Bilişimde, genç nüfus imkanı üretim için önemli bir fırsat

Türkiye'nin, teknoloji kullanmaya ve yenilikleri takip etmeye meraklı bir genç nüfusa sahip olduğunu vurgulayan Tayfun Acarer, "Biz sahip olduğumuz genç ve dinamik nüfus avantajını bilişim sektöründe üretim kanalına yönlendirmeliyiz. Aksi takdirde, sektör

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Meltem GÜNDÜZ

ANKARA - Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı TayfunAcarer,bilişim sektöründe, dananım üretimi kadar yazılım ve içerik üretimi de büyük önem taşıdığını belirterek genç ve dinamik nüfus avantajının üretim kanalına yönlendirilmesi gerektiğini söyledi. Çağrı merkezleri konusunda Türkiye'de çok büyük fırsat olduğunu belirten Acarer, "Bu alanda farklı dilleri bilen insan sayısı çok olduğu için, Türkiye ciddi bir avantaj sağlıyor. Yurtdışından iş alma fırsatını yakalarsak ayrıca bir istihdama vesile olabilir. Çağrı merkezi üssü olabiliriz" dedi.

 Acarer, gerekli yatırımlar yapılmadığı takdirde haberleşmede aksamalar yaşanabileceğini belirterek, özel sektörden yatırıma ağırlık vermesini istedi. Genişbantın, gelişmişliğin bir göstergesi haline geldiğini  kaydeden Acarer, genişbantın yüzde 80 büyüdüğünü, genişbanttaki artışın Türkiye'nin büyüme hızının neredeyse 10 katı olduğunu vurguladı.

Ankara Sohbetleri'ne konuk olan BTK Başkanı Tayfun Acarer, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve arkadaşımız Meltem Gündüz'ün sorularını yanıtladı.

Çağrı merkezlerinin gerek şehirlerde, gerekse telekomünikasyon sektörüne yarattığı katma değeri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çağrı merkezleri, sosyal bir proje. Bu konu Türkiye için istihdam davası olmuştur. Bu nedenle çok önemsiyorum ve duygusal davranıyorum. Anadolu'daki çağrı merkezlerine gidip heyecanlarını, beklentilerini paylaşmak, mutluluklarını görmek, ileriye dönük hayallerini dinlemek çok önemli. Büyük şehirlerde o kadar önemli değil. Büyük şehirlerde herkesin iş bulma olanağı var. Ama istihdamın problemli olduğu yerlerde gerçekten bu tür yerlerde iş bulmak çok daha önemli. Çağrı merkezlerinin bölge koşullarına göre bulunduğu sosyal ortamlar da çok güzel. Cafe, dinlenme tesisi, eğlence, sosyal aktivite birimi sayesinde insanlar burayı tercih ediyor. Çağrı merkezinde engellilerin çalışması fiziksel olarak çok daha uygun. Birçok kişi de evden çalışıyor.

Yaklaşık 1.5 ay evvel Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile bir çağrı merkezi açılışına gittik. Çarpıcı olan ara yönetici olarak görev yapan, çağrı sırasında bakanlara yardımcı olan genç bir engelliydi. Benim için önemli olan buydu. Böyle bir yerde bu çocuk iş bulabilirdi ama bu şekilde yükselmesi mümkün olmayabilirdi. Çocuğun yaşadığı mutluluk ve tatmin de ayrı bir olay. Böylesine bir fırsat var.

Yine bir anımı anlatacağım: Çağrı merkezlerinin birinde yine bir açılış yapıldı. Açılış sembolik. Ertesi gün eleman alıyorlar. Belli kıstaslar var. Çok ciddi bir müracaat var. Sosyal ortam çok iyi durumda. Herkes çalışmak istiyor. Bende aralarına girdim. Beni tanımıyorlar. Biri diyor ki "Şurada bir işe gireyim, gideceğim ilk gün üstüme bir elbise alacağım. Şu halime bak, palyaçoya döndüm" diyor. Üstüne baktım belli ki başka birinin kıyafetini emanet almış. Diğeri ise, " Ya çok iyi geçti inşallah girerim buraya. Girdiğim gün gidip kızı isteyeceğim" diyor. İşsiz olduğu için kızı vermiyorlar. Bu tür örnekleri çoğaltabiliriz. Oradaki insanların ruh hali incelemeye değer.

