Avrupa HIV testi farkındalık haftası Türkiye'de de hayata geçiriliyor

HIV alanında test farkındalığının artırılmasını hedefleyen ve her yıl Kasım ve Mayıs aylarında yılda iki kez olmak üzere gerçekleşen Avrupa HIV Testi Farkındalık Haftası, Türkiye’de de hayata geçiriliyor.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

35 yılı aşkın süredir yenilikçi tedaviler geliştirmeye odaklanarak HIV enfeksiyonunun ölümcül olmaktan çıkıp, yönetilebilir hale dönüştürülmesi için çalışan Gilead, HIV ile mücadelede hekim dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, Avrupa HIV Test Farkındalığı Haftası’nın ülkemizde de hayata geçirilmesine öncülük ediyor. Gilead Türkiye; AIDS ve CYBHD, EKMUD, GUNIDER, HAKED, HIVEND, KLIMIK hekim dernekleri ve konunun önemli paydaşı olan Pozitif-iz, Pozitif Yaşam, TAPV* ile bir araya gelerek 21-27 Kasım Avrupa HIV Testi Farkındalık Haftası’nı bu yıldan itibaren ülkemize kazandırıyor. Bu vesileyle hayata geçirilecek “Bugününü Test Et, Yarınını Tanı Kampanyası” ile de toplumdaki farkındalığın artırılması hedefleniyor.

Avrupa HIV Testi Farkındalık Haftası kapsamında, 2013 yılından bu yana, toplum, sağlık çalışanları ve karar vericilerde HIV testinin önemi konusunda farkındalık yaratılması amaçlanıyor. Avrupa’da olduğu gibi artık Türkiye’de de 21-27 Kasım Avrupa HIV Test Farkındalığı Haftası olarak etkinliklerle geçen bir haftaya dönüşüyor. Hafta boyunca düzenlenen etkinliklerde HIV testinin yanı sıra erken tanı ve tedaviye erişimin öneminin de anlatılması hedefleniyor. Ayrıca hafta kapsamında, test yaptırmak isteyenlerin ücretsiz ve kimlik bilgisi vermeden test yaptırabilecekleri yerler ve bilgileri paylaşılarak, Sağlık Bakanlığı’nın toplumu HIV enfeksiyonuna yönelik risklerden koruma hedefine hizmet edilecek.

1980’lerin başında ortaya çıkan HIV, geliştirilen tedavi yöntemleri ile günümüzde tedavi edilebilen kronik bir enfeksiyon halini aldı. Erken tanı ve etkin tedavi yöntemlerinin kullanılması ve geniş çaplı kontrol programlarının kararlılıkla uygulanması sayesinde günümüzde HIV, artık ölümcül bir enfeksiyon olmaktan çıkıp kontrol altına alınabilir bir hale geldi. HIV ile yaşayan kişilerin, doğru tedaviyle işlerine, okullarına, yaşamlarına devam edebildiği, bulaştırma risklerinin kalmadığı ve doğal yollarla çocuk sahibi olabildikleri biliniyor.

Buna rağmen toplumun çok geniş bir kesiminde halen HIV ve tedavi edilmediği takdirde dönüştüğü AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) ile ilgili yeterli bilgi ve farkındalık mevcut değil. Bilgi ve farkındalığın olmayışı, HIV testi yaptırma konusunda da bilinçsizliğe yol açarak enfeksiyonun ilerlemesine ve yayılmasına yol açıyor. Türkiye, tedaviye erişim ve tedavide başarılı ancak, test ve tanıda hedeflerin gerisinde kalıyor.

Bu doğrultuda harekete geçen Gilead öncülüğünde Türkiye’nin HIV alanında çalışan önemli kuruluşları bir araya gelerek “Birlikte HIV’den Daha da Güçlüyüz” platformu hayata geçmişti. Platformda; Gilead Türkiye, AIDS ve CYBHD, EKMUD, ENFEKDER, GUNIDER, HAKED, HIVEND, KLIMIK hekim dernekleri ve konunun önemli paydaşı olan Pozitif-iz, Pozitif Yaşam, Kırmızı Kurdele İstanbul, sivil toplum kuruluşu TAPV* ve dijital çözüm ortağı Albert Health yer alıyor. Gilead, HIV alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları, HIV ile yaşayan kişiler ve diğer paydaşlarla ortak bir amaç çerçevesinde güçlerini birleştirerek mümkün olan en fazla sayıda kişiye ulaşmayı hedeflediği ‘Tek Ses’ projesini de geçen yıl Dünya AIDS Günü vesilesiyle lanse etmişti.

