Cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım. Bütün siyasi partilere eşit mesafede olması lazım. Cumhurbaşkanının kullandığı dil öfke dili olmamalı" dedi
MERSİN - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım. Bütün siyasi partilere eşit mesafede olması lazım. Cumhurbaşkanının kullandığı dil öfke dili olmamalı. Cumhurbaşkanı konuşunca herkes huzur duymalı" dedi.
Kılıçdaroğlu, Silifke ilçesindeki programına giderken Atakent mahallesindeki parti teşkilatı önünde toplanan vatandaşları selamladı. Burada kısa bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, vatandaşların tatil yapmak kadar sandığa gidip oy kullanma hakkının da olduğunu vurgulayarak, herkesi cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanmaya davet etti.
Bu seçimlerin çok önemli olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, "Ya demokrasiden yana tavır alacağız ya diktatörlükten yana. Ya cumhuriyetten yana tavır alacağız ya da baskıdan yana. O nedenle hepimize görev düşüyor" dedi.
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'na destek isteyen Kılıçdaroğlu, daha sonra Silifke Belediyesi'ne geçti.
Kılıçdaroğlu, belediye önünde yaptığı konuşmada, 10 Ağustos'ta Türkiye Cumhuriyeti'ne cumhurbaşkanı seçmek için sandığa gidileceğini belirterek, şöyle dedi:
"Cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım. Bütün siyasi partilere eşit mesafede olması lazım. Cumhurbaşkanının kullandığı dil öfke dili olmamalı. Cumhurbaşkanı konuşunca herkes huzur duymalı. Cumhurbaşkanı ahlaklı birisi olmalı, yüksek ahlaki değerlere sahip birisi olmalı. Cumhurbaşkanının arkasında karanlık noktalar olmamalı. Yani cumhurbaşkanı telefon açıp oğluna 'Oğlum paraları sıfırlayın' dememeli. Cumhurbaşkanı kul hakkı yememeli. Cumhurbaşkanının hem batıda hem doğuda hem Türkiye'de saygınlığı olmalı. Yani sözünün ağırlığı olmalı. Devleti iyi yönetmeli. Devletin sigortası olmalı. Devlette kavgayı değil huzuru sağlamalı. Cumhurbaşkanı adayı vatandaşını tekmelettirmemeli. Onun için diyoruz; sen tekmelettin biz diyoruz Ekmeleddin. Adamlarına talimat veriyor 'Git şu vatandaşı tekmelet' diye. Yaptılar di mi? Gitti vatandaşına tokat attı. Şimdi bir de kalkmış ben cumhurbaşkanı olacağım diyor. Sen cumhurbaşkanı olamassın."
Kılıçdaroğlu, bir kişinin cumhurbaşkanı olabilmesi için görüşü, inancı ne olursa olsun bütün vatandaşlarını sevmesi gerektiğini dile getirerek, bu topraklara bereketi, birliği, dirliği, kardeşliği ekmek istediklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığının siyasi bir makam olmadığının altını çizerek, o makama oturacak kişinin 76 milyonu temsil edeceğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin diğer devlet başkanlarıyla konuşurken sözünün ağırlığı olması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Onun için bu ülkeye Ekmeleddin gerekiyor. Huzur, barış, dostluk, saygı için bunu yapmamız gerekiyor" dedi.
"Kürecik radar istasyonunu açık tutarak İsrail hükümetine hizmet ediyorsun"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sen Kürecik radar istasyonunu açık tutarak İsrail hükümetine hizmet ediyorsun. Netanyahu'ya hizmet ediyorsun. Ben bunu millete söylüyorum o rahatsızlık duyuyor" dedi.
Silifke Belediyesi'ni ziyaret eden Kılıçdaroğlu, belediye başkanı Mustafa Turgut'tan çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Kılıçdaroğlu, gazetecilerin, Mersin'deki yerel seçim sonuçlarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, çok az oy farkıyla büyükşehir belediye başkanlığını kaybettiklerini ifade etti.