Anadolu'daki illerin birinde çağrı merkezi açan biri, "650 personele çıktık" diyor. Bu, aslında 650 aile demek. Asıl orada sosyal ortam değişmeye başlamış. Cafeler, mağazalar, marketler canlılık sağlamış. 650 kişi demek o ile her ay 1 milyon TL demek. Oradaki güvenlik, yemek, istihdamı ayrı tabi. Bu para direkt o ile akıyor.

GENİŞ BANTTA YÜZDE 80 BÜYÜDÜK

Bugün artık internetsiz bir yaşam düşünemiyoruz. Dünya ile kıyaslandığında Türkiye nerede?

Genişbantta çok ciddi bir ivme var. Genişbantta yüzde 80 büyümüşüz. Gelişmişliğin bir takım parametreleri var. Eskiden insanların kazancı gelişmişliğin göstergesiydi. Şimdi gelişmişliğin parametreleri farklılaştı. 2011'de Hindistan ile Japonya, Brezilya ve İngiltere yer değiştirdi. Hindistan'dakilerin kazancı Japonya'dan fazla mıydı? Hayır. Yıllık kazanca baktığımız zaman Hindistan'dakinin en az 4 katı. Nüfusa orantılı olduğu zaman Hindistan'ın milli geliri Japonya'dan fazla çıktı 2011'de. Gelişmişliğin kıstasları değişmeye başladı. Genişbant gelişmişliğin bir göstergesi haline geldi. Genişbanttaki artış Türkiye'nin büyüme hızının neredeyse 10 katı. İnternet kullanımda, Sosyal medya kullanımında dünyada önde gelen ülkeler arasındayız.

İnternet ve konuşma ücretlerinin yüksekliğinden yakınılıyor. Rekabet olduğu belirtiliyor ama rekabetin fiyatlara yansıtılmadığı ifade ediliyor? 

Bu teoreme ben katılmıyorum. Rakamlara bakıyorum. Avrupa'da kişi başı aylık harcama, ne kadar, Türkiye'de ne kadar? Türkiye'de şu anki rakam 20 lira civarında. Her abone ortalama 21 lira ödüyor. Sabitte de aynı. Öte yandan Avrupa'da en çok konuşan ikinci ülkeyiz diyoruz. "Bu gidişle birinci olacağız" diyoruz. Fransa'da da yaklaşık 20 euro civarında. Bizim neredeyse 2 katından daha fazla. Görüşme süresi ise daha az.

Güvenli internet hizmeti devreye girdi. Hizmet kullanıcılara neler sağladı? Kaç abone bu hizmete üye oldu?

Güvenli interneti, tüketici hakkı olarak düzenledik ve İnternet servis sağlayıcılar güvenli internet hizmetini talep edenlere, 22 Kasım'dan itibaren sunmaya başladılar. Uygulama sorunsuz bir şekilde devam ediyor ve ihtiyaç hisseden çok sayıda kullanıcı bu hizmetten yararlanıyor. Türkiye'de 2002 yılından bu yana internet filtre programları satılmakta. Bu filtre programlar çok fazla talep görmedi. Neredeyse on yıl içinde yalnızca 23 bin civarında abone bu paralı filtre programlarını kullandı. Bunun nedeni, başvuru prosedürü, satın alıp kurma için zaman ve bilgi gerekmesi ve internet bağlantısında yavaşlamaya neden olması. Güvenli internet profillerinde kullanıcıların program güncelleme gibi bir sıkıntısı olmuyor ve bağlantı hiçbir şekilde yavaşlamıyor.  Bu nedenle üç ayda 250 binden fazla abone güvenli internet hizmetine başvurdu.

Siber güvenlik ile ilgili kurumlar ve şirketlere uyarılarınız oluyor. Sayın Bakan da bu konuya oldukça dikkat çekiyor. Bu konuda kurumlara liderlik yapacak mısınız? Bir takvim olacak mı?

