Bir tek Gülen sözcüğü dahi geçmedi
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, cemaate yakın Türkiye Amerikan Birliği (TAA) kuruluşunun ziyareti ile ilgili gelen hiçbir daveti reddetmediklerini bir kahvaltı yaptıklarını ve Fetullah Gülen’in adının geçmediğini söyledi
WASHINGTON - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cemaate yakınlıyla bilinen Türkiye Amerikan Birliği'ni (TAA) ziyaretiyle ilgili olarak, "Gelen hiçbir daveti reddetmedik. Bir kahvaltı yaptık ve bir tek Gülen sözcüğü dahi kullanılmadı. Kullanılsa ne olurdu, hiçbir şey olmazdı. Biz toplumun her kesimiyle görüşüyoruz zaten" dedi.
Kılıçdaroğlu, ABD'nin başkenti Washington'daki temaslarının ardından Türk gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ziyaretinin çok verimli geçtiğini belirten Kılıçdaroğlu, Amerikalıların ve ABD'deki Türk toplumunun ilgisinden büyük memnuniyet duyduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Vizyonumuzun ve hedefimizin ABD'de büyük ilgi ve memnuniyetle karşılandığını vurgulamak isterim. Muhataplarımız ziyaretimizin zamanında gerçekleştiğini, çok memnun olduklarını ve CHP'yi ABD'de daha çok görmek istediklerini söylediler. Washington'da görüştüğümüz kurum ve kuruluşlar Türkiye'de iktidar partisinin sesinden başka bir sesin olduğuna tanık oldular ve bundan memnuniyetlerini dile getirdiler" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, CHP Washington Temsilciliği'nin resmi açılışını yapmalarının ziyaretlerine başka bir anlam daha kattığını dile getirerek, bundan sonra temsilcilik üzerinden de partilerini Amerika'da daha çok ve etkin şekilde anlatma fırsatı bulacaklarını kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Öte yandan anamuhalefet partisi olarak yurtdışını iktidar partisinin tek başına faaliyet gösterdiği bir alan olmaktan çıkaracağız ve yurtdışı temaslarımızı artırarak sürdüreceğiz" ifadesini kullandı.
Bir soru üzerine, Washington'daki hemen her toplantıda kendisine gazetecilerin tutuklanması konusunun sorulduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu durumun "Türkiye'deki demokrasinin kalitesini gösterdiğini" bildirdi.
Kılıçdaroğlu, "Aslında adına demokrasi demekle beraber, bir demokrasinin olmadığını gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu. Toplumun her kesimini, medya özgürlüğü konusunda sesini daha çok çıkarmaya çağıran Kılıçdaroğlu, "Demokrasilerde dördüncü güç medyadır. Dördüncü güç bizde büyük ölçüde tutukludur ya da hapistedir. Bunu aşmamız gerekiyor. Ortak ses çıkarmalıyız. Yapılması gereken, bütün kuruluşların, görüşü ne olursa olsun bütün medya kuruluşlarının patronlarıyla beraber olumsuzluğa isyan etmeleri gerekir. Bu yapılmadığı takdirde baskı artacaktır. Türkiye'nin bir numaralı sorunu medya sorunudur" diye konuştu.
"Gelen hiçbir daveti reddetmedik"
Kılıçdaroğlu, TAA'yi ziyaretiyle ilgili soru üzerine, ABD'ye gelirken oldukça ayrıntılı program yaptıklarını ve olabildiğince bütün kuruluşlarla görüştüklerini söyledi.
"Gelen hiçbir daveti reddetmedik, oradan da bir davet geldi, bir sabah kahvaltısı vermek istediler, biz de gittik" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aslında medyaya kapalıydı, açık olmasını çok isterdim. Çünkü yaptıkları çalışmaları bütün ayrıntılarıyla bize anlattılar. Çok memnun olduk. Temsilciler Meclisi üyelerini, senatörleri Türkiye'ye götürmeleri, ağırlamaları, Türkiye lehine propaganda yapmaları, özel günler düzenlemeleri, Türkiye'den milletvekili, yöneticilerin bu toplantılara katılmaları, tüm bunları anlattılar. Bir kahvaltı yaptık ve bir tek Gülen sözcüğü dahi kullanılmadı. Kullanılsa ne olurdu, hiçbir şey olmazdı. Biz toplumun her kesimiyle görüşüyoruz zaten.
Davet geldi, siz ne yaparsınız? 'Biz sizin davetinizi kabul etmiyoruz'. Niçin? Bir kahvaltıya çağırıyorlar, sorunları, yaptıkları çalışmaları anlatacaklar, bizler de dinleyeceğiz. Kendisine özgüveni olmayan insanlar ya da kurumlar bu tür ilişkilerden kaçınabilirler ama biz kendimize güveniyoruz, özgüvenimiz var. Laik, demokratik, sosyal hukuk devletini, medya özgürlüğünü, kadın-erkek eşitliğini savunuyoruz. Bunu her yerde, her ortamda dile getiriyoruz, inançlara saygılıyız, etnik kimliğe saygılıyız. Bunun dışında bir siyasal partinin kendisini belli kurumlardan dışlamasını çok doğru bulmuyorum. Düşüncemiz, programımız, ilkelerimiz var, onu zaten her yerde söylüyoruz. Açılmanın, gizlenmenin de bir anlamı yok. Öyle baktık biz olaya."
