Burada çaycının kıdem tazminatı bile 225 bin TL
Başbakan Yardımcısı Arınç Anadolu Ajansı'ndan emekli olanlarının kıdem tazminatlarının hayli yüksek olduğunu belirterek, "Başbakan'a 'beni bakanlıktan, milletvekilliğinden de alın şu Anadolu Ajansı'nda bir görev verin" dediğini anlattı.
ANKARA - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların bütçeleri üzerinde milletvekillerinin eleştiri ve sorularını yanıtladı.
Arınç, RTÜK üyelerine kira yardımı yapılmadığını, kurum tarafından kiralanan loimanların üst kurul üyelerine tahsis edildiğini, kira miktarının geçmişte 4 bin TL iken bunun 2 bin 500 TL'ye çekildiğini kaydetti.
Bir milletvekilinin "televizyon yayınlarında yozlaşma var" sözlerine "Haklısınız, sizden daha çok katılıyorum" karşılığını veren Arınç, insan onuru ilkesinin ihlali nedeniyle 270, milli, manevi değerler ve aile yapısının korunması ilkesinin ihlali nedeniyle de 200 müeyyide uygulandığını bildirdi.
Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'nun paralarının İş Bankası'ndan alınarak Halk Bankası'na yatırılmasının kanuni bir zorunluktan kaynaklandığını ifade eden Arınç, Anadolu Ajansı'nın parasının ise şirket olması nedeniyle İş Bankası'na yatırıldığını söyledi.
AA'da kıdem tazminatı
"Anadolu Ajansı'nın özelikle son dönemlerde yaptığı çalışmalar, yüzümüzü ağartacak düzeyde" diyen Arınç, şunları kaydetti:
"Orada 'işten zorla çıkartıldılar, sendikasızlaştırma...' Bütün bunlar konuşuluyor. Ben AA'nın hangi statüde olduğunu bilmezdim. Bana bağlandıktan sonra tanıdım. Meclis'teki muhabirlere, bütün gazetecilere 'ah keşke siz de AA'da çalışsaydınız' diyorum. Onlar da 'amin' diyorlardı. Bir gün de çıktım Sayın Başbakan'a 'beni bakanlıktan, milletvekilliğinden de alın şu Anadolu Ajansı'nda bir görev verin' dedim. 'Niye?' dedi. Çünkü hiç kimse zorla emekli edilmedi. Herkes dilekçesini verdi ve emekli oldu. Böyle bir emekliliği kim istemez, darısı başına İzzet Çetin (CHP Ankara Milletvekili). Çok sevdiğiniz sendika başkanı Ercan Sadık İpekçi, emekli dilekçesini verdi ve Ekim 2011'de emekli oldu. Valiler kendi tazminatlarını düşünsün, genel müdürler emekli olunca ne kadar tazminat alacaklarını düşünsünler, milletvekillerinin zaten böyle bir hakkı yok ama Ercan Sadık İpekçi arkadaşımızın bizden aldığı tazminat 620 bin 966 TL. Yetmiyor, sandıktan da 231 bin 643 TL alıyor. Bizdeki pozisyonu muhabir. Toplam 852 bin 609 TL eline para ödendi. 10 kişiye ödediğimiz tazminat 8 milyon 602 bin TL. İsmail Yılmaz, Genel Müdür Danışmanı, toplam tazminatı 982 bin 674 TL."
Çaycılık yapanın aldığı asgari kıdem tazminatı 225 bin TL
Kıdem tazminatlarına ilişkin örnekler veren Arınç, CHP'li milletvekillerinin "soygun yapmışlar gibi konuşuyorsunuz" sözlerine "Niye heyecanlandınız? Çok kıymetli bunlar. Gökten zembille gelmişler" karşılığını verdi.
AA'da çaycılık yapanın aldığı asgari kıdem tazminat tutarının 225 bin TL olduğunu belirten Arınç, emekli olan 201 kişi için ödenen tazminat tutarının da 61 milyon TL olduğunu bildirdi.