Güvenli İnternet ve siber güvenlik konusunda tüm dünyada çalışmalar yapılıyor. Önlemler geliştirilmekte, ülkeler güçlerini birleştirerek insanlık için vazgeçilemez öneme sahip olan internetin kötü niyetli kullanımını önlemeye çalışmaktadır. BTK olarak, 2011 yılının başında 41 kuruluşun katılımı ile TÜBİTAK ile birlikte, Siber Güvenlik Tatbikatı gerçekleştirdik. 2012'de iki tatbikat daha yapmayı planlıyoruz. İnternet kullanıcılarının kendi güvenliklerini ve bağlı oldukları ağın güvenliğini sağlayabilmeleri için bilinçli davranmaları önem taşıyor.  Bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarına çok önem veriyoruz. Bu konuda yayınlar yapıyoruz, konferans ve seminerler düzenliyoruz, basın yayın organları vasıtası ile gerekli mesajları aktarıyoruz. Bizden bilgi isteyen kişi ve kuruluşlara bilgi aktarıyoruz.

YERLİLİK REKABET GÜCÜNÜ ARTIRIR

Telekomünikasyon ve bilişim sektöründe yerli katkıyı nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle yerli firmalar vergi yükünden şikayetçi. Bu konuda bir açıklamanız olacak mı?

3. Nesil hizmetlerin yetkilendirmesi yapılırken, yerli üretim, yerli Ar-Ge, KOBİ'lerin desteklenmesi, Ar-Ge mühendisi istihdamının artırılması, yazılım ve donanımın belli oranda yerli tedariki gibi bazı konularda koşullar getirdik.

Bakan Binali Yıldırım'ın bu konularda öncülüğü ve teşviki her zaman yol gösterici oldu. BTK olarak bu koşulların yerine getirilmesini yakından izledik, teşvik edici ve destekleyici olduk. Şubat ayı başında yapılan bir törenle kamuoyuna da duyurulduğu gibi, yerli tasarım ve yerli yatırım sonucu yerli RL üretimi (radyolink) gerçekleştirildi. Bilişim sektöründe, dananım üretimi kadar yazılım ve içerik üretimi de büyük önem taşımakta. Teknoloji kullanmaya, yenilikleri takip etmeye meraklı bir genç nüfusa sahibiz. Biz sahip olduğumuz genç ve dinamik nüfus avantajını üretim kanalına yönlendirmeliyiz. Aksi takdirde yalnızca kullanıcı olmaktan öteye gidemeyiz. Türkiye'de abone sayıları ve kullanıcı sayıları gibi, sahip olduğumuz bazı büyüklükler Avrupa'daki birçok ülkenin nüfusundan bile fazladır. Dolayısıyla kullanılan cihazların toplamı da çok yüksek. Üstelik bizde, örneğin cep telefonu yenileme süresi diğer Avrupa ülkelerinden daha kısa. Yerli üretimle, bu alanda elde edeceğimiz çok küçük görülen oranlar bile, toplamda büyük rakamlara ulaşacak. Bunu göz ardı etmememiz gerekir. Hiçbir ülkede bilgi ve iletişim teknolojilerinde yüzde yüz yerli üretim şeklinde bir üretim söz konusu olmuyor. Üretimde artırılacak payımız yeni kaynak kullanımı, yerli Ar-Ge faaliyetlerinin artırılması,  yeni istihdam ve tümüyle bunların yarattığı katma değerler demek. Bunların birlikte değerlendirilmesi gerekir. Ne kadar fazla yerli üretim gerçekleştirirsek o kadar fazla uluslar arası pazarlarda rekabet gücümüz artar. 

900 Mhz frekans üzerinden 3G hizmeti verilecek olması oldukça önemli bir gelişme. Bu konudaki gerekliliği anlatır mısınız? Bir gelir beklentiniz var mı? 900 frekans ihalesi yatırımları artırır mı?

