Çek Mevzuatında Yeni Düzenleme
Av. Serap Zuvin / Av. Didem Meray
Karşılıksız çek konusu ticaret hayatında önemli sorunlara yol açmakta olup, yürürlükten kaldırılan 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ("3167 Sayılı Kanun") bu sorunlara çözüm getirmekten uzak kalmıştır. Çek hamillerinin yanı sıra piyasayı ve ticaret dünyasını da koruması amacıyla hazırlanan 14 Aralık 2009 tarihli ve 5941 sayılı yeni Çek Kanunu ("Kanun"), 20 Aralık 2009 tarihli ve 27438 sayılı Resmi Gazete'de yayımı tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Kanun, çek defterlerinin içeriklerine, çeklerin düzenlemesine ve kullanımına ilişkin hükümler içermekte olup; çekin güvenilir bir ödeme aracı olmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Kanunda çek hamillerinin korunmalarına ilişkin hükümler ile çekin karşılıksız çıkması ve diğer yükümlülüklere aykırılık hallerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımlar ayrıca belirtilmiş olup, getirilen düzenlemelerde özellikle bankaların sorumluluğunun arttırıldığı dikkatleri çekmektedir.
Çek hesabı açılması aşamasında bankaların araştırma yükümlülüğü
Kanunda yer alan düzenlemeler kapsamında, mudileri çek hesabı açtırırken, bankaların gösterecekleri özen yükümlülükleri ve bu yükümlülükler doğrultusunda sorumlulukları 3167 Sayılı Kanun'a göre ağırlaştırılmıştır. Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını Kanun hükümlerine uygun olarak araştırmanın yanı sıra, ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni de göstermek zorundadırlar. Görüleceği üzere, 3167 Sayılı Kanun'daki düzenleme ile kıyaslandığında bankalar aleyhine fevkalade arttırılmış bir özen borcudur.
Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin adli sicil kayıtlarını, açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkar olanların ise esnaf ve sanatkar sicili kayıtlarını alma yükümlülüğündedirler. Çek hesabının kapatılması halinde ise sayılan belgeleri, hesabin kapatıldığı tarihten itibaren 10 (on) yıl süreyle saklamakla yükümlüdürler. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişilerin Türkiye'de bir tebligat adresi bildirmeleri gerekmektedir. Banka, kendisine bildirilen bu adresleri, çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde talebi üzerine hamile vermekle yükümlüdür.
Çek hesabi açılmasını veya mevcut çek hesabından çek defteri verilmesini isteyenlerin, yapacakları her başvuruda tacir veya esnaf veya sanatkar olup olmadığı ve kendileri hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunmaları gerekmektedir. Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan gerçek kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlü olup, bu gerçek kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz. Tüzel kişiler adına verilecek yazılı beyanda, tüzel kişinin yönetim organında görev yapan, temsilcisi olan veya imza yetkilisi olan kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığının ayrıca belirtilmesi gerekmektedir. Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında bulunduğu, temsilcisi olduğu veya imza yetkilisi olan tüzel kişiye çek defteri verilemeyecektir. Bu nedenle, şirketlerin imza yetkililerini seçerken bu hususu mutlaka gözetmeleri gerekir.
Tacir çeki ve hamiline çek hesabı
3167 Sayılı Kanun, tüm çekler için örnek yaprak düzeni getirirken Kanun, "tacir çeki" ile "tacir olmayan kişinin" çekini ayırmıştır. Kanun'a göre, tacir olmayan kişi, kendi adına ancak gerçek kişi çeki düzenleyebilir, tacir çeki düzenleyemez. Tacir ise iştigal ettiği ticari faaliyetin dışında kalan ilişkilerle ilgili tacir çeki düzenleyemez. Bu düzenlemeye aykırı davranış halinde Kanun, tacire 6 (altı) aydan 2 (iki) yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Kanun, tacir olmayan gerçek kişinin tacir çeki kullanması halinde gerçek kişinin cezai sorumluluğunu düzenlememiştir. Böyle bir durumda, tacir çekinin tacir olmayan gerçek bir kişi tarafından kullanılmasında, banka görevlisinin sorumluluğuna gitmiştir. Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli (50) günden yüzeli (150) güne kadar adli para cezası hükmolunacağı düzenlenmiştir.
Kanun, hamiline düzenlenecek olan çeklerin, diğer çek defterlerinden açıkça ayırt edilebilecek şekilde basılmasını öngörmüştür. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesaplarının açılması gerekmekte olup, hamiline düzenlenecek çek, sadece hamiline çek defteri yaprakları kullanılmak suretiyle düzenlenir. Çek yapraklarının üzerinde "hamiline" ibaresinin matbu olarak yer almasını Kanun ayrıca belirtmiştir.
