”Başbakan, milleti kabileler haline getirmek istiyor”
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, MHP'nin bu hafta sonu 9. Olağan Büyük Kurultayı'nı gerçekleştireceğini hatırlattı
TBMM - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, bin yılda bedeller ödenerek bugünlere ulaşmış Türk milletini, birbirinden kopmuş kabileler haline getirmek istediğini öne sürdü.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, MHP'nin bu hafta sonu 9. Olağan Büyük Kurultayı'nı gerçekleştireceğini hatırlattı.
Bahçeli, bu kurultayda ve sonrasında şekillenecek siyasal tablonun, "ağır sorunlar altında ezilen" Türkiye'nin geleceğinde belirleyici olacağına inandığını ifade ederek, "Türkiye, MHP ile birlikte hak ettiği mevkiye yükselecek, milletimiz layık olduğu huzur, refah ve İstikrara kavuşacaktır. Büyük kurultayımız, mücadele azmimizin, 40 yıldır şerefle taşıdığımız ilkelerimizin, Türk milletine duyduğumuz bağlılığın bir kez daha teyidi olacaktır" diye konuştu.
"Güven ile kuşkunun, güvenlik ile korkunun, işbirliği ile çekişmenin, bağımsızlık ile teslimiyetin, taviz ile onurun, çıkarcılık ile fedakarlığın, alabildiğine çarpıştığı Türkiye'ye, milletin özlediği Türkiye'ye MHP'nin karolarıyla kavuşulacağını" savunan Bahçeli, "İnancımız bu yöndedir. Hedefimiz budur" dedi.
Partisinin bugün millet ve devlet hayatında kambur olan bütün bu sorunları çözmek için yola çıktığını ifade eden Bahçeli, bu konuda, yeterli birikim ve tecrübelerinin, donanımlı kadrolarının bulunduğunu vurguladı.
Bahçeli, kurultaylarının partilerine, demokrasiye ve millete hayırlı olması dileğinde de bulunarak, başta partinin kurucusu Alparslan Türkeş olmak üzere dava arkadaşlarına şükranlarını sundu.
"Terörle müzakere yapılıyor"
Milletin bin yıllık kardeşliğinin bozulmak, ikinci bir dilin ise resmiyete sokulmak istendiğini ileri süren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Terörle doğrudan müzakere yapılmaktadır. Dağdaki canileri affetmenin yolları aranmaktadır. Başbakan Erdoğan, bin yılda ağır bedeller ödenerek bugünlere ulaşmış Türk milletini, birbirinden kopmuş kabileler haline getirmek istemektedir. Özgürlük, demokrasi, insan hakları ve eşitlik adına bütün milli değerler hayasızca linç edilmektedir. Kapanmamış tarihi hesaplar yeniden açılmakta, Türk milletine karşı ahlaksızca meydan okunmaktadır. Türkiye, tarihi günler yaşamaktadır. Bir yanda, teröristler alkışlar arasında dağdan inmektedir, öte yanda milletimiz öfke ile ayağa kalkmaktadır. Bir tarafta, hükümet teröristle pazarlık yapmaktadır, diğer yanda aziz şehitlerimizin yaraları bir kez daha kanatılmaktadır. Bir tarafta, Başbakan bu rezaleti umut verici bulmaktadır, diğer tarafta gazilerimiz gözyaşı dökmektedir. Ve elbette ki en önemlisi budur, bugünümüzü borçlu olduğumuz, yarınımızı ise borçlu olacağımız gazilerimiz, şehitlerimiz incitilmektedir. Şahadetle terörizm, vatan müdafaası ile kanlı eylemler, gazi ile terörist, AKP zihniyeti tarafından aynı kefeye konulmaktadır. Başbakan Erdoğan, zemzem ile zehiri karıştırmaya çalışmaktadır. Geçtiğimiz hafta resmi törenlerle sınırdan geçen teröristlere hükümetin yaptığı teşrifat milletimizi haklı olarak derinden yaralamıştır."
"Hesabını kim verecek?"
