”Askeri yıldırmaya çalıştılar, sıra yargıda”
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Bunlar, askeri yıldırmaya ve susturmaya çalıştılar. Şimdi sıra yargıya geldi" dedi.
ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, anayasa değişikliğinin içeriği soruşturulmadan gündeme getirilecek bir konu olmadığını belirterek, "Bunlar, askeri yıldırmaya ve susturmaya çalıştılar. Şimdi sıra yargıya geldi" dedi.
Baykal, Kanal D Haber Bülteni'ne katılarak, gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
"Anayasa değişikliğine neden karşı çıkıyorsunuz" sorusu üzerine Baykal, Hükümet'in yapmaya çalıştığı anayasa değişikliğini, içeriği ve yöntemi bakımından doğru bulmadıklarını söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, "Sayın Baykal darbe olunca mı Anayasa değişikliğini gündeme alacak" sözlerinin hatırlatılması üzerine Baykal, siyasi hayatları boyunca tüm darbeler karşısında tutarlı ve net bir tavır takınan bir kadro olduklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"12 Mart muhtırasından 12 Eylül'e günümüze kadar bütün askeri darbeler karşısında tavır takındık. Bunlar karşısında mücadelemizin bedelini ödedik. Ben 12 Eylül askeri müdahalesinden sonra 7 yıl siyasi haklarımdan mahrum bırakıldım. Hiçbir mahkeme kararı olmadan, hiçbir suçlama olmadan Zincirbozan'a sürüldüm. Darbe konusunda siyasi polemik yapmak bunların ağzına yakışmıyor. Çünkü bunlar 28 Şubat hareketi sayesinde önleri açılan, 28 Şubat hareketi gerçekleştiği için siyasete devam etme imkanı bulan, 28 Şubat'ın katkısıyla siyaset yapan insanlardır."
Anayasa değişikliğinin içeriği soruşturulmadan gündeme getirilecek bir konu olmadığını belirten Baykal, milletvekili dokunulmazlığını fikir özgürlüğüyle sınırlandırılacak bir anayasa değişikliği getirilmesi durumunda Türkiye'deki bakışın farklı olacağını söyledi.
Baykal, "Ancak bunlar neyin peşindeler? Bunlar, askeri yıldırmaya ve susturmaya çalıştılar. Şimdi sıra yargıya geldi. HSYK'yı ve Anayasa Mahkemesini kendi siyasi kontrolleri altına almak istiyorlar. Bunların nüfuz edip, tam denetim altına alamadıkları bir yüksek yargı var, şimdi o yüksek yargıyı da kontrol altına almak istiyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
"Hadi verdik gitti olmaz"
"Çankaya'daki üçlü zirveden sonra kuvvet komutanları serbest bırakıldı. Bir pazarlık mı dönüyor?" yönündeki sözleri hatırlatılarak, "Ne demek istediğinin" sorulması üzerine Baykal, şöyle konuştu:
"Çok çarpıcı iddialar ortaya atılıyor. Bu iddialarla ilgili kamuoyunu tatmin edecek doyurucu sonuçlar alınmış değil. Dursun Çiçek olayı bir süreden beri kamuoyunda konuluşuyor. Eldeki belge ıslak imza mı değil mi? Güven verici şekilde kanıtlanmalı. Bunun için yapılması gereken bazı araştırmalar var. İlgili kişi diyor ki, o albay, 'Orijinal imzalı ise parmak izim olması lazım. Onun için savcı uzattığında tutmadım' diyor. Bunun incelenmesi lazım. Daha kanıtlanmamış bir ithamı, iddiayı, daha bu aşamadayken, Genelkurmay yetkilileri 'maalesef yaptığı anlaşılıyor' derse, demişse, benim vatandaş olarak bunun dayanağını öğrenme ihtiyacım var. Hangi yeni olay var? Jandarmadaki olay, daha önce hem Ankara'daki hem İstanbul'daki mahkemelerin ciddiye almadığı, tatmin edici bulmadığı Adli Tıp raporunun ötesinde bir şey değil."
Dursun Çiçek'in üstleriyle ilgili eleştirilerinin anımsatılması üzerine Baykal, "Bu aşamada doyurucu bir inceleme yapılmadan yukarıdaki bir zirvede bu konu konuşulmuş, 'maalesef yapıldı' diye bir anlayış ortaya çıkmışsa bunun sorgulanması lazım" dedi.
"Belge doğruysa Genelkurmay Başkanı'nı istifaya çağırmıştınız. Bugün yine aynı noktada mısınız" sorusunu Baykal, "Tabii, hiç şüphe yok. O belge doğruysa o belgeyi hazırlayan insanı feda ederek, Genelkurmay'ın en hassas biriminde böyle bir çalışmanın yapılmış olmasının sorumluluğunu ortadan kaldırmak mümkün değildir. Eğer orada yapıldıysa, bunu nasıl yaptı bu kişi? Kimlerle işbirliği içinde" diye yanıtladı.
"Komutanlar da sorumluluğu almalı diyorsunuz" denmesi üzerine Baykal, "O araştırılmalı, onlar da hesap vermeli, incelenmeli, soruşturulmalı ve sorumluluğu üstlenmelidir. 'Vay bizim bilgimiz dışında burada böyle bir şey yapmış' diyerek, bu iş kapatılmaz. Eğer öyleyse, ben öyle olup olmadığı da belli değil diyorum. Ama şimdi yukarıda bir mutabakat sağlayalım diye 'Canım bu işin ötesini karıştırmayacaksanız hadi verdik gitti' pazarlığıyla bu işler yapılmaz" diye konuştu.
"Pazarlık kimler arasında yapıldı" sorusunu Baykal, şöyle yanıtladı:
"Bilemem. Ama beni rahatsız eden şudur, zirve toplandı, zirveden saatler sonra İstanbul'da üç general tahliye oldu. Arkasından iki önemli şaşırtıcı açıklama yapıldı, Genelkurmay'dan. Açıklamalardan birisi Dursun Çiçek'in bu işte sorumlu olduğuna dair emarelerin çıktığı savcılık tarafından ifade edildi. Mahkemeye gönderildi mahkeme 'saçmalamayın' dedi, kabul etmedi. Ne oldu, kim veriyor? Hukukla mı veriyorsunuz, siyasetle mi veriyorsunuz? Soruşturmanın gereğini yapmak için mi veriyorsunuz, soruşturmanın önünü kesmek için mi veriyorsunuz? Aynı şekilde üçüncü bir dava olarak İstanbul'da birinci orduyla ilgili olay o konuda bir açıklama yapıldı. Düşündürücü açıklamalardır."
"CHP'nin vitrininde yeni yüzler"
Kılıçdaroğlu'nun "Kurultayımızda sağlıklı bir değişim olacağını umuyorum" sözleri hatırlatılarak, "CHP'nin vitrininde yeni isimler görecek miyiz?" sorusu üzerine de önümüzdeki kurultayda genel merkezin yapısının değişeceğini bildirdi.
Tüzüklerinin değiştiğini, ancak yürürlüğe girmediğini belirten Baykal, kurultaydan sonra yürürlüğe girecek tüzükle genel başkan yardımcısı sayısının artacağını ve partinin önündeki konuların her birisiyle bir genel başkan yardımcısının doğrudan sorumlu olacağını anlattı.
Baykal, yeni genç ve değerli kişilerin CHP vitrininde yer alacağını bildirdi.