Biz neredeyiz?
O, modern Türk kadını için gerçek bir rol modeli.
Özlem ERMİŞ BEYHAN
İSTANBUL - Türkiye'de kadınlar, kendilerinin tercih etmediği ve yönlendiremediği bir gündemin tam ortasında. Çalışan kadınlar esnek çalışma ve kreş hakkı beklerken gündeme gelen "3 çocuk ve kürtaj yasağı" tartışmasında, SUTEKS'in Yönetim Kurulu Başkanı Nur Ger, "Türkiye'de 3 çocuğu olan kadınların çalışma hayatına katılım oranı yüzde 0. Kadını Türkiye'nin iş hayatından çıkarın, bu büyümeyi ne kadar sürdürebilirsiniz? Kadının iş hayatında olmadığı bir Türkiye nasıl olur?" sorusunu soruyor.
Yoğun tartışmaların ardından sezeryan ve kürtaj ile ilgili yasal düzenlemeler birer birer Meclis'e geliyor. Nur Ger, "Sezeryan ve kürtaj konuları kamuoyuna getirilişi itibariyle Türkiye'deki kadının çalışma hayatındaki pozisyonunu geriletme ve kadının bireysel haklarına bir tecavüz olarak algılandı" diyor. Ger'e göre, Türkiye'deki kadın hareketinin gelmiş olduğu yer ve haklı itirazları dikkate alındı ve tüm düzenlemeler beklentiler doğrulutusunda yapılıyor. Ancak çalışan kadının sorunları konusunda ileriye doğru atılan bir adım yok, sadece geri gidiş durdurulabilmiş gibi...
Türkiye'de çalışabilir durumda olan 4 kadından 3'ü çalışmıyor, bu oranın artırılması için gereken adımlar değil, kadını bugünkü şartlarda eve hapsedecek politikalar gündeme geliyor. Nur Ger, ekonomik olarak en özgürlükçü ülkelerin en çok kalkınan ülkeler olduğunu vurguluyor ve "Baskı altında bir süre büyüme gerçekleştirilebilir ama sürdürülemez. Baskı ile bir toplumu sonsuza kadar geliştiremezsiniz. Bakın Çin'e nasıl açılıyor" diyor.
Bireysel alanlar ve İngiltere'den çok çarpıcı bir yargı kararı
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nin ilk kadın başkanı Nur Ger. 30 yaşındayken kurduğu tekstil şirketi SUTEKS bugün sadece Avrupa'ya ihracat yapıyor. Kader ve KAGİDER'in kurucu üyesi. Haklı Kadın Platformu Yönetim Kurulu Üyesi. TÜSİAD'da 3 yıldır Kadın-Erkek Eşitliği Komisyonu Başkanlığı yapıyor. "Ben 30 yıl önce yaşadıklarımın, artık 30 yıl sonra yaşanmayacağını düşünüyordum. Ama çok farklı bir gündemle yüzyüzeyiz şu anda. Ben kreşleri nasıl yaygınlaştırırız, çalışma hayatına kadınları nasıl daha çok sokabiliriz, nasıl iş kazandırabiliriz, kadın girişimcilerin sayısını nasıl artırız diye düşünürken, bu tartışmaların içinde buldum kendimi, sarsıldım. Onyılların şuur altının patlaması sanki" diyor.
"Her insan nasıl yaşamak istiyorsa ona saygı gösterilmeli ve çizgiler burada çizilmeli." Nur Ger birey alanının önemini çok çarpıcı bir yargı kararı ile ortaya koyuyor: "İngiltere'de bir yargıç, gece bir parkta bir genç kızı korkutan bir adama 7 yıl ceza veriyor. Neden bu kadar yüksek diye soruyorlar. 'Sadece korkutma olsa 7 ay verilir ama 7 yıl, İngiltere'deki bütün genç kızların parkta gece dolaşma özgürlüklerine şerh koyup böyle bir korku yarattığı için' diyor."
