Bursa sanayie doydu, yeni hedef turizm…
BURSA'DAN / Ömer Faruk ÇİFTÇİ
Türkiye'nin İstanbul'dan sonra en fazla ihracat yapan ikinci kenti Bursa, yaşanan ekonomik krizin de etkileriyle birlikte bir yol ayrımına geldi. Kenti yönetenlerin ortak kanısı, artık kent sanayie doydu. Yeni sanayi yatırımına sıcak bakılmıyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'nin Gelişen Kentler Zirvesi tanıtım toplantısında yaptığı "25 sanayi bölgesinin yer aldığı Bursa'ya yeni bir sanayi alanı açmayacağız, hatta sanayinin şehrin dışına taşınması için çalışıyoruz" şeklindeki sözleri hafızalarda yerini korurken, buna benzer yeni bir açıklama da Vali Şahabettin Harput'tan geldi. Bursa'nın turizmdeki yol haritasını belirlemek amacıyla gerçekleştirilen Bursa Turizm Çalıştayı'nda, "Osmanlı'ya 130 yıl başkentlik yapmış olan Bursa, artık sanayie doymuştur. Bursa'yı dünyanın önemli turizm merkezlerinden bir haline getirmek istiyoruz" diyen Harput, bu sözleriyle kentin bundan sonraki vizyonunun da ne olması gerektiğini ortaya koydu. Bursa'nın yeni hedefi sanayi kenti kimliğine bir de turizm kenti eklemek. Dahası bacasız sanayi olarak adlandırılan turizmden çok daha fazla pay almak.
2008 yılı başına kadar yoğun bir şekilde yatırım alan ve adeta açılıştan açılışa yetişmekte sıkıntı çekilen bir dönemden sonra yeni yatırımlar krizin de etkisi ile bıçak gibi kesildi. Krizler beraberinde büyük yıkımları getiriyor elbette ama farklı yönlere bakmamızı da sağlıyor. Sürekli yatırım alan bir kent beraberinde birçok sorunu da sorunlarının üzerine ekliyor. Hızla artan nüfus plansız büyümeyi, ardından içinden çıkılamaz altyapı sorunlarına neden oluyor. Bunun en güzel örneği Yıldırım ilçesi. Belediye başkanı ne kadar çaba gösterirse göstersin maalesef fazla yol aldığını söylemeyiz. İlçe kaldırabileceğinin çok çok üzerinde bir yükün altında eziliyor. Bu da yerel yönetimlerin işini güçleştiriyor ve dahası yaşam şartlarının zorlamasına neden oluyor. İkincisi kriz dönemlerinde bir anda binlerce işsizle karşı karşıya kalıyorsunuz ve sosyal yapıda ciddi hasarlar meydana geliyor ki şu anda yaşanan da bu.
Her zaman belirttiğimiz üzere yaşadığımız kriz ilk defa bize ait değil. ABD'den başlayıp dünyayı dolayısıyla da bizi etkisine aldı. Piyasaların hemen düzeleceğini beklemek safdillik olacaktır. Krizde üzerindeki yükleri atarak ayakta kalmaya çalışan işletmeler belirli bir süre bu şekilde faaliyetlerini sürdürecektir. Toparlanma dünya piyasalarında yaşanacak olumlu gelişmelerle başlayacaktır. Yani kriz bizden kaynaklanmadığı gibi çözüm de bizim elimizde değil. Tekrar konumuza dönecek olursak sanayi anlamında yeterince yükünü alan Bursa'nın dönüşümü için bu dönem iyi bir fırsat. Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Ülkü Arıboğan'ın BUSİAD'ın davetlisi olarak geldiği Çekirge toplantısında belirttiği üzere Türkiye sanayi toplumu haline geldi, ancak otobüs de kaçtı. Deniz hoca bunun nedenini de "Dünyanın büyük ülkelerinin sanayi toplumu özelliğini geride bırakıp, bilgi ve teknoloji üretimine başlaması" olarak değerlendiriyor. Prof. Arıboğan, "Artık ürün üretilmiyor, artık alıcı üretiliyor. Ne ürettiğinizin anlamı yok, ne sattığınızın anlamı var. Günümüzde kapitalist sistem insanoğluna her şeyi satıyor. 21. yüzyılın en temel ruhu bu. İnsana ulaşmayı bileceksiniz ve değer yaratmayı öğreneceksiniz" diyor. Bursa bu noktadan hareketle bir yandan tarihi mirasını iyi kullanıp turizm altyapısını tamamlamalı ve yatırımlarını artırmalı diğer yandan da sanayi yapısını sorgulamalıdır. Bilgi ve teknoloji üretimi için katma değeri yüksek üretim modeline doğru adım atılmalıdır. Edinilen tecrübe ve sermaye yapısının ilk adım için yeterli olacağını düşünüyorum.