Balkanlar'daki dev şantiye: Üsküp

"2014 projesinin maliyetinin 500 milyon euroyu bulması bekleniyormuş...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 


..Bunun 150 - 200 milyon eurosunun devlet tarafından karşılanacağı, geri kalanı için Avrupa Birliği fonları ve özel sektör devreye gireceği söyleniyor. Projede, kenti ortadan bölen Vardar Nehri'nin üzerine kurulma çalışmaları sürdürülen 3 adet köprü, 20 kamu binası ve 40 heykel yer alıyor."

Faruk ŞÜYÜN

ÜSKÜP - Makedonya Cumhuriyeti'nin başkenti Üsküp, büyük bir şantiye görünümünde şu günlerde... Bu çalışmalar, 2014 yılına dek sürecekmiş, çünkü "Üsküp 2014" projesi kapsamında gerçekleştiriliyormuş. Bu tarihe kadar da şehrin 1963 depreminde yıkılan veya eski yönetimden bugüne gelebilen gri binaları yerine, antik dönem yapıları ve heykelleri dikme çalışmaları son hızla sürdürülmekte...

Eti Çocuk Tiyatrosu'nun temsili için gittiğimiz Makedonya'da Üsküp, Kalkandelen ve Ohrid'i gezme fırsatı
bulduk... 500 küsur yıl Osmanlı hakimiyetinde kalmış evlâd-ı fâtihan topraklarında Ohrid'in doğal üzelliklerini, bir tatil kasabasını, az da olsa Safranbolu'lu anımsatan dokusunu; Üsküp'teki tarihi mekânları ve nehrin öte tarafındaki yeni şehirde süren çalışmaları anlatmaya çalışacağım...

2014 projesinin maliyetinin 500 milyon euroyu bulması bekleniyormuş. Bunun 150 - 200 milyon eurosunun
devlet tarafından karşılanacağı, geri kalanı için Avrupa Birliği fonları ve özel sektör devreye gireceği söyleniyor.

Projede, kenti ortadan bölen Vardar Nehri'nin üzerine kurulma çalışmaları sürdürülen 3 adet köprü, 20 kamu binası ve 40 heykel yer alıyor. Bu binalardan birisi de 13.5 milyon euroya mal olan Dışişleri Bakanlığı binası. Binanın tepesinde Lenin, Churchill gibi dünya liderlerinin arasında Mustafa Kemal Atatürk'ün heykeli de bulunuyor. Yine inşaatı süren, bir Roma binası görünümündeki Anayasa Mahkemesi de son derece görkemli...
Makedonya'nın bağımsızlığının 20. yılı kapsamında 22 metrelik Büyük İskender heykeli yaptırılmış. İskender'i
atının üzerinde tasvir eden heykelin maliyeti 7.5 milyon Avro. Eylül 2011'de resmi açılışı yapılan heykele Büyük İskender'i kendi ataları olarak gören Yunanlılar ile yaşanan sorunlar nedeniyle olsa gerek İskender yerine "Atlı Savaşçı" adı verilmiş.

Heykelin karşısında babası II. Filip'in bitmiş, annesi Olimpiyas'ın ise yapımı henüz süren dev heykelleri
yer alıyor. Bu heykellerle İskender'in âbidesini, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü olarak da adlandırılan 1450'lerden kalma 13 gözlü Taş Köprü ayırıyor. Şehirdeki en pahalı heykellerinden biri ise 2.3 milyon eurolu Kahramanlar Anıtı...

Yeni yapılan binalar neredeyse birer tapınak gibi, çünkü Makedonyalı tarihçiler, ülkelerinin tarihini antik Makedon devletine kadar götürüyorlar. Yani Büyük İskender, 1000'lerin başındaki yöneticilerden olan, rivayete göre Ohrid Gölü etrafına tam 365 kilise inşa ettiren Çar Samuil ve modern Makedonya arasındaki tarihsel bağlantıları kanıtlamaya çalışıyorlar... Makedonya'yı anlatmaya İstanbul - Üsküp uçuşuyla başlayalım. Türk Hava Yolları ile bir saatte TAV'ın işlettiği Üsküp Büyük İskender Havaalanı'na ulaşmak mümkün. Otele yerleştikten sonra tabii ki kendinizi sokaklara atacaksınız... Zaten hemen her yer yürüme mesafesinde...

Biz, Üsküp'teki günümüze kalenin bulunduğu tepeden başlayıp 1492'de Yavuz Sultan Selim'in veziri Mustafa Paşa tarafından yaptırılan Mustafa Paşa Camii, Türk mahallesi Çarşiya'da bulunan Türk Çarşısı, ayakkabıcılar, kuyumcular, kıyafetçiler gibi sokakları arşınlayarak Bezisten, Çifte Hamam, Sulu Han, Kapan Han, Davut Paşa Külliyesi'ni görüp heykellerin yer aldığı meydana ulaştık... Paris'tekine çok benzeyen Zafer Takı da Makedonya Meydanı ismi verilen bu alandaydı... Makedonya Meydanı'na heykeli dikilen kişi yalnızca
Büyük İskender değil, yine ulusal kimlikleri tartışılan, ama Makedonya'nın "bizdendir" deyip sahiplendiği Çar Samuil'in ve Kiril alfabesini oluşturan Kiril ve Metodius kardeşlerin de heykelleri burada yer alıyor...
Bugün ancak yeri bilinen, ama yerinde yeller esen Üsküplü Yahya Kemal Beyatlı'nın evi ise eski kente çok uzak değil...

Tabii ki bu uzun yürüyüşler bizleri acıktırıyor... Kıymalı ve peynirli Makedon böreği, lezzetli köftesi, şopska salatası (küçük küçük doğranıp zeytinyağı ile karıştırılmış domates ve salatalığın üzerine serpilmiş ince rendelenmiş beyaz peynirli), ayvar (patlıcan, kırmızı biber, havuç, sarımsak, domates, sıvı yağ, şeker ve tuzdan yapılan bir sos), kaymaçina (süt, yumurta ve şekerle yapılan bir tatlı), çömlekte pişirilen kurufasulye, misafirlere ikram edilen elbasan tava, Ohrid'in somon kıvamındaki alabalığı Makedonya'da kaldığımız sürede yediğimiz lezzetler arasında...

Üsküp'e 3 saat mesafedeki Ohrid'e sonbaharın bütün güzelliklerinin sergilendiği doğa görüntüleri arasından Balkan ezgileri eşliğinde dağları çıkıp inerek yol alıyoruz... Ama önce Kalkandelen var... Öyle silahlar yapılırmış ki burada, kalkanları delermiş, o nedenle bu adı almış... 1495 yılında iki kızkardeşin desteğiyle yapılmış, duvarları rengârenk süslenmiş görkemli Alaca Cami, burada görülecek en güzel yerlerden birisi... Ohrid, Avrupa'nın en derin göllerinden birisi, aynı adı taşıyan kentle birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor. Ohrid, kalesi, antik tiyatrosu, Safranbolu'dakilere benzer evleri, pullarından inci üretilen gayet lezzetli alabalıkları, bin 100 yaşında olduğu söylenen (bir zamanlar gövdesinde bir berber ve bir çaycı dükkânı da barındırmış) çınarı ile güzel, ancak sonbahar geldiği için terk edilmiş bir tatil kasabası görünümünde... Kiril alfabesinin doğduğu yer olarak kabul edilen bu kentte de de Kiril kardeşlerin heykelleri bulunuyor...

Günün sürprizlerinden birisi, duru, berrak bir suya sahip tektonik gölün kıyısında dolaşırken rastladığımız
bir gözü sarı, bir gözü mavi Van kedisi... Bir de gölde yaşayan yılanbalıklarının okyanus aşan serüveni var ki, doğaya hayranlığımızı biraz daha artırıyor...

Hemen yakındaki Galiçitza Dağı'nın zirvesindeki Velestovo köyü her yıl 15 Ağustos gecesi şiire kapılarını açıyor ve yine 21 -27 Ağustos tarihleri arasında, göl kıyısındaki Struga kenti, "Uluslararası Struga Şiir Akşamları" na ev sahipliği yapıyor. 1974'te Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın kazandığı, yarım asra yakın bir süredir verilen Altın Çelenk Ödülü sahiplerinin diktikleri fidanlar bugün bir şiir korosu oluşturmuş. Yazı-çizi deyince Ohrid'te dünyada yalnızca birkaç tane olan papirüs kâğıt üreten fabrikalardan birisi de yer alıyor...

Buraları daha önceden tanıyor gibiyim, çünkü çok severek izlediğim "Before the Rain / Yağmurdan Önce" filminin çekildiği topraklar... Makedonya için daha anlatacak, yazacak çok şey var...

En iyisi yalnızca 1 saat ötedeki bu ülkeye gidip yerinde yaşamak, görmek...