Aşırı iyimserlik yıkım getirebilir

İyimserlik, tüm insanlara olduğu gibi, işverenlere de büyük bir güç ve motivasyon sağlıyor. Ancak aşırıya kaçtığında girişimcilerin en büyük açmazı haline geliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 
 
 
İSTANBUL - Girişimcilik konusunda yapılan akademik araştırmalar, Türkiye'de girişimciliğe son derece olumlu bakıldığını gösteriyor. İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Portland State University'de misafir öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Veysel Bozkurt, DÜNYA için girişimcilikte iyimserliğin ne kadar önemli olduğunu kaleme aldı. İşte o yazı: 
 
1 - Türkler yeni iş kurmada donanımlı!
Seksenden fazla ülkede girişimcilik eğilimlerini izleyen GEM'in (The Global Entrepreneurship Monitor) son raporuna göre, Türkiye'de yetişkin nüfusun yüzde 3.6'sı yeni bir iş kurmaya çalışıyor. Yine genel kitlenin yarısından fazlası (yüzde 54) "yeni bir iş kurmak" için yeterli bilgiye ve beceriye sahip olduğu kanaatinde. "Yeni bir iş kurma" konusunda, donanımlı olduğunu düşünen Türkler'in oranı, Japon, Alman, İngiliz, Rus ve Çinliler'den daha yüksek. Türkler, Amerikalı, Endonezyalı, Mısırlı, Brezilyalı ve Hintliler ile aynı kategoride yer alıyor. 
 
2 - En kötümser düşünenler Japonlar
GEM verileri Türklerin, "yeni iş fırsatları" konusunda da Hintliler, Endonezyalılar, Brezilyalılar, Meksikalılar ve Mısırlılar gibi iyimser olduklarını ortaya koyuyor. "Yeni iş fırsatları"nda en kötümser olanlar yine Japonlar, Polonyalılar, Fransızlar, Ruslar, Koreliler ve Amanlar. Aslında bizim geçmişte yapılan araştırmalar da GEM verileriyle bazı bakımlardan paralellik arz ediyor. Örneğin 1500 Üniversite öğrencisine uyguladığımız bir anketin sonucuna göre, öğrencilerin yüzde 60'a yakını, "Bir imkan olsa 'yüksek ücretli iş' yerine 'kendi işimi' yapmayı tercih ederim" diyor. Aynı soruları emek piyasasında ücretli/maaşlı çalışanlara yönelttiğimizde ise bu oran yaklaşık yüzde 70'lere çıkıyor. Yüksek ücretli iş yerine, yine kendi işlerini yapmaya devam etmek istediğini söyleyen işverenlerin oranı ise yüzde 92'yi buluyor.
 
3 - Türkiye'de girişimcilik isteği var
Bu durum Türkiye'de girişimcilik konusunda büyük bir isteklilik ve iyimserlik olduğunu açık bir biçimde ortaya koyuyor. Girişimciliğe bu ilgi, büyük ölçüde, emek piyasasının yapısından kaynaklanıyor. Görece yüksek ücret ve istikrarlı çalışma koşulları, Japonya, Almanya, Fransa gibi ülkelerde insanların girişimciliğe ilgisini azaltıyor. Yeterince tatmin edici işler yaratamayan, Mısır, Hindistan, Endonezya ve Türkiye gibi ülkelerde insanlar kendi işlerini yapmaya daha büyük bir ilgi duyuyorlar. Bunun yanında, istihdam yaratma çabasının sonucu girişimcilik konusunda kamuoyunda yürütülen çalışmalar da bu isteklilik ve iyimserliği teşvik ediyor.
Bu tarz isteklilik ve iyimserlik, ülkelerin kalkınmaları açısından büyük bir motivasyon ve dinamizmi de beraberinde getiriyor; yani olumlu bir şey. Bizim geçmişte yaptığımız (henüz tümüyle yayınlamadığımız) bir araştırma, girişimcilerin, ücretlilerden çok daha iyimser olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin çalışanların yüzde 83'ü iyimserim derken, girişimcilerde bu oran yüzde 85'e çıkıyor. Ücretli/maaşlıların yüzde 67'si, girişimcilerin yüzde 86'sı yarının kendileri için daha güzel olacağını düşünüyor. Bunun yanında girişimcilerin iyimserlikleri ile hayatlarından memnuniyetleri arasında pozitif bir korelasyon var. Aynı şekilde mevcut işlerini kendileri kuranlar çok da iyimser olduklarını ifade ediyorlar.
 
