Cam Tavanı Delenler
Şirketlerde üst ve orta düzey yönetici pozisyonundaki kadın oranı on yılda yüzde 14,4’ten yüzde 19,6’ya yükseldi. Kadın milletvekili oranı yüzde 9,1’den yüzde 19,9’a, büyükelçi oranı yüzde 11,9’dan yüzde 27,3’e, profesör oranı yüzde 27,6’dan yüzde 33,9’a, doçent oranı ise yüzde 32,2’den yüzde 40,8’e çıktı.
Naki BAKIR
Birçok Avrupa ülkesinden önce 1934 yılında seçme ve seçilme hakkını elde eden Türk kadınlarının cinsiyet eşitliği bağlamında siyaset, diplomasi, akademi ve diğer alanlarla birlikte ekonomik ve sosyal hayata katılım ve özellikle iş dünyasında yöneticilik oranı, aradan geçen süre ve nüfustaki erkek-kadın dengesi ile kıyaslandığında hala düşük olmakla birlikte önemli oranda artıyor ve bu artış yıllar itibarıyla istikrarlı bir seyir izliyor.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanırken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 İstatistiklerle Kadın Araştırması ve ekonomik ve sosyal hayata ilişkin diğer çeşitli istatistiki veriler bu konuda katedilen mesafe hakkında somut bulgular ortaya koyuyor. Bunların başında iş dünyasında inisiyatif alan girişimci kadınların oranındaki artış geliyor.
TÜİK Hane halkı İşgücü Araştırması verileri, şirketlerde üst ve orta düzey yönetici pozisyonundaki kadın oranının 2012 yılındaki yüzde 14,4’lük düzeyinden 2022 yılında yüzde 19,6’ya yükseldiğini gösteriyor. Bu da ekonomik ve sosyal hayatta kadınların erkeklerle eşitliği sağlama yolunda azımsanmayacak bir ilerleme anlamına geliyor. TBMM verilerine göre 2023 sonu itibarıyla 599 milletvekili içinde kadın vekil sayısı 119 oldu.
2007’de yüzde 9,1 olan kadın vekil oranı 2023’te yüzde 19,9’a yükseldi. Kadın vekil sayısı toplam nüfustaki erkek-kadın dengesi ile orantısız ve düşük kalmakla birlikte oranındaki yükseliş, seçilme hakkının kullanımında kadınlar lehine önemli bir gelişmeye işaret ediyor. Dışişleri Bakanlığı verilerine göre 2011’de yüzde 11,9 olan kadın büyükelçi oranı, 2023’te yüzde 27,3’e ulaştı, Türkiye’yi dış ülkelerde temsil eden büyükelçiler içinde kadın oranı dörtte biri geçti.
Yükseköğretim İstatistiklerine göre de yükseköğretimde görevli profesörler içinde kadınların 2010-2011 öğretim yılında yüzde 27,6 olan oranı 2022-2023 öğretim yılında yüzde 33,9’a, kadın doçent oranı da yüzde 32,2’den yüzde 40,8’e çıktı. Buna göre profesörlerin üçte biri, doçentlerin ise yarıya yakını kadınlardan oluşuyor.
Bu arada Ar-Ge Faaliyetleri Araştırması sonuçlarına göre, Tam Zaman Eşdeğeri (TZE) cinsinden kadın Ar-Ge personel sayısı, 2022 yılında 93 bin 41 kişi ile toplam sayının yüzde 34,1’ini oluşturdu. Sektörler bazında TZE cinsinden kadın Ar-Ge personel oranı yükseköğretimde yüzde 47,5, kâr amacı olmayan kuruluşların da dâhil edildiği genel devlette yüzde 31, mali ve mali olmayan şirketlerde ise yüzde 27,3 oldu.
Yasama/siyaset, diplomasi, yüksek öğretim, iş dünyası ve ArGe’ye ilişkin bu veriler, artık tüm bu alanlarda üst pozisyonlardaki kişilerin önemli bölümünün kadınlardan oluştuğunu gösteriyor. Bu alanlarda kadın oranındaki artış yavaş olmakla birlikte istikrarlı bir seyir izliyor.
Kadın nüfus erkeklerle denk
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine (ADNKS) göre 2023 sonunda 85 milyon 372 bin 377 olan nüfusun 42 milyon 638 bin 306 kişi ile yüzde 49,9’u kadın. Toplamda erkeklerle yaklaşık denk olan nüfus oranı, kadınların daha uzun yaşaması nedeniyle, 60 ve üzeri yaş grubundan itibaren kadınların lehine değişiyor. Kadın nüfus oranı, 60-74 yaş grubunda yüzde 52,1’e, 90 ve üzerinde yüzde 70,2’e çıkıyor.
Ev kadını sayısında rekor azalma
Ekim-Aralık 2023 dönemi verilerine göre çalışma çağındaki her 3 kadından 2’si hala işgücü dışında yer alıyor. Bu dönemde 30 milyon 588 bin kişi olan toplam “işgücüne dahil olmayan nüfusun” yüzde 69,4 oranındaki 21 milyon 213 bini kadın. Bunun da en büyük bölümünü 8 milyon 606 bin kişi ile ev kadınları oluşturuyor.
