Çin'den Latin Amerika atağı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

CİHAN UĞUR / Şanghay Fudan Üniversitesi

Çin-Latin Amerika İlişkileri tarihi arka planı olmadığı halde en hızlı ilerleme kaydeden karşılıklı ilişkilerdendir. İki bölgenin birbirine uzaklığı ve tarih boyunca etkileşimin olmaması ilişkilerin 2000'lere kadar beklemesine sebep olmuştur. 2000'den sonra ve özellikle Hu Jintao'un 2004'teki Latin Amerika gezisinden sonra ilişkiler son derece süratli bir şekilde ilerlemiştir.

Çin'in bölgedeki hızlı yükselişinin en önemli sebebi her zamanki gibi bölge ülkelerinin ABD ile ilişkilerindeki bozulmadır. Bu fırsatı bölge ülkelerindeki komünist ve sosyalist partiler aracılığıyla iyi kullanan Çin'in bölge ülkelerine önem atfetmesinde 'petrol ve enerji kaynakları' önemli yer tutmaktadır. Bir diğer önemli husus da dünyada Tayvan'ı tanıyan 20 küsur ülkenin 12'sinin bu bölgedeki ülkelerden olması ve Çin'in Tayvan'ı izolasyon politikası adına bu durumun çok anlam ifade etmesidir.

Çin'in bölgede gösterdiği hızlı yükselişle birlikte uluslararası platformda BRICS birliği diye bir tabir de türemiştir. BRICS kelimesinin baş harflerinin temsil ettiği ülkelerden yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın katılımı ile oluşturulacak bir stratejik işbirliğinden sıkça söz edilir hale gelmiştir. Çin Latin Amerika ile ekonomik işbirliğinin yanında askeri ve kültürel alanlarda da iletişimi kuvvetlendirmek için yoğun çaba sarf etmektedir.

Latin Amerika'daki 33 ülkenin hemen hepsiyle ilişkileri iletmek için yoğun çaba sarf eden Çin, Surinam gibi yoksul ülkelere karşılıksız yardımlarda bulunurken, Brezilya, Venezüella, Küba gibi ülkelerle ticaret hacmini genişletmek gayretindedir. 2006 rakamlarına göre Çin'in L.Amerika'dan ithalatı 26 milyar dolara, L.Amerika'ya ihracatı ise 36 milyar dolara ulaşmıştır. 2005'te Çin'in bölgeye doğrudan 600 milyon dolar daha yatırım yapmasıyla, Çin'in yurtdışına yaptığı yatırımlar arasında Asya'dan sonra ikinci sırayı almıştır.

Geçtiğimiz haftalarda tamamlanan ve yeni kararları alınan yatırımlarla Çin'in Latin Amerika'daki etkisi devasa büyümeye devam edecek. Venezüella'ya 12 milyar dolar, Brezilya Ulusal Petrol Şirketi'ne 10 milyar dolar, Ekvador'a 1 milyar dolarlık hidroelektrik santrali ve Arjantin'e Çin parası RMB ile 10 milyar yuanlık yatırımlar son haftaların haberleri arasında. Arjantin'e yuan üzerinden yapılan ödemeyle Çin kendi parasının kullanım alanını biraz daha genişletmiş oldu. Çin'in Latin Amerika'daki yatırımlarının çoğu ise uzun çaplı enerji, hammadde ve petrol kaynakları üzerinedir. Örneğin, yapılacak yeni anlaşma ile Venezüella'dan Çin'e olan petrol sevkıyatı günlük 380 bin varilden 1 milyon varile yükselecek. Bunların yanında önümüzdeki 5 seneyi kapsayacak şekilde soya fasulyesi ve demir madeni konularında da Çin, Latin Amerika kaynaklarını kendine bağlamış durumda.

Çin'in bunca yatırımı şimdilik siyasi bir etkiye bürünmese de, küçük siyasi etkilerini görmek de mümkün. Nitekim ABD'nin Latin Amerika'da ekonomik yönlendirmeleri yaptığı üssü sayılan Inter American Bank'ın yeni hissedarlarından biri de Çin. Yani bankanın yıllık toplantılarına ve stratejik kararlarına Çin de ortak oldu demek oluyor.

Bu gelişmeler başta ABD olmak üzere NATO ülkelerinin çoğunu rahatsız etmektedir. Nitekim, House International Relations Committee'nin 2005 Nisan ayında "Hearing Testimony on China's Influence in the Western Hemisphere- Çin'in Batı Yarımküre'deki Etkisine Şahit Olmak" adlı raporunda "Çin, Latin Amerika'da hegemonik faaliyetler göstererek bize ait olan Batı Yarımküre'ye girmiştir" denilmektedir.

Bütün bu yönleriyle değerlendirildiğinde, Çin'in fırsatları iyi değerlendirerek Batı Yarımküre'de de etki alanını çok hızlı bir şekilde genişlettiğini görmekteyiz. Dünyanın yeni şekillenmesinde Çin'in etkisi kesinlikle büyük olacaktır. Özellikle Çin-ABD ilişkileri dünya değişim dönüşümünün kilit eksenlerinden biri konumundadır. Bu yönüyle eski ortaklıklara zarar vermeden Çin-Türkiye ilişkilerinin yeniden gözden geçirilmesinde fayda vardır ve buna Türkiye kadar Çin'in de ihtiyacı vardır. Türkiye'nin de en az Çin kadar atak olması ve dünyanın her yeriyle yakından irtibata geçmesi Türkiye'nin büyüklüğü adına önemli bir faktördür.