Bu sadece Türkiye'ye özgü bir düzenleme değil, dünya ülkesinde yapılıyor. Frekans düştükçe bir baz istasyonunu dairesinin merkezinde bir yarı çap var. Frekans düştükçe iki olumlu şey oluyor. Frekans düştükçe hücrenin çapı büyüyor. Ve daha az sayıda baz istasyonuyla, daha fazla görüşme sağlanabiliyor. Özellikle yoğun yerleşim yerlerinde baz istasyonu sayısını isteseniz de düşüremezsiniz. Çünkü baz istasyonlarında aynı anda görüşen abone sayısı limitli. Düşük frekansın ikinci büyük faydası ise bina içine daha etkin, daha rahat giriyor. Dışarıda çok iyi bir kapsama olduğu halde bina içine girdiğimizde o kapsama azalıyor. 900 Mhz'nin böyle bir teknik avantajı var. Yeni sistemler, yeni teknolojiler geliştikçe bu tür hizmetlerin daha düşük frekanslarla çalışması daha büyük avantajlar temin edecek. Bunun kaçınılmaz bir teknolojik gelişme olduğunu düşünüyorum.

Türkiye Avrupa'nın Çağrı Merkezi olabilir

Çağrı merkezi hizmetleri daha nereye gider? Dünya pazarından da pay alabilecek miyiz?

İstatistiklere bakıldığında, Türkiye'de çağrı merkezleri 3 kat daha artar. Bu konuda Bakan Binali Yıldırım'ın çok büyük desteği var. Özellikle bu tür fırsatların değerlendirilmesi için elinden geleni yapıyor. Çağrı merkezi konusunda yatırım yapan işletmeleri heyecanlandırmak amacıyla, mesaimin büyük bir kısmını buna ayırmaya başladım. Onlara destek olmak, arkalarında bakanlığın olduğunu hissettirmek, bu konuya ciddi bir mesai ayırmayı gerektiriyor. Çok da güzel sonuçlar alınmaya başlandı.  Birçok ülkedeki çağrı hizmeti, başka ülkeler tarafından yapılıyor. Hizmet kalitesi açısından bir takım sıkıntılar var. Bu konuda da Türkiye'de çok ciddi bir fırsat var. Avrupa'da çağrı merkezlerinde çalışanların ücretlerinin yüksekliği nedeniyle Türkiye bu konuda ciddi bir avantaj sağlıyor. Çok farklı dilleri bilen insan var. Çok güzel konuşabilen insanlar var. Bu konuda girişimler var ama bu bir bütün olarak ele alınmalı. O konuda da bakan Binali Yıldırım'ın ciddi bir çalışması var.

Çağrı merkezi  bu yıl yüzde 25 büyür

2012 yılında çağrı merkezi sektöründe nasıl bir tablo çiziyorsunuz?

Çağrı merkezlerinde şu anda 50-60 bin civarında çalışan var. Bu sayının 2012'de çok daha fazla artacağına inanıyorum. Geçen sene Türkiye, ekonomik alanda % 8.9 ile 3. gelişen ülkeydi. Çağrı sektöründe bu oran yüzde 20'nin üzerindeydi. Çağrı merkezleri sektörünün bu yıl yüzde 25 oranında büyüyeceğini tahmin ediyorum. Çağrı merkezlerinde çalışanların sayısı 70 bini geçer. Çağrı merkezleri giderek Anadolu'nun nüfusunun az olduğu şehirlere yayıldığı için orada her çalışan aslında bir aile demek. Bu da çok önemli.

2012'de kartlı mobil ödeme sistemi gündemi daha fazla meşgul edecek

Telekomünikasyon sektöründeki büyüme son on yılda büyük bir hızla artıyor. 2011 yılını nasıl değerlendiriyorsunuz? 2012 yılı için yatırım, istihdam ve karlılık açısından öngörüleriniz nelerdir?

