Arınç: Karara uymak zorundayız

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, Ergenekon Davasında alınan kararla ilgili "Bu yargı kararına hepimiz beğensek de beğenmesek de uymak mecburiyetindeyiz" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Ergenekon davasında kararın açıklanmasıyla ilgili, "Biz kimsenin mahkum olmasından, tutuklanmasından şahsen sevinen, el çırpan insanlar değiliz. Ama bir yargı kararı var. Buna herkes şu anda saygı göstermek zorunda" dedi.

Arınç, Bakanlar Kurulu sonrasında açıklamada bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın bir aylık süreç içerisinde gelinen noktayı anlattığını dile getiren Arınç, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da İran'da yeni seçilen cumhurbaşkanının yemin törenine katıldığını hatırlattı.

Arınç, Davutoğlu'nun Türkiye dönüşünden önce İran Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmeyle ilgili bilgi verdiğini aktardı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile telefon görüşmesi yaptığını hatırlatan Arınç, Putin ile yapılan görüşmelerin ana ekseninin Suriye'de yaşanan gelişmeler olduğunu söyledi. Arınç, Ruhani ile yapılan görüşmenin ise tebrik olduğunu ifade etti.

Mısır ve Suriye ile ilgili gelinen aşamanın da görüşüldüğünü anlatan Arınç, özellikle Suriye'deki gelişmeler üzerine, geçen Bakanlar Kurulu'ndan bu yana bazı ziyaretler olduğunu ve gelişmeler konusunda bilgilendirme yapıldığını söyledi.

Mısırla ilgili görüşmelerin ise bilinen eksende devam ettiğini dile getiren Arınç, yaklaşan Ramazan Bayramı dolayısıyla da vatandaşların bayramını kutladı.

Ergenekon davası

Arınç, "Ergenekon" davasıyla ilgili mahkemenin verdiği kararları nasıl yorumladığının sorulması üzerine, Bakanlar Kurulu'nun gündeminde olmayan bir konuda hükümetin de bir görüşünün olamayacağını, şahsi görüşü olabileceğini anlattı.

Bilindiği gibi çok sanıklı, Türkiye için önemli, "Ergenekon terör örgütüyle" ilgili iddialarla açılan bir dava olduğunu anlatan Arınç, bu davanın bazı davalarla birleştirilmesiyle gittikçe büyüyen ve genel olarak bir eksen etrafında verilmiş bir karar bulunduğunu söyledi.

Arınç, şöyle konuştu:

"Beraat edenler oldu, ceza görenler oldu. Yurt dışına çıkış yasakları kondu. Haklarında davaları tefrik edilenler, yani yurt dışında olduğu için sorgulaması yapılamayanlar oldu. Karar sonrasında haklarında tutuklama kararı çıkarılanlar veya orada hazır değillerse yakalama kararı çıkarılanlar oldu. Bunların hepsinin bilgisini sizler gibi biz de aldık.

Benim söyleyebileceğim şu tabi herkese geçmiş olsun. Öncelikle bir dava sonuçlandı. Bu ağır ceza mahkemesinin özel yetkiyle yaptığı soruşturma ve kovuşturmaya dayalı bir karar. Bu karar bir yargı kararı. Bu yargıda anayasamızın ister 61, ister 1982 Anayasası olsun, üç erkten birisi olan bağımsız yargıya ait bir karar. Bu bir bidayet kararı. Biz öyle diyoruz hukukçular olarak. Bundan sonraki safhalar bildiğiniz gibi Yargıtay'daki temyiz safhasıdır. Ondan sonra da olağanüstü kanun yolları, eğer şartları varsa bunlardır."

Arınç, bugün verilen kararla mahkemenin dosyayı kapattığını belirterek, gerekçesinin de mutlaka en kısa zamanda yazılıp ve tebliğ edileceğini söyledi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bazı kararların, bazı kişiler için çok fazla olduğu söylenebilir şüphesiz. Yakıştırılanlar vardır, yakıştırılmayanlar vardır. Bu kararların pek çoğunda bildiğiniz gibi sadece tek suç yok. Birden fazla suçla isnat edilen ve bu suçların sübut bulmasıyla da haklarında karar verilenler var. Bazıları hakkında yüz yılı aşıyor, bazıları hakkında 40 yılı aşıyor, bazıları hakkında belki 25-30 yıllık bir süreç söz konusu.

Şöyle bazı suç nevilerini söyleyebilirim. Ana tema 'Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak. Ergenekon silahlı terör örgütüne yardım etmek, kişisel verileri kaydetmek.' Bunların her biri Türk Ceza Kanunu'nda ayrı ayrı suçlardır. Kişisel verileri vermek ve ele geçirmek. Yasaklanan bilgileri açıklamak. 6136 yani ateşli silahlar hakkında kanuna muhalefet. Hatta uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ticari amaçlı depolamak. Belki birkaç sanık hakkında, resmi belgede sahtecilik, silahlı terör örgütüne silah temin etmek ve belki onun yanında on tane daha ayrı Ceza Kanunu'nun maddelerinin ihlal edildiği iddiasıyla verilen bir karar var. Kararı beğenmek veya beğenmemek noktasında değiliz.

