Çiçek'ten HSYK için "Anayasa" mesajı

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Köklü çözüm HSYK ile ilgili anayasa değişikliğini yapmaktır. Zaman geçmiş değil, her zaman yapılabilir" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TBMM - TBMM Başkanı Cemil Çiçek, NTV'de yayınlanan "Mehmet Barlas ile 45 Dakika" programında soruları yanıtladı. 

Yargıdaki tartışmalara değinen Çiçek, Türkiye'de, hukuk meselesinin uzun zamandan beri gözardı edilip her şeyin siyaseten tartışıldığı bir süreç yaşandığını belirtti. 

Yargının kendisinin de siyasetçilerin de Anayasa'nın 138. maddesini ihlal ettiğini kaydeden Çiçek, "Sanki bunu kimse bilmiyor da ilk ben söyledim. Görülmekte olan davalarla ilgili konuşulmadığını kimse söyleyebilir mi? Grup toplantıları, Genel Kurul dahil, yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili karşılıklı bir alay suçlama oldu" dedi. 

HSYK ile ilgili Anayasa değişikliği için fırsatın kaçmadığını belirten Çiçek, "Bir sorunu çözerek geleceğe yürümemiz lazım, soruna yeni sorunlar ekleyerek değil. Köklü çözüm HSYK ile ilgili anayasa değişikliğini yapmaktır. Zaman geçmiş değil her zaman yapılabilir" ifadesini kullandı. 

Anayasa değişikliğinin, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda, HSYK ile ilgili partilerin yüzde 98 anlaştığı metin üzerinden yapılabileceğini söyleyen Çiçek, "Sorunları çözerek değil öteleyerek geçici çözümler bulmaya çalışıyoruz" diye konuştu. 

Çiçek, yargıda şu an yaşanan sıkıntının sadece yargı ile sınırı kalmadığını, yargının önemli bir kısmının bu tartışmalardan rahatsız olduğunu; tartışmaların iş dünyasının kimyasını bozduğunu; Türkiye'nin dış dünyada da olumsuz yönde etkilendiğini söyledi. 

Çiçek,  "Medya patronlarını çağırsanız, önce bu uzlaşmayı, kavgasızlığı medyaya kabul ettirseniz çözüm olabilir mi?" sorusuna, "Kabul edebilirler mi, kabul edip gereğini yapabilirler mi ona bakmak lazım" karşılığını verdi. 

Çiçek, bir soru üzerine, "Ardarda seçimlere var ve siyasi tansiyon 2014'te yüksek seyredecek gibi geliyor bana" dedi. 

HSYK teklifinin Genel Kurul'da kabul edilmesi durumunda Cumhurbaşkanı'nın tavrının ne olacağıyla ilgili soruya Çiçek, "Onu bilemiyoruz, kendi takdiri" karşılığını verdi. 

Gelen teklifte bazı maddelerin komisyonda değiştiğini belirten Çiçek, "Teklifin tümünün anayasaya aykırı olduğu yönünde ana muhalefetten ve kamuoyundan gelen itirazlar var. Bazı düzeltmeler oldu, kifayet ediyor mu etmiyor mu bilemiyorum. Genel Kurul'da ne olacak, bunları da görmek gerekiyor" dedi. 

HSYK ile ilgili kanun teklifine ilişkin sorular üzerine çoğulcu bir yapının temin edilmesinin önemine işaret eden Çiçek, "Vakit geçmedi. Her zaman fırsat bulabiliriz. Dört partinin büyük ölçüde uzlaştığı, üzerinde biraz daha değişiklik yapılarak bir anayasa değişikliği yapabilsek hiç olmazsa bu konuyu bari Türkiye'nin gündeminden köklü bir şekilde çıkarmış oluruz" dedi.  

Çiçek, "Deneyimli bir siyasetçi olarak, paralel devlet, yargıçlar vesayeti tartışmaları var. Bir de aynı kesimlerden insanların birden bire yolları ayrılıyor, cemaat, AK Parti gerginliği denilen. Bunlara ne diyorsunuz?" sorusunu yanıtlarken de şunları kaydetti: 

"Türkiye ile ilgili bir fotoğraf çıkmış oluyor. 'Tavaya sapı evden takarlar' diye bizim oralarda bir söz var. Türkiye demokraside mesafe kat etti, bu kadar reform yaptı. Hakikaten de yapıldı, çok da uğraşıldı. 57. hükümette 4 tane uyum paketi çıktı. Anayasa değiştirildi, alan düzenlemeleri yapıldı. Türkiye bundan dolayı AB'den övgüler aldı, müzakere tarihi aldı, ilerleme raporlarında Türkiye ile ilgili çok güzel sözler söylendi. Bunlar Türkiye'yi tüm dünyada belli bir noktaya getirmişti. Şimdi geldiğimiz noktada bandı tekrar başa sarar hale geldik. Bu iyi bir hal midir? Bugünkü durumdan, görüntüden, karşılaştığımız sıkıntılardan kim memnun, buna bir bakmak lazım." 

"Çözümü uzlaşarak bulacağız, kavga ederek değil" 

Türkiye'nin İslam dünyasında, huzur ve istikrar içinde yaşayan, kendi inançları ile demokratik değerleri bağdaştırmış örnek bir ülke durumunda iken bir tartışmanın, sıkıntının, karamsarlığın içine itildiğini ifade eden Çiçek, bu karışıklıkların neden hep İslam ülkelerinde yaşandığının da sorgulanması gerektiğini belirtti.  

ABD'de de kısa süre önce bütçenin reddedilmesi ile devletin kilitlendiğinin ifade edilmesi üzerine Çiçek, "Kilitlendi ama kimsenin aklına demokrasiden vazgeçmek, demokrasi dışı arayışlar gelmedi" dedi.  

ABD'nin bu duruma çözümü demokrasi içinde bulduğunu vurgulayan Çiçek, şöyle devam etti: 

"Bizim kullandığımız terminolojiye bakarsanız, Türkiye'de olup bitenlere; demokrasi içinde çözümden ziyade 'darbe' diyoruz, 'paralel devlet' diyoruz 'devlet içinde devlet' diyoruz, bir kısım kumpaslardan söz edilir hale geliyorsa bunlar demokratik görüntü anlamına geliyor mu? Belli ki çözümü yine demokrasi içinde bulacağız. Demokrasiyi şeffaflıkla işleterek ve uzlaşarak bulacağız, kavga ederek değil."  

Türkiye'nin çok partili hayat tecrübesinin yaklaşık 60 yıllık olduğunu, ancak buna yakışır bir uzlaşma kültürü örneği sergilenemediğini kaydeden Çiçek, "60 sene değil, 160 sene de geçmiş olsa eğer bu üslup, yöntem ve kültürle biz işi götüreceksek o zaman bu soruları çok konuşmaya da devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.  

"MİT Müsteşarının kim olacağına başbakan karar verir" 

Çiçek, Türkiye'nin demokrasi kültürü adına çok çaba sarf etmesi gerektiğini, bunun yolunun da uzlaşmadan geçtiğini ifade ederek, şunları söyledi: 

"Şimdi söylenen 'paralel devlet', başka türlü kavramlar, vesaireler son iki ay içinde birden Türkiye'de 'ne oluyoruz?' gibi bir karanlık tablo koydu önümüze. Bunu herkesin oturup düşünmesi lazım.  

İkincisi herkes kendi işini yapmalı. Bu ülkede herkes kendi işini bilmiyor, başkasının işini daha çok bilir hale geliyor. Erkler kendi işini bilecek. Yasama, yürütme, yargı üç erk var diyoruz, her erk kendi işini bilecek ama herkes siyaset yapmaya çalışıyor. Sosyolojik gruplar... Yapacağı iş neyse onunla uğraşıversin. Ankara valisinin kim olacağına hükümet karar verir. Bir başkasının karar vermesi gerekmez buna. MİT Müsteşarının kim olacağına başbakan karar verir, onun yolu, yöntemi anayasada, yasalarında bellidir." 

Vatandaşların devletten adalet, hak, özgürlük, yasaların eşit şekilde uygulanmasını istediğini belirten Çiçek, "Yürütme organının yerine geçerek bir kısım tasarruflar yapmaya kalkarsak bu karışıklıklar yaşanıyor, yaşanmaya devam eder. Taşları bir türlü yerli yerine oturtamadık, savruluyoruz. Savruldukça da ortalık toz dumandan geçilmiyor. 'Ne oluyor?' diye birbirimize soruyoruz. Bunun yolu herkes kendi işini yapacak. Buna razı olacağız. Ama bunun böyle olduğu söylenemez" diye konuştu.  

"Kim ne ise o olsun, göründüğü gibi olsun, olduğu gibi de görünsün" 

Doğruların siyasi pozisyonlara göre değişmemesi gerektiğini vurgulayan Çiçek, bunun bolca polemiğe yol açtığını söyledi. 

Türkiye'de esas kayıtdışılığın siyasette olduğunu, yaşanan tartışmaların bunu daha açık ortaya koyduğunu belirten Çiçek, "Türkiye'de bir kısım kuruluşlar, görevi anayasa gereği o işi yapmamak olan bir kısım kuruluşlar, bunlar siyaset yapıyor. Kimi kararlarıyla, kimi tasarruflarıyla vesaire. Sosyolojik gruplar, bunlara eskiden baskı grubu diyorduk ama kimin ne olduğu belli olurdu. Kayıtdışı siyasi unsurlar, onlar da siyasette belirleyici olmaya, etki etmeye çalışıyor"  dedi.  

Geçmişte iktidarları değiştirmeye çalışan sermaye gruplarının olduğunu herkesin bildiğini ifade eden Çiçek, olup bitenlerden ders çıkarılmasını istedi. 

Çiçek, şunları kaydetti: 

"Eğer Türkriye'de taşlar yerli yerine oturacaksa ekonomi de kayıt içine alınacak, siyaset de kayıt içine alınacak. Kim ne siyaset yapacaksa kanalları açalım, eksik olan yer varsa tamamlayalım, kim ne yapacaksa o belli olsun, net olsun. Değilse, arka planda görünüp, Hacivat-Karagöz sahnede... Bu türlü bir tablodan Türkiye'nin bir an evvel kurtulması gerekiyor. Kim ne ise o olsun, göründüğü gibi olsun, olduğu gibi de görünsün." 

Çiçek, Türkiye'nin sıkıntıları aşacağına inandığını, hukuk ve demokrasi içinde atılacak adımlarla sorunların çözüleceğine emin olduğunu belirtti.