”Baykal bildiklerini savcıya anlatmalıdır”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Sayın Baykal bütün bildiklerini savcılara anlatmalıdır" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Sayın Baykal önce kendisine, kendi partisine ve Türkiye'ye yardım etmek istiyorsa, bu meselenin aydınlatılmasına katkıda bulunmak istiyorsa elbette bütün bildiklerini savcılara anlatmalıdır" dedi.

Çelik, MYK Toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Hüseyin Çelik, "CHP'deki kaset tartışmaları, Van'daki protesto olayı ile ilişkilendiriliyor. Samsun ve Kayseri'deki saldırılarda emniyet müdürlerinin yerlerinin değiştirildiği örnek gösteriliyor. Van'da böyle bir şeye neden gerek duyulmadı?" sorusu üzerine, her üç olayın da çirkin olaylar olduğunu değerlendirdiklerini ve kınadıklarını söyledi.

Çelik, şöyle konuştu:

"Gerek Deniz Baykal'a, gerek Ahmet Türk'e, gerek Taner Yıldız'a yapılan saldırıların çok çirkin saldırılar olduğunu söyledik. Bunları kınadık, bunları lanetledik ve ayıpladık. Her vesile bunu yaptık. Taner Yıldız ve Ahmet Türk'e fiili bir darp girişiminde bulunulmuştur. Her ikisinin de burnu kırılmıştır. Bu olaylar da son derece vahim olaylardı. Bu illerdeki emniyet müdürlerinin ihmallerinden dolayı görev yerleri değiştirilmiştir. Van'daki olayda Sayın CHP Genel Başkanı ve heyetine karşı bir protesto olayında bulunulmuştur. Yumurta atılmıştır. Sayın Baykal'a yönelik fiili bir darp söz konusu değildir. Böyle bir şeyin olmamasını da biz bir şans olarak değerlendiriyoruz. Bundan dolayı da memnuniyetimizi ifade ettik. Olayın kendisi çirkindir, yapılmaması gerekiyordu. Ama Sayın Baykal'a fiili bir darpta bulunulmamasını da üzüntümüzü azaltan bir durum olarak değerlendirdik. Hemen ardından mülkiye müfettişleri olayı incelediler. Benim aldığım bilgiye göre dün itibariyle İçişleri Müfettişlerinin hazırladığı rapor, İçişleri Bakanlığına intikal etmiştir. İçişleri Bakanlığı bugün yarın bir karar verecektir. Türkiye hukuk devletidir. Denetim mekanizması işlemektedir. Buna göre de hüküm tesis edilmektedir. Kimsenin yaptığı yanlış, yanına kar kalmamalıdır. Bu, kamu görevlisi de olsa."

"Seçim 2011 yılı yaz aylarında yapılacak"

"CHP'nin kaset olayı ile ilgili partinize yönelik suçlaması devam ederse hukuki bir yola başvuracak mısınız?" sorusu üzerine Çelik, kendilerinin nezaketten asla taviz vermeyeceklerini vurgulayarak, "Biz CHP'nin kullandığı nahoş argümanları hiçbir zaman için kullanamayacağız. Biz kirli zeminlerde siyaset yapmayacağız. Kirliliklere de alet olmayacağız. Ama elbette bize hakaret ederlerse, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere mensuplarımızın kişiliğini rencide edici tutumlar takınırlarsa, hukuk devletinde hukuka başvurmaktan öte yapacağınız bir şey yoktur. Böyle bir şeyin de olmaması ve devam etmemesini temenni ediyorum" karşılığını verdi.

Hüseyin Çelik, "Anayasa değişikliğini CHP'nin Anayasa Mahkemesine götürmesi gündemde. Anayasa Mahkemesi tarafından bir iptal söz konusu olursa bir erken seçim gündemde midir? 12 Eylül'e kadar partinin öngördüğü bir propaganda takvimi var mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Hiçbir ihtimal ve şartta hükümetin gündeminde, partimizin gündeminde bir erken seçim yoktur. Daha önce ifade ettiğimiz gibi şimdi bir kez daha söylüyorum. Erken seçim söz konusu değildir. Seçim zamanında yani 2011 yılı yaz aylarında yapılacaktır. Bu temmuz olmayabilir haziran sonu olabilir. 15 gün oynayabilir. Bu sıcakların durumuna göre iki hafta önce iki hafta sonra olabilir. Kesinlikle seçimler zamanında yapılacaktır. Erken seçim söz konusu değildir. Türkiye'nin erken seçime ihtiyacı da yoktur.

