Damacana tartışmasında yorulduk, denetim için su müfettişleri tuttuk
Sırma Grup Yönetim Kurulu Başkanı Davut Dişli, son dönemde yaşanan damacana tartışmalarının kendilerini yorduğunu, satışlarda tüm sektörde bir kayıp yaşandığını söyledi.
İSTANBUL - Damacana tartışması, su sektörü için 'çok sıcak' bir yaz geçmesine neden oldu. Sektörde hem damacana hem de cam ambalajla satış yapan lider firmalardan Sırma Grup'un Yönetim Kurulu Başkanı Davut Dişli, süreci "Bizi yordu" sözleri ile özetledi. Dişli'ye göre tartışmalar saklama koşulları ile ilgili bilinçlenme üzerine yoğunlaşırsa sektörü ileriye taşıyabilir. "Elma ile armut karşılaştırılmamalı" diyen Dişli, Sırma olarak "su müfettişleri' ve damacanaya 1 ay ömür gibi yeni hamlelerle marka olmanın avantajını kriz yönetiminde nasıl kullanacaklarını anlattı.
Japonya ve ABD'ye de bu damacanaları satıyoruz
Davut Dişli, damacana tartışmasının dönem dönem Türkiye gündemine geldiğini vurgulayarak şöyle konuştu: "Çok da bilmeden çok fazla spekülasyon yapılıyor. Kaş yaparken göz çıkarılıyor. Medyanın tüketici sağlığı ile ilgili kaygısı mutlaka var ama bana göre yaklaşım çok doğru değil. ABD, İsrail ve Japonya gibi gıda güvenliğine en çok önem veren ülkelerde de bugün damacana kullanılıyor. Bu ülkelerde pet ambalaj kullanılıyor. Bu ülkelere biz bizzat ihracat yapıyoruz."
Dişli'ye göre bu noktada konuşulması gereken ana konu damacana ve pet şişelerin saklama koşulları... Tüketicinin bu konuda bilinçlendirilmesi ve ana sağlayıcıdan bayiye kadar tüm kademelerde bu bilincin yayılması çok önemli. Yurtdışında damacananın sağlıklı olup olmadığı ile ilgili bir tartışmaya kendisinin hiç şahit olmadığını vurgulayan Dişli'ye göre Türkiye'de tüketici ambalajlı ürünler konusunda çok bilinçli değil. Dişli, bu açıdan tartışmalara olumlu tarafından bakarak, "Bu bilinçlenme açısından son tartışmalar sonrası önemli bir mesafe aldığımızı düşünüyorum. Artık bayiler saklama koşullarına çok daha fazla önem gösterecek. Mutlaka iyi tarafından bakmak lazım ama o başlıkları hiç sevmedik. Bu sektörden ekmek yiyen binlerce kişiye bir haksızlıktı... Bu sektörü öldürmek kimseye bir şey kazandırmaz" diye konuştu.
Cama kayışı biz de görüyoruz
[PAGE]Cama kayışı biz de görüyoruz
Sırma Grup Yönetim Kurulu Başkanı, damacananın bir alternatifi olmadığını söyedi. Peki ya cam damacanalar?
Sırma da cam damacana ile su satışı yapıyor. "Cam, keyiftir, suyun tadını tam olarak alabilmektir" diyen Dişli, "Ama tüm damacanayı cama yönlendirmeye kalkarsanız bunu Türkiye'de ne üretebilecek ne de dağıtımını sağlayabilecek kapasitedeyiz... 19 litre damacana cam olduğunda hem ağırlığının artması nedeniyle kullanım zorluğu hem de kırılma tehlikesi taşıyor. Büyük ambalajlı cam, evde çok rahat kullanılamıyor. Bunun da bir maliyeti oluyor" bilgisi verdi. Buna rağmen su cama belirli litrelerde girdi ve girmeye de devam edecek ancak Dişli'ye göre hiçbir zaman damacanadan vazgeçilmeyecek.
5 milyar damacana satılıyor dönüşümsüz başladı
Türkiye'de tahminlere göre yılda 3 ila 5 milyar adet damacana satılıyor. Sektörün lojistik maliyeti çok yüksek. Davut Dişli dağıtımda 150, bayiler dışında sahada 100 araçla Sırma olarak 'benim' diyen lojistik şirketinden daha çok araçları olduğunu anlattı.
Şimdilerde damacanaların yıkanma koşulları ile ilgili tartışmaların da etkisi ile tek kullanımlık damacanaların satışında bir artış var. Sırma da tek kullanımlık damacana satan firmalardan. Dişli, "Damacananın geri dönüşümde yıkama koşulları çok önemlidir. AB talimatlarını bizim gibi uygulayan kaç firma var Türkiye'de? Tüketici bunu çok bilemez. Ben marka olmanın bedelini ödedim, bundan sonra daha fazla ödemeye devam edeceğim. Ben bu konuda bir risk almam, almaya da cesaret edemem. En üst oranda hizmetimi, çalışmamı yapıyorum. Ama tüketici tek kullanımlık damacana isterse o talebi de karşılıyorum. Önemli bir fiyat farkı da yok, tek kullanımlık damacana da satıyoruz" dedi.
Davut Dişli bu tartışmaların ardından ektörde satış kaybı yaşayan çok şirket olduğunu anlattı. Özellikle yerel firmalarda önemli sıkıntılar yaşanmış. Dişli, "Ama biz üzerine de kattık çünkü süreçte markasız ürünlerden markalılara geçiş de yaşandı. Damacanadan dolayı mutlaka kayıplar oldu ama tüketicinin markaya geçişiyle bizim satışımız ortalamanın üzerinde devam ediyor. Bunlar olmasa çok daha artış da olabilirdi satışlarımızda. Yorulduk açıkçası. Elma ile armutun karşılaştırıldığı bir dönem yaşadık" dedi.
Web sayfamıza girip analiz sonuçlarımızı istiyorlar
[PAGE]Web sayfamıza girip analiz sonuçlarımızı istiyorlar
Peki Sırma bu süreçte nasıl bir kriz yönetimi gösterdi? "Web sayfasından girip numaramızı bulup analiz sonuçlarımızı isteyenler oluyor. Her birine tek tek cevap veriyor, analiz sonuçlarımızı gönderiyoruz. Sorgulamadan gönderiyoruz. Sonuçta bu analizler tüketici için yapılıyor. Tüketicinin bunları bilmeye