Başbakan'dan Babacan açıklaması

Katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Başbakan Davutoğlu, yeni ekonomi yönetimi ve Ali Babacan'a ilişkin önemli açıklamalarda bulundu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başbakan Ahmet Davutoğlu canlı yayında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

NTV'de kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Davutoğlu, 7 Haziran'daki seçim sonucu, 3 dönem kuralı, yeni ekonomi yönetimi ve Ali Babacan'a ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

Yeni ekonomi yönetimi konusuna değinen Davutoğlu, Babacan için şu sözleri sarfetti:

Ali Babacan’ın pozisyonu çok merak edilen bir konu. Bu çok gündeme geldiği için, niye dış politika yönetimi demiyorsunuz? Bir ülkede bir yönetim vardır.  Ali Bey'e benim saygım sonsuzdur. Diyelim Eğitim Bakanı Nabi Bey'e saygım sonsuzdur. Ama ekonomi yönetimi diye ayrı bir yönetim yok. Eğitim yönetimi diye bir ayrı bir yönetim yok. Türkiye’de buna da alışması lazım. Ali Bey gerçekten kendisini kişiselleştirmeye bir şey. Bu başarı çizgisi devam eder. Yarın ben de olmayacağım başkası devam eder.

İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları

3 dönem kuralına takılanlar için dışarıdan bakanlık ihtimal dışı değil

Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Ali Babacan… Çok tecrübeli arkadaşlarınız aktif siyasetten çıkacaklar. Büyük eksiklik değil mi sizin için? Yalnız hissetmiyor musunuz? O ekip için bir oluşum olacak mı?

Bir kere yanımızdan ayrılmıyorlar, koltuklar esas ise koltuklar yan yana durur. Ama kişiler esas ise her yerde birlikte olur. Üç dönem kuralına takılanlar için dışarıdan bakanlık ihtimal dışı değil ama yeni siyasete girenlerin de önünü açmak lazım. Bu makamlara bağlı kurulmuş ilişkiler değil ki. Ne ayrılırız, ne kendimi yalnız hissederim. 3 dönemle ilgili ne senaryolar çizildi, küsülecek. 8 Nisan’da AK Parti’de kıyamet kopacak diye manşet atanlar oldu. Kıyamet koptu mu, ayrılma oldu mu, istifa oldu mu? Ahlak abidesi olarak Türk siyasetine geçtiler" 

Kesinlikle süreçten düşmeyecekler
 
Bu dört yıl içinde en fazla güvendiğim, statü anlamında akil insan anlamında en yakın dostlarıma devam edeceğim. Bir mekanizma da olabilir. Önümüzdeki AK Parti kongresi var, MKYK, MYK içinde yer alırlar, ama kesinlikle süreçten düşmeyecekler.

Yeni ekonomi yönetimi… 

Ali Babacan’ın pozisyonu çok merak edilen bir konu. Bu çok gündeme geldiği için, niye dış politika yönetimi demiyorsunuz? Bir ülkede bir yönetim vardır.  Ali Bey'e benim saygım sonsuzdur. Diyelim Eğitim Bakanı Nabi Bey'e saygım sonsuzdur. Ama ekonomi yönetimi diye ayrı bir yönetim yok. Eğitim yönetimi diye bir ayrı bir yönetim yok. Türkiye’de buna da alışması lazım. Ali Bey gerçekten kendisini kişiselleştirmeye bir şey. Bu başarı çizgisi devam eder. Yarın ben de olmayacağım başkası devam eder.

"Çok ucuz bir akıl bu"

Ekip olduğunuzda, başbakan olarak yaptığım her açıklamada, sağımda ve solumda bakan arkadaşlarımı bulundurdum.  Derviş dönemiyle irtibatlandırma, çok ucuz bir akıl bu. Son 12 yıldır yapılan her şey, ortak faaliyettir. Bu ortak akıl, ali beyin de bakan olsun olmasın mutlaka katkıda bulunacağı tek bir yönetim vardır. Kimsenin de şu olursa kriz doğar, şu olmazsa kriz olmaz gibi davranış sergilememesi lazım. Hepsinin katkısını alacağız.

Seçim süreci:

Aday listesi nasıl hazırlandı? Cumhurbaşkanı dahil oldu mu?