Sağlık Bakanlığı hamile kadını izleyecek, bu gündeme nasıl geldik?
AB süreci içinde Türkiye'nin bu anlayışa gelmesini beklerken Nur Ger için son tartışmalar, hiç düşünmediği bir aşamaya geri gitmek anlamına gelmiş. "Sağlık Bakanlığı tüm labarotuvarlara hamile kadınların bilgi notlarının iletilmesi ve her kadının yakın takibe alınacağına dair bir yazı gönderdi ve süreç başlatıldı. Biz bir anda bu gündeme nasıl geldik?" diye soruyor.
Nur Ger, sezeryan tartışmasının MR'sız, ultrasonsuz teşhis yapılmaz hale gelen sağlık sistemindeki genel bir düzenleme içinde ele alınması gerektiğini, kürtaj meselesinin de kadın örgütleri ve hekimlerle birlikte sağlıklı bir politika oluşturulmak üzere ele alınması gerektiğini vurguluyor.
"Bir kadın Türkiye'de iş hayatının bugünkü koşulları ile 3 çocukla nasıl çalışabilir?" Nur Ger bu soruya TUİK ve Dünya Bankası'nın ortak bir çalışması ile 'keskin' bir yanıt veriyor: "2011 yılında yayınanan raporda bunun yanıtı var. Köylü kadın 3 çocuk da olsa tarlada çalışıyor. Kentlerde ise evlenmeden önce çalışıyor, evlenince düşüyor oran. Çocukta biraz daha, ikincisinde iyice düşüyor çalışma oranı, yüzde 20'ye. 3 çocukla yok, 0... O iki kadınla çalışan kadınların da alınlarından öpüyorum. Çocuklarınızı emanet edebileceğiniz bir yeriniz yoksa çalışamazsınız, ister üniversite mezunu olun, ister okuma yazma bilmeyin."
Kimse toplumu yok olsun istemez ama önceliğimiz ne?
Toplumun nüfusunun sağlıklı bir biçimde büyümesinin herkesin ortak isteği olduğunu, kimsenin kendi toplumunun yok olmasını istemeyeceğini anlatıyor ve devam ediyor: "Ancak mevcudun en iyi şekilde bir yere taşınması önceliğimiz değil midir? Onlar sağlıklı ve iyi bir nesil ortaya getirebilirse onlar çok daha iyi bir geleceği birlikte yaratacak. Şu anda Belçika'da herkes 3 çocuk yapıyor ama işine de gidiyor, part time da çalışıyor, eşinden de destek görüyor. 3 çocuğuyla haftasonu karavanına binip tatiline gidiyor. Biz bu seviyeye getirelim toplumu. Hiçbir kadın çocuğunu kaybetmek istemez, her kadın 3 çocuk yapmak ister. Biz ülke olarak bugünkü gücümüzü, geçmiş dönemin özgürlüklerine borçluyuz. Buradan daha ileri nasıl gideriz, onu tartışmamız gerekir, gerisini günlük siyasi tartışmalara atfetmek isterim."
Çalışanları gönül rahatlığı ile anne oluyor, Cinsiyet Eşitliği Ödülü aldı
Çalışma Bakanlığı geçen yıl Avrupa Birliği ile ortak bir çalışma ile kadının çalışma hayatına katılımının AB koşulları ile eşleştirilebilmesi için bir çalışma başlattı. Kadının iş hayatındaki yerinin artırılabilmesi için yapılacak işler listesi çıkarılıyor, bir yarışma düzenleniyor ve Çalışma Hayatında Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi alanında KOBİ'ler kategorisinde ödülü Nur Ger'in şirketi alıyor. SUTEKS, kadın çalışanlara çocukları 4 yaşına gelene kadar esnek çalışma imkanı, ek ücretli doğum izni veren, izne ayrılan anne çalışanına, dönüşte aynı konumu garanti eden, çalışanlarını yönetime katan, ast üst ilişkisini kaldıran bir şirket. Yani Nur Ger bu tartışmada elini taşın altına koymuş, kadının çalışma hayatındaki yeri için sözde değil aktif olarak çalışan, bu çalışmaları da ödülle taçlandırılan bir işkadını. Şirketi BM'nin Kadını Güçlendirme İlkeleri Sözleşmesi'ne Türkiye'de imza atan ilk ve tek KOBİ. O bu gündemle çalışırken son 1 aydaki tartışmalar onu "doğal olarak sarsmış"... "Çalışma Bakanlığı Türkiye'de kadınları iş hayatına katmak için yol haritası çıkarırken, birden bu tartışmalar başlayınca bir an durup 'Hangisi, neresi' diyorsunuz. Bütün bu tezatların bileşkesi Türkiye" diyor.
