Çevre düzeni planları neden başarısız oldu?
Ayhan TURAN / Şehir ve Bölge Plancıları Odası Trabzon İl Temsilcisi
Ülkemizin her köşesinde çevre düzeni planı yapmayı ve onamayı hedefleyen Çevre ve Orman Bakanlığı'nın bu politikası başarısızlıkla sonuçlanmış durumda. Başarısızlığın temelinde bakanlığın ismine dayalı olarak aldığı yetkiyle Çevre Düzeni Planı (ÇDP) yoluyla imarcılığa soyunması yatıyor. Bakanlığın imarcılık anlayışında ise çevre koruma kararları yerine kalkınma kararlarına odaklanma eğilimi egemen.
Çevre "etraf " anlamında bölge ve havza gibi mekânları tanımladığı gibi, bütün canlıları ve doğal alanı kapsayan biyolojik temelli bir anlamı da içeriyor. Birinci anlam insan merkezli fiziksel planlamayı ikinci anlam ise insanı da içeren biyolojik ve ekolojik merkezli "çevre duyarlı planlama"yı çağrıştırıyor. İkinci anlam bakanlığın tanım, görev ve yetkileriyle örtüşüyor.
Bakanlıktan ekolojik bir yaklaşımla sürdürülebilir kalkınma hedefli, kalkınırken çevreyi koruma politikası güden bir planlama yapması beklenirdi. Ancak bakanlık bunun yerine sanayi, ticaret, konut gibi işlev alanları tanımlayan bir imarcılık anlayışına yöneliyor. İmar Bakanlığı rolü oynanıyor. Oysa ÇDP'de amaç sürdürülebilir çevre, açıkçası doğayı kirletmeden tüketirken gelecek kuşaklar ve canlılar için de yaşam alanı ayırma çabasıdır.
Bakanlığın başarısızlığındaki en büyük etmen ise "ülke fiziki planları"ndan sonra gelen Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından yapılıp onanan "Bölge Planları'nın (BP) olmayışı. Planlar, bölge potansiyeli kullanarak bölgelerarası dengeli gelişmeyi sağlama; kamu yatırımlarının ve özel sermayenin nerelerde konumlanacağını belirleme gibi ana stratejileri içeriyor.
ÇDP' de planların kademeli birlikteliği gereği hukuken kalkınma kararlarının bölge planından alınması gerekiyor. Tabiri caizse çevre düzeni planları BP'nin kalkınma kararları karşısında çevreyi korumada panzehir oluşturuyor. BP olmayınca DPT'nin görev alanına girildi. ÇDP' de kalkınma amaçlı ekonomik kararlar alma yönünde bölge olarak birtakım senaryolar üretildi. Yerleşmelere yeni bir kentsel ve ticari kademelenmeyle yeni roller verildi. Tarım, balıkçılık, ticaret gibi. ulaşım, demiryolu ağına varıncaya kadar planlandı. Oysa bu kararlar diğer bakanlıkların programlarında olmadığından uygulama şansı yoktu. Bu senaryolara Doğu Karadeniz Bölgesi'nde de tepki duyuldu. Kademelenme ve roller beğenilmedi. Tepkiler aslında rekabetin ötesinde BP ile bölgesel yatırımlar yönünde karar mekanizmalarının geliştirilmesi gereğini vurguluyor. Karadeniz Bölgesi gelişme hakkını kullanma adına uygulanabilir bir bölge planı istiyor.