Arınç, "201 kişi 'bir trilyon tazminat aldık ne mutlu bize' dediler. Bize bunların çalışırken maliyeti asgari 14 bin TL idi, yerine aldığımız personelin maliyeti 5 bin TL'ye geçmiyor" dedi.
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü şoförü Bekir Eryılmaz'a sürekli basın kartı verildiğiyle ilgili haberlerin anımsatılması üzerine Arınç, Eryılmaz'a 19 Haziran 1997'de sarı basın kartı verildiğini kaydetti.
Bu yıl 19-20 Haziran'da toplanan komisyonda Eryılmaz'a eski yönetmeliğe göre sürekli basın kartı verilmesi kararlaştırılmışken, kadrosu ile fiili görevi arasındaki fark gözetilerek sürekli basın kartı verilmediğini aktaran Arınç, "Bu saçma sapan yönetmelik de bugünlerde değiştirilecektir" diye konuştu.
Cemaat vakıflarının taşınmazlarını iadesiyle ilgili 1560 müracaat yapıldığını, 176 müracaatın değerlendirildiğini, 71'i için olumlu, 90 taşınmaz için ret kararı verildiğini bildiren Arınç, "Yani her istediklerini kendilerine vermek gibi bir mükellefiyetimiz yok" diye konuştu.
Yıpranma payı
Arınç, gazetecilerin yıpranma payı konusunda kendi çalışmasını bitirdiğini anlatarak, şahsen gazetecilerin yıpranma payının diğer iş kolları da düşünülerek yeniden koyulabileceğini düşündüğünü kaydetti.
Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın aktüerya dengesi, Sosyal Güvenlik Kanunu'nun bütünü, 4 yıl önce kaldırılan bir şeyin 4 yıl sonra nasıl ve hangi amaçla konulabileceği, gazetecilere bir ayrıcalık olup olmayacağı, diğer iş kollarının bundan ne kadar etkileneceğinin araştırdığını söylediğini anımsatan Arınç, "Buna da saygı duymak lazım. Hiçbir yerde 'ben mutlaka yıpranma payı gazetecilere tanınacaktır' demedim. Düşüncelerimi ifade ettim. Bu düşüncelerimin arkasındayım" dedi.
Bunların bir prensip içinde görüşülmesi gerektiğini dile getiren Arınç, "Gelişigüzel 'size böyle bir kıyak yapalım' değil, diğer iş kolları açısından da düşünmemiz gerekiyor" diye konuştu.
Toplantıda, hükümetten beklentilerin dile getirildiğini ancak gazete patronları ile ilgili hiçbir şey konuşulmadığının altını çizen Arınç, şunları kaydetti:
"Bugün gazetecilerin, sendikaları konusunda da yıpranma konusunda da 212 sayılı kanun konusunda da en büyük çilesi bizden değil patronlardan kaynaklanıyor. Ben milyar dolarlık ihalelere girip peşin para yatıran bir insanın, televizyonunda, gazetesinde çalışanlara 6 aydır maaş ödemediği söylüyorum. Gazeteci arkadaşlar bana teşekkür ediyorlar ve 'konuştunuz iki aylık ödendi bir daha söyleyin de diğerleri ödensin' diyorlar. Ancak bunu siz de söyleyin. Kapının önüne konulan gazetecinin hiçbir özgürlüğü yoktur. Anadolu Ajansı'nda biz bunu yapmadık. Orada tek sendika vardı. Benim o sendika ile ilgili sözlerimi eleştirebilirsiniz ama ben iki sendikanın varlığını her yerde iftiharla ilan ettim. Çünkü başka hiçbir gazetede, televizyonda tek bir sendika bile yok. Çünkü patron 'sendikaya girerseniz ne iş ne maaş, kapının önündesiniz' diyor."