Bu yıl da Avrupa HIV Testi Farkındalık Haftası kapsamında Gilead’ın ev sahipliğinde, hekim dernekleri ve konuyla ilgili STK’lar, DADA Sahne’de düzenlenen özel bir etkinlikte bir araya geldi. Okan Bayülgen’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde; HIV alanında uzman hekimler ve dernek sözcüleri, Türkiye’de ve dünyada HIV alanında güncel durum, doğru bilinen yanlışlar, kadın ve çocuk sağlığı açısından önemi, test ve tanıya erişim, yayılımı engellemek için atılması gereken adımları ele aldı. Ayrıca, anonim test merkezleri, dünyada HIV test sürecinin nasıl işlediği, toplumsal damgalanma konuları, HIV tanısı alan kişilerin nasıl bir yaşam sürdüğü, nelere ihtiyaç duyduğu gibi çok önemli noktalar üzerinde duruldu.

örü Dr. Serhan Sevgi: “Dünyada 36. Türkiye’de 16. yılımızı kutluyoruz. Gilead, yenilikçi tedaviler geliştirme ve her basamakta tedaviye ulaştırma konularına odaklı bir şirket. Kuruluş felsefesinden aldığı ilhamla HIV’in ‘ölümcül’ bir enfeksiyon olmaktan çıkıp, kronik bir enfeksiyona dönüşmesine öncülük etti. Türkiye’de toplum genelinde HIV bilinci hâlâ çok düşük seviyelerde. Sosyal farkındalık yaratmak için ortak akıl ve bilinçle hareket etmek ve bunu sürdürülebilir kılmak için doğru iş birlikleri yapmak kilit rol oynuyor. Gilead olarak biz de toplum sağlığı sorunu olan HIV ile mücadeleye, birleştirici ve sürdürülebilir yaklaşımlarıyla öncü olmaya devam ediyoruz. Diğer yandan sadece farkındalık alanında değil HIV ile yaşayan kişilerin ve risk altındaki kişilerin uzun dönem sağlık yönetimini kolaylaştırmak ve yenilikçi çözümlerle yaşam kalitesini artırmaya yönelik dijital araçlar üzerinde de çalışıyoruz.”

 Dr. Asuman İnan (KLİMİK / Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği): “Geçmiş yıllarda dünya çapında artmış olan HIV enfeksiyonunun yayılımı, erken tanı ve etkin tedavi yöntemlerinin kullanılması ve geniş çaplı kontrol programlarının kararlılıkla uygulanması sayesinde günümüzde pek çok ülkede kontrol altına alındı. Artık biliyoruz ki viral yük belirlenemeyen düzeydeyse HIV’in cinsel yolla bulaşma olasılığı yoktur. Buna Belirlenemeyen=Bulaştırmayan diyoruz. Bu sayede HIV ile yaşayan kişilerin virüsü bulaştırma risklerinin neredeyse sıfıra indiği ve doğal yollarla çocuk sahibi olabildikleri kanıtlanmıştır.”

 Dr. İftihar Köksal (ENFEKDER / Enfeksiyon Hastalıklarından Korunma ve Savaşım Derneği): “Dünyanın pek çok ülkesinde, HIV'in yayılmasına yönelik önlemler ile, yıllık yeni vaka sayısı son 10 yılda sabit kalmış veya azalma trendine girmişken, Türkiye'de yıllık yeni vaka sayısı hala belirgin şekilde artış göstermektedir. Türkiye, tedaviye erişim ve tedavide başarılı ancak, test ve tanıda hedeflerin maalesef gerisinde. Ayrıca dünya çapında azalma trendine girdiği halde ülkemizde hala yayılma eğiliminde HIV enfeksiyonunun genç yaşlarda da saptandığını görüyoruz". Hekimler olarak enfeksiyonun yayılımını önlemek için en öncelikli aksiyonun tanı koymak olduğuna inanıyoruz. Ülkemizde sağlık kuruluşlarında HIV testi güvenle yapılmaktadır. Bununla birlikte, test yaptıran veya tanı alan kişiler damgalanmaya maruz kalmaktan çekinebildikleri için testlerin anonim şekilde yani kimlik bilgisi paylaşmadan da yapılabiliyor olması çok önemli. Her ne kadar artış gösteren bir enfeksiyon olsa da HIV’in tedavisi mümkündür. Bu noktada HIV enfeksiyonunun önlenmesi ve HIV’den korunma için ilk basamak, farkındalıktır. HIV şüphesi

taşıyan kişiler mutlaka sağlık birimlerine giderek test yaptırmalı. Avrupa’da da gerçekleştirilen Test Farkındalığı haftasının bu farkındalığın artmasına katkıda bulunmasını hedefliyoruz. ”

 Dr. Hayat Kumbasar (HIVEND / HIV Enfeksiyonu Derneği): “HIV enfeksiyonu; halen toplumda ölümü, farklı cinsel yönelim/kimlik, tedavisi olmayan bir hastalığı çağrıştırarak ayrımcılığa neden olsa da, gerçekte tüm toplumu etkileyebilen, tedavi ile uzun süreli ve kaliteli yaşamın mümkün olduğu kronik bir sağlık durumu olarak tanımlanabilir. HIV enfeksiyonu, temelde korunmasız cinsel temasla, kan ve kan ürünleri ile ve önlem alınmazsa anneden bebeğe gebelikte, doğumda ve emzirme yolu ile bulaşabilmektedir. Toplumda korunma yöntemlerinin doğru şekilde uygulanması ve HIV ile yaşayan kişilerin erken tanı ve tedavisi ile enfeksiyonun yayılımının önüne geçmek mümkündür. Bu nedenle; toplumu test konusunda bilinçlendirmek ve teste teşvik etmek, belki de bu konudaki en önemli toplum sağlığı politikası olmalıdır. HIV enfeksiyonuna cinsiyet bazlı bakacak olursak, aslında en savunmasız grubu kadınlar oluşturmaktadır. Tanı çoğunlukla gecikmekte, tanısını bilmeyen - dolayısıyla tedavi almamış gebe kadınlar HIV ile enfekte bebekler hayata getirebilmektedir. Dolayısıyla kadınlar bilinçlendirilmeye en fazla ihtiyacı olan hedef gruplardan birisidir.”

 Dr. Yeşim Taşova (HAKED&GÜNİDER/ HIV AIDS Korunma ve Eğitim Derneği & Güneydoğu Nöroloji İnfeksiyon Derneği): UNAIDS tarafından dünya çapında yıllık yeni vaka sayılarının 2000’li yılların başlarından itibaren düşüşe geçtiği tahmin edilirken, T.C. Sağlık Bakanlığının yayınladığı verilere göre, Türkiye’de yeni vaka sayılarının artmaya devam ettiği gözlemlenmektedir. Yakın zamanda yapılmış olan bir çalışmada halihazırda yaklaşık %40 olarak tahmin edilen HIV pozitif durumunu bilme oranının %90 seviyesine çıkarılması durumunda, 2040 yılına gelindiğinde olası vakaların önemli ölçüde önlenmiş olacağı varsayılmaktadır. Çünkü bireyler HIV pozitif durumunu bilip tedavi altında olduklarında, viral yükleri belirlenemeyen düzeydeyse HIV’in cinsel yolla bulaşma olasılığı yoktur. Bu nedenle bugünden başlayarak test farkındalığını ülkemizde artırmayı önemsiyoruz.

 

Dr. Hüsnü Pullukçu (EKMUD / Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği): “Türkiye HIV/AIDS Programı (2019-2024), 3 temel amaç doğrultusunda şekillendirilmiştir. HIV/AIDS yeni vaka sayısının ve enfeksiyona bağlı ölümleri azaltmak, HIV/AIDS’e yönelik sağlık hizmetlerinin kapasitesini genişletmek ve HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı ve mahremiyet ihlallerini önlemek. Bu noktada toplumun HIV’I tanıması, bulaş yollarını öğrenmesi son derece önemli.Günlük sosyal yaşamsal faaliyetlerle HIV bulaşmaz diyoruz. Örneğin, HIV’in öpüşmekle ya da aynı çatal bıçağı kullanmakla bulaşmayacağı bilgisi dahi ne yazık ki toplumda yeterince özümsenmiş değil. Dünya AIDS günü ve HIV Test Farkındalığı Haftası gibi özel gün ve haftalar vesilesiyle bu bilincin artırılması önemli bir ihtiyaç.”

 Dr. İlkay Akbulut (ACYBHD/AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği): “Ülkemizde tüm sağlık kurumlarında HIV testi yapılıyor. İstanbul, İzmir, Ankara ve birkaç şehirde daha bulunan gönüllü

danışmanlık ve test merkezlerinde ise anonim olarak HIV testi yaptırabiliyorsunuz. Bu merkezlerde HIV testi yaptırdığınızda kimlik bilgilerini vermek zorunda değilsiniz. Tanı pozitif çıkarsa; kişinin anonimliği korunarak bir kodla Sağlık Bakanlığı’na bildiriliyor. HIV’de erken tanı çok önemli. Çünkü HIV enfeksiyonu, tedavisi olan bir enfeksiyon. Ancak tanı alınmadığı ve tedavi edilmediği zaman ağır sonuçları olabiliyor. Türkiye'de bir kez tanı aldıktan sonra tedaviye erişim olanaklarımız çok gelişmiş. Toplumda bulaşı azaltmak için mutlaka tanı koyabilme yüzdemizi artırmamız ve tanı alan bireyleri bir an önce tedavi altına almamız gerekli. Bunun için de başta risk altındaki kişilere yönelik olmak üzere teste erişim olanaklarını kolaylaştırmalı, genişletmeli ve güçlendirmeliyiz.”

 

Çiğdem Şimşek (Pozitif-iz Derneği): “Erken dönemde HIV tanısı almak çok önemli. Çünkü HIV, tedavisi olan bir enfeksiyon. Kişiler AIDS evresinde dahi tanı alsa uygun tedaviler sayesinde geri dönebiliyorlar. Hiç kimse test yaptırmaktan çekinmesin. Evli veya bekâr demeden herkesin test yaptırması çok önemli. HIV tanısı alanlar bazen internetten bazen de hekimlerin yönlendirmesiyle bize başvuruyor. HIV tanısı alan kişiler ilk zamanlarda kaygı yaşayabiliyor. Tam da bu noktada bizler HIV ile yaşayan dostlarımıza elimizden gelen her türlü desteği veriyoruz. Bugün, HIV ile yaşayan kişiler herkes gibi sağlıklı ve uzun bir ömür sürdürebiliyor. Çalışabiliyor, evlenebiliyor ve enfekte olmayan bebek sahibi olabiliyor. Hayatın her alanında var olmaya devam edebiliyor.”

 

Canberk Harmancı (Pozitif Yaşam Derneği): “Türkiye’de yılda 8 milyon HIV testi yapılıyor ama bu testlerin 18-45 yaş arası aktif cinsel hayatı olan kişilere yapılması önemli bir nokta. Partnerinizin kim olduğunun bir önemi olmaksızın korunmasız tüm cinsel ilişkiler HIV ile karşılaşmanıza neden olabilir. Bugün HIV’e dair en zayıf noktamız enfeksiyonla karşılaşma riskini bilmeyen veya yanlış bilen kişilerin korunmayı ihmal etmesi. Bu konuda farkındalık çok önemli. Biz onlara elimizden gelen desteği sunuyoruz. Ancak tedavi protokollerinin psiko-sosyal desteği de içermesi gerekiyor. Tanı alıp doğru tedaviye ulaşmanız hayatınızı hiç değiştirmeden sağlıkla yaşamanızın anahtarı olacaktır.”

 

Nurcan Müftüoğlu (TAPV / Türkiye Aile Sağlığı Planlaması Vakfı): “TAP Vakfı olarak amacımız, sürdürülebilir kalkınma sürecinde koruyucu sağlık perspektifi ile ailelerin üreme sağlığı, ana-çocuk sağlığı ve cinsel sağlık koşullarını iyileştirerek bireylerin özellikle gençlerin ve kadınların yaşam kalitesini yükseltmektir. Bu doğrultuda biz de vakıf olarak HIV konusunda toplumda farkındalık yaratılması için her türlü desteği veriyoruz.