Bakan Canikli: Bu referandum yok hükmündedir

Meclis’teki tezkere oturumunda konuşan Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Bakanı Nurettin Canikli, IKBY'nin referandumunu "yok hükmünde" sayacaklarını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, "Bölücü terör örgütünün küresel desteğindeki artışla birlikte Türkiye'ye yönelik saldırılar da artmaktadır. Tehdidin kaynağı daha önce sadece ve büyük oranda Kuzey Irak'tan beslenmekteyken, bugün bu ölçeğin boyutu, büyüklüğü ve derinliği maalesef artmış ve şimdi Suriye'nin kuzeyi de bu tehdit unsurlarına ilave edilmiştir." dedi.

Canikli, Irak ve Suriye tezkeresini görüşmek üzere olağanüstü toplanan TBMM Genel Kurulunda, hükümet adına konuşma yaptı.

Milli Savunma Bakanı Canikli, son yıllarda Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı güvenlik tehdidinin boyutunun hem arttığını hem de küresel ölçeğe taşındığını vurguladı.

"Yeni devletçikler kurulmak istenmektedir"

Bugüne kadar Türkiye'nin verdiği mücadelede büyük bedeller ödediğini ve ödemeye devam ettiğini söyleyen Canikli, terör örgütlerinin ortaya koyduğu tehdidin başka bir boyuta taşındığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bugün itibarıyla terör örgütlerinin Türkiye'ye yönelik saldırılarını sadece bölücü ve ayrılıkçılık gerekçelerle izah etmek mümkün değildir. Bugün, içinde bulunduğumuz coğrafyanın siyasi sınırları yeniden dizayn edilmeye çalışılmaktadır. Esasında proje, 1990'lı yılların başında hayata geçirilmeye başlanmıştı. Ülkemizin de içinde bulunduğu bu coğrafyada devletler küçültülmek, güçsüzleştirmek, etkisizleştirmek ve sürekli birbirleriyle kavga eden, aralarında derin ayrılıkların olduğu yeni devletçikler kurulmak istenmektedir. Bu şekilde coğrafya, dizayn etmeye çalışanlar tarafından çok daha kolay yönetilebilir hale gelecektir."

Bölücü terör örgütünün ve onunla birlikte hareket edenlerin, tüm terör örgütlerinin, bu projenin realize edilmesi için birer taşerondan, paravandan ibaret olduğuna dikkati çeken Canikli, söz konusu projenin küresel ölçekli olduğunu dile getirdi.

"Yüzyıl öncesinin defterleri yeniden açılmıştır." diyen Canikli, küresel senaristlerin bu projeyi 30 yıl öncesinde hayata geçirmeye çalıştıklarını belirtti.

"Bu silahlar, bu yapı içerisinde er veya geç Türkiye'ye yöneltilecektir"

Canikli, Kerkük ve Telafer'de de söz konusu halkların koparılmaya çalışıldığını bildirerek, bu şekilde bir yapılanmaya ve çalışmaya müsaade edilmeyeceğini belirtti.

Mili Savunma Bakanı Canikli, şunları kaydetti:

"Maalesef müttefikimiz Amerika ve diğer ülkeler tarafından terör örgütlerine DEAŞ'la mücadele kılıfı altında, çerçevesinde inanılmaz yardım ve destekler yapılmaktadır. Bunların hepsini biliyoruz. Müttefiklerimiz tarafından verilen listelerde belirtilen silah, mühimmat ve teçhizatın çok daha büyük boyutta olanı bu terör örgütüne aktarılmaktadır. Bu silahlar, bu yapı içerisinde er veya geç Türkiye'ye yöneltilecektir. Bunu da biliyoruz, görüyoruz. Bu, olabilecek en kararlı şekilde muhataplarımıza, en üst seviyede her fırsatta ifade edilmektedir. Sadece bunların, muhataplarımıza, müttefiklerimize ifade edilmesi yetmez. Onunla bu sorunun çözülmesi kesinlikle söz konusu değil, mümkün değil. Türkiye, aktif olarak arazide bu yanlışları, işgalleri, tehditleri ortadan kaldıracak adımlar fiilen atmadığı sürece bu tehditlerin bertaraf edilmesi mümkün değildir. Bunu da biliyoruz, görüyoruz ve bu çerçevede gereğini yapıyoruz."

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 25 Eylül'de yapmayı planladığı referanduma ilişkin, "Böyle bir referandum bizim açımızdan her zaman yok hükmünde olacaktır ve hiçbir kıymeti harbiyesi bulunmayacaktır." dedi.

Canikli, Irak ve Suriye tezkeresini görüşmek üzere olağanüstü toplanan TBMM Genel Kurulu'nda, hükümet adına konuşma yaptı.

Canikli, Türkiye'nin güneyinde bu şekilde bir siyasi oluşumun, orta ve uzun vadede hiçbir şekilde hayatta kalma şansı bulunmadığını ifade ederek, "Kısa vadede Türkiye böyle bir oluşuma müsaade etmeyecektir, edemez zaten." diye konuştu.

Böyle bir oluşumun doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'nin devleti ve milleti ile kısa dönemde güvenliğini, birlik ve bütünlüğünü hedef aldığını belirten Canikli, "Uluslararası anlaşmalara aykırı, terör örgütü tarafından yönetilecek, kurulacak böyle bir devlet ya da oluşuma müsaade edemeyiz. Bu konuda her türlü tedbiri almak ve operasyonu yapmak uluslararası hukuktan doğan hakkımızdır. Bu haklarımızı kullanıyoruz ve kullanmaya devam edeceğiz." dedi.

