Brexit riski ve tahvil getirileri

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Uraz ÇAY / CAXO CAPİTAL

23 Haziran’da gerçekleşecek İngiltere referandumu öncesi anket sonuçları/ bahis şirketleri, “Çıkma” yanlısı oyların/olasılıkların artışını gösterirken piyasa fiyatlamalarında riskten kaçışa paralel altın ve 10 yıllıklara alımlar gelmeye devam ediyor. Öncelikle anket sonuçlarında “Çıkalım” tarafının artış gösterme nedenine değinmekte fayda var. Telefon ve internet aracılığı ile yapılan anketlerde en önemli fark telefona cevap verenlerin çıkma/kalma seçeneği arasında kalırken internette oy vermeyeceğim/kararsızım/açıklamak istemiyorum seçeneklerinin de bulunması. Normalde telefon anketlerinde de bu seçenekler var ancak ankete katılan kişi bu seçenekleri direk görmediğinden ve soruya olan cevabı eğer direk çıkmak istiyorum değilse mevcut durumun korunması açısından kalma seçeneğine yönelmesi. Son zamanlarda internet anketlerinin artması telefon anketlerinde kalma yanlılarının karasızım/oy vermeyeceğim/açıklamak istemiyorum seçeneklerine geçişi ile ayrılma olasılıklarını arttırdığı görülüyor. Piyasa fiyatlamalarına baktığımızda GBPUSD’nin uzun vade de (AB’de kalsada/ayrılsada) hem cari hem de bütçe açığı veren bir ekonomide üretkenliğin “görece” az olduğu bankacılık ve konut sektörlerinin öncü olması paritede aşağı yönlü riskleri arttırıyor. Yapısal reformların gerçekleşmediği durumda, Brexit riskinden bağımsız olarak, GBPUSD’de uzun vade de 1.20 – 1.30 aralığının gündeme gelmesi yüksek olasılık. Kısa vade de ise referandumdan kalma kararının çıkması faiz artışını gündeme getireceğinden 1.50 seviyesine doğru hızlı bir yükseliş hareketini başlatacaktır.
Başlıca Avrupa ve Japonya M.B.’larının uyguladığı tahvil alım programları ve negatif faiz politikaları nedeniyle gerileyen 10 yıllık tahvil faizi getirilerinde büyüme (Dünya Bankası 2016 için 2.4%’e düşürdü) ve enflasyon(Beş yıllık enflasyon swap fiyatlamaları rekor düşük seviyede) sorunları da eklenince tarihi düşük seviyeler fiyatlanıyor. M.B.’larının uyguladığı destekleyici para politikalarına rağmen global büyümenin düşük kalması, mali/yapısal politikaların borç/siyasi nedenler dolayısıyla destek vermemesi, alınacak tahvil stoklarında düşüşün sürmesi ve M.B.’larının verim eğrisinde giderek uzun vadeleri etkiliyor olması getirilerdeki düşüşlerin ne kadar geçici olacağını sorgulatıyor.