"Türkiye ile ABD arasında dış politikada ciddi güvensizlik zemini oluşmuş"
Gerek iç gerek dış politikanın belirli bir güven üzerine inşa edilmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin dış politikada güven yaratmadığı bize defalarca ifade ediliyor" dedi.
Kılıçdaroğlu ayrıca, "Benim gördüğüm; Türkiye ile ABD arasında dış politikada ciddi güvensizlik zemini oluşmuş durumda, bunun giderilmesi lazım" ifadesini kullandı.
"Türkiye'nin kendi dış politikasını güvensizlik üzerine inşa edemeyeceğini, bunun Türkiye'ye zarar verdiğini" savunan Kılıçdaroğlu, "O kadar zarar verdi ki sadece ABD değil, Mısır, Suriye, Irak, tüm bölgeyle benzer sorunlar ortaya çıktı. Sıfır sorun diye başladı, çok sorunla devam ediyor" yorumunda bulundu.
"Biz icazeti sadece Türk halkından alırız"
Kılıçdaroğlu, Washington'ı ziyaretiyle ilgili olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "icazet almaya geldiği" yönündeki eleştirisinin sorulması üzerine, "Biz icazeti sadece Türk halkından alırız. Onun dışında görüşlerimizi herkesle paylaşırız, herkesle tartışırız" dedi.
"Hala Büyük Ortadoğu Projesi diye bir proje olduğuna inanıyor musunuz" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Proje devam ediyor mu, etmiyor mu onu sizler de bizler de izliyoruz ama bir proje hiçbir zaman güvensizlik temelinde ilerleyemez. Böyle bir projenin bugün için geçerli olduğunu düşünmüyorum" diyerek yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu, "Gülen hareketinden veya cemaatin hitap ettiği kesimden oy beklentiniz var mı" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Biz bütün yurttaşların bize oy vermesini isteriz. Yani dünya görüşü farklı olan yurttaşlara 'siz bize sakın oy vermeyin, sizin oyunuzu istemiyoruz' diyebilir miyiz arkadaşlar. Siyasette böyle bir şey var mıdır? Herkesin oyunu istiyoruz. Altını çizerek özenle söyleyeyim, Cumhuriyet'ten yana olanlar, kadın-erkek eşitliğine inananlar, ülkenin bütünlüğünden yana olanlar, barış içinde yaşamak isteyenler, işsizim diye gezenler, atama bekleyen öğretmenler, toplumun her kesiminde sorunu olanların oylarını bekliyoruz. Herkesten oy istiyoruz. Türkiye raydan çıkmış bir trene benziyor, nereye gittiği belli değil. O treni yeniden rayına oturtmamız gerekiyor. Yönünü Batı'ya çevirmiş, çağdaş uygarlığa çevirmiş bir Türkiye'yi yeniden inşa etmek zorundayız. O nedenle herkesin oyunu istiyoruz, herkesten oy bekliyoruz."
"Bir şeyin araştırılması onun mutlaka olumsuz sonuçlanacağı anlamına gelmez"
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, "2004'te yapıldığı ortaya çıkan MGK belgesiyle ilgili, 2005'te sizin verdiğiniz araştırma komisyonu önergesiyle ilgili ve en son Taraf gazetesinin yine yayınladığı 2013'e ait olduğu anlaşılan fişleme belgeleriyle ilgili genel bir görüşünüzü alabilir miyiz" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"İkili oynayan bir siyasal parti var. Kapının önünde farklı konuşuyor, kapının arkasında farklı eylem yapıyor. Gerçek bu kadar açık. MGK'nın öyle bir belgesi olduğunu, belge açıklanmadan söyleselerdi, kimse inanmazdı. En büyük tepkiyi de Erdoğan ve arkadaşları yapardı. Ama bugün öyle bir belge çıktı ortaya, kimse de reddetmiyor. Tam aksine 'bu gizli belgeyi kim yayımladı, nereden çıktı' diyorlar, kimse yalanlamıyor. İkili bir yapı var. Yani güvensizlik dediğimiz olay sadece dış politikada kendisini göstermiyor. Benim Türkiye'de sık sık kullandığım bir cümle var, yalancıdan Başbakan olmaz diye, bunları bildiğim için söylüyorum zaten.
Araştırma önergesine gelince, tabi önergeyi görmem lazım. Eğer öyle bir önerge vermişsek, araştırma ihtiyacını duyduğumdandır. Bir şeyin araştırılması onun mutlaka olumsuz sonuçlanacağı anlamına gelmez. Pek çok konuda araştırma önergesi veriyoruz. O konuda da araştırma önergesi vermişsek, eğer kabul edilmişse zaten gerekli araştırma yapılmıştır. Kabul edilmemişse de dönüp bakmak lazım, o araştırma önergesine kimler kabul, kimler ret verdi."
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine, Washington'daki görüşmelerinde Türk ekonomisine dair kaygının kendilerine iletildiğini ve bilgi istendiğini söyledi.