Başbakan dizi film ile belgeseli karıştırıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, "Televizyon dizisi ile belgeyi karıştıran ya da bilmeyen adamın, 21. yüzyılda Türkiye'de Başbakan olması, başlı başına bir ayıp değil mi?" dedi.
 
Çocuklarını Uludere'de kaybeden annelerin, gruplarını izlediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "35 yurttaşımızın katlinden sorumlu olan kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Sınır ötesi operasyonda yetki Meclis'tedir, Meclis bu yetkiyi Hükümet'e vermiştir. Hükümet de bu yetkisini, kendi yurttaşlarını katlederek yerine getirmiştir. Bunun hesabını mutlaka soracağız" diye konuştu.
 
Kılıçdaroğlu, temel sorunlardan birinin aş ve iş sorunu olduğunu ifade ederek, üniversite mezunları arasında işsizlik oranının yüzde 40'ları bulduğunu belirtti.
Öğretmenin itibarsızlaştırıldığını savunan Kılıçdaroğlu, öğretmenlere, "Parçalanırsanız, bölünürseniz, birileriniz iktidarın arkasına sığınırsa sorunlarınızı çözemezsiniz. Önce öğretmen olun, bir olun, birlik olun, sorunlara sahip çıkın" diye seslendi. Kılıçdaroğlu, açlığa mahkum edilen öğretmenlerin topluma ve çocuklara bir şey veremeyeceğini belirterek, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nün, öğretmenler için ağlama duvarı olduğunu söyledi.
 
Gündemi çalmak istiyorlar
Kılıçdaroğlu, pırasa, marul, samanın ithal edildiğini; Türkiye'nin, bu tabloyu uzun süre kaldıramayacağını söyledi.
Vatandaşın gırtlağına kadar borca battığını ileri süren Kılıçdaroğlu, bu yılın ilk 9 ayında, 482 bin 448 kişinin kredi kartı borcunu ödeyemediğini, bireysel banka borcu olanların da eklendiğinde bu sayının 834 bine çıktığına işaret etti. Kılıçdaroğlu, "Bu tablo AKP iktidarının 10 yıl sonra Türkiye'yi getirdiği tablodur" dedi.
Kılıçdaroğlu, bankalara borcunu ödemeyenlerin sayısında artışın yüzde 68 olduğunu belirterek, "Biz neden bahsediyoruz; Muhteşem Yüzyıl'dan. Vatandaşın derdini dinleyen, çözüm üreten bir iktidar var mı; hayır. Gündemi çalmak, vatandaşa borçlu olduğunu unutturmak istiyorlar. Bari onu adam gibi yapsalar gene itiraz etmeyeceğiz. Televizyon dizisi ile belgeyi karıştıran ya da bilmeyen adamın 21. yüzyılda Türkiye'de Başbakan olması, başlı başına bir ayıp değil mi?" diye sordu.
 
Adres belli
Satınalma gücü paritesine göre Türkiye'nin 1987'de dünyanın 20 gelişmiş ülkesinden 14. olduğunu, şimdi 17. sıraya gerilediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bu gidişle asla ilk 10 ekonomi arasına giremeyeceğini savundu. Kılıçdaroğlu, bunu kendisinin değil, uluslararası kuruluşların, OECD'nin söylediğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, bu tabloyu besleyen pek çok unsur bulunduğunu, bunlardan birinin cari açık olduğunu dile getirdi. Türkiye'nin 2002'de cari açıkta dünyada 40. sıradayken, 2012'de ikinci olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin üretmeden, elin parasıyla, borçlanarak tükettiğini" kaydetti. Kılıçdaroğlu, faturanın Erdoğan'a, arkadaşlarına, yandaşlarına, köşeyi dönenlere değil; işçi, çiftçi, emekliye çıkacağını söyledi.
Yeni bir ekonomi, sanayi, bütçe, tarım, istihdam politikası izlemek gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, bunların hiçbirinin Hükümet'te olmadığını ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, "Çiftçi, işçi, emekli, sanayici haline baksın, 'bu tablodan memnum muyum?' diye sorsun. Memnunsanız adres belli; Adalet ve Kalkınma Partisi, gidin oy verin. Şikayetçiyseniz, bu tablonun düzelmesi, refah toplumu olmasını istiyorsanız onun da adresi belli; CHP" diye konuştu.
 
