Bilge köyü katliamı raporu açıklandı: Olay kendine mahsus
HEGEM, Mardin Valiliğinin de destek verdiği çeşitli üniversitelerden 22 bilim adamının hazırladığı raporu açıklandı
MARDİN - Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde 6'sı çocuk, 3'ü hamile 16 kadın ile 22 erkeğin katledilmesinin ardından, Hayat Boyu Eğitim Gelişim Derneği'nin (HEGEM) yaptığı, Mardin Valiliğinin de destek verdiği çeşitli üniversitelerden 22 bilim adamının hazırladığı rapor açıklandı.
Mardin Valiliğinin desteğiyle HEGEM Başkanı Adem Solak'ın başkanlığında 3 ay süreyle 22 bilim adamının hazırladığı rapor, Mardin Valiliği Mehmetçik Toplantı Salonu'nda düzenlenen toplantıyla değerlendirildi.
Rapor hakkında bilgi veren Solak, raporun 3 aydır 20'den fazla bilim adamı ile hazırladıklarını ifade ederek, tek amaçlarının şiddet ortamı olmayan bir yer yaratmak olduğunu vurguladı.
Bölgede şiddet ve saldırgan bir tutum bulunduğunu, çocukların şiddet ortamında büyüdüğünü savunan Solak, ''Hiçbir çocuk dayak yemeden büyümemiştir'' dedi.
Bilge köyünde yaşanan katliamla ilgili çok şey konuşulduğunu ifade eden Solak, bir toplumda sıra dışı olaylar yaşandığında, arkasından bilim adamlarının, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ne yapması gerektiği noktasında işe yaklaştıklarını belirtti. Adem Solak, şöyle konuştu:
''Ülkemizde, dünyada olduğu gibi şiddetle ilgili sıkıntılar vardır. Suç artışı ile ilgili sıkıntılar vardır, bizde de vardır. Yaşanan sıra dışı olaylar sonrasında son 6 yıldan bu yana biz HEGEM olarak çok yönlü çalışmalara giriyoruz. Sosyal bilimler disiplini perspektifinde olayları geniş kapsamda ele almaya ve bilimsel raporlar üzerine çalışıyoruz. Bu sıra dışı olay sonrasında çok şey konuşuluyor. Çok şey konuşulması çözümleri de zorlaştırıyor. Olayların anlaşılmasını da zorlaştırıyor. Tek bir nedene dayandırılmaya gayret edildiğinde daha da zorlaştırılıyor. Bu bakımdan sosyal olaylar sosyal bilimler mantığıyla anlaşılabilir. Biz raporda bunu yapmaya çalıştık. ''
"Kanunlarımızın gerektirdiği çalışmaları henüz yapabilmiş değiliz"
Solak, farklı üniversitelerden konuyla ilgili çalışmaları olan bilim adamlarıyla ortaklaşa oluşturdukları bir raporun ortaya çıktığını kaydederek, şöyle devam etti:
''Bu raporun belli bölümleri var. Öncelikle meselenin anlaşılması, sıra dışı olayların mantığı, sebepleri, sonuçları, böyle bir olayın bilimsel yönden anlaşılması, çalışılması, bu kapsamda beyin fırtınası toplantıları yapılması gibi konular yer alıyor. Şunu da demiyoruz; Bu bizim için kesin bir rapordur. Dikkat etmek lazım. Olayla ilgili devam eden bir dava vardır. Bu açıdan her şeyiyle yazıp edemezsiniz, açıklayamazsınız. Belki de Cumhuriyet tarihinde ilk defa benzer bir olay sonrasında bu kadar somut, kapsamlı ve birbiriyle bağlantılı öneriler ortaya konulmuştur. Bu önerileri ortaya koyarken özellikle kurumlar bazında bu olay sonrasında Sosyal Hizmetlerin yapıp, ettikleri doğru değildir. Bunu bilimsel tespitler açısından söylüyorum. Yani bu kadar ağır bir olay sonrasında çocukların terapisi olmamalıydı. Diğer taraftan bu çeşit olaylarla ilgili il koordinasyon kurulları var. Çocuk koruma kanunu gereği çalışan illerde bu kapsamda baktığımızda çok hazırlıklı değilmiş bu kurul ve kuruluşlar. Kanunlarımızın, mevzuatımızın gerektiği çalışmaları henüz yapabilmiş değiliz.''
