AR-GE teşviklerinde açıklama bekleyen konular
VERGİ PORTALI / Recep BIYIK
AR-GE teşvikleri, yüksek enflasyon ortamında önemli sayılabilecek bir teşvik olan faizsiz vergi ertelemesi olarak yıllar önce başladı.
Enflasyon oranlarındaki düşüşle birlikte etkinliğini kaybeden bu teşvik yerini daha sonra sınırlı bir teşvik olarak % 40 AR-GE indirimi uygulamasına bıraktı.
Son olarak 1 Nisan 2008 tarihi itibariyle yürürlüğe giren ve % 100 AR-GE indirimi yanında başta gelir vergisi stopajı ve sigorta primi desteğini de içeren oldukça cömert vergi avantajları içeren kanunla bu teşvikler önemli bir noktaya gelmiş oldu.
AR-GE Kanunu 12 Mart'ta yayımlanıp, 1 Nisan'da yürürlüğe girmesine rağmen uygulama usul ve esaslarını belirleyen yönetmelik ancak 31 Temmuz'da yayımlanabildi.
Bugün itibariyle zorunlu ikincil düzenlemeleri son olarak Sosyal Güvenlik Kurumu'nun görev alanına giren sigorta primi desteğine ilişkin düzenlemeleri içeren genelgeyle birlikte tamamlandı.
İkincil düzenlemeler tamamlandı ama sorunlar bitmedi. Çünkü yönetmelik sorun çözmekten, uygulamayı kolaylaştırmaktan ziyade yeni sorunlar üretti.
Toplum olarak birlikte çalışma kültürümüzün eksikliğinden olsa gerek, birden fazla kurumun birlikte çıkarttığı yönetmelik, sistematik hatalar yanında birçok konuda zaaflar, eksiklikler, karışıklıkları içeriyor.
Aşağıda çoğu yönetmelikten kaynaklanan bir kaç sorun ve bu konudaki düşüncelerimiz özetlenecek.
1. AR-GE Kanunu'nun uygulamasıyla ilgili Yönetmelik ile Kurumlar Vergisi Kanunu'nda düzenlenmiş olan AR-GE indirimiyle ilgili açıklamaların yer aldığı genel tebliğdeki açıklamalar arasında çok sayıda çelişki vardır. Yasal düzenlemeler arasında bir farklılık olmamasına rağmen yönetmelik ve tebliğ arasındaki bu farklılıklar açıklanabilir değildir.
Örneğin AR-GE faaliyetiyle ilgili olarak dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetleri tebliğ sınırsız olarak kabul etmektedir. Yönetmeliğin dayanağı olan kanunda bu giderleri sınırlayan bir düzenleme olmamasına ve kanun sadece kanunun uygulama ve denetimine ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi çerçevesinde çıkartılmış olmasına rağmen, yönetmelikte dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetler toplam harcama tutarının % 20'si ile sınırlanmıştır.
Bir başka örnek, genel tebliğ AR-GE faaliyetleriyle ilgili finansman giderlerini AR-GE harcaması kabul ederken, yönetmelik finansman giderlerini kabul etmemektedir.
Kanun düzenlemesi aynı olmasına rağmen, genel tebliğ ile yönetmelik düzenlemeleri arasında farklılıkların bulunması bizce açıklanabilir değildir. Bu farklılıkların bir şekilde giderilmesinde gerek düzenlemelerin yasallığı, gerekse de uygulamada karmaşa yaşanmaması için yarar vardır.
2. Yönetmelik AR-GE merkezleri dışında AR-GE faaliyetleriyle ilgili genel giderleri AR-GE harcaması olarak kabul etmemektedir. Belki bu durum amaçlanmamıştır ama yazım bu sonucu doğurmaktadır.
AR-GE faaliyetleriyle doğrudan ilgili genel giderleri AR-GE harcaması olarak kabul etmemenin hiçbir dayanağının olmadığı açıktır. Bu çerçevede bir şekilde yönetmelikte yer alan düzenleme değiştirilmeli veya bu konuda bir açıklama yapılmalıdır.
3. Yönetmelik ve genel tebliğde yer alan AR-GE harcamalarının nasıl giderleştirileceği, doğrudan gider yazılıp yazılmayacağına ilişkin düzenleme ve açıklamaların netleştirilmesi gerekmektedir. Her ne kadar AR-GE Kanunu'nda buna ilişkin bir hüküm varsa da, bu hükmün iki farklı uygulama yaratmadığı düşünülmekte, bu çerçevede yönetmelik ve tebliğin paralel hale getirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
4. AR-GE harcaması sonucunda amortismana tabi bir sabit kıymet veya hak ortaya çıkması halinde, bu kıymet amortisman yoluyla itfa edilecektir. Bu kıymet için uygulanacak amortisman oranı da elbette sabit kıymet veya hak için belirlenen amortisman oranıdır. Böyle olunca amortisman oranlarının yer aldığı 333 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan amortisman listesindeki araştırma ve geliştirme giderleri için bir oran belirlenmiş olmasının anlamı yoktur. Gerçekte bir gider için amortisman oranı belirlenmiş olması da anlamsızdır.
5. Getirilen teşviklerden yararlanmaya başlama tarihi, teşviklerin etkinliğini azaltabilecek niteliktedir. Düzenlemelere göre; AR-GE merkezlerinde, AR-GE merkezi belgesinin alındığı, kamu kurum ve kuruluşları tarafından desteklenen projelerde, destek karar yazısının düzenlendiği tarihten itibaren teşviklerden yararlanılabilecektir. AR-GE merkezi belgesi alma prosedürünün uzunluğu, projeye dayalı uygulamada özellikle çok sayıda kısa süreli projeleri yürütenlerin karar destek yazısı alıncaya kadar teşviklerden yararlanamayacakları düşünülürse, bu durumun teşviklerin etkinliğini bir ölçüde azaltacağı görülmektedir.
6. Yönetmeliğe göre faaliyetin yürütülmesi için sahip olunan sabit kıymetler için ayrılan amortismanlar AR-GE harcaması olarak kabul edilmektedir. Bu yasal düzenleme, amortisman ayırmamayı veya belirlenenden daha düşük oranda amortisman ayırmayı tercih edenlerin, amortisman listesinde yer alan oranı dikkate alarak hesaplayacakları tutarı AR-GE harcaması olarak dikkate almalarına engel oluşturmaktadır.
7. AR-GE ile ilgili tam bir kavram karmaşası bulunmaktadır. AR-GE faaliyetleriyle ilgili çok sayıda yasal düzenleme bulunmakta, bu yasal düzenlemelerin her birinde de ayrı bir AR-GE tanımı bulunmaktadır. AR-GE tanımıyla ilgili karmaşa yanında benzeri bir durum AR-GE indirimi kavramı için de geçerlidir. İki ayrı kanunda (Kurumlar Vergisi Kanunu ve AR-GE Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun), başta koşulları ve prosedürü olmak üzere iki ayrı AR-GE indirimi vardır. Sonuçta her düzenlemenin ve konuyla ilgili her kurumun ayrı bir AR-GE tanımı, farklı kanunların da farklı AR-GE indirimi teşviki vardır ve bu durum işi zorlaştırmaktadır.