Dizi film ile belgeseli karıştıran
Kılıçdaroğlu, Hükümet'in, Türkiye'nin 1961'den beri gözlemcisi olduğu Avrupa Nükleer Araştırma Konseyi'nden (CERN) 70 milyon lira bulamadığı için çıkmak isteğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, "70 milyon lira için CERN'den çıkıyorsan vay bu ülkenin haline. Yolsuzluğa, yandaşa gelince parayı buluyorsun. Bu ülkeyi çağdaş uygarlığa taşıyacak büyük bir proje için 70 milyon lira mı bulamıyorsun? Bu ayıbı kabul edemiyorum. Hükümet'e tekrar düşünmeyi öneriyorum. TÜBA'ya seçilecek bilim insanlarını önceden bilim insanları seçerdi. Bunlar geldi, 'Hayır ben seçeceğim' dedi. Dizi film ile belgeseli karıştıran, bilmeyen bir adam ülkenin fizikçisini mi belirleyecek" görüşünü dile getirdi.
 
Yalan ile gerçeklerin kapatılamayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Yatsıya kadar yanar, yatsı geldi, mum da bitiyor. Yalan, dolanla durumun iyi olduğu söyleniyor. Sadece iç politikada mı dış politikada da da öyle; at atabildiğin kadar. Ama dış politikada atarsan kimse yemez. Desteksiz atıyorsun sonra dönüyor neden böyle oldu diyorsun" dedi.
 
Neden geliyor?
Patriot'ların Türkiye'ye gelip gelmeyeceği tartışmalarının bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, konu ilk gündeme geldiğinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "NATO'dan sınıra füze talebimiz olmadı, iddialar asılsız", "Dışişleri yetkilisi kim, açıklama yapma yetkisi yok, karar verme makamı biziz", "Benim böyle bir şeyden haberim yok. Savunma Sanayi İcra Konseyi Başkanı benim", "Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, üçümüzün haberinin olması lazım" dediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, "Senin çok şeyin başkanı olduğunu biliyoruz da ama böyle bir kurula başkanlık etmekten ve senin bilgin dışında karar veriliyorsa, ondan da utanmaktan ben kendimi alamıyorum" diye konuştu.
 
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Patriot için talepte bulunuyoruz, Başbakan 'Haberim yok' diyor. Kendi halkına yalan söyleyen bir Başbakan. 22 Kasım'da AKP sözcüsü açıklama yapıyor, 'NATO'dan talep ettik, tetiği bizde olacak' diyor. Hani Başbakan'ın haberi yoktu, Başbakan'ın haberi yok ama sözcünün haberi var. Bu açıklamadan 2 saat sonra bakıyor ki boyunu aşan bir laf etmiş, düzeltme yapıyor. Yetkinin, NATO ve TSK'da ortaklaşa olacağını söylüyor. Bu Hükümet'e bakar mısınız? Bir Başbakan var halkına yalan söylüyor, bir sözcü var Başbakan'ı yalanlıyor. Bu Hükümet, ülkeyi savaşın eşiğine getiren Hükümet'tir. Başbakan'ı yalanlayan sadece o değil. Milli Savunma Bakanı açıklama yapıyor. Yalanlardan birisi de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu.
 
Dünyada füze sistemlerine sahip olan üç ülke Hollanda, ABD ve Almanya. Hollanda ve Almanya parlamentolarında Türkiye'nin Suriye'ye karşı saldırgan tutumu nedeniyle Patriot füzesini gönderelim mi göndermeyelim mi tartışmaları var. Bize bu füzeler niye geliyor, çıkıp biri açıklasa. Hükümet'e sormak gerekiyor. Suriye ya da başka ülkeden Türkiye'ye balistik füze tehdidi oldu mu? Böyle bir tehdidi duymadık, varsa tehdit o ülkeyi açıklayın. Niçin 6 ay önce değilde şimdi bu füzeler Türkiye'ye geliyor. Suriye olayıysa 6-7 aydır olaylar devam ediyor. Eğer 'Suriye'de uçuşa yasak bölge oluşturacağız onun için bu füzelere ihtiyacımız var' diyorsanız onu da söyleyin; bu millet bilsin. Bu millet, çocuğuna eline silah verip cepheye gönderdiği zaman gerekçesini bilmek zorundadır. Yoksa bu füzeler Kürecik istasyonunu korumak için mi geliyor? Onu da bilmeye ihtiyacımız var. Yoksa kapalı kapılar ardında İsrail ile yapılan pazarlıkların sonucu Patriot füzeleri Türkiye'ye mi konuşlandırılacak? Bu 5 soruyu AKP Hükümeti'nin ülkeye açıklaması lazım. Davutoğlu, 'Suriye'den bize tehdit geliyor o nedenle Patriot füzeleri geliyor' diyor. Suriye'nin işi başından aşkın zaten, orada iç çatışma var, savaş noktasına gelmişler, Türkiye'ye mi saldıracaklar? Fındık kadar beyni olan, bunun böyle olmadığını gayet iyi bilir. O füzeler buraya niye geliyor? Yoksa İran'dan İsrail'e yönelik herhangi bir saldırı olduğunda Kürecik istasyonunu korumak için bu o füzeler buraya geliyor? Neden İran, Rusya rahatsız?"
 
