CHP'den 'Uludere' raporu

CHP'li 6 milletvekili tarafından hazırlanan Uludere Raporu'nda, "Olay öncesi kaçağa gidenlerin olduğu Jandarma başta olmak üzere herkes tarafından bilinmektedir. Bombardıman boyunca köylülerin yardım isteyen telefonlarına askerlerce yeterli duyarlılık gös

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP'li altı milletvekili tarafından hazırlanan Uludere Raporu'nda, "Olay öncesi kaçağa gidenlerin olduğu jandarma başta olmak üzere herkes tarafından bilinmektedir.Bombardıman boyunca köylülerin yardım isteyen telefonlarına askerlerce yeterli duyarlılık gösterilmediği tespit edilmiştir. Bombardıman sonrasında yetkililer yurttaşlara yardım ve destekte bulunmamışlardır" tespiti yapıldı.

28 Aralık 2011 tarihinde Uludere'ye giden CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Hasan Ören, Muğla Milletvekili Nurettin Demir, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Adıyaman Milletvekili Salih Fırat, Ordu Milletvekili İdris Yıldız tarafından raporda, şu tespitler yapıldı:

"Olay öncesi kaçağa gidenlerin olduğu jandarma başta olmak üzere herkes tarafından bilinmektedir. O gün de sınırın ötesine gidenler 40 civarında bir insan topluluğudur ve olağan günlerin bir bölü 4'ü kadardır. Akşam dönenlerin kaçakçılar olduğu bilinebilirdir.

Akşam geçiş noktalarının tümünün ilk defa askerler tarafından tutulduğu ve uyarılara rağmen açılmadığı tespit edilmiştir.

Kaçakçıların 70 katır ile dönmesinin de gelenlerin terörist değil, kaçakçılar olduğunu bilinebilir hale getirdiği tartışmasızdır.

Köylülerin güzergâhının Irak tarafının açık ve düzlük olduğu, örgüt mensuplarının askerler tarafından gece görüş dürbünü vb. araçlarla kolayca tespit edilebileceği dikkate alındığında gelenlerin köylü yurttaşlar olduğu bilinebilirdir.

Operasyon öncesi köy muhtarı ve koruculara bilgi verilmediği, sınırın ötesine geçen kaçakçı olup olmadığına dair soru sorulmadığı tespit edilmiştir.

Kaçakçı gruba terörist zannıyla işaret fişeği ve top atışı yapıldığı halde grubun dağılmaması ve ilerlemesinin durumu aydınlığa kavuşturduğu ve bu andan sonra operasyon yapılmaması gerekirdi.

Bombardıman boyunca köylülerin yardım isteyen telefonlarına askerlerce yeterli duyarlılık gösterilmediği tespit edilmiştir.

Bombardıman sonrasında yetkililer yurttaşlara yardım ve destekte bulunmamışlardır. Telefonla dahi irtibata kapalı tutum almışlardır.

Şimdiye kadar kaçakçıların hareket ettiği söz konusu güzergâhta örgüt mensupları ile hiçbir çatışma yaşanmadığı tespit edilmiştir.

Nihayet operasyon bittiği halde ambulansların gelmemesi ölü sayısını artırmış; can kaybını çoğaltmıştır.

Köylülerin daha sonradan hayatını kaybedecek kimi yaralıları katır sırtında kilometrelerce taşıdığı ve bu nedenle ölümlerin olduğu tespit edilmiştir.

Olay mahalline giden köylülerden bazıları 'cenazeleri almaya gittiklerinde çok kötü bir yanık ve ağır koku duyduklarını gözlerinde ve yüzlerinde kızarıklıklar meydana geldiğini' belirttiler.

Askeri bombardıman sonunda ölenlerin kaçakçı köylüler olduğu açıkça ortaya çıktığı halde hükümetten özür gelmemesi ve bilakis 'operasyon kazası' gibi duygu yoksunu resmi demeçler verilmesi halktaki üzüntü ve öfkeyi artırmıştır."

"Telefon trafiği incelenmeli"

TBMM bünyesinde Uludere Olayı Araştırma Komisyonu kurulması önerilen raporda, diğer öneriler şöyle sıralandı:

"Ölenlerin ailelerinden derhal özür dilenmelidir.

Olay sonrasında ambulans gönderilmemesi iddiaları araştırılarak tespit halinde yerel yetkililer hakkında ölüme yol açmaktan inceleme başlatılmalıdır.

Olay hakkında yerel askeri yetkililer hakkında geçiş noktalarının tutulması sebebiyle idari soruşturma açılmalıdır.

MİT ve istihbarat teşkilatlarının ve bölgede faal ajanların olay günü istihbarat ve ihbar akışı, istihbaratların değerlendirilme yöntemi ve operasyon için düğmeye basılması süreci tüm şeffaflığıyla kamuoyuna açıklanmalıdır.

Sınır ticaretinin yasallaşması için çözümler aranmalıdır.

Köylüler ile yerel askeri yetkililer arasındaki telefon trafiği incelenmelidir.

Acılı aileler tazminatı şu aşamada reddetse de yöre halkının korkunç fakirliği özellikle dikkate alınarak tazminat ödenmeli ve acı ve kayıpların manevi yönden en azından bir parça telafisi bu şekilde sağlanmalıdır. Hükümet bu olayın sorumluluğunu üstlenmeli ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz hemen istifa etmelidir. Ayrıca İçişleri ve Milli Savunma Bakanı hakkında gensoru verilmelidir."

Bu konularda ilginizi çekebilir