”Avrupa olumsuz bir karar alırsa, bu Türkiye için kıyamet değildir”

"Bugün başka bir Türkiye var" diye konuşan Başbakan Erdoğan, muhalefete yüklendi, eylülde İstanbul'da yapılacak IMF toplantısını anlattı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Ankara; Melbourn'deki, Berlin'deki, Viyana'daki, Tokyo'daki Kahire'deki, Saraybosna'daki, New York'daki vatandaşlarımızın da, Urumçi'deki, Telafer'deki, Kerkük'teki soydaşlarımızın da Gazze'deki kardeşlerimizin de yanındadır, yanı başındadır" dedi.

Erdoğan, partisinin Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen Ankara İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, il teşkilatının özverili ve gayretli çalışmalarla bir çok başarıya imza attığını kaydetti.

Kısa süre önce Artvin ve Ordu'da sel felaketi yaşandığını, hükümetin anında ilgili bakan, milletvekilleri ve bürokratlarıyla olay yerine giderek bilgi akışını sağladığını anımsatan Erdoğan, ancak medyanın bu olayda da hedef saptırdığını söyledi.

Ankara'nın artık Avrupa Birliği'nin hemen yanı başında olduğunu ifade eden Erdoğan, AK Parti'nin bu yolda kararlılıkla yürüdüğünü anlattı. Türkiye'nin ihracatının yüzde 50-60'ının AB üyesi ülkelere yapıldığını  kaydeden Erdoğan, olaylara geniş bir bakış açısıyla yaklaşmak gerektiğini vurguladı.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Artık dünya küçülen bir köy haline geliyor unutmayacağız. Bütün bunları hep beraber yapacağız. Nedir? Biz bütün bu adımları atarken Avrupa eğer Türkiye'ye karşı bir olumsuzluk sürdürecek, kalkacak olumsuz bir karar alacaksa, bu Türkiye için bir kıyamet değildir. Artık 10 yıl öncesinin Türkiye'si yok. Bugün başka bir Türkiye var. Bugün ayakları üzerinde duran bir Türkiye var."

Erdoğan, "Şimdi Ankara; Melbourn'deki, Berlin'deki, Viyana'daki, Tokyo'daki Kahire'deki, Saray Bosna'daki, New York'daki vatandaşlarımızın da Urumçi'deki, Telefer'deki, Kerkük'teki soydaşlarımızın da, Gazze'deki kardeşlerimizin de yanındadır, yanı başındadır" dedi.

'Vesayet' ve çekilme tarihi tartışmaları

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kendisine ilişkin sözlerine de değinen Erdoğan, "Bazı yerlerde bazı dostlar diyor ki, 'Şu Baykal ile ilgili Sayın Başbakanım konuşma' diyorlar. Fakat bazı şeyler de oluyor ki konuşmadan olmuyor" dedi.

Baykal'ın, "Türkiye'de Tayyip Erdoğan vesayeti var" sözlerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Peki, ben de buradan Sayın Baykal'a soruyorum; 22 Temmuz, 29 Mart seçimleri öncesinde muhalefet partilerine defalarca çağrılarda bulundum. Ne dedim? 'Eğer partim bu seçimde birinci olmazsa genel başkanlıktan çekileceğim, siz de çekilecek misiniz' diye sordum. Hiçbir cevap alamadım. Bu mu vesayet? Soruyorum bu mu? '2011 seçimlerinde son kez milletvekili adayı olacağım, yerimi daha sonra inşallah yeni arkadaşlara bırakacağım' dedim. Bu mu vesayet? Sayın Baykal, çık sende açıkla. Hadi Bahçeli sende açıkla. Yahu doymadınız... Yıllar yılı bu ülkede milletvekilliği yaptınız, doymadınız mı? Sizden başka bu parlamentoda milletvekilliği yapacak kimse yok mu? Bir de bırakın başkaları yapsın. Ben bu yaşımda bunu söylüyorum. 55 yaşındayım söylüyorum. 70 yaşına geldin hala söylemiyorsun, hadi söyle.

CHP Genel Başkanı Baykal'a, "27 Nisan bildirisinden sonra neredeydin?" diye soran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Açık söylüyorum, Türkiye'de bir AK Parti, bir Tayyip Erdoğan vesayeti yoktur. Türkiye'de bir muhalefet sorunu vardır. CHP'de ise bir Deniz Baykal sultasının olduğunun son derece aşikardır."

IMF toplantısı İstanbul'da yapılacak

Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nin geçici üyesi, Medeniyetler İttifakı'nın eşbaşkanı olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, Türkiye artık kabına sığmadığını, 28 Eylülde de İstanbul'da Uluslararası Para Fonu (IMF) toplantısına ev sahipliği yapacağını kaydetti.

Toplantının yapılacağı bölgeyi dün gezdiğini belirten Erdoğan, dev bir eserin İstanbul'a kazandırıldığını, 10-11 ay gibi kısa bir süre devasa bir eserin bu ülkenin beyinleri, koordinatörleri ve müteahhitlerinin şu anda gerçekleştirdiğini ifade etti. Erdoğan, "İstanbul'a uğradığınızda bunu mutlaka görün. '10 ayda 11 ayda bu eser nasıl yapıldı' diyeceksiniz. Öyle ufak, sıradan bir eserden bahsetmiyorum. Ancak görünce anlarsınız, görmeden anlaşılmaz. Sayın Baykal da Bahçeli de görecek. 'Yahu 10 ayda 11 ayda nasıl yapıldı' diyecekler. 7 kat yerin dibinde dev bir eser. Eskiden yapmışlar yerlerin altında şehirler. Şimdi de bunun en güzel örneğini burada veriyoruz. AK Parti iktidarı budur" diye konuştu.

Özel bir hassasiyetini paylaşmak istediğini belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 1999-2002 yılları arasında sadece 46 vakıf eserini restore ettiğini, son 7 yılda, AK Parti iktidarı döneminde ise 3 bin 363 vakıf eserinin restore edildiğini ifade etti.

Bahçeli'ye de yüklendi

Erdoğan,  partisinin Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen Ankara il kongresinde yaptığı konuşmada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "son zamanlarda kendisine nedense biraz fazla vurmaya başladığına" dikkati çekti.

"Sayın Bahçeli, 'Urumçi'deki olaylarla ilgili ne yapıyorsun' diye sormaya başladı" diyen Erdoğan, "Sayın Bahçeli, hızıma ayak uyduramazsın. Benim nerede, ne yaptığımı yakalamazsın, bilemezsin. Çünkü benim senin kadar istirahat etmeye vaktim yok" diye konuştu.

Bahçeli'nin yazılı açıklamasında, "Bu ciddi meseleleri ayak üstü mü konuşuyorsunuz?" diye ifadede bulunduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sayın Bahçeli, biz yeri gelir ayaküstü konuşuruz, yeri gelir oturumlarda bu işi gündeme getiririz, yeri gelir ikili, başa baş konuşuruz bir de yeri gelir tüm dışişleri mensuplarıyla beraber bu işleri yaparız. Sen bize diplomasi öğretme. Önce ne kadar öğrendin ona bak, onu anlat ve Uygur Türkleri çok ağır koşullar altındayken baskı görürken Ankara'da ağırladığınız Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin'e altında imzanız bulunan Devlet Nişanı'nı Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde nasıl verdiniz, onu söyleyin. Altında sizin imzanız var. Karşılığında ne aldınız da verdiniz? Bize ne faydası oldu, Devlet Nişanı verdiniz? Neydi mecburiyetiniz? Uygur Türkçesini yasakladınız diye mi verdiniz? 'Biz münasebetleri kesin' demiyoruz. Tabii ki münasebetler yapılır, yapılmalıdır. Biz de yapıyoruz. Ama gelip ondan sonra bize istismar siyasetiyle bu konularda vurmaya kalkmayın."