Bir yargı kararıdır. Bu yargı kararına hepimiz beğensek de beğenmesek de uymak mecburiyetindeyiz. Şüphesiz aleyhine karar alındığını bilen, duyan herkesin kendileri veya müdafiileri temyiz edeceklerdir. Bu temyiz hakkında savunmaya mütalik bir haktır. Mutlaka Yargıtayda en iyi şekilde incelenecektir ve Yargıtay'ın vereceği kararda daha sonraki aşamalarda bitmek suretiyle kesinleşmiş bir karar olacaktır. Şu anda kesinleşmiş bir hüküm yok bilebildiğim kadarıyla. Ancak önemli bir aşamadayız. Türkiye son yıllarda böyle bir davayla doğrusu karşılaşmamıştı."

Sanıkların arasında çok bilinen kişiler olduğunu da anlatan Arınç, "Ama şüphesiz bu da hukukun bir gereği. Kimsenin bir suç işleme imtiyazı yok. Yargı kendine göre en doğru kararı verdi. Bundan sonrasını aşamalarda hep birlikte göreceğiz. Biz kimsenin mahkum olmasından, tutuklanmasından şahsen sevinen, el çırpan insanlar değiliz.

Ama bir yargı kararı var. Buna herkes şu anda saygı göstermek zorunda. Ben sanık veya yakınları tarafından yapılan eleştirilerin daha çok duygusal olduğunu düşünüyorum. Önemli olan siyasetçilerin ve üçüncü kişilerin, yani dışarıda bulunanların maksadını aşan ifadeler kullanmaması ve olaya daha objektif bakabilmesidir. Şimdilik herkese geçmiş olsun demekten başka ifade edeceğimiz husus yok" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'na; Maksadını fazlasıyla aşan bir söz

Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Ergenekon Davası"nda verilen kararları "gayrimeşru" olarak değerlendirmesine ilişkin soru üzerine de "Gayrimeşru"nun, maksadını fazlasıyla aşan bir söz olduğunu ifade etti.

"Bir genel başkana yakışmaz, bir siyasetçiye yakışmaz ama bilelim ki Sayın Kılıçdaroğlu, bundan daha ağırlarını, yargılama sırasında söylemişti" diyen Arınç, şöyle devam etti:

"(Bu örgüt nerede, bana adresini gösterin gidip üye olayım) deyinceye kadar, ondan önceki genel başkanın bu örgüte avukatlık yapmasına kalkışmasına kadar, CHP'nin hemen hemen pek çok milletvekilinin, bugün zannediyorum sayıları 30 civarındaymış, oraya giderek mahkeme basmaya varıncaya kadar yaptıkları eylemleri hepimiz biliyoruz. Bu konuşmalara, o eylemlere bakıldığı zaman da bugünkü sözü biraz daha hafif kalıyor ama o toptan yanlış, tümden yanlış. Hiçbir siyasetçi Türkiye'deki adli yargıyı, mahkemeleri, 3 erkten birisi olan gücü böylesine ağır sözlerle suçlayamaz."

"Görülüyor ki yargı bizim sözlerimize bağlı değil"

 Arınç, bir gazetecinin "Sayın Başbakan, bir röportajında 'İlker Başbuğ'a terör örgütü üyesi diyeni tarih affetmez' demişti. Bugün, hakkında müebbet kararı çıktı. Sayın Başbakanın bununla ilgili bir paylaşımı oldu mu ya da siz, bu kararla ilgili bir değerlendirmede bulunabilir misiniz?" yönündeki sorusu üzerine, şöyle konuştu:

"Bu, çok açık, Sayın Başbakanımızın 'tarih affetmez' sözünü hatırlamıyorum ama birlikte çalıştığı Genelkurmay Başkanı için ona bu suçlamaların yapılmasından üzüntü duyduğunu ifade eden konuşmasını biliyorum. Bu, çok doğaldır, şu bakımdan, ben de bilebildiğim kadarıyla Haberal, seçilmiş milletvekilleri ve bazıları hakkında tutuksuz yargılanmaları gerektiğini, Meclis'in onları beklediğini ifade etmiştim. Yine bazı şahıslar hakkında 'bunlar bilim adamıdır' filan demiştim. Görülüyor ki yargı bizim sözlerimize bağlı değil. Yargı kendi dosyasına bağlı, kendi vicdani kanaatiyle karar veriyor.

Beğenelim veya beğenmeyelim, bizim bir kişi hakkında veya bir grup hakkında söylediğimiz söz, yargıya gerekçe teşkil edecek sözler değildir. Yargı kendi elindeki deliller ve bu konuda kendi vicdani kaanatiyle bir mahkeme hükmü tesis etmeye çalışıyor. Beğenelim veya beğenmeyelim. Şüphesiz başkaları hakkında da başka kişiler övücü sözler söylemiş olabilir, kendi kanaatlerini ifade etmiş olabilirler veya kendi gönlünden geçenleri söylemiş olabilirler ama yargının buna ayak uydurması ve yargının bunu aynen kabul etmesi de herhalde beklenmemeli."