Ancak ev kadını sayısında önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 57 bin kişilik azalma, kadınların çalışma yaşamına katılımının ivme kazandığını gösteriyor. Kadın nüfusun 2 milyon 480 bini eğitim/öğretim çağında, 3 milyon 922 binini çalışamaz halde, 1 milyon 334 bini emekli. Bu arada çalışacak durumda olup iş aramayı bırakmış “potansiyel işgücü” tanımına giren 2 milyon 226 bin kişilik bir kadın nüfus bulunuyor.
Diplomanın gücü eşit değil
Aynı eğitim düzeyinde çalışma çağındaki erkek ve kadınlar arasında, işgücüne katılım ve iş bulup çalışma oranında ciddi farklar bulunuyor. Okur yazar olmayan çalışma çağındaki erkeklerde yüzde 26,5’e ulaşan işgücüne katılma oranının, aynı eğitim düzeyindeki kadınlarda yüzde 13,6’da kaldığı görülüyor.
Bu oran; lise altı eğitimlilerde erkeklerde yüzde 64,4, kadınlarda yüzde 26,8; lise mezunlarında erkeklerde yüzde 71,9, kadınlarda sadece yüzde 38,2, mesleki teknik lise mezunlarında erkeklerde yüzde 82,3, kadınlarda yüzde 44,7. Üniversite mezunlarında da erkeklerde yüzde 85,4’e varan işgücüne katılımın kadınlarda yüzde 69’la hala çok daha düşük olduğu dikkati çekiyor. İstihdam oranında da aynı eğitim düzeyindekiler arasındaki denge kadınlar aleyhine bulunuyor.
Okur yazar olmayan erkeklerde yüzde 24,2 olan istihdama katılım oranı, kadınlarda yüzde 13,1’de kalıyor. Bu oranın, lise altı eğitimlilerde erkeklerde yüzde 59,7, kadınlarda yüzde 24,3, lise mezunlarında erkeklerde yüzde 65,7, kadınlarda yüzde 31,9, üniversite mezunlarında da erkeklerde yüzde 80,1, kadınlarda yüzde 60,7 olduğu görülüyor.
Kadının iş bulması daha zor
Bir diğer olumsuz gösterge ise kadınların erkeklere göre daha zor iş bulabildiği yönünde. 2023’ün son çeyreğine ilişkin verilere göre kronik işsizlik kadınlarda daha yüksek. Toplam işsizlerin yüzde 46’sını kadınlar oluştururken, bir yıldan daha az süredir iş arayan işsizlerin yüzde 42,5’ini, bir yıldan uzun süredir iş arayanların ise yüzde 59,5’ünü kadınlar oluşturuyor. Erkek işsizlerin yüzde 16’sı bir yıldan uzun süredir iş ararken, kadın işsizlerde bir yıldan uzun süredir iş arayanların oranı yüzde 27’ye yükseliyor.
Kadınlar daha uzun yaşıyor
Hayat Tabloları sonuçlarına göre, doğuşta beklenen yaşam süresi 2020-2022 döneminde kadınlarda 80,3, erkeklerde 74,8 yıl. Genel olarak kadınların erkeklerden daha uzun ve doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,5 yıl.Belirli bir yaştaki kişinin günlük hayattaki faaliyetlerini sınırlandıracak bir sağlık sorunu olmadan yaşaması beklenen yıl sayısını ifade eden sağlıklı yaşam süresi ise 2020- 2022 döneminde sıfır yaşında bulunan bir kişi için kadınlarda 57 yıl, erkeklerde 59,7 yıl. Buna göre, erkeklerin doğuşta sağlıklı yaşam süresinin kadınlardan 2,7 yıl daha uzun.
Ortalama eğitim süresi kadınlarda 8,5 yıl
Ulusal Eğitim İstatistiklerine göre, ortalama eğitim süresi her iki cinste yıllara göre arttı. 2011 yılında kadınlarda 6,4 yıl, erkeklerde 8,3 yıl ve Türkiye geneli için 7,3 yıl olan ortalama eğitim süresi, 2022 yılında kadınlarda 8,5 yıl, erkeklerde 10 yıl ve toplamda 9,2 yıl oldu.
En az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve üzeri yaştaki nüfusun toplam nüfusta 2008 yılı itibarıyla yüzde 75,1 olan oranı 2022 yılında yüzde 91,3’e çıkarken, bu oran kadınlarda yüzde 67,5’den yüzde 86,7’ye, erkeklerde yüzde 82,8’den, yüzde 96,1’e yükseldi.
Yüksekokul ve fakülte, yüksek lisans ve doktora mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştaki nüfusun toplam nüfustaki oranı, 2008-2022 döneminde yüzde 9,1’den yüzde 23,5’e çıkarken, bu oranın kadınlarda yüzde 7,1’den yüzde 21,6’ya, erkeklerde yüzde 11,2’den yüzde 25,5’e çıktığı görüldü. Buna göre yüksek öğrenimlilerin oranı kadınlarda daha yüksek oranda arttı.