PYD ve YPG'nin PKK'nın Suriye uzantısı olduğunu yineleyen Canikli, aynı terörist havuzunu birlikte kullandıklarını, aynı yerden kumanda edildiklerini ve aralarında hiçbir fark bulunmadığını söyledi. Canikli, "Bütün hesabımızı ve kitabımızı bu gerçek üzerine kuruyoruz. Aksi halde sonuçlar yanıltıcı olur ve orada Türkiye'nin güvenliğini tehdit edecek, tehlikeye düşürecek çok ciddi oluşumlar ve sıkıntılar yaşanabilir." ifadesini kullandı.

Müttefiklerin verdikleri silahların Türkiye'ye karşı kullanıldığı konusunda ellerinde çok ciddi, güçlü bilgiler ve emareler olduğuna işaret eden Canikli, bu bilgileri de bu silahları sağlayan ülkelerle paylaştıklarını bildirdi.

"En büyük acıyı Kuzey Irak Kürt halkı çekecek"

Böyle bir referandumdan en büyük zarar ve acıyı da dost ve kardeş Kuzey Irak Kürt halkının çekeceğini vurgulayan Canikli, şunları kaydetti:

"Biz bugüne kadar her zaman oradaki kardeşlerimizin yanında olduk. Zulümlerden kaçarken her türlü desteği verdik. Kapılarımızı sonuna kadar açtık. Daha sonra da ekonomik, kültürel ve güvenlik anlamında her türlü desteği sağladık. Bugün orada barış ve huzur içerisinde Kürt kardeşlerimiz hayatlarını idame ettirebiliyorlarsa Türkiye'nin verdiği destek ve katkı sayesindedir. Bunun hiçbir şekilde unutulmaması gerekir."

Yönetimin aldığı bu yanlış ve sorumsuz kararın bölgeyi ve bölge halkını ateşe atacağını ifade eden Canikli, şahsi siyasi ikbal uğruna yangına adeta körükle gidildiğini söyledi.

Bu bölgede hiçbir yerde demografik, etnik, mezhepsel ve siyasi yapıda en ufak bir değişiklik yapılmaması gerektiğine işaret eden Canikli, "çok hassas ve kırılgan dengeler üzerine kurulu bir yapıda, bir tuğlanın dahi oynatılması ve yerinden çekilmesinin tüm dengeleri bozacağını, yeni kin, nefret, çatışma tohumlarının atılmasına neden olacağını, ne zaman biteceği tahmin edilemeyecek ve küresel ölçeğe taşınma ihtimali olan çatışmaları da beraberinde getireceğini" söyledi.

Canikli, "Hele siyasi sınırların değişmesi sonucunu doğuracak bir adım daha büyük tehlike ve tehditlerin önüne açabilecektir. Referandum bölgedeki çatışmaların boyutu ve taraflarını artıracak. Hatta küresel boyutlu bir çatışma ortamına kapı aralayacaktır." dedi.

Canikli, referandumun yapılması ve uygulanmasının ulusal güvenlik açısından da ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtti.

"Bir akıl tutulması"

İsrail hariç bütün dünyanın karşı çıktığı referandumun yapılmasını bir "akıl tutulması" olarak niteleyen Canikli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bölge halkı için tehlikeli bir maceradır. Böyle bir referandum bizim açımızdan her zaman yok hükmünde olacaktır ve hiçbir kıymeti harbiyesi bulunmayacaktır.

Bunun yanında Türkiye bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için uluslararası hukukun ve uluslararası anlaşmaların verdiği hak ve sorumluluklarının gereğini yapacaktır. Bütün araç ve yöntemler masadadır. Gerekli tüm tedbirler alınmaktadır ve alınacaktır. Bütün bu araçların, yöntemlerin kullanılması konusunda da en ufak bir tereddüt ortaya çıkmayacaktır. Bu husus dünkü MGK ve Bakanlar Kurulu toplantılarının sonucunda en yüksek kararlılıkla ifade edilmiş ve kamuoyuyla paylaşılmıştır."

Canikli, bölgede kalıcı güvenliğin ve istikrarın sağlanması için sorunların Irak Merkezi Hükümeti ile bölgesel yönetim arasında, Irak anayasası temelinde ve çerçevesinde çözülmesi dışında başka bir yol olmadığını söyledi.

Sorunun Irak anayasası temelinde, diyalogla çözülmesi için her türlü desteğe hazır olduklarını dile getiren Canikli, Türkiye'nin tehdit, tehlikeleri savuşturacak imkan ve kabiliyete sahip olduğuna dikkati çekti.

Özellikle son yıllarda savunma sanayisinin de önemli adımların atıldığını belirten Canikli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Savunma sanayisinde atılan adımlar ve yerli üretim oranındaki büyük artışlar hareket kabiliyetimizi ve gücümüzü büyük oranda artırmıştır. Bu gelişme ile birlikte müttefiklerimizin bazı ürün ve parçalarla ilgili olarak örtülü ambargo uygulamaları bizi yolumuzdan alıkoymamaktadır. Sadece bazı savunma ürünlerinin geliştirilme sürecini geciktirmektedir. Türkiye bugün savunma alanında teknoloji geliştiren bir ülkedir. Bazı alanlarda, bazı ürünlerde dünyanın en iyileriyle yarışıyoruz. Silahlı İHA bunlardan sadece bir tanesidir. Bugün itibariyle savunma sanayisi yerli üretim oranı yüzde 65'in üzerine çıkmıştır. Özellikle füze ve roket sistemlerinde, akıllı mühimmat üretiminde, komuta kontrol ve haberleşme sistemleri başta olmak üzere Türkiye birçok alanda savunma sanayisinde çok önemli adımlar atmış ve gelişmeler kaydetmiştir."