CHP, bu değişiklik paketini Anayasa Mahkemesine götüreceğini dün de ilan etti. Ondan önce de ilan etmişti. Sayın Cumhurbaşkanı'nın Resmi Gazete'de yayınlanmak üzere onaylanmasından hemen sonra CHP'nin sözcüleri Anayasa Mahkemesine başvuracaklarını söylemişlerdi. Netice itibariyle bu başvuruyu yapacaklar. Zaten CHP'nin de yaptığı en iyi iş odur. En iyi yaptıkları işi bir kez daha yapacaklar. Onlar Anayasa Mahkemesine, bizler halkın vicdan mahkemesine gideceğiz. Halkın vicdan mahkemesinin terazisi şaşmaz terazidir. 12 Eylül ümit ediyorum ki halkımız için, ülkemiz, devletimiz için Ramazan Bayramının ardından çifte bir bayram olacaktır. 12 Eylül Anayasasının en azından kısmen de olsa değiştiği güzel bir gün olacaktır."

"Türkiye buluşmaları 2"

Çelik, ayın 15'inden itibaren 'Türkiye Buluşmaları 2'yi başlatacaklarını bildirerek, bazı bakanlara, genel başkan yardımcılarına, grup başkanvekillerine,  milletvekillerine ve MYK üyelerine gerekli görevlendirmeler yapıldığını kaydetti.

Hüseyin Çelik, "Türkiye buluşmaları, Türkiye'nin gündemini halkla kaynaşmaya dayalı, bu amaçla yapılan bir şeydir. Bu amaçla devam edecektir. Anayasa değişikliği gündemde olsa da olmasa da devam edecektir. 60 gün olsaydı, bunu halk anlatma ve referandum süreciyle ilgili kararlar, uygulayacağımız programlar değişik olacaktı. 120 gün olduğuna göre hesabımızı 120 güne göre yapacağız. Biz ne yaptığını bilen yaptığının şuurunda olan parti ve hükümetiz, ekibiz. Ona göre de yolumuza göre devam edeceğiz" diye konuştu.

Baykal'a çağrı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, "Referandumun sonucuna ilişkin bir öngörüde bulunabiliyor musunuz?" sorusuna, "Referandumun halk tarafından 'evet' ile sonuçlandırılacağına ben şahsen inanıyorum. Bu oranın da yüzde 60'tan daha aşağı olmayacağına da inanıyorum. Bunu söylerken de sadece bir temennimi ifade etmiyorum. Yıllarca siyasetin içerisinde olan bir insan olarak tuttuğum nabızlara göre söylüyorum ve yaptığımız kamuoyu anketlerine göre bunu söylüyorum. mesela son yapılan kamuoyu anketinde halkımızın yüzde 67'si 'bir anayasa değişikliğine acilen ihtiyaç vardır' diye karar vermiştir. Yüzde 60'a yakın da bir 'evet' oyu olacağı ortadadır. Meselenin anlatılmasına göre bu değişebilir. Ama yüzde 60'ın altında olmayacağını ümit ediyorum" yanıtını verdi.

Çelik, "Sayın Başbakan, Sayın Baykal ile ilgili görüntüler konusunda bakanlara da talimat vermişti. Bunlar

açıklanmıştı. Bugünkü MYK toplantısında bu incelemelerle ilgili bilgi verdi mi Sayın Başbakan? Ayrıca bugünkü gazetelerde bir haber var. 'Sayın Baykal savcı tarafından davet edildi ve bilgi vermedi' şeklinde. Bu süreç sizce nasıl yürüyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine şunları kaydetti:

"Sayın Baykal önce kendisine, kendi partisine ve Türkiye'ye yardım etmek istiyorsa, bu meselenin aydınlatılmasına katkıda bulunmak istiyorsa elbette bütün bildiklerini savcılara anlatmalıdır. Eğer sayın savcı, Sayın Baykal'ın görüşlerine başvurmak üzere kendisini davet etmişse ve Sayın Baykal da bundan çekinmişse, bunu yapmamışsa bence sorumlu davranmamıştır. Ortaya bir iddia atıp bu iddianın sadece konuşulmasını sağlamak sorumlu bir siyasetçiye, hele hele Sayın Baykal gibi tecrübeli bir siyasetçiye yakışmaz. Bildiğiniz bir şey varsa Cumhuriyet savcılarıyla paylaşın. Bazı şüpheleriniz varsa bunu İçişleri Bakanlığı ve bağlı birimlerle paylaşın. Eğer telekomünikasyon, iletişim konusunda bildiğiniz bazı ipuçları varsa bunu Ulaştırma Bakanlığı ile paylaşın. Paylaşın ki gerçekten sizin de derdinize deva olunabilsin. Çünkü bu sanal alemin bir de uluslararası boyutu var. Sanal alemle ilgili suçları izlemek ve burada yapılanlarla ilgili olup biteni izlemek çok da kolay değildir. Bunu uzmanlar çok iyi bilirler.

