreç bu yönde giderse bir süre sonra kapatacaklarını vurguladı ve ekledi: "6-7 ay öncesine kadar günde 1 milyara yakın ciro yapıyorduk. Bugünlerde ise yaptığımız ciro hiç abartmıyorum sadece 50 TL. Daha fazla sürdürmenin anlamlı olacağını düşünmüyorum. Borç yükümüz her geçen gün artıyor."
Soner Tunç'un bu ifadesi üzerine kendisine şirket kapatmanın kurtuluş olup olmadığını da sordum. O da şunları söyledi: "Elbette kurtuluş değil. Ama giriş olmuyor sürekli çıkış oluyorsa bunun da düşünülmesi lazım. Farklı alternatifler de düşünmüyor değilim. Büyük beden önemli bir ihtiyaç alanı ve bu sektörde bir hayli bilgi birikimimiz var. Belki Tunalı Hilmi'de veya Bahçeli'de iyi bir noktada dükkan açabilirim. Kirası fazla olur ama bunu karşılarım diye düşünüyorum."
Esnaflarımız gerçekten bugünlerde ayakta durabilmek için yoğun çaba sarf ediyor. Kafalar çok dolu. Sağlıklı düşünmeye pek fırsat yok. Bir araya gelip değerlendirmeler yapmak kafayı biraz dağıtabilir. Ayrıca esnaflarımız oturup sakin kafa ile benim güçlü ve zayıf yanlarım nelerdir diye düşünmesi gerekir. Bu hareketle hem kendimizin hangi noktada olduğunu görürüz hem de yeni fırsatları değerlendiririz. Soner Tunç bizim vasıtamız ile kendi güçlü yanlarını ve zayıf yanlarını farkında olmadan ortaya koydu. Belki bu görüşmemizden sonra yeni kanal ve strateji arayışını hızlandıracak.
Bir başka ziyaret noktamız ise Lacivert Çiçek Peyzaj Organizasyon firması oldu. Firma sahibi Ayhan Çeliksoy, piyasadaki krizden ziyade sektörün sıkıntılarından dem vurdu. Kendisi 4 yıllık işletme mezunu. Öğrendiği bilgileri kendi sektöründe uygulayamadığını belirten Ayhan Çeliksoy şunları söyledi: "Kendimi geliştirmek için her yolu her farklılığı deniyorum. Ama sektörün duvarları farklılıkları uygulamama müsaade etmiyor. Sektörün önünü açacak birçok fikir ve projeyi yetkililerimize defalarca sundum. Fakat pek bir netice alamadım. Ayrıca özellikle ihalelerde sektörün çok eskilerinden olmamıza rağmen olumlu netice alamıyoruz. Fırsatların adil olarak dağıtılması gerektiğini düşünüyorum. Aksi durum hem sektörün hem de işletmelerin önünü tıkıyor. Gerçekten insan bu gibi şeylerle karşılaşınca bunalıyor. Gelecekten çok ümitli değilim. Buna rağmen elimden geldiği kadar iyimser olmaya gayret ediyorum."
Özellikle çiçekçilik sektörü ülkemize çok katma değer sağlayacak bir sektör. Deneyimin yanında tecrübeli ve açılımlı insanlara bu gibi sektörlerde fırsatlar verilmesi büyük getiriler sağlar. İhaleler konusu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Daha şeffaf, daha adil ihaleler için yeni yasa ve yönetmeliklerin çıkarılması ve bunları "sağlıklı bir biçimde uygulanması" çok büyük önem arz ediyor.
