Avrupa Birliği'nde devlet yardımları ve Türkiye

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Mustafa Hilmi Çolakoğlu / TTGV Danışmanı

Avrupa Birliği ülkelerinde işletmelere sağlanan devlet yardımları hakkında bilgiler içeren COM (2011) 356 final numaralı rapor Avrupa Komisyonu tarafından yayınlandı.

Detaylı bilgiler içeren raporu inceleyerek Türkiye'de devlet yardımlarının durumu hakkında bazı tespit ve önerilerde bulunabiliriz.

Avrupa Birliği devlet yardımlarının temel eksenini "Avrupa-2020 Stratejisi COM (2010) 2020" oluşturmaktadır. Bilgi ve yeniliğe dayalı, çevre dostu, rekabetçi ve verimli, ekonomik, sosyal ve bölgesel kaynaşmayı sağlayan yüksek istihdam kapasitesini sağlamak olarak özetlenebilecek bu strateji, işletmelere devlet yardımları konusuna da büyük bir önem vermektedir.

Ar-Ge yardımları

AB ülkelerinin 2009 yılı Ar-Ge harcamaları gayri safi milli hasılanın (GSMH) %2.01'ine denk gelmekte olup miktarı 236.5 milyar eurodur. Ar-Ge harcamalarına ayrılan kaynağın giderek yükselmesine rağmen halen %3 hedefinin altında olduğu görülmektedir. Ar-Ge harcamalarının %0.65'i (76.5 milyar euro) kamu sektörü, %1.36'sı ( 160 milyar euro) ise özel sektör tarafından gerçekleştirilmektedir.

Özel sektörün Ar-Ge harcamalarına sağlanan devlet desteği 2009 yılında 10.6 milyar euro olup GSMH'nin %0.09'udur. Özel sektörün 2009 yılı Ar-Ge harcamasının 160 milyar euro, aynı yıl verilen devlet desteğinin ise 10.6 milyar euro olduğu dikkate alınırsa özel sektörün Ar-Ge harcamalarının yaklaşık %6.5'inin devlet tarafından desteklendiği söylenebilir.

AB'de Ar-Ge destekleri konusunda 2004-2010 yılları arasında 426 adet karar alınmış. 2007-2010 yılları arasında AB ülkelerinde 195 adet destek programı uygulamaya konulmuş. Bu dönemde 559 adet blok muafiyet kararı alınmış.

2004-2009 yılları arasında verilen toplam 92 milyar euro Ar-Ge desteğinin %29'u Almanya, %22'si Fransa tarafından verilmiş. Bunları İtalya (%11), İspanya (%9), İngiltere (%7), Belçika (%5) ve Hollanda (%4) izliyor.

Ar-Ge'ye en çok devlet yardımı veren ülkeler sıralamasıyla ülkelerin inovasyon seviyelerine göre yapılan sıralama arasında paralellik görülüyor.

2007-2010 döneminde 7. Çerçeve Programı kapsamında toplam 195 adet destek çağrısına çıkılmış.

Çevre yardımları

AB 2020 stratejisinde karbondioksit emisyonunu %20 azaltılması, toplam enerji tüketiminde geri kazanılabilir enerji oranını ve enerji verimliliğini %20 artırılması hedeflenmektedir.

AB ülkelerinde 2004-2009 yılları arasında verilen çevre yardımlarının miktarı ise 79 milyar euro. Çevre yardımlarında da %51 ile Almanya, %16 ile İsveç ilk sıralarda yer almaktadır. Bu yardımlarının temelini vergi muafiyetleri oluşturmaktadır. Aynı dönemde çevre yardımları konusunda 347 adet karar ile 219 adet blok muafiyeti kararı alınmış.

Bölgesel kalkınma yardımları

Bölgesel kalkınmayı desteklemek amacıyla 2004-2009 döneminde 67 milyar euro devlet yardımı verilmiş. Sadece 2009 yılında verilen devlet yardımı 13 milyar euro. 2009 yılında verilen bölgesel kalkınma amaçlı devlet yardımlarının yarıya yakınının Almanya ve Fransa'da verilmiş olması dikkat çekmektedir. 2004-2010 döneminde AB'de bölgesel kalkınma amaçlı 570 karar ve 778 adet blok muafiyeti kararı alınmış.

KOBİ destekleri

2004-2010 yılları arasında 108'i risk sermayesi konusunda olmak üzere KOBİ destekleri konusunda toplam 139 karar alınmış. Blok muafiyeti kararlarının sayısı ise 1500. 2004-2009 döneminde KOBİlere sağlanan devlet yardımının toplamı 33 milyar euro olup bunun 4.6 milyar eurosunu 2009 yılında sağlanmış. KOBİ'lere 2009 yılında sağlanan 4.6 milyar euro devlet yardımının 2.3 milyar eurosu risk sermayesi konusunda. Bu durum AB ülkelerinde risk sermayesi konusuna verilen önemi ortaya koyarken ülkemizin de bu alanda çok çalışması gerektiğine işaret etmektedir.

KOBİ desteklerinin %24'ü İtalya'da, %20'si Almanya'da, %18'i Fransa'da, %14'ü ise İngiltere'de verilmektedir. Bakiye %24 ise geri kalan 23 ülkede verilmektedir.

Geniş bant internet erişimi

2004-2010 yılları arasında 64 adet tedbiri uygulamaya koyan ve 368 milyar euro destek sağlayan AB ülkeleri 2020 yılına kadar 330 milyar euro daha destek sağlamayı planlamaktadır.

