AŞ'lerde mali durumun bozulması sorunu
Yavuz AKBULAK / SPK Başkanlık Danışmanı
Anonim şirketlerde (AŞ), pay sahiplerinin şirket borçlarına ilişkin sorumlulukları sınırlı olarak düzenlenmektedir. Yani, pay sahiplerinin şirket borç ve yükümlülüklerinden doğan sorumlulukları taahhüt etmiş oldukları sermaye tutarı ile sınırlıdır.
Buna karşılık, AŞ malvarlığındaki pasif değerlerin yükselmesi sonucunda şirket sermayesinde yaşanan kaybın, şirket alacaklılarının haklarını tehlikeye düşürmesini engellemek amacıyla, 6762 sayılı meri Türk Ticaret Kanunu'nda (TTK) yönetim kurulu (YK) ve genel kurulca (GK) alınması gereken önlemler düzenlenmiştir. Şirket alacaklılarını koruma amacıyla alınması öngörülen bu önlemler "Şirket malvarlığının Korunması ilkesi"nin temelini oluşturmaktadır.
Meri TTK'nın "Şirket mali durumunun bozulması"na ilişkin 324'üncü maddesi, şirket faaliyetleri süresince oluşacak zararlar nedeniyle, şirket kuruluşunda muvazaadan ari olarak taahhüt edilen sermaye kaybını engellemeye yönelik düzenlemeyi içermektedir. AŞ'lerde mali durumun bozulması 3 temel ölçüt çerçevesinde değerlendirilmekte olup, bunlar:
1) Son yıllık bilançoda şirket esas sermayesinin 1/2'sinin karşılıksız kaldığının saptanması,
2) YK tarafından hazırlanan ara bilançoda şirket esas sermayesinin 2/3'ünün karşılıksız kaldığının saptanması
3) Şirket aktifinin şirket alacaklılarının alacaklarının karşılanmasında yetersiz kalmasıdır. 6102 Sayılı Yeni TTK'da sorunu "Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu" başlığı altında düzenlemiştir.
Yeni TTK madde 376'ya göre son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının (1/2) zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, YK, GK'yı hemen toplantıya çağırır ve bu GK'ya uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar. Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin (2/3) zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhal toplantıya çağrılan GK, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.
Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, YK, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkarttırıp denetçiye verir. Denetçi bu ara bilançoyu, en çok 7 iş günü içinde inceler ve değerlendirmeleri ile önerilerini bir rapor halinde YK'ya sunar. Önerilerde erken teşhis komitesinin önerilerinin de dikkate alınması şarttır.
Rapordan, aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması durumunda, YK bu durumda şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Aksi halde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru iflas bildirimi olarak kabul olunur. Ancak, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul eder ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, YK tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce de doğrulanır ise, o takdirde iflas bildiriminde bulunulmasına gerek yoktur.
6102 Sayılı Yeni TTK'nın "İflasın ertelenmesi" başlıklı 377'inci maddesinde de YK'nın veya herhangi bir alacaklının yeni nakit sermaye konulması dahil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri gösteren bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebileceği hükm olunmuştur. Bu durumda 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 179 (Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflası: Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin borçlarının aktifinden fazla olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye halinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflasına karar verilir. Şu kadar ki, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir.
Mahkeme projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa, iflasın ertelenmesine karar verir…) ila 179/b (Erteleme kararının etkileri: Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez…) maddeleri uygulanacaktır.
Diğer taraftan, kanun koyucu sermaye kaybı ve borca batıklık sorununu düzenlerken, yukarıdaki esasları belirlemekle kalmamış, "Riskin erken saptanması ve yönetimi" başlığı altında Yeni TTK'nın 378'inci maddesinde ek bir düzenleme daha yapmıştır.
Buna göre, pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde, yönetim kurulu, şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle yükümlüdür. Diğer şirketlerde bu komite denetçinin gerekli görüp bunu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi durumunda derhal kurulur ve ilk raporunu kurulmasını izleyen bir ayın sonunda verir. Komite, yönetim kuruluna her 2 ayda bir vereceği raporda durumu değerlendirir, varsa tehlikelere işaret eder, çareleri gösterir. Rapor denetçiye de yollanır.
Kaldı ki, kanun koyucu borca batıklık sorunu konusunda YK'nın sorumluluğunu pekiştirmek amacıyla borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulmasını YK'nın devredilemez görevleri arasında saymıştır (m. 375/f.1/g). Ayrıca, YK üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişilerin, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altında oldukları da diğer bir önemli düzenleme durumundadır (özen ve bağlılık yükümlülüğü, m. 369).
Meri TTK madde 324, Yeni TTK madde 376-377'de düzenlenen ve AŞ'lerin mali durumunda oluşan bozulmaların önüne geçmek amacıyla şirket YK'sına yüklenmiş olan görevleri, maddedeki koşullar oluşmasına karşın yerine getirmeyen YK'lar ve bu kurulları oluşturan üyelerin, TTK, Borçlar Kanunu, İİK, Türk Ceza Kanunu, Vergi Usul Kanunu vb. açısından zincirleme sorumlulukları doğabilmektedir.