Sanki yıllardır ayrı ekiplerde çalışıyorduk da, ayrı ekipler yarıştı, kime yakın olduğu konusunda ağırlık hesabı yapıldı. Bu çok yanlış bir algı. Benim ekibim onun ekibi, onun ekibi benim ekibimdi. "Cumhurbaşkanlığında kiminle çalışmak istersiniz?" diye sorduk, başbakanlıkta bazı arkadaşlar kaldı, bazı arkadşalar cumhurbaşkanlığına gitti. Davutoğlu’nun ekibi ya da Cumhurbaşkanı'nın ekibi ayrımı yapmak sunidir. İnsanların yüreklerindeki sevgiyi nasıl parçalayabilirsiniz? Hatta MYK’da da arkadaşlara dışarıya farklı görüntü vermek isteyenlere işareten söyledim, ‘Cumhurbaşkanımızın yanında olmayan benim de yanımda olmasın’ dedim. 

Listelere müdahil olmadı

Bu şu demek değil, ekip olarak, arkadaşlık olarak Cumhurbaşkanı'nın ekibi Başbakan'ın ekibi gibi bir ayrım olmaz. Ama devletin kurumsal işleyişi konusunda Cumhurbaşkanı'nın da Başbakan'ın da yeri de bellidir. Cumhurbaşkanı siyaset üstü tarafsız bir konumdadır. Listelere müdahil olma gibi bir durum söz konusu değil. Cumhurbaşkanı'na yakın denilen isimlerin çoğu benim yıllarca beraber olduğum arkadaşlar. 

Saatlerce görüşmeye gerek yok

Ben herhalde cumhurbaşkanımızla 12 yıl birlikte çalışmış biri olarak, bunun için cumhurbaşkanımızla saatlerce görüşmeye gerek yok. Bazen konuşmadan da anlaşılan sadece bakışlarla da meselelerin çözülebileceği bir şeyden bahsediyoruz. Böyle bir kategorizasyon söz konusu değil. Aday belirleme sürecinde belli kriterler oldu. Projelere aidiyet, Ak Parti’nin vizyonunu benimseme, nerede nasıl katkı yapabileceği… Bana kimler yakın diye bir kriter söz konusu olmadı. 

Çok azı beni tanıyordu

Ben başdanışmanlık görevini yaparken, genel yayın yönetmenleri toplantısında, başbakanımız Abdullah Gül’dü, o toplantıda olanların çok azı beni tanıyordu, bir kısmı da beni gazeteciler arasında zannetti. Ki akademik dünyada herkes beni bilirdi. Ama bazı kesimlerde bilinmeyebilir. Şöhret siyasette en büyük afet. Ben şuna baktım, bu geleneğin sürekliliğini kimlerle devam ettirebilirim, yenileyebilirim. Üçüncü bir unsur da bu geleneği kimlerle çeşitlendirebileceğim.

Eğer Hakan Şükür gibi isimlerle kastedilen..

2007-2011’de kimleri kast ediyorsunuz? Eğer Hakan Şükür gibi bir isim bunlar ise kast edilen, Hakan’ı zikretmen bizden ayrılmış dolayısıyla değil popülarite için söylüyorum. Şu anda listeye baktığınız zaman Orhan Miroğlu’ndan Markar Esayan’a… Bunlar bilinir, şöhret oldukları için değil.

Genel başkan olduğunuz kurumsallaşma demiştiniz. Seçtiğiniz listeyle önümüzdeki dört yılda seçimsiz bir dönem var. Bunu taşıyabilecek bir mimari gözettiniz mi? İstediğiniz gibi bir liste oluşturabildiniz mi? Keşke şunlar da olsaydı diyebileceğiniz isimler var mı?

Diğer partilere göre AK Parti çok ciddi bir aday zenginliğiyle bu sürece girdi. 6 bin 230 aday. Bu havuzun içinde de çok nitelikli, bir çok alanda ciddi şekilde zorlandık. 116 saat çalıştık. Bir keresinde 19 saat aralıksız toplandık. Mimari oluşturmak şurada başlar, önce gözlem. Genel başkanlık görevini aldıktan sonra kongreleri başlattık. Sebeplerinden birisi, yurtdışında olmak teşkilat tabanıyla ilişkimizin kısıtlı olduğu dönem vardı. Ben yeni bir işe başlarken de yeni öğrenme heyecanı, dün dedim ‘oldum diyen öldüm demiştir’ Her şey yeni bir süreç. Kongreler de bir kere 50’yi aşkın ile gittim, tek tek resmini çektim. Bu bir birikim oluşturdu. 