Bunun partinin kendi içindeki çekişmeler ve özel kıskançlıklardan kaynaklanan bir olay olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Keşke kaybetmeseydik. Her kayıp bize ders olmalı ve biz geçmişe dönüp hatalarımızı sorgulamalıyız, geleceği daha sağlıklı, tutarlı inşa etmeliyiz. Bunu sadece ben değil bütün partililerin ortak düşünmesi lazım. Nerede, nasıl hata yaptık bunlara bakıp değerlendirmemiz gerekiyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin "Başbakan Erdoğan 'CHP Gazze'deki katliamı perdelemek için her türlü çirkinliğe başvuruyor' dedi. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklindeki sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Gazze'deki katliamı biz mi perdeliyoruz? Erdoğan bunu mu söylemiş? Yine yalan söylüyor. Örnek veriyor mu nasıl perdelediğimizi. Yahudi madalyasını alan ben değilim. Ben ne söylüyorum. Kürecik radar istasyonunu kapat diyorum. Bu mu perdelemek? Sen Kürecik radar istasyonunu açık tutarak İsrail hükümetine hizmet ediyorsun. Netanyahu'ya hizmet ediyorsun. Ben bunu millete söylüyorum o rahatsızlık duyuyor. Ben daha önce ona dedim ki boynunda asılı duran madalyayı git adam gibi iade et. İade et biz de senin arkanda duralım. 'Ben iade etmem' dedi, şimdi onlar karar aldılar 'Madalyamızı ver' diye. Acaba hiç utanmıyor mu? Milletin yüzüne nasıl bakacak? Ortalıkta geziyor 'Ben cumhurbaşkanı olacağım' diye. Öncelikle boynundaki madalyayı çıkartacaksın bu millete hizmet etmek için. Sen bu millete hizmet etmiyorsun. Eğer Gazze'de, Suriye'de, Irak'ta kan akıyorsa dönüp bir kendisine bakması lazım. Niye buralarda kan akıyor? Konuşmakla sorun mu çözülür. Eğer konuşmakla sorun çözülseydi dış politikada şimdiye hiçbir sorunumuz kalmamış olacaktı. Gazze'de akan kanın sorumlusu da odur."
Kılıçdaroğlu, son 5 yılda Türkiye'de derin bir huzursuzluk olduğunu savundu
Bir gazetecinin emniyetteki "paralel yapı" operasyonuyla ilgili değerlendirmesini sorması üzerine Kılıçdaroğlu, son 5 yılda Türkiye'de derin bir huzursuzluk olduğunu savundu.
Bu huzursuzlukların toplumun hemen hemen her kesiminde ciddi bir endişe ve kaygı oluşturduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Son operasyonlar, Balyoz ve Ergenekon'da veya o operasyonlar sonrasında hazırlanan sahte belgelere veya insanlara yapılan haksızlıklara yönelik değil. Bu operasyonun temel amacı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi ile 4 bakanı. Devleti soyup soymaları ve bu soygunun ortaya çıkarılmasına karşı yapılan bir karşı operasyondur. Bu bizi rahatsız ediyor. İşin doğrusu bu. Bir ülkenin başbakanı, ailesiyle beraber gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşmışsa, bu ülkenin başbakanı ailesiyle beraber bunun hesabını vermekten kaçıyorsa, bir ülkenin başbakanı ailesiyle beraber adaletin önüne çıkmaktan korkuyorsa o insan siyaset yapamaz, yapmamalıdır."
Ahlaki değerleri yüksek olan toplumlarda insanların siyasetten çekilmesi, aklanması ve ardından tekrar siyasete gelip devam etmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hem aklanmayacaksınız, hem kirliliğinizi sürdüreceksiniz, hem de sizin yolsuzluklarınızı ortaya çıkaranlara karşı operasyon yapacaksınız. Bu bizi rahatsız ediyor" dedi.
Türkiye'deki hukuk sistemini de eleştiren Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları aktardı:
"Hukuk devleti diyoruz, gözaltı süresi doldu ya tutuklarsınız ya serbest bırakırsınız. Sizin yasa dışı olarak bunları daha fazla uzun süre gözaltında tutmaya hakkınız var mı? Bunu yapamazsınız, hukuk devletinde bunlar olmaz. Hukuk devleti bugün benim için var yarın onun için var. Bir grup toplantısında söylemiştim 'Adaletin kantarını bozmayın. Bozduğunuz kantar gün gelir sizi tartar.' Gün gelir bunları da tartacak, bunlar istediği yere kaçsınlar, bu mümkün değil, bu tabloyu Türkiye'nin kaldırması mümkün değil. Bu kadar ahlaksızlığa bu toplumun tahammül etmesi de mümkün değil. Yolsuzluğa batmış bir insanı, hala belli insanların üzerine baskı kurarak o baskıları sürdürerek topluma adalet dağıtacaksa bunun adı adalet değildi, onun adı diktatörlüktür. Dikta yönetimlerine özgü bir uygulamadır."
Yargının kararını verirken siyasi otoritenin beklentilerine göre değil vicdanına göre vermesi gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Yargıç kararını vicdanıyla vermeli. Eğer bir hakim vicdanıyla karar verirse bir sorunumuz yok, vicdanıyla karar değil de Erdoğan'dan gelen talimata göre karar verirse o mahkeme, mahkeme değildir. O mahkemenin adı geçmişte sıkıyönetim mahkemesiydi, ondan sonra devlet güvenlik mahkemesi oldu, ondan sonra özel yetkili mahkeme oldu. Bakın bunları hiç birisinde değişmeyen tek kural vardı, o kural da şudur; siyasi otoritenin verdiği talimata göre hakim kararıdır. Bunun için bu mahkemeler adalet dağıtan mahkemeler değildir."