Nur Ger'den kadına dair sorular...
- Türkiye 2023'te dünyanın en büyük 10'uncu ekonomisi olacak ama kadın erkek eşitliği endeksinde hala sonuncu sırada mı kalacak?
- Dünyada çalışacak durumdaki kadının iş hayatına katılma oranı yüzde 62, 2023 hedefi yüzde 70 iken, bugün bizde yüzde 28... 2023 hedefi nasıl yüzde 35 olabilir?
- Şu anda geleceğin Türkiye'si inşa ediliyor. Yaş ortalamamız 29. Kendi önceliklerimizi, hedeflerimizi bir kenara bıkalım. Bu gençlere beklentilerini neden sormuyoruz; kadının geri planda kaldığı mı, iş hayatında erkekle omuz omuza çalıştığı bir ülkede mi yaşamak istiyorlar?
- Nereye kadar? Varılmak istenen nokta neresi? Rol modeli olarak kadınların iş hayatında ve toplumun içinde olmadığı ülkelerin lider olma imkanı var mı?
Sektör ortalamasının 5 katına satıyor karını çalışanları ile paylaşıyor
Nur Ger, Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi mezunu. Nur Ger için ihracat yapmanın her zaman önemi olmuş, çünkü Üniversite'deki hocası Prof. Demir Demirgil'in "Bir iş yapacaksanız döviz getiren bir iş yapın, Türkiye'nin uzun yıllar boyunca dövize ihtiyacı olacaktır" sözünü hiçbir zaman unutmamış. 30 yaşında SUTEKS'i kuran Nur Ger TGSD Başkanlığı döneminde hazır giyim sektörü için öngördüğü vizyonu kendi şirketinde hayata geçirmeye başlamış. Pazarda kendini ayrıştırmak için çıkış yolları ararken stratejisini Avrupa'nın üst düzey ürünleriyle, Fransa, İtalya, İspanya gibi ülkelerle rekabet etmek üzerine kurmuş.
1997 yılından itibaren Makro Trading'den aldığı kurumsal yönetim danışmanlığını sürekli hale getirmiş ve bu kuruluşun Yönetici Ortağı Metin Peköz'le birlikte SUTEKS'i bütün değerlerin ortak üretildiği ve hakkaniyetle paylaşıldığı bir kuruma dönüştürmek için kolları sıvamış. Şimdi ortak olan Peköz ile yıllarca tüm çalışanlara eğitimler verilmiş, SUTEKS bir okul haline dönüşmüş. Otoyönetim felsefesini belirleyen SUTEKS'te uygulanan hiyerarşisiz çok özel yönetim biçimi, 1999 yılından beri çalışanlarına kâr dağıtımında bulunarak sektöründe bir ilk olmuş. 3 ayda bir çalışanlara kar açıklanıyor, karın yüzde 10'u maaşlar oranında tüm çalışanlara paylaştırılıyor.
Nur Ger, 3 ekonomik krizi atlatmalarında, proaktif olma kültürü ve her çalışanın kendisini ortaya koyduğu aynı amaçla aynı hedefe yürünen bir şirket olmalarının etkisinin altını çiziyor. 26 yılda 1 gün, 1 kere bile vergi, SSK ödemesini geciktirmediklerini gururla söylüyor Nur Ger. Vergi kaçıranların devleti eleştirme hakkının pek de olmadığını düşünüyor.