Kürecik yalanı
 
[PAGE]
 
Kürecik yalanı

 

Kılıçdaroğlu, Hükümet'in, Kürecik konusunda da yalan söylediğini ileri sürdü. Amerika ile İsrail'in, ortak tatbikat yaparken Kürecik'i kullandıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Herkesi kör ve sağır mı sanıyorsunuz? Bu milletin doğruları bilmeye hakkı vardır. Füzelerin getirilip Türkiye'ye konuşlandırılması konusunda hiçbir mantıklı gerekçe şu ana kadar söylenmiş değildir" dedi. Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kamuoyuna bu konuda doyurucu bir açıklama yapması gerektiğini söyledi.
 
Hükümet'in, bu konuda Türkiye'nin sınır güvenliğini öne sürdüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'de eğer bir güvenlik tehdidi varsa, onun adresinin AK Parti Hükümeti olduğunu öne sürdü.
 
Başbakan Erdoğan'ın, "tarihe utanç cümlesi olarak geçecek bir cümle' kullandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"(Türkiye bir NATO toprağıdır) dedi. Niye NATO toprağı oluyor Türkiye? Hadi diziyle belgeseli bilmiyorsun, bu konuda da sana birisi bilgi vermedi mi? NATO'nun sözleşmesini sen bilmez misin? Sözleşmenin hiçbir yerinde, hiçbir uluslararası belgede, bir ülkenin NATO'nun toprağı olacağına dair hiçbir ifade yok. Nasıl kullanırsın böyle bir cümleyi? Çıkacaksın, bu milletten özür dileyeceksin, 'Yanlış söyledim' diyeceksin.
 
Bu dış politika bizi açmazlara götürüyor. Türkiye itibar, güven kaybediyor. Güvenilmez oldu artık Türkiye. İtibarsız bir ülke oldu. Başbakan konuşunca, bırakın güvensizliği, itibarsızlığı, artık mizah konusu oldu. Herkesin dalga geçtiği bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı var. İçime sindiremiyorum. Bu ülkenin tarihi dolayısıyla sindiremiyorum. Bu ülkede pek çok başbakan geldi geçti. Ama hiçbirisi uluslararası arenada alay konusu olmadı. İlk kez alay konusu olan Recep Tayyip Erdoğan. Ülkeyi bu hale nasıl getirirsiniz siz?
 
8 Eylül 2011. El Cezire Televizyonu'na bizim aslan parçamız bir demeç veriyor. 'Bundan böyle Gazze'ye yardım götürecek gemilerimize donanmamız eşlik edecektir' diyor. Ertesi gün gazetelerimiz 'donanmamız Gazze yolunda' diye çıkıyor. Çünkü Başbakan söyledi ve önemli bir laf. Gazze'ye yardım götürecek gemilere donanmanın eşlik edeceğini bir ülkenin başbakanı söylüyorsa önemli bir laf. Aslan parçasına çağrıda bulundum: 'Gazze'ye yardım götüren gemilere Türk savaş gemileri nereye kadar refakat edecek? Gazze Limanı'na kadar mı yoksa uluslararası sularla mı sınırlı kalacak. Gazze Limanı'na kadar gidecekseniz seni alnından öpeceğim.' Başbakan'ın uluslararası yalanının üzerinden bir yıl geçti. İkinci yılına girdik, alnından öpme fırsatım olmadı.
 
Bunu söyleyeceksin, söylediğini yutacaksın. Bunu söyleyeceksin, söylediğini sana yutturacaklar. Bunu söyleyeceksin, 'Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'yım' diye gezeceksin. Bizim, içimize sindiremediğimiz nokta budur. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nın ağzından laf çıkığı zaman gereği yapılır."
 