İstihdam ve eğitim yardımları

2004-2010 yılları arasında 51 adet devlet yardımı programını onaylayan Avrupa Komisyonu 1500 adet blok muafiyeti kararı aldı. Muafiyet kararlarının %75'inden fazlası İtalya, Belçika, İngiltere, Almanya ve İspanya tarafından talep edilmiş. 2004-2009 döneminde AB ülkelerinde 17.5 milyar euro istihdam, 4,8 milyar euro eğitim yardımı verilmiş.

Yukarıda AB-27 ülkelerinde işletmelere sağlanan devlet yardımlarıyla ilgili sayısal değerlere yer verdik.

Türkiye en az yılda 600 milyon euro ayırmalı

AB üyesi olmayı, Avrupa Birliği üyesi ülkelere ihracat yapmayı, KOBİ'lerimizi AB'deki KOBİ'lerle rekabet içinde işbirliği yapmasını hedefleyen ülkemizin de devlet yardımlarında aynı çizgiyi yakalaması gerektiği açıktır.

Ülkemizdeki 3 milyon işletme AB ülkelerindeki 24 milyon işletmeyle rekabet etmek durumundadır. Buna göre 2009 yılında AB ülkelerinde sadece KOBİ desteklerine 4.6 milyar euro ayrıldığı dikkate alınırsa Türkiye'nin KOBİ desteklerine ayırması gereken yıllık bütçe kaba bir hesapla 600 milyon eurodur. Bunun 300 milyon eurosu girişim sermayesi destekleri için sağlanmalıdır.

Türkiye'nin yetersizliği bilinen risk sermayesi alanında öne çıkan iki oluşumundan TOBB, Halkbank, KOSGEB, TESK ve 16 adet tiacret ve sanayi odasının ortaklığı ve girişim sermayesi yatırım ortaklığı yapısıyla kurulan KOBİ AŞ ve TTGV, KOSGEB, Türkiye Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Yunan Ulusal Bankası ve Garanti Bankası ortaklığı ile fonların fonu yapısıyla kurulan İstanbul Girişim Sermayesi Fonu'nun önemini yukarıdaki tablo ortaya koymaktadır.

Yukarıdaki veriler, 2023 stratejisinin belirlenmesinde ve gerçekleşmesinde ülkemizde devlet desteklerine daha fazla kaynak ayrılmasının gereğine ve önemine işaret etmektedir. Zira, AB ülkeleri arasında rekabet gücü en yüksek olan ülkeler devlet yardımları konusunda da en fazla kaynak ayıran ülkelerdir.

AB-27 stratejik hedefleri ve Türkiye karşılaştırması

Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefini muhtelif alanlarda ölçülebilir sayısal hedeflere dönüştürmesi gerekmektedir. Bu amaçla AB-27 ülkelerinin 2020 yılı sayısal hedeflerine kısaca göz atabiliriz. AB-27 ülkeleri 2020 yılında 20-64 yaş arası nüfusun %75'ini istihdam etmeyi hedeflemektedir. Halen AB-27 ülkeleri halen söz konusu yaş aralığındaki nüfusun %69'unu, ABD %71'ini, Japonya ise %75'ini istihdam etmektedir. Türkiye'de ise bu oran %50'dir.

AB-27 ülkeleri 2020 yılında GSMH'nin %3'ünü Ar-Ge harcamalarına ayırmayı planlamaktadır. Bu hesaplamada baz alınan 1998 yılında söz konusu oran ABD'de %2.58, Japonya'da %3, Türkiye'de ise %0.37'dir. Özellikle 2001 yılından sonra alınan tedbirler ve başlatılan programlarla bu oran Türkiye'de de artış eğilimine girmiş olmakla birlikte AB ortalamasının çok altındadır. Gaz emisyonu miktarı diğer önemli bir kriter olup ABD ve Japonya'nın veri açıklamadığı bu alanda AB-27 ülkeleri 1990 yılında 100 olarak alınan değerin 2020 yılında %20 altına inmeyi hedeflemektedir. Türkiye'de söz konusu değer 1998 yılında 147'dir. AB-27 ülkelerinde toplam enerji tüketiminde yenilebilir enerji kaynaklarının oranı %10 seviyesinde olup %20'ye yükseltilmesi hedeflenmektedir.

1000 Avro GSMH elde etmek için tüketilen petrol miktarı olarak açıklanan enerji yoğunluğu AB-27 ülkelerinde 2001 yılında 188, 2009 yılında 165 iken 2020 yılında 130 değerine inmesi hedeflenmektedir. Türkiye'de ise 2001 yılında 260, 2009 yılında 257'dir. 2009 yılında ABD'de enerji yoğunluğu 177, Japonya'da 91'dir. Eğitim sisteminden erken ayrılanların oranının AB-27 ülkelerinde %14.1 seviyesinden %10 seviyesine inmesi hedeflenmektedir.

AB-27 ülkelerinde 30-34 yaş arasında üniversite eğitimi almış nüfusun oranı %33,6'dan asgari %40 seviyesine yükseltilecektir. Bu oran Türkiye'de %15.5'dir.

 AB-27 ülkelerinde halen yoksulluk sınırında bulunan insanların oranı %23 olup, 2020 yılına kadar 20 milyon insan yoksul sınırından çıkarılacaktır. Bu oran Türkiye'de %70'in üzerindedir. Yukarıdaki karşılaştırma Türkiye'nin 2023 hedefinin gerçekleştirilebilmesi için pek çok alanda tüm sektörlerdeki kurum ve kuruluşların somut hedefler belirleme ve bu hedeflere ulaşabilmek için stratejik planlama ve hazırlık yapması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.