Batıkent'te yaptığımız bir başka işletme ziyareti ise içme suyu makineleri sektöründe imalat ve satış yapan Sukutusu AŞ'nin Waterbox markası oldu. Bu firmanın Ankara bölge sorumlusu Mehmet Taşdemir ile uzun bir söyleşi yaptık. "İçtiğiniz suyu kendiniz üretin" sloganıyla bundan 4 sene önce sahaya çıkan firma bugünlerde krize rağmen büyüme sürecinde. Sektörün uzunca bir süre doyuma ulaşmayacağının altını çizen Taşdemir şunları söyledi: "12 tip farklı su üretim makinesi ile hemen hemen her yere girmiş bulunuyoruz. Evlere, kamu kurumlarına, işletmelere özel su üretme makinelerimiz mevcut. İlk zamanlarda bir hayli zorlandığımızı söyleyebilirim. Yeni olan bir şey için kamuoyu oluşturmak gerçekten zor bir şey. Çok uzun emek gerektiriyor. İnsanlara bu makinelerin faydasını defalarca anlattık. Bıkmadık, yılmadık. Ama en sonunda biz kazandık. Tabii ki şans faktörü de çok önemli. Biz kamuoyu oluşturmak için boğuşurken birden bire Milli Eğitim Bakanlığı okullarda bu sistemin kullanılması yönünde karar aldı. İşte o zaman büyük bir patlama yaşandı. Şu anda yurt genelinde 33 noktada 200 personelle hizmet sunuyoruz."
Şans kapıyı çaldığında hazırlıklı olmak büyük önem taşıyor. Birçok işletme bir çok fırsatları hazırlıklı olmadığı için tepmiştir. Çevrenizde bir çok iş adamına sorun mutlaka bu noktada size verecekleri örnekleri vardır. Rekabetin olmadığı bir alanda mücadele vermek hem zor hem kolaydır. Zordur, çünkü kamuoyu oluşturma görevi size düşer. Birçok ürün senelerce yapılan halkla ilişkiler çabaları sonucunda piyasada tutunmayı başarabilmiştir. Tabii ki başarabilenler kadar başarı sağlayamayanlar da vardır. Rekabetin olmadığı bir sahada eğer bir süre mücadelelere ve sıkıntılara göğüs gerilirse esnaf deyimiyle çok güzel kaymak yenir. Veya profesyonel işletme dilinde "kaymağı yeme stratejisi" husule gelir. Waterbox firmasının engellenemeyen çıkışı uzunca bir süre devam edecek gibi görünüyor. Konumlama başarılı, satış ve dağıtım stratejisi kusursuz. Müşteri memnuniyeti konusunda da yoğun çabalar sarf ettiklerini belirten Taşdemir, yaptıkları satış çabalarının yanında ağızdan ağıza pazarlama ile de çok hızlı bir büyüme kaydettiklerinin altını çiziyor.
Müşteri memnuniyeti olmadan başarı çok zor görünüyor. Herkes müşteriyi memnun ettiğini söylüyor ama uygulama çok farklı oluyor. Tekstil sektöründe ülkemizde faaliyet gösteren dünyaca ünlü bir marka, kendisine ait olan bir ürünü fiş yok diye almıyor. Buna resmen tanık oldum. Neredeyse mağaza yöneticisi müşteriyi kapı dışarı edecekti. Bir başka örnek ise Yenimahalle'de uğradığım ve 10 şubesi olan Maximum Alışveriş Merkezi'nin firma koordinatörü Oğuz Akyol'dan geldi. Oğuz Akyol, işletmeler için müşteri memnuniyetinin çok kritik bir öneme sahip olduğunu ifade etti ve ekledi: "Bir müşterim benden iki sene önce bir sepet almış ve şimdi getiriyor. Bunu lütfen değiştir diyor. Kıramıyoruz. Hiçbir belge istemeden ürünü değiştiriyoruz."
Acaba hangisi doğru. Bunun takdirini Amerika'da faaliyet gösteren ünlü bir süper marketten örnek vererek size bırakıyorum. "Amerika'da faaliyet gösteren Nordstrom süper marketine elinde araba lastiği ile bir müşteri gelir. Müşteri ürünü koşulsuz iade etmek ister. Mağaza sorumlusu da ürünü iade alır. Böylece müşteri memnun ayrılır. Ama asıl tuhaf olan Nordstrom'um bu ürünü satmamasıdır." Bu hadise süper marketin marka değerini bir anda yukarılara çeker. Firmanın internet sitesinde bu ve benzeri olaylar bir övünme sebebi olarak anlatılmaktadır.