Erkekle kazanç farkı
Cinsiyetler arasında erkek lehine ücret veya kazanç farkı bulunuyor. Kazanç Yapısı İstatistiklerine göre, yıllık ortalama brüt ücret-maaş ile hesaplanan gösterge için en yüksek fark yüzde 17,1 ile yükseköğretim, en düşük fark yüzde 12,4 ile yine ilkokul mezunları ve altında.
Yıllık ortalama brüt kazançla hesaplanan gösterge için ise fark ise yüzde 19,6 ile en yüksek lise, yüzde 14,5’le en düşük ilkokul ve altı mezunlarda. Cinsiyetler arası ücret veya kazanç farkı, erkek-kadın arası ücret/kazanç farkının erkek ücret/kazancına oranı olarak tanımlanıyor.
Ortalama evlilik yaşı 25,7
Evlenme İstatistiklerine göre ilk resmi evliliğini 2023 yılında yapanlarda ortalama evlenme yaşı kadınlarda 25,7, erkeklerde 28,3 oldu. Ortalama ilk evlenme yaşının en yüksek olduğu il, kadınlarda 29 yaş, erkeklerde 32,7 ile Tunceli, en düşük olduğu il ise kadınlarda 22,9 yaş ile Ağrı, erkeklerde 26,2 yaş ile Şanlıurfa.
Kadınların yüzde 16,2’sinin eğitim düzeyleri eşlerinden daha yüksek. Kadınların yüzde 38,9’u kendilerinden daha yüksek eğitimli, yüzde 42,8’nin ise aynı eğitim seviyesindekilerle evli.Boşanma İstatistiklerine göre 2023 yılında kesinleşen boşanma davalarında çocukların velayetinin yüzde 74,9 oranı ile çoğunlukla anneye verildiği görüldü.
Kadınlarda obezite oranı % 23,6
Türkiye Sağlık Araştırması sonuçlarına göre boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde, 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 20,2’sinin obez, yüzde 35,6’sının ise obez öncesi durumda olduğu görüldü. Obez bireylerin oranı cinsiyete göre incelendiğinde, kadınların yüzde 23,6’sının obez ve yüzde 30,9’unun obez öncesi durumda, erkeklerin yüzde 16,8’inin obez ve yüzde 40,4’ünün obez öncesi durumda olduğu saptandı.
İnternet kullanım oranı % 83,3
Hane halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında 16-74 yaş grubundaki bireylerin internet kullanım oranı yüzde 87,1 oldu. Bu oran kadınlarda yüzde 83,3, erkeklerde yüzde 90,9 olarak gerçekleşti.
Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında, yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvensiz hissedenlerin oranı toplamda yüzde 18,9 olurken, bu oran kadınlarda yüzde 27,4, erkeklerde yüzde 10,2 çıktı. Evde yalnız olduklarında kendilerini güvensiz hissedenlerin oranı 2023 yılında yüzde 4,6 olarak ölçüldü. Bu oran kadınlarda yüzde 6,3, erkeklerde yüzde 2,7 oldu.
İstatistiklerle ekonomide kadın
TÜİK’in açıkladığı 2023 İstatistiklerle Kadın araştırmasına göre ekonomi ve çalışma yaşamına katılımı giderek artan kadınlar, toplumsal eşitlikte erkeklere göre hala geride, ancak makas yavaş da olsa giderek kapanıyor.
TÜİK’in Aralık 2023 işgücü verilerine göre çalışma çağındaki toplam 65 milyon 683 bin kişinin yüzde 50,5 oranındaki 33 milyon 175 bini kadın. Buna karşılık çalışma çağındaki kadın nüfusta işgücüne katılanlar sadece 11 milyon 894 bin kişi. Erkeklerin yüzde 71,9’u işgücüne katılırken, bu oran kadınlarda yüzde 35,9’da kalıyor. Türkiye, kadının iş gücüne katılımda OECD ülkelerinin hala gerisinde. İşgücüne dahil kadınların da 10 milyon 426 bini çalışıyor. Erkeklerde yüzde 66,7 olan istihdam oranı kadınlarda yüzde 31,4, erkeklerde yüzde 8,9 olan işsizlik oranı kadınlarda yüzde 12,3.
Ancak bir yıl önceye göre çalışma çağındaki kadın sayısı 297 bin, işgücüne dahil kadın sayısında 157 bin artarken, istihdamdaki kadın sayısının 400 bin kişi arttığı, işsiz kadın sayısının 243 bin kişi azaldığına ilişkin veriler bu konuda pozitif bir gelişmeyi ortaya koyuyor. Son bir yılda kadınlarda işgücüne katılım oranı 0,2 puan, istihdama katılım oranı 0,9 puan artarken, işsizlik oranının 2,3 puan düştüğü görülüyor.