Türkiye, 2011 yılında bilişim sektöründe çok iyi bir noktaya geldi. Sektör, Türkiye'nin genel ekonomik büyüme hızından daha fazla gelişti. Sektör, birçok alt katmanı olan bir sektör.  Bilişim sektöründeki büyüme açısından Türkiye, Avrupa'da özellikle büyüyen bir-iki ülkeden bir tanesi. Avrupa ülkelerinde karamsar bir hava var. 2011 yılında da gerileme yaşandı. Türkiye 2012'de büyüme devam edecek. Çünkü çok dinamik bir sektör. Bazı konularda müthiş değişimler oluyor. Bizim hesaplamalarımızın da çok üzerinde. Bu sektörde orta dönem ve uzun dönem planlama yapmak olanaksız. Belli dönemlerde güncellemek lazım. Ulaştırma Şurası'nda 2011-2013 yılları daha sonra da 2023 hedefleri koyduk. 2012 sonunda genişbant abone sayısı için 13 milyonluk hedef koyduk. Bu iki yıl öncesine göre iddialı bir rakamdı. 6.5 milyon civarındaydı çünkü. Ama 2023 yılı hedefinin tutması için de böyle bir trend gerekiyordu. 2012'nin hemen başında bir koordinasyon toplantısı yapıldı. 2012 yılı başında koyduğumuz rakam 16 milyon olmuştu. Bu nedenle 2023 hedefi de saptı. 2011 yılındaki gelişim trendi devam ederse biz 2012'de pek konuda da Avrupa'da birinci konuma geliriz.2012 yılında kartlı mobil ödeme sistemi  gündemi daha fazla meşgul edecek. 

e-ticaret hacmi 20 milyar TL

İnternet günümüzde eğitimden sağlığa, eğlenceden ticarete kadar günlük işlerimizi yaptığımız bir ortam oldu. Geçtiğimiz yıl kredi kartları ile yapılan e-ticaret hacmi 20 milyar lirayı geçti. Bu konuda son dönemlerde her yıl yüzde 45'in üzerinde artış olmaktadır. Bu çok ciddi bir oran. E-devlet hizmetleri aynı şekilde her yıl artmakta. Halen 12 milyona yakın kişi e-devlet hizmetlerini kullanmaktadır. Bu iki örnek bile siber güvenliğin ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir.

Özel sektör reklam ve tanıtım kaynaklarını yatırıma aktarmalı

Türkiye'deki Fiber yatırımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye'de fiber yatırımların sağlanması ile yabancı yatırımcıların Türkiye'ye geleceğini düşünüyor musunuz?

2012 yılında üzerinde önemle durulması gereken bir başka konu da bu. Evlere kadar fiber kablo döşenmesi hususu zaten bizim ve işletmecilerimizin son yıllarda üzerinde önemle durdukları bir konu. Biz bir taraftan, sabit ve mobil genişbant abonelerin sayısındaki ve kullanım miktarlarındaki artıştan memnuniyet duyuyoruz, diğer taraftan da gerekli yatırımlar yapılmazsa, haberleşmede aksamaların meydana gelebileceği endişesini de taşıyoruz. Bunun için, işletmecilerin karlılıklarını azaltan reklam ve tanıtım gibi kendi uygulamaları ve geçiş hakkı ve kiralar gibi harcamaların yoğunluğunun makul ölçüler içinde kalması gerektiğini düşünüyoruz. Baz istasyonlarının, mobil haberleşmenin olmazsa olmaz bileşeni olduğunu tekrar hatırlatarak, haberleşme hakkının kullanılabilmesi ve kesintisiz haberleşme için, baz istasyonlarına her vatandaşın sahip çıkması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum. 

Ayrıntılardaki Tayfun Acarer

Ferit B.PARLAK

İletişim, sadece ekonomin değil, toplumsal yapının temelini oluşturuyor.

Ve basit anlatımla, "bireylerarası düşünce, duygu ve bilgi alışverişi" diye tanımlanıyor.

İletişime katkı sağlayan teknolojide yaşanan gelişmeler ise takibi  zor bir hızda ilerliyor.

Hızın getirdiği avantajları ve sunduğu fırsatları değerlendirebiliyor muyuz? Aynı şekilde tehlikelere hazırlıklı mıyız? gibi merak edilen konuları ve sektörün odaklaması gereken alanları BTK Başkanı Tayfun Acarer  ile konuştuk.

Acarer'in, "GSM şirketleri reklam ve tanıtım yerine, yatırımlara ağırlık vermeli. Ağırlık vermezse haberleşmede ciddi sorunlar yaşanabilir.", "Bölgede ve dünyada çağrı merkezi üssü olabiliriz", "İnternet ve konuşma ücretleri pahalı değil", "Yerli katkıda genç nüfus avantajını kullanmalıyız; yoksa kullanıcı olmaktan öteye gidemeyiz" şeklindeki sözleri yol haritasına ayna tutuyor.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir