Bülent Orakoğlu tanık olarak dinleniyor
64'ü tutuklu 260 sanıklı Ergenekon davasının 187. duruşması başladı.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" ve birinci "Ergenekon" davalarının ikinci "Ergenekon" davasıyla birleştirilmesinin ardından, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 64'ü tutuklu 260 sanıklı davanın 187. duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, CHP Milletvekilli gazeteci Mustafa Balbay ile İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu 42 tutuklu sanık katıldı.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Zonguldak Milletvekili ve Başkent Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Sedat Peker'in de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi.
"Odatv" davası kapsamında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı Yalçın Küçük de duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya, tanık olarak çağrılan Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu da katıldı.
Orakoğlu'nun Hüseyin Velioğlu ile tanışması
Orakoğlu, ifadesinde Hatay İl Emniyet Müdürlüğü yaptığı dönemde, Hatay'daki şehir kulübünde Adana Jandarma Bölge Komutanı olan Tuğgeneral Temel Cingöz ile il jandarma alay komutanının da katıldığı bir yemek yediklerini belirterek, "Kapının önünde uzun boylu, yakışıklı, esmer bir kişi vardı. Ben Cingöz Paşa'nın koruması zannettim. Paşa 'Unuttuk onu' diyerek masaya çağırdı" dedi.
Orakoğlu, 1991 yılında gördüğü bu kişinin daha sonra İstanbul'da operasyonda ölü ele geçirilen Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu olduğunu öğrendiğini anlattı.
Hizbullah örgütünün kuruluşuyla ilgili araştırmalar yaptığını, 11 yıl istihbarat ve terör şube müdürlüğü, 9 yıl da il emniyet müdürlüğü görevinde bulunduğunu ifade eden Orakoğlu, edindiği tecrübelerden dolayı Hizbullah, PKK ve Dev-Sol'un sanki bir yerlerden yönetildiğini gördüğünü kaydetti.
Orakoğlu, 2000 yılında İstanbul'daki Hizbullah operasyonunda ölen kişinin Velioğlu olmadığını iddia ederek, "Ölü olarak ele geçirildiği iddia edilen Velioğlu'nun yüzü tanınmayacak şekilde kurşun izleri vardı. Yanındaki iki kişiye ise hiçbir şey olmuyor. Sıyrık bile yok. Hizbullah gizli servis gibi çalışan bir örgüt. Kaçıracakları için fetva veriyor. Kaçıran, sorgulayan, öldüren ve gömen ayrı ekip bir ekip. Örgüt bütün arşivini İstanbul'a taşıdı. İstanbul'a gelince 3 kişiyi kaçırdı. Bunların kredi kartıyla villaya kapı siparişi veriliyor. Bu siparişten villa bulunuyor" diye konuştu.
Bu operasyonda örgütün arşivinin bir kısmının yakıldığını belirten Orakoğlu, bunların Amerika'ya gönderilerek çözümlendiğini, Uğur Mumcu suikastını aydınlatacak belgelerin de ortaya çıktığını anlattı.
Hablemitoğlu, MİT Müsteşarı olacaktı
Orakoğlu, şunları kaydetti:
"60'lı yıllardan beri bazı cinayetlerin bir merkezden işlendiğine inanıyorum. Ergenekon'un, Hizbullah, PKK ve Dev-Sol'u kurduğu ve kullandığı görülüyor. Devletin içinde hem derin yapıyı, devletin yetkilerini kullanan grup var. Bazı insanları vaatlerle ele geçiriyor. Türkiye'de darbeler öncesinde çok ciddi sıkıntılar oluyor. Cinayetler işleniyor. Bunlar terör örgütlerini kullanarak yapılıyor. PKK'nın da taşeron bir örgüt olarak kullanılması söz konusu. AK Parti iktidara geldikten sonra eylem yapmayan PKK, 2003 yılında eylemlerini artırdı."
Ankara'da 18 Aralık 2002s tarihinde evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun, MİT Müsteşarı olacağını ve Hablemitoğlu'nun da buna kendisini inandırdığını dile getiren Orakoğlu, cinayetin ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu anlattı.
Türkiye'deki önemli cinayetlerin izleri takip edildiğinde, sonucun sürekli İran'a çıktığını belirten Orakoğlu, "Bu cinayetlerde Gladyo tipi yapılanmalara ulaşamazsınız. Cinayeti işletenler, şüpheleri, özellikle dini özellikleri ön plana çıkan devletlere yönlendirirler" şeklinde konuştu.
Orakoğlu, 28 Şubat sürecinde ordu içinde PKK ile görüşen bir grubu tespit ettiklerini de dile getirdi.
Duruşma, Orakoğlu'nun beyanlarının alınmasıyla devam ediyor.