Bugün bütün çalışmalar sonrasında Türkiye'nin ihracatta ortalama birim fiyatının 5 katına ihracat yaptıklarını anlatıyor Nur Ger. Bu özgürlük ortamında yönetimin kontrolü gereksiz hale gelmiş, her çalışan huzur içinde çalıştığı işi kendi işi gibi benimseyince optimum karlılık sağlanmış. Yüzde 15'lerde olan fire oranın yüzde 1.2'ye düştüğünü vurguluyor. Bir takım olarak birleşen, takımlar halinde yatay bir yapıda yönetime katılan çalışanların oluşturduğu bu şirket şimdi KOBİ'ler için örnek olabilecek bir yapıya ulaşmış durumda.
Perakende sektörüne girmeye, bir marka yaratmaya karar verdik
SUTEKS yılda 450 bin adetlik üretim yapıyor. Yıllık 1800 model, 20 bin numune çalışıyor. Her sezon 70-80 kumaş geliştiriyor. Çok kompleks bir yapı olduğu için şirketin örneğin dikim bölümünü teşvikli bölgelere taşınması gündemde değil. Nur Ger, her şeye rağmen açıklanan teşviklerin tekstil sektörü için çok önemli bir atılıma yol açacağını düşünüyor. Henüz kendi markası ile satış yapmıyor SUTEKS, müşterileri için model geliştiriyor, kumaş geliştiriyor, tasarım yapıyor, koleksiyonu geliştiriyor, üretiyor ve satılacak ürünleri mağazalara gönderiyor. Nur Ger, artık kendi markalarını yaratmayı düşündüklerini, global bir marka hedefi belirlediklerini açıklıyor. Bugüne kadar sadece yurtdışına çalışan şirketin artık yerli firmalar için de üretimi gündeme almış. Nur Ger, "1990'ların başında öyle şeyler yaşadık ki, iç pazara mal vermeyi bıraktık. Ama artık yeniden gündemimizde" diyor.
Tüketimdeki artışı tehlikeli buluyorum
Nur Ger, Türkiye ekonomisinin iyi yolda olduğunu ama "bize bir şey olmaz" demeyip, temkinli olmak gerektiğini söylüyor. "Kırılganlıkların nereye kadar gideceğini tahmin edemezsiniz..." Kredi kartı harcamalarındaki artışı tehlikeli bulduğunu, çalışanlarını sürekli gelirleri düzeyinde tüketmeleri konusunda uyardıklarını anlatıyor. "Bugünkü ekonomi yönetiminin başarısını taçlandırmak gerekir, kesinlikle takdire şayandır ama kriz döneminde köyden peynirleri şehirdeki ailelerine gönderen, finansal krizde işten çıkarılan evli çocuklarını evine alan, krizin acı günlerine katlanan bu halkı da taçlandırmak gerek" diyor.
Avrupa'daki krizi yorumlarken, özgürlükçü yapıların kriz yönetme konusundaki handikabının altını çiziyor: "Bu bir finansal krizdi ama siyaseten başarılı onulanmadaığı için derinleşti ve siyasal krize dönüşüyor. AB siyaseten basiretli bir şekilde bu krizi çözemedi. Radikal karar alamadılar. AB'nin karar mekanizmalarının kompleks ve açık olduğu, finans mekanizmalarının ne kadar açık olduğu ortaya çıktı. Özgürlüklerin nimetlerinden bahsettim ama özgür bir yapıda yönetişim çok daha zordur. En kolayı otoriter yapıda yönetim çok kolaydır ama siz yönettiğinizi zannedersiniz... Sonuna kadar demokratik yapının yanındayım ama demokratik yapı karar alma mekanizmalarında kolaylık getirmez."