Biz Sayın Baykal'ın ve bütün siyasi parti liderlerinin, bütün halkımızın hukukunu kendi hukukumuz kabul ederiz. Eğer birileri birilerinin hukukuna tecavüz etmişse buna müdahale etmek, yasal çerçeve içerisinde, hukuk çerçevesinde gereğini yapmak elbette hükümetlerin vazifesidir, yargının vazifesidir. Yargıya intikal eden meselelerde yargının yapacakları var. Ama idari tedbir olarak yürütmenin yapacakları varsa onları da yürütmeyle paylaşmak şüphesiz ki esastır."

"YSK'nın kararı zoraki de olsa nihaidir"

Çelik, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) bugünkü basın açıklamasında, Anayasanın 79'uncu maddesine yer verildiğini belirterek şunları kaydetti:

 "Bu hükmü sizlerle paylaşmak istiyorum: 'Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların halkoyuna sunulması, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi işlemlerinin, genel yönetim ve denetimi de milletvekilleri seçimlerinde uygulanan hükümlerine göre olur.' Bakın burada sınırlandırılmış olan şey şudur; genel yönetim ve denetimi milletvekili seçimleriyle aynı kuralara tabidir, aynı usul ve esaslara tabidir anlamına gelmektedir. Bu yapılan bir seçim değildir. Bu yapılan bir referandumdur, seçimin ne anlama geldiğini, bırakın hukuk tahsili yapmış olan insanlar, sadece oy vermekle hükümlü olan vatandaşlarımız bile referandum ile seçim arasındaki farkı bilir. Ama dediğim gibi YSK zorlama da olsa... YSK'nin almış olduğu karar, bir siyasi karar da olsa nihai bir karardır."

Çifte bayram ümidi

Çelik, parti olarak, bu Anayasa değişikliğinin mutlaka yapılması gerektiğini düşünen milletvekilleri olarak, vatandaşlar ve bireyler olarak 60 güne de 120 güne de hazır olduklarını vurgulayarak şöyle devam etti:

"Her iki durumu da elbette ülke için ve ülkemizin önünün açılması için demokratik standartları yüksek ve hukuk sistemi, daha bir rayına oturmuş bir ülke için elbette yapılması gereken ne ise bunları yapacağız. Tabii bu alınan kararın şöyle bir hoş tesadüfi tarafı var. Bildiğiniz gibi 12 Eylül, Anayasa değişikliğiyle ilgili referandumu, 12 Eylül'de yapacağız. Bu anlamlı bir tarih olacaktır. Ayrıca 12 Eylül tarihi Ramazan Bayramı'nın hemen sonrasına gelen bir tarihtir. Ümit ediyoruz ki bu tarihte yapılan referandum sonucu bu değişiklik paketi milletimiz, halkımız tarafından kabul edilir ve halkımız böylelikle çifte bayram yapmış olur."

Çelik, 28 yıldır uygulamada olan ve Türkiye'nin önünü tıkayan, ayak bağı olan bazı hususların da böylelikle ortadan kaldırılmış olacağını belirterek, "Bu kapsamlı değişiklikler yürürlüğe girmiş olur, bunu özellikle temenni ediyorum. Ve bunun için daha önce de ifade ettiğim gibi biz meramımızı millete en iyi şekilde bütün meşru vasıtaları kullanarak anlatmaya çalışacağız, alınan kararın ülkemiz açısından, hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu.

Baykal'ın istifası

Hüseyin Çelik, Deniz Baykal'ın, CHP Genel Başkanlığından istifa etmesiyle ilgili gelişmeler konusunda ise şunları söyledi:

"Sürecin başından beri sayın başbakanımız büyük bir hassasiyet ve nezaket göstermiştir. Ve bir başbakana, bir insana yakışan ne ise onu kesinlikle yapmıştır. Fakat maalesef sayın başbakanın, hükümetimizin, partimizin, parti mensuplarımızın gösterdiği bu hassasiyet, nezaket CHP nezdinde, sayın Genel Başkan Deniz Baykal nezdinde karşılık bulmamıştır. Aksine, sayın başbakanımız, hükümetimiz ve partimiz değişik vesilelerle itham edilmiştir. Bunun bir haksızlık, büyük bir iftira olduğunu huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.  Sayın Deniz Baykal'ın istifasını açıklarken, söylediği bazı sözler vardır. 'Hükümetin haberi olmadan, devletin haberi olmadan, böyle bir şeyin yapılamayacağını' iddia ediyor. Bazı insanlar, seviyesiz bazı kimseler eskiden tuvaletlerin kapılarının arkasına yazdıklarını, şimdi internete yazıyorlar."

 İnternetle ilgili suçların önüne geçmenin, sadece Türkiye'de değil, dünyada da çok mümkün olamadığını vurgulayan Çelik, bununla ilgili yasal düzenlemelerin yapıldığını da anımsattı.

Çelik, şöyle devam etti:

"Ama bütün olup bitenlerin önüne geçmek mümkün olmamıştır.  Cumhuriyet tarihinde hakkında hakaret içeren, tahkir içeren en fazla şey sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili olarak sanal ortamda yazılmıştır, yazılmaktadır ve bu devam etmektedir. Hatırlamaya çalışın, sayın Dursun Çiçek meselesinin ortaya çıkmasıyla birlikte ortaya çıkan bir gerçek var. Sadece AK Parti aleyhinde 'kara propaganda' yapması için 35 ayrı site kurulmuştur. Ve bu sitelerde yazılıp çizilenler de maalesef Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, AK Parti ile ilgili açtığı kapatma davasında delil olarak kullanılmıştır. Ve bu sitelerin IP numaralarına varıncaya kadar her şey tespit edilmiştir ve bunlar iddianamelere de konu olmuştur. Hal böyleyken kendi hükümetimizle, partimizle, başbakanımızla ve partimizin yöneticileriyle ilgili olarak bu yazılıp çizilenlere maalesef mani olamadığımız gibi zaman zaman art niyetli insanların yaptıklarına da sanal ortamda maalesef yasal çerçevede mani olmak mümkün olamamıştır, olamamaktadır.

Buradan hareketle şunu özellikle ifade etmek istiyorum; sayın Baykal, bir kez daha altını çiziyorum, kendisine gösterilen nezakete rağmen, sayın başbakanın ve hepimizin gösterdiği hassasiyete rağmen hükümeti itham ederek, hükümete özellikle büyük bir iftira ile mukabele ederek istifa etmesini de kesinlikle kabul edilebilir bir davranış olarak değerlendirmiyoruz."

Tek parti dönemindeki CHP'nin uygulamaları

Çelik, Başbakan Erdoğan'ın son grup toplantısında kullandığı bazı ifadelerin CHP'li sözcüler tarafından çok kötü bir biçimde çarpıtıldığını ileri sürerek sözlerini söyle sürdürdü:

"Sayın Başbakanımız, merhum İsmet İnönü ile ilgili olarak ve tek parti döneminin icraatlarıyla ilgili olarak bazı sözler sarf etmiş. 'CHP'li arkadaşlar bu meseleyi daha fazla uzatırsa arşivim zengindir. Daha bu konuda söyleyecek çok sözüm var' demiştir. Sayın başbakanın söylediği bu sözler tek parti dönemindeki CHP'nin uygulamalarıyla ilgilidir. Asla bugünkü CHP ile ilgili değildir. Okuma yazma bilen vicdan ve izan sahibi herkes bu sözlerin ne anlama geldiğin çok iyi bilir. Fakat CHP'li sözcüler çarpıttılar. 'Sayın başbakanın elinde dosyalar varmış, kasetler varmış ve sayın  başbakanın kendilerine grup toplantısındaki ifadelerle şantaj yaptığını' iddia etmişlerdir. Bunun da vicdanla, izanla ve siyasi etikle bağdaşır bir tarafı yoktur. Sayın başbakanın söylediklerinden o anlam kesinlikle çıkmaz, zorlasanız da çıkmaz. Ama CHP'liler böyle bir yorum yapmayı tercih etmişlerdir. Fakat kamuoyuna inandırıcı gelmemişlerdir."

Ömer Çelik'in ifadeleri

Hüseyin Çelik, Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik'in bir televizyon programında katıldığı kullandığı ifadelerin de bazı internet siteleri tarafından çarpıtıldığını belirterek şöyle konuştu.

"(Son kritik oylamada, yani Anayasa değişilik paketinin geneli üzerindeki son kritik oylamadan önce sayın başbakanımızın bu meseleden haberi olmuştur) şeklindeki cümlesini '8. maddenin oylamasından önce' diye bunu almışlar. Özellike internet siteleri bunu çarpıtmışlardır. Oradaki kritik son madde geneli üzerindeki uygulamayı kast etmektedir. Bu da çok açık ifade edilmektedir. Ama buna rağmen özellikle başbakanımız iki gün önce bu söz konusu internetteki kaset ortaya çıktıktan 2 gün önce sayın başbakanın haberi varmış gibi etrafa dedikodu yayabilmek için böyle bir çarpıtma yapılmıştır. Bunun da gerçekle bağdaşan bir tarafı yoktur. Her zaman söylüyorum siyaseti dürüstlük zemininde, nezaket zemininde yapmak zorundayız ve nezaket öyle bir şeydir ki kim nezakete yatırım yaparsa getirisi çok fazla olur."