Bahçeli, hunhar saldırılarda meydana gelen kayıpların sadece güvenlik güçlerinden oluşmadığına dikkati çekerek, şu soruları yöneltti:
"Zor şartlar altında öğrencilerine bir kelime öğretebilmek için çırpınırken PKK saldırılarında hayatını kaybeden yüzlerce öğretmenlerimizin hesabını kim verecektir? Vatana bağlılığı, millete sadakati cemaate vaaz eden sayısız din görevlilerinin PKK tarafından katledilmesinin hesabını kim verecektir? Gece yarısı yaptığı baskınlarla maden ocaklarında, inşaat sahalarında katlettiği mühendislerimizin, işçilerimizin hesabını kim verecektir?"
Terörizmin bütün bölücü talepleri taahhüde ve takvime bağlandığını ileri süren Bahçeli, "PKK'nın silahla elde edeceği hedef kalmamıştır. Tamamı AKP kadrolarınca vadelendirilmiştir. Teröristin dağda durmalarına gerek yoktur, onlar da sözde fırsat adı verilen teslim törenleri ile dönüş yolundadır" ifadelerini kullandı.
10 Kasım'da yapılması dikkat çekici
Meclisin 10 Kasım günü özel gündemle toplanarak, açılım konusunun görüşülmesi için hazırlık yapıldığını anımsatan Bahçeli, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıl dönümünde, Cumhuriyetin varlığının tartışılacak olmasının dikkati çekici ve düşündürücü olduğunu söyledi.
Bahçeli, öyle devam etti:
"Yüce Meclisi 'PKK açılımı' özel gündemiyle toplanmaya hazırlanan Başbakan'ın, Türkiye'yi bölme modelleri konusundaki düşüncelerini ve hazırlıklarını bu vesileyle açıklaması beklenmektedir. Bu güne kadar adını dahi koymaktan korktuğu, takma isimlerle pazarlamaya çalıştığı bu yıkım projesi hakkında neler söyleyeceğini Türk milleti merak etmektedir. Başbakan'ın bu oturuma hangi maske ile çıkacağı, tevil ve inkara dayalı siyasi riyakarlık alanındaki maharetini nasıl sergileyeceği kendi tercihidir. Ancak ne yaparsa yapsın, Başbakan için ricat kapıları artık ardına kadar kapanmıştır. Gelinen bugünkü noktada siyasi sahtekarlık yapmak ve gerçek niyetlerini ve düşüncesini hamasi sloganlar arkasına saklamak imkanı kalmamıştır. MHP, Başbakan'ın gerçek yüzünün bütünüyle açığa çıkması açısından Meclis çatısı altında yaşanacak bu tarihi hesaplaşmayı beklemektedir."
Irak'ta yaşanan gelişmeler
Irak'ta yaşanan gelişmelere de değinen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bölgenin, dünyanın enerji geleceği açısından önemi ortadadır ve iştahlar bu bölge üzerinde yoğunlaşmıştır. Türkiye, bu dönemde ABD eliyle Irak devletinin kuzeyinde kurulmaya başlayan Peşmerge Devletinin doğumuna hem yardımcı olmuştur, hem de uluslar arası meşruiyet kazanmasına imkan tanımıştır. İşin ilginç tarafı ise bu meşruiyette ve bugün karşımıza 'Kürdistan' adı ile çıkan doğum aşamalarında malum kurumlarca tavsiye kararları çıkartılması ve 'Çekiç Güç' denilen himaye kuvvetinin Türkiye'nin izniyle bölgede faaliyet göstermiş olmasıdır.
Şimdi karşımızda komşumuz olan Irak'ın bölünmesi ve bu bölünmeden doğacak yeni bir komşunun sınırımıza dayanması söz konusudur. Bugün giderek merkezi devletle bağlarını zayıflatmaya başlayan Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi bağımsızlığını ilan etmek üzeredir. Türkiye, tozlu raflarından indirilmiş Sevr planının, yeni sahibi olan ABD ile girdiği yanlış ilişkilerin, ülkemizin geleceğinde söz sahibi olan tavsiye ve karar mercilerinin stratejik körlüğünün faturasını ödemeye başlamıştır. "