Lider bir Türkiye değil, kullanılan bir Türkiye
Hükümetin dış politikada itibarsızlaştığını, artık "rol kapmaya" başladığını öne süren Kılıçdaroğlu, "O kadar itibarsızlaştı ki kimse artık gelip bizim kapımızı çalmıyor. Eskiden Ortadoğu'da bir olay olduğunda ilk kapısı çalınan Türkiye Cumhuriyeti'ydi. Gelir, 'Sorunumuz var, çözün' derlerdi. Çünkü bize güvenirlerdi' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Irak ile İran arasında 8 yıl devam eden savaşta, iki ülkeden hiçbirinin, 'Türkiye taraf tutuyor' diye bir şey söylemediğini belirtti. Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin tarafsız olduğunu, savaşın bitmesi için de iki ülkeye çağrı yaptığını ifade etti.
 
Şimdi ise Ortadoğu'nun bataklığına sürüklenmiş bir Türkiye olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Taraf tutan bir Türkiye var. Lider bir Türkiye değil, kullanılan bir Türkiye var. En yakın müttefiklerimiz bile Recep Tayyip Erdoğan'ı dışladı. Gazze olayları nedeniyle devreye Mısır Cumhurbaşkanı girdi. Olayları çözdü. Bizimki ne yaptı? Koşa koşa Gaze'ye gitti, birisini yakaladı başladı ağlamaya. Emin olun o fotoğraf yapmacık fotoğraf. Ağlayacaksan bu ülkede binlerce şehit anası var, birisine sarılıp ağlasaydın bari. Uludere'den analar gelmiş, 25 evladını kaybetmiş. Bunlara sarılıp ağlasaydın bari. Sonra, rol kapacak ya, bir demeç verdiler, 'Ateşkes sağlandı' diye. İki saat sonra Gazze'ye bir füze daha atıldı. Rol kaparsan böyle olur.
Obama, Mursi ile ilgili çok ilginç şeyler söyledi. Satır aralarını herkesin okumasını isterim. 'İdeolojiye pek az yer veren bir mühendisin hesaplılığı ile hareket etti. Mursi keskin nişancı, ne söz verdiyse yerine getirdi. Yerine getiremeyeceğinin sözünü vermedi' diyor. Bizimkiler dünyanın sözünü verdiler, yerine getirmediler. Bu sözü kimin için söylüyor. Herkesin oturup satır aralarını iyi okuması lazım.
Mısırın başarısı, bizimkiler yine rol kapıyorlar: 'Bu işin gizli mimarı Recep Tayyip Erdoğan'dır.' Türkiye yer altı örgütü mü gizli mimarı olsun. Nereden çıktı gizli mimar?"
 
Kürsü hariç tüm dokunulmazlıklar kalksın
Geçen hafta düzenlenen Balkan Konferansı'nı anımsatan Kılıçdaroğlu, konferansta "siyasette ahlak' konusunun da gündeme geldiğini anlattı. Türkiye'nin en temel sorunlarından birinin bu konu olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Meclis'te sahte oy pusulalarıyla kendilerini var gösteriyorlar ama gitmişler Umre'ye. Şu sahtekarlığa bakın. Bizim il başkanlarımızı AKP üyesi yapmışlar. Akıl mantık alacak gibi değil. Hesabını soracağız. Savcılığa suç duyurusunda bulunacağız. Neymiş, kim daha çok üye kaydederse, onu turistik geziye götüreceklermiş. Sahtekarlıkla yapılmaz ki bu iş" diye konuştu.
 
Başbakan Erdoğan'a bir tavsiyesi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi bu hale getiren kişi senin Dışişleri Bakanı'ndır. Kalitesi, çapı, gücü meydanda Türkiye'yi Ortadoğu'nun bataklığına sürükleyen kişidir. Bir şey yapmak istiyorsan, Davutoğlu'nu alacaksın Dışişleri Bakanlığı'ndan. Oraya AKP'den herhangi bir milletvekilini Dışişleri Bakanı olarak getir, göreceksin ki Davutoğlu'ndan çok daha çaplı çıkacaktır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin iyi yönetilmediğini; bilimden, çağdaşlıktan koparıldığını; öğretmenlerin, gençlerin, akademisyenlerin hapse atılarak baskı rejimi oluşturulmak istendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "İşin özü, Türkiye özgürlüğe, bağımsız medyaya muhtaç. Türkiye, Cumhuriyet Halk Partisi'ne muhtaç" dedi.
Kılıçdaroğlu, Grup Toplantısı'nın ardından gazetecilerin dokunulmazlık konusundaki sorusuna, "Kürsü hariç tüm dokunulmazlıklar kalksın. Yolsuzluk, hırsızlık yapanın, ihaleye fesat karıştıranın Meclis'te ne işi var? İlke kararı alacağız, ilkeli siyaset izleyeceğiz. Her milletvekili kürsü düşüncesini söylesin ama dışarıda dokunulmazlık olmasın" yanıtını verdi.