"Bu olay kendine mahsus bir olaydır"
''Bu olay kendine mahsus bir olaydır'' diyen Solak, söz konusu olayın önceki bir olayın tekrarı olmadığını ve Bilge köyü olayının da tekrarı olmayacağını vurguladı.
Solak, olayı tek faktöre bağlayan açıklamaların eksik olduğuna işaret ederek, söz konusu olayda en az 6-7 faktörün birlikte birbirini tetiklediğini dile getirdi.
Ülke genelinde bir şiddet kültürü olduğunu savunan Solak, Doğu Anadolu, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde insanların şiddet kültürüyle yetiştiği ortamların bulunduğuna değindi.
Mardin ve ilçelerinde yapılan ankette yetişirken ailesinden dayak yemeyen insanın neredeyse olmadığını anlatan Solak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Okullarda, sokaklarda şiddete uğrayanların sayısı fazla. Şiddetle ilgili büyüme bunun insanlara yaptığı kin, öfke, duyguları sıkıntılı anlarda kişiyi kolayca olaylara sürükleyebiliyor. Birbirine yakın mesafede yaşayan insanların belirgin sorunların yarattığı gerginliğin etkisi olabilir. Ekonomik faktörlerden doğan sebepler olabilir. Aile meselelerinden kaynaklanan sebepler etkili olabilir. Köy tarihi ile ilgili sebepler olabilir. Adalet arayışını resmi makamlardan değil de kendi yapısı içerisinde olmasından kaynaklanan anlayış olabilir. Yani kişinin kendi hakkını kendisi almak istemesi. Eğitim bu bölgede yeterli seviyede değil. Eğitim ciddi bir faktördür. Eğitimsizliğin verdiği sebepler etkin olabilir. Daha kesin ifadeler bilimde kurulamaz. Sosyal bilimler eldeki veriler kadar konuşmayı gerektirir.''
''Koruculuk sistemi olmazsa bile bu olay yine olurdu"
HEGEM Başkanı Solak, koruculuk sistemine de değinerek şunları kaydetti:
''Koruculuk sistemi olmazsa bile bu olay yine olurdu. Aynı zamanda bizler bölgede rehber öğretmen eksikliği görmekteyiz. Hatta bunu tüm ülkemiz genelinde de düşünebiliriz. Yani okullarımızda rehber öğretmen eksikliği var. Peki acaba hiç düşündük mü; Acaba bu çocuklar nasıl gelişecektir? Ya da ülkemizde terörle ilgili ne kadar bilimsel araştırma yapıldı. Acaba bunların gerçek sebebi nedir. Bu insanlar neden dağa çıkıyor diye ne kadar iyi bir araştırma yapıldı. Adaletin dağıtımında ülkemizde ciddi bir anlamda sıkıntı var. Kişi bir suçtan dolayı içeri girerken beş suç öğrenerek dışarı çıkmaktadır. Yani bizler sosyal devlet toplumunu gerçekten geliştirmek istiyorsak, ilk önce cezaevinde bulunan tutukluları da dinlememiz gerekir. Acaba bu kişiler neden burada ya da kişileri bu suça iten ne oldu. Bizim ilk önce bunları yapmamız gerekir. Ama ne yazık ki bizler bunu yapamıyoruz.''
Öte yandan, hazırlanan raporun Mardin Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Çocuk Koruma İl Koordinasyon Kuruluna sunuldu. Raporun daha sonra kitap haline getirilerek, ilgili kurumlara gönderileceği öğrenildi.