Bakan Bağış: Yeni başkan tam üyelik sürecini ilerletecektir
Egemen Bağış, Rompuy ile Ashton'un Türkiye'nin kararlılığını takdir edeceklerini umduğunu söyledi
ANKARA - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy'un AB Konseyi Başkanlığına, İngiliz Barones Catherine Ashton'un da AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilciliğine getirilmesine ilişkin olarak, "İnanıyorum ki, yeni başkan ve yüksek temsilci Türkiye'nin kararlılığını ve AB'ye yapacağı katkıları takdir ederek, hem ülkemiz hem AB için kazanç sağlayacak Türkiye'nin tam üyelik sürecini ilerletecektir" dedi.
Bağış, yaptığı yazılı açıklamada, bir taraftan küçük ülke büyük ülke dengesinin göz önünde bulundurulduğunu, diğer yandan da muhafazakar ve sosyalist dengesinin kollandığını belirtti. Bağış, buna federal Avrupa ile işbirliğine dayalı Avrupa modellerini savunan görüşler arasındaki denge arayışının da eklenebileceğini ifade etti.
Belçika'nın, AB bütünleşme tarihinde lokomotif rol oynamış kurucu AB ülkelerinden biri olduğunu kaydeden Bağış, İngiltere'nin AB'ye ilk genişleme dalgasında katıldığını ve AB'ye önemli katkılarda bulunan bir ülke olduğunu anımsattı. Bağış, her iki ülkenin de genel olarak genişleme ve özel olarak da Türkiye'nin AB üyelik süreci konusunda bugüne değin olumlu bir yaklaşım sergilediğine işaret etti.
Bağış, "Türkiye, bugün müzakere eden bir ülke sıfatıyla ve ileride de AB üyesi olarak AB'nin küresel aktör olma gayretlerine gereken desteği vermeye devam edecektir" dedi.
Van Rompuy'un ilk açıklamasında bir soruya yanıt olarak Türkiye'nin üyeliği konusunda tarafsız olacağı ve 27'lerin tutumunu benimseyeceğini belirtmesinin "önemli ve ahde vefa ilkesine uygun" olduğunu kaydeden Bağış, "Esasen Türkiye'nin beklentisi de, AB'nin ülkemizle ilgili olarak oy birliğiyle aldığı (1999'da tam üyelik için resmen aday ilan edilmesi ve 2005'de katılım müzakerelerine başlanması) kararlarına sadık kalmasıdır" ifadesini kullandı.
Bağış'ın açıklaması şöyle devam etti:
"Avrupa'nın tüm siyasi ve askeri kurumlarının parçası olan ve kıtamızın 6. büyük ekonomik gücünü oluşturan Türkiye, sürdürdüğü reform ve katılım müzakereleri sürecini AB üyeliğiyle taçlandırmak ve yüzyılın küresel barış ve refah projesinin aktörü olmak konusunda kararlıdır. Bu kararlılığımız Lizbon Anlaşması temelinde oluşacak bir Avrupa yapılanmasında da devam edecektir.
İnanıyorum ki, yeni başkan ve yüksek temsilci de, Türkiye'nin bu kararlılığını ve AB'ye yapacağı katkıları takdir ederek, hem ülkemiz hem AB için kazanç sağlayacak Türkiye'nin tam üyelik sürecini ilerletecektir."