Tek tek dinledim

Sonra yerelin ve vilayetin resmini çekme imkanı buldum. Hemen arkasından temayül yoklaması yaptık. Geniş katılımlı, her ilde. O yoklamalar özel bilgi olarak önüme geldi. Gözlemle onları yanyana koydum. Arkasından grup başkan vekillerimizden rapor istedim, meclis performansı, katılım vesaire. İlk defa bu sene, iki yeni uygulama başlattık. Birisi genel başkan olarak il başkanlarının tümünü, tek tek dinledim. Resmimin belli şeyleri puzzle olarak zihnimde yerleşmeye başladı.

Bütün STK’lara temayül yaptık

İkinci bir uygulama yaptık, STK’lar. Bize oy versin vermesin, yakın olsun olmasın. Bütün STK’lara temayül yaptık. Kimi görmek istiyorsunuz? Hiç listede olmayan bir ismi gündeme getirebilirdi. Üst kurula oturduğumuzda tek tek, 6230 kişiyle mülakat yaptılar. Ara komitenin değerlendirmesi geldi. Mimari önce zihinde canlanır. Bu kanaat dışında X ilini açtığımızda diyelim, belli isimler üzerinde yoğunlaşıyorsunuz. Eğer aynı kalitede üç isim varsa, hemen alanda kamuoyu anketi yaptırdık. Biz yapmadık, kamuoyu şirketi gitti, kim en fazla bilinir, istenir, sevilir. Hemen o gün. 

'Google'a girin' dedim

Çarpıcı bir şey söyleyeyim. Bir an geldi, kaliteli iki aday. Özellikle az bilinen isimlerde. Ama resim bir yaşayan bir şey olmadığı için, Google’a girin son konuşmasını çıkartın dedim. Birkaç ilde konuşmalarını dinledik adayların. Üslubu, edebi, hitabeti, bedensel dili nasıl. Birkaç ilde böyle karar verdik. Doğal haliyle onları izledik, onun için saatlerce sürdü. Bazı illerimizde aday bakımından, hem yerel hem ulusal ölçekte dedik ki daha iyisini arayalım. Hadi dedim zihninizden isimler çıkarın. Herkes yeni isimler ortaya çıkardı. Listede olmadığı halde aday yaptığımız isimler var. Ha mükemmel mi? En iyiye ulaşmaya çalışıyoruz. 

7 Haziran tahmininiz nedir?

Ben hiçbir zaman doğrudan bir seçim takvimi yapmadım. Kılıçdaroğlu’nun yüzde 35 gibi… Benim üst limitim yok, milletten ne kadar alabilirsem o kadar. Bana düşman, eleştiri dili kullananlar dahil bütün vatandaşlarımızın kalbine girebileceğimizi zannediyorum. Oy verirse genel başkan olarak, oy vermezse işte o zaman bir dahaki sefer oy ver diye çağrıda bulunuyorum. Alt limit diye bir şey, alt limit gibi bir şey koymaz kendine.

Selefiniz oran vermezdi. Bir başka meydan okuma tarzı vardı. Siz bir şey diyecek misiniz?

İktidar olmazsak, birinci parti olmazsak, bana verilen emanetin hakkını veremediğimi düşünürüm. Biz bu koltuklara ne büyük heveslerle geldik, ne de kendimizi mıhlamış durumdayım. Ben makamın peşinde koşmadım, makam neredeyse beni kovaladı. Başarılı olabileceğini düşündüğüm bir arkadaşa emaneti devretmek, benim için büyük bir görev olur. 

Bakalım benim bu kullandığım rahatlıkla, Kılıçdaroğlu, Demirtaş, Bahçeli bunu kullanabilecekler mi?

HDP’nin bazı anketlerde barajı geçtiği söyleniyor. HDP’nin oy oranına ilişkin gelen araştırmalar var mı?

Bir kere bu demokratik bir yarış. Geçerlerse tebrik ederiz, hep beraber çalışırız. Ama şimdiden HDP’ye söyleyecek bir çift sözüm var. Geçmezlerse bunu bir meşruiyet haline dönüştürmemeleri lazım. Tutup da yarışa gireceksiniz, kuralları belli bir yarış. Bu yarışın sonuçları gayri meşru olarak nitelendirmesinler. Şimdi HDP meydanlarda ben memnuniyet duyuyorum. Rengarenkte… Bukalemun tabirini kullanayım. Bazı yerlerde sol marjinal ateist gruplar, bazı yerlerde muhafazakar adaylar. Bazı yerde eski ulusalcılar… Bence HDP herhalde bir proje olarak Syriza şeyinden hareket ederek, kendini başka alana taşımak istiyor. Protest bir parti olmaya yöneliyor. Ama protest hareketler, başta cazibe oluşturur, sonra merkez kaç güçleriyle uğraşmakta zorlanırsınız. Bende ilgiyle izliyorum. Ama bir proje olmasınlar, ona dikkat etsinler. 

Ben dediğim gibi takip ediyorum. Ama kimse kendi yokluğuyla milleti tehdit etmesin. Bizim hedefimiz başkasının başarısızlığı üzerine siyaset yürütmüyor. Şu şu şu başarısız olsun biz aradan çıkalım..

HDP ekip olarak balayı havasında

Biz özneyiz, onlar nesne. Biz ne olduğumuzu ortaya koyuyoruz. Onlar bazen anti AK Parti bazen anti Erdoğan… Ne olmadığı yönünden siyaset yürütüyorlar. HDP, balayı havasındalar ekip olarak. O balayı nikahtan sonra değişirse, nikahı bozmaya kalkmasınlar. Eğer kazanırlarsa, girerlerse, başımızın üzerinde yerleri vardır. 

Doğal vaatleriniz var, tamamlanmayı bekleyen sözleriniz var. Çözüm süreci HDP bağlamında önemli. Aktör olarak HDP’nin bulunduğu süreçti bu. Son zamanlarda bu güvenlik-özgürlük dengesinde ibrenin güvenlikten yana kaydığı, Güneydoğu’da da HDP’nin avantajı olacağı analiz var. Güneydoğu illerinde bir risk bekliyor musunuz?

Kazanamazsam kitaplarımı yazacağım

Eğer AK Parti’nin bir tanımı yapılacak olsa özgürlükçü niteliğidir. Türkiye’de kimse 8 Haziran günü istenilmeyen bir sonuç doğarsa, asker müdahale eder diye bir şey taşıyor mu? 1996’da taşıyordu. 4 Kasımda ne olacak diye insanlar kaygı duyuyordu. Sayın Demirel'in, "Başbakanlık koridorlarında Menderes’in ruhu dolaşıyordu" diye ifade ettiği söylenir. Kazanırsam görevime devam edeceğim, kazanmazsam ki düşük ihtimal, kim kazanmışsa ona devredeceğim. Kitaplarımı yazacağım, sonra belki yine yarışırız.

Bugün HDP doğuda Güneydoğu’da Kürtçe propaganda yapabiliyorsa bunu AK Parti sağladı. AK Parti’nin özgürlükçü siyaseti olmasaydı bir kısmı dağdaydı, bir kısmı hapisteydi. Belediyelerde bizim de eleştirdiğimiz bazı uygulamalar dahil, özgürlük ortamında bu değişimler yaşanacak.

Ama aynı HDP ve arkasındaki örgütsel yapı, köy köy insanları tehdit ederlerse, bana çıkmazsa size gösteririz diye savunurlarsa, özgürlük şarkıları okuyamazlar. Gidip orada bir takım önemli şahsiyetlere ki elimizde veriler var, sizin aşiretten şu yönde bir oy çıkmazsa sonra hesaplaşırız gibi bir şey söyledikten sonra izmir’e gelip barış türküleri okuyamazlar. Bu anlamda özgürlükçü bir ortamda seçime gidiyorsak AK Parti’nin yoğurduğu maya var. 

Seçim beyannamesinde başkanlık sistemini bir kez anlattınız. Nihai halini de yazdınız öyle mi?

Hükümet işi devam ediyor. Evvelsi gece vekil adaylarının listeleri tamamlandığında, daha erken saatte eve geldik. Ama ertesi sabah 7 saatlik ticaret ve sanayi şurasını yaptık. Akşam 7’de de bakanlar kurulunu topladım, bittiğinde gece 2’ydi. Önümüzdeki birkaç gün, hafta sonu da tamamiyle seçim beyannamesini, taslağını kaleme almıştım, ona bir ince işçilik yapacağım. Başkanlık sistemi de dahil yeni anayasayla ilgili şeyleri ele alacağız. Yarın öğleden sonra seçim strateji komisyonunu toplayacağız. Önümüzdeki hafta tamamlayıp, büyük aday tanıtımıyla birlikte kamuoyuyla paylaşacağız.

Yapacağımız şey, esas itibariyle anayasanın özgürlükçü karakteri ve insan haklarına dayalı temelidir. Form nihayet şekillendirilebilir, ama özde bir sakatlık varsa form yürümüyor. Parlamenter sistem, 27 Mayıs’tan itibaren yok türkiye’de. Olsaydı parlamenter sistem bu kadar darbe olmazdı. Cumhurbaşkanlığı makamı güçle mücehhez kılınmazdı, sembolik olurdu.