4 - İyimserler insanlara daha çok güveniyor
İyimser girişimciler, insanlara daha çok güveniyorlar. "İnanmıyorum/kuşkucuyum" diyenlerden, "inanıyorum ve dini yükümlülüklerimi yeri getiriyorum" diyenlere doğru gittikçe iyimserliğin arttığına tanık olunuyor. Adam Smith, Ulusların Zenginliğinde, kendini beğenmeyi insan doğasının bir parçası olarak değerlendiriyor. Smith insanların kendileri için kazanma olasılığını daha yüksek, kaybetme olasılığını ise daha düşük değerlendirdiğini iddia ediyor. Yine iyimserlik ve kötümserlik konusunda yapılan bilimsel araştırmalar, iyimser insanların kötümserlerden daha mutlu ve sağlıklı olduklarını ortaya koyuyor. İyimserlik bize kazanmak konusunda umut ve enerji veriyor. İyimserliğimiz oranında çalışmaya ve hayatın zorluklarına göğüs germeye daha istekli oluyoruz.
 
5 - Kötümserlik arttıkça depresif hale geliniyor
Kötümserliğimiz arttıkça daha umutsuz, depresif hale geliyoruz. İyimserlik bize enerji verirken, kötümserlik enerjimizi tüketiyor. Neredeyse tüm dünyada işadamlarının iyimserlik eğilimleri, genel nüfustan daha yüksek. Peki, insanların sağlığı ve mutluluğu üzerinde olumlu etki yapan iyimserlik, girişimciliği nasıl etkiliyor? Kuşkusuz, kötümserlik işadamları için de bir sorun. Diğerlerini tükettiği gibi onları da tüketen bir şey. Hem aşırı kötümser olup, (zorunluluklar dışında) hem de girişimci olmak, risk almak, yatırım yapmak, istikrarlı ücretli iş yerine girişimciliği seçmek mümkün değil. Dolayısıyla insanların iyimser tarafları, girişimcilik eğilimlerini teşvik ediyor. Neredeyse yeni bir iş kuran girişimcilerin tümü, başarılı olacağı umuduyla yola çıkıyor ve yatırım yapıyor. Ancak istatistikler, uygulamada işlerin tümüyle iş kuran girişimcilerin umut ettiği gibi gitmediğini gösteriyor. 
 
6 - 2008'de kurulan şirketlerin 3'te biri ayakta kaldı
TÜİK verilerine göre, 2008 yılında yeni doğan girişimlerin sadece yüzde 32.8'i, 2011 yılında hayatta kalmayı başarmıştır. Bu hesaba göre, yeni kurulan işlerin yaklaşık üçte biri, iki yıl içinde ayakta kalırken, üçte ikisi kapanmaktadır. Yine son yayınlanan TOBB verilerine göre Ocak 2013'te kurulan şirket sayısında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 35.90 artış olurken, kapanan şirket sayısında yüzde 31.07 artış meydana geldi. Bir başka ifadeyle ocak 2013'te 4 bin 175 yeni şirket kurulurken, 2 bin 759 şirket kapısına kilit vurmuştur. 
 
7 - Küçük ölçekli firmalar kapısına kilit vurdu
OECD (2012), kriz sonrasında özellikle hizmet sektöründe çalışan, bir ya da iki çalışanı bulunan küçük firmaların kapandığına dikkat çekiyor. Oysa kazananlar gibi, kaybeden girişimciler de benzer bir umut ve iyimserlikle işlerini kuruyorlar. Hatta kaybedenler, kazananlara göre daha da iyimser olabilirler. Bazı akademik araştırmalar, aşırı iyimserlik ile işveren performansı arasında negatif bir ilişkinin varlığını ortaya koyuyor. Daha önce de ifade edildiği şekilde iyimserlik, tüm insanlara olduğu gibi, işverenlere de büyük bir güç ve motivasyon sağlıyor. Ancak aynı iyimserlik aşırıya kaçtığında girişimcilerin en büyük açmazı haline geliyor. Özetle ifade etmek gerekirse, iyimserlik tüm insanlar için, sağlıklı ve mutlu bir hayatın olmazsa olmazıdır. Ancak özellikle deneyimsiz girişimcilerin dünyasında sıkça karşılaştığımız, gerçeklerden kopmuş şişkin bir ego ve aşırıya kaçan iyimserlik aynı zamanda potansiyel yıkımın da yolunu açıyor.