Çin'in Türkiye çıkartması ve ekonomik ilişkiler
Cihan UĞUR
Ocak ayı başında Çin Ticaret Bakanı Chen De Ming (Çın Dı Min) eşliğinde Çin'in 57 büyük şirketinden oluşan bir heyet Türkiye'yi ziyaret etti. Heyet, ziyaretinde Türk firmalarıyla birebir görüşmeler yaparken, karşılıklı sunumlar da gerçekleştirildi.
Zafer Çağlayan çok açık,net ve direk şekilde Çin heyetine mesajlar verdi; zira sayın Çağlayan son 6 ayda Çinli meslektaşıyla 5 kez görüşmüştü. Çağlayan, Çin'e ciddi oranlarda kota uygulayan Avrupa ülkelerine girmesi için Çin'in Türkiye'ye yatırım yapmasının çok akıllıca olduğunu, bu sayede Çin'in ve Türkiye'nin karşılıklı kazanacağını söyledi. İmkanlar ülkesi, enerji koridoru, avantajlı yatırım bölgeleriyle Türkiye Çin için bulunmaz fırsat demeye getirdi. Bunun yanında, Çin'in yıllık 1,2 trilyon dolarlık alımlarından mutlaka biz Türkler de pay almalıyız ve bunun için elimizden geleni yapıyoruz diye de ekledi. Zira Çin Türkiye karşılıklı ticaretinde çok büyük farklar var, bu farklar kapatılmazsa hem Türkiye için hem de Türk-Çin ilişkileri için çok da iyi bir durum ortaya çıkmayacaktır.
2009 yılı itibariyle Çin'den yapılan ithalatın azalıp ihracat rakamlarının artması güzel gibi görünse de bu aslında böyle değil. Ekonomik krizle birlikte içine kapanan ve krizin geçmesini bekleyen ithalatçılarımız 2009'da çok aktif olmazken, Çin krizi fırsat bilip hammadde kaynaklarından yüklü alımlar yaptılar; bundan Türk hammaddeleri de nasibini aldı. Bu sebeple ihracatımız artmış oldu.
Görüşmeler esnasında 1 milyar dolarlık bağlantılar yapıldı. Bunun yanında, krizden güçlenerek çıkan Türk bankacılık ve finans piyasaları da Çin heyetinin dikkatini çekmiş olacak ki; İstanbul'da Bank Of China'nın bir şubesinin açılacağı haberi verildi.
Çinli bakan Chen ise, Türkiye'nin sadece güzel, cesur ve misafirperver insanların ülkesi olmadığını, aynı zamanda çok önemli bir konumda olduğunu, Türkiye'nin bu konumunun ve gücünün Çin açısından da değerlendirilmesi gereken bir husus olduğunu iletti ve ekledi: "2010'un yoğun programına Türkiye'den başlıyorum. 3 saat uçuş mesafesinde 50'den fazla ülkeye gidilebilen Türkiye bizim için çok önemli". Görüşmenin sonunda kendisine fındık ikram eden Çağlayan'a da "sayın bakandan öğreneceğimiz çok şey var, bakın her fırsatı Türk ürünlerini tanıtmak için kullanıyor" dedi. "Çinlilere fındık ve zeytinyağını çok yiyin" diye öneriyorum diyerek ortamı yumuşatan Çinli bakan "Çin'e daha fazla mal satmanın yollarına bakmalısınız. Bunun için Çin'i iyi tanımalısınız, Çin'i iyi bilen insanlarla çalışmalısınız. Sayın bakan bile son 6 ayda 5 kez geldi, Türkler Çin'e daha çok gelmeliler" dedi. Yenilenebilir enerji üzerine Türkiye'de ciddi yatırımlar yapılabileceğini vurgulayan bakan özellikle finans konusunda artacak işbirliklerine dikkat çekti.
İnşaat sektöründe dünyadaki ilk 500 şirketin 55'i Çinli 32'si Türk firması, Çin 1. Türkiye 2. sırada. Türkiye Ortadoğu, Orta Asya, Rusya ve Kuzey Afrika'da çok başarılı iken, Çinli firmalar G.Doğu Asya, Rusya, Afrika ve G.Amerika pazarlarında çok iyi. Bu sebeple 3. ülkelerde rekabet etmektense ortak projeler geliştirilmesi gerekliliği hem Türk hem de Çin taraflarınca özellikle vurgulandı.
Çin tarafına Türkiye'deki yatırım imkanlarını anlatabilmek için güzel bir sunum hazırlayan Başbakanlık Yatırım Destekleme ve Promosyon Ajansı'nın sunumu ise öğle yemeği curcunası arasında es geçildi. Oysa bence en önemli sunumlardan birisi buydu.
Son ziyaret ve heyetler arası görüşmeler iki ülke ticari ilişkileri için çok önemliydi. AKP hükümetinin en önemli dış politika icraatlarından biri de Çin'e daha fazla önem vermesidir diye düşünüyorum. Her ne kadar gereken önem verilmemiş olsa da, gerek yurt içindeki önemli gündem ve kargaşalar, gerekse kendi bölgemizdeki dış politika gelişmeleri içerisinde bu kadar olması bile önemli diye düşünüyorum.
Avrupa'ya giriş için çok önemli olan, genç nüfusu ve iş gücü, dış yatırıma tanınan fırsatlar ve sübvansiyonlar, Ortadoğu pazarı için de Türkiye'de marka olmanın önemli olması, ticari ilişkilerle birlikte gelişecek siyasi ilişkiler … gibi hususlar göz önüne alındığında Çin'in Türkiye'ye daha fazla önem vermesi gerekiyor. Bunun için ise Türk tarafının Çin'e daha çok gitmesi ve Çin pazarından daha fazla pay alması gerekiyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin Çin'de kurmayı düşündüğü tanıtım ve araştırma ofisinin 4 senedir erteleniyor olması ise çok ilginç bir husustur. Dünyada en çok likit para bulunduran birkaç ülkeden birisi olan Çin'den yatırım çekmek için Başbakanlık Yatırım Ajansı'nın da Çin'de ofis kurması ve daha ciddi çalışmalar yapması gerektiği açık.
Türkiye, içerdeki istikrarı devam edip, iç meseleleri halletmesiyle birlikte dünyada daha güçlü bir konuma gelecektir. Komşularla geliştirilen iyi ilişkiler ve ticari açıdan güçlenmesi ise dış yatırımcıları daha çok çekecektir. İşte bu ortamların sağlanması ve daha iyi bir tanıtımla dünyanın en büyük güçlerinden biri olan Çin'den çok daha fazla yatırım çekilebilecek ve Çin pazarında çok daha fazla Türk ürünleri yer alacaktır. Bu, ekonomik açıdan Türkiye'ye çok avantaj sağlamanın yanında Çin'in siyasi olarak Türkiye'ye daha fazla yaklaşmasına, bu sayede stratejik ortağımız olan ülkelerle ilişkilerimizde pazarlık gücümüzün artmasına, aynı zamanda uluslar arası arenada alternatif platformların oluşturulmasına sebep olacaktır.
Türkiye'nin içte ve dışta biraz daha gayretli olması gerekmektedir.