Cumhuriyetimizin garantisi olan her fabrika bir kaledir
İzmir İktisat Kongresinde “Bir milletin doğrudan doğruya yaşantısı ile ilgili olan, o milletin ekonomik durumudur” diyerek yeni cumhuriyetin iktisadi kurtuluş savaşını başlatan Atatürk’ün sağlığında genç cumhuriyet tıpkı milli mücadelede olduğu gibi benzeri görülmemiş bir kalkınma dönemine girdi.
Topla tüfekle verilen milli mücadelenin cumhuriyetle taçlandırılmasından bile önce, 1923 yılında toplanan İzmir İktisat Kongresi ile iktisadi sahada yeni bir mücadele başladı. Bu milli mücadelenin silahları ise fabrikalar, bankalar ve demiryolları olacaktı.
Yanmış, yıkılmış bir millet bir yandan çağdaş dünyanın kanunları ve kurumlarıyla yüzünü batıya dönerken, diğer yandan kıt sermayesiyle sanayileşmenin ilk adımlarını atmaya başladı. Milli sanayileşmeye giden yolda ilk kurum 1924 yılında Atatürk’ün emri ile kurulan İş Bankası oldu.
Türkiye’de bankacılığın millileştirilmesinin ilk adımı olan İş Bankası, cumhuriyet tarihi boyunca kalkınmanın finansmanını sağlayan kurumlardan biri oldu. Onu 1930 yılında Merkez Bankası izledi. Böylece Türk parası ve ekonomisi sırtını yaslayacak milli bir kuruma sahip olmuştu. 1926 yılında Uşak Şeker Fabrikasının kurulması ise genç cumhuriyetin sanayileşme azmi ve kararlılığın ilk göstergesi oldu.
Bunu onlarca fabrika ve firma izleyecekti. Kalkınmanın sorumluluğu doğal olarak önce genç devlete aitti. Sanayi yatırımlarının denetimi ve yönetimi için 1932 yılında Sanayi Ofisi ve Sanayi Kredi Bankası hemen ardından 1933 yılında ise kalkınmanın sembol kuruluşlarından biri olan Sümerbank kuruldu. Sümerbank’ı doğal kaynakları işletmek için 1935 yılında kurulan Etibank izledi.
Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı
1936 yılında uygulamaya konan Birinci Beş Yıllık Sanayileşme Planı ile birbiri ardına fabrikalar Anadolu’nun bağrına dağılmaya başladı. 1938 de devreye alınan İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı İkinci Dünya Savaşı ile yarım kalsa da ülke, cumhuriyetin daha ilk 15 yılı içinde Gemlik Suni İpek Fabrikası, Isparta Gülyağı Fabrikası, İzmit Kibrit Asidi Fabrikası, Zonguldak Seramik Fabrikası, Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası, Çimento Fabrikası, Karabük Demir Çelik Kombinası, İzmit Kağıt ve Selüloz Tesisleri, Keçiborlu Kükürt Tesisleri, Bakırköy Pamuklu Dokuma Fabrikası, Kayseri Pamuklu Dokuma Fabrikası, Nazilli Pamuklu Dokuma Fabrikası, Malatya İplik ve Dokuma Fabrikası, Iğdır İplik Fabrikası, Bursa Merinos Mensucat Fabrikası, Kastamonu Kendir Sanayi Fabrikası ile zenginleştirildi.
Diğer yandan bu fabrikaları ve şehirleri birbirine bağlayan demiryollarının inşası bir an bile durmadan devam etti. Genç cumhuriyetin attığı sanayi adımlarına 1930’da Nuri Killigil silah, 1935’te Nuri Demirağ Uçak ve Şakir Zümre tabanca üretimi ile ilk özel girişim desteğini verdiler.
Devletinin imkanlarını milletinin huzur ve refahı için seferber eden genç cumhuriyet bu dönemde yurtdışından sermaye ve bilgi akışını sağlamak, elektrik başta olmak üzere enerji ihtiyacını karşılamak ve yoksul milletine iş imkanı yaratmak için çalıştı durdu. Açılan her fabrika insanımızın refahını ve cumhuriyetimizin devamını sağlayan bir makine gibi çalışmaya başladı.
Her fabrikanın bir kale gibi görüldüğü, sanayi için atılan her adımın desteklendiği, tarımsal üretimin sanayiye yönlendirildiği bu dönemde mühendislik fakültelerinden mezun olan genç çocuklar devlet bursuyla gelişmiş ülkelere gönderildi. Milli mücadeleden yanmış yıkılmış bir şekilde çıkan toplum samimi ve yürekli bir kalkınma hamlesine girişmişti.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası
1950’lere varıldığında ise Makine Kimya Endüstri Kurumu ile devlet, savaşlarla kasıp kavrulan dünyada güvenliği için savunma sanayi yatırımları yapıyordu. 1950’lerde Türkiye ekonomisinde yaşanan en büyük kazanımlardan birisi de Türkiye Sınai Kalkınma Bankası oldu.
1950 yılında Türkiye’nin ilk özel kalkınma ve yatırım bankası olarak İstanbul’da kurulan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, dünyaca kabul görmüş sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık prensiplerini kurumsal bankacılık ve yatırım bankacılığı ile entegre ederek reel söktürün dönüşümünde özel bir rol üstlendi. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası çağdaş dünyanın kavramları ve gereklerini her zaman bankacılığına yansıttı.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, sürdürülebilirlik kavramını ekonomik, çevresel ve sosyal eksenlerde benimsemiş, içselleştirmiş ve çok sayıda inisiyatifi hayata geçirmiş bir banka olarak bu alanda sadece yurt içinde değil yurt dışında da adından söz ettirdi. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını merkeze alan bankacılık modeli ve tüm sermaye öğeleriyle ülkemizin kapsayıcı, düşük karbonlu, iklim ve çevre dostu bir üretim anlayışına geçişi için kesintisiz destek verdi.
Yenilenebilir enerji, enerji ve kaynak verimliliği, çevre, kadın istihdamı ve gelişmekte olan bölge yatırımlarına özel olarak sunulan finansman modellerinin yanı sıra tüm proje değerlendirme süreçlerinde çevresel ve sosyal risk faktörlerini ölçtü ve geleceğimiz için risk teşkil eden yatırımları asla finanse etmedi.
Daha nice ilklere ve başarılara imza atan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, İş Bankası ile başlayan kalkınma hamlesinin modern bir yorumu olarak bugün Türkiye’de güvenilir bankacılığı ile hizmet üretiyor.