Kanunun 2 / 6'ncı maddesine göre çek defterlerinin baskı şekillerini de konu alan Çek Defterlerinin Baskı Şekillerine, Bankaların Hamiline Yükümlü Olduğu Miktar ile Çek Düzenleme ve Çek Hesabı Açma Yasağı Kararlarının Bildirilmesine ve Duyurulmasına İlişkin Tebliğ ("Tebliğ") de düzenlenmiştir. Tebliğe göre bankalar tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekleri açıkça ayırt edilebilecek şekilde ve Tebliğ'de belirtilen esaslara göre bastırmakla yükümlüdür. Kanun bankalara, hamiline çek yaprağı kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri halinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç 1 (bir) hafta içinde ilgili yerdeki Cumhuriyet Başsavcılığı'na ve Gelir İdaresi Başkanlığı'na bildirmek yükümlülüğü getirmiştir. Kanun, hamiline çek defteri yaprağı kullanmaksızın hamiline çek düzenleyen kişinin, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, 1 (bir) yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağını düzenlemiştir. Düzenlemelerden anlaşılacağı üzerine Kanun, hamiline düzenlenecek çekleri diğer çeklerden şeklen ayırmayı hüküm altına almış olup, bankaların da bu konuda takipçi olmasını ve hamiline çek düzenlenmesine aykırı işlemleri ilgili makama bildirme görevini üstlenmesini öngörmüştür.
Çek yaprağında yer alacak hususlar
Kanunda çek defterinin her bir yaprağında yer alacak hususlar ayrı ayrı gösterilmiştir. Çek defterinin her bir yaprağına, çek hesabının numarası, çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı, çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası, yazılmalıdır. Burada özellikle, tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadının tam olarak çek yaprağı üzerinde yazılı olmasına dikkat edilmelidir. 3167 sayılı kanunun uygulamasında bir tüzel kişi adına çek düzenleyen gerçek kişinin kimliği çoğu zaman çek yaprağı üzerindeki bilgilerden anlaşılmamaktaydı ve bu durum, çek yaprağında bahsedilen tüzel kişinin, adına düzenlenen çeke sahip çıkmamasına neden olmaktaydı. Bu yetersizliğin önüne geçebilmek için Kanun, tacir olsun veya olmasın, bir tüzel kişi adına çek düzenleyen gerçek kişinin ad ve soyadının düzenlenen çek üzerinde açıkça yazılmasını sağlamıştır.
Karşılıksız çekte bankanın sorumluluğu
Bankaya ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde banka görevlileri bu çekle ilgili olarak "karşılıksızdır" işlemi yapmakla yükümlüdür ancak bu yükümlülüğün yerine getirilmesi, ibraz eden hamilin talepte bulunması halinde mümkündür. Buna göre banka, hamile talep ettiği takdirde, süresinde ibraz edilen her bir çek yaprağı için karşılığının hiç bulunmaması halinde çek bedeli 600 TL veya üzerinde ise 600 TL; bedel bu tutarın altındaysa çek bedelini ödemekle yükümlüdür. Muhatap banka, belirtildiği üzere ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil, kısmi ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi halinde, "karşılıksızdır" işlemini yapmakla yükümlüdür.
Bu düzenleme ile bankaların çek üzerindeki sorumluluğu arttırılmıştır. Kanun, bankalara defter başına 15.000 TL gibi bir yükümlülük getirdiğinden, bankanın çek hesabı açtırmak için başvuran her başvuru sahibi adına çek hesabı açmasını engellemeyi amaçlamaktadır.
Hamile karşı cezai sorumluluk
Yeni düzenlemeye göre, karşılıksızdır işlemi yapılmasına neden olan kişi hakkında sadece adli para cezası öngörülmüştür. Hamilin şikayeti üzerine her bir çekle ilgili olarak 1500 (bin beş yüz) güne kadar adli para cezasına hükmolunacağı düzenlenmiştir. Bilindiği üzere bu ceza, gün para cezası sistemine göre düzenlenmekte olup, suçun ağırlığına göre belli aralıkta gün sayısı belirlenmektedir. Hükmedilecek adli para cezası çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Bu ceza hükmüyle güdülen amaç alacaklının çeke bağlanmış olan alacağının ödenmesinin sağlanmasıdır. Adli para cezasına hükmeden mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına ya da bu yasak halihazırda varsa yasağın devamına (güvenlik tedbiri) hükmedebilmektedir. Kanun'daki düzenlemeye göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması halinde bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çekin karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür. Kanun'da, 3167 Sayılı Kanunda yer alan düzenlemenin aksine, karşılıksızdır işlemi yapılmasına neden olan kişi hakkında hapis cezası öngörülmemiştir.
Vadeli çek uygulaması
Kanunda çekin karşılığının, Türk Ticaret Kanunu'nun 707'nci maddesi uyarınca, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce kısmen veya tamamen ödenmemiş olması halinde, bu çekle ilgili olarak hukuki takip yapılamayacağı düzenlenmiştir. Bu tür çeklerde, yani keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çeklerde, ibraz süresinin başlangıcı çekin gerçekte tedavüle çıkarıldığı tarih değil, çekte keşide günü olarak gösterilen tarihtir. Bu hüküm göstermektedir ki, bugüne değin bir ödeme vasıtası olarak kabul edilen çeklerin niteliği değişmiş, artık bir kredi aracı haline gelmiştir.
Çekte vekalet yasağı
Kanun ile bir başkasına vekaleten çek düzenlenmesi yasaklanmıştır. Bu yasağa rağmen vekaleten çek düzenlenmesi halinde çek hesabı sahibinin sorumluluktan kurtulması söz konusu değildir.
Karşılıksız kalan çekte etkin pişmanlık
Karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle beraber ödeyen kişi hakkında soruşturma aşamasında "kovuşturmaya yer olmadığına", kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından "davanın düşmesine", mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra ise yine mahkeme tarafından "hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına" karar verilecektir. Şikayetçinin şikayetinden vazgeçme halinde de aynı usul uygulanır.
Yeni kanuna geçiş süreci
Yeni çek defteri
Kanun, bankalara, 1 Temmuz 2010 tarihine kadar müşterilerine yeni çek defterlerini vermelerini ve ellerindeki eski çek defterlerini imha etmelerini emretmektedir. Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bilindiği üzere işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da hiç kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbirine hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar. Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
Vadeden önce ibraz
Kanun, 31 Aralık 2011 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazını geçersiz kabul etmiştir. Kanun, çekin gününden önce ibrazını 31 Aralık 2011 tarihine kadar yasaklamış olup, keşide tarihinden önce bankaya ibraz edilen çekler için işlem yapılmasını engellemiştir. Yeni düzenleme, Türk Ticaret Kanunu'nun 707'nci maddesinin yukarıda belirtilen tarihe kadar uygulanamayacağını göstermektedir.
Anlaşma veya taahhütname ile hükmün infazının ertelenmesi
1 Kasım 2009 tarihi itibarıyla hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkum olan kişilerin şikayet eden taraf ile anlaşmaları halinde hükmün infazı durdurulacaktır. Anlaşma yolu dışında yukarıda bahsedilen kişilere getirilen diğer bir fırsat ise tek taraflı olarak borcun ödenmesinin taahhüt edilmesidir. Bu hüküm uyarınca hazırlanan ve ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerle ödeneceğini gösterir taahhütnamenin Cumhuriyet Başsavcılığı veya mahkemeye verilmesi halinde, anlaşma aranmaksızın taahhütnamede belirtilen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Çek düzenleyenin borcunun belirli vadeler ile ödeneceğini gösteren taahhütnamenin ödeme süresi bu taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren 2 (iki) yılı geçemez. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksidi borcun üçte birinden az olamaz. Anlaşmaya varılmış olması şikayetçi bakımından şikayetinin geri alınması sonucunu doğurmaz. Bu yazılı anlaşma veya taahhütnamenin 1 Nisan 2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve ilgili mercilere verilmiş olması aranmaktadır.
Kanaatimizce, ödenmesi gereken miktarın belirli vadelerle ödeneceğini gösterir taahhütnamede bu miktarların ödeme tarihleri ile birlikte açıkça gösterilmesi gerekmektedir; aksi takdirde ileride tartışmalı durumların ortaya çıkmasına sebebiyet verilebilir.
Vadeli ödemeye ilişkin anlaşmanın gereği gibi ifa edilmesi ve ödenmesi gereken miktarın ödenmiş olması halinde kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. Şikayetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya taahhüde uyulmadığının tespiti halinde, soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilir.
Görüldüğü üzere yeni kanun çek uygulamasında köklü değişiklikler yapmaktadır. Bir taraftan karşılıksız çek sebebiyle hapis cezasını kaldırırken, diğer taraftan bazı ağır yaptırımları da beraberinde getirmiştir. Getirilen değişikliklerin problemleri çözme konusunda etkili olup olamayacağı önümüzdeki yeni dönem uygulamalarıyla belirlenecektir.
(1) 03.04.1985 tarihli, 18714 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 19.03.1985 tarihli ve 3167 sayılı Kanun.
(2) 20.01.2010 tarihli ve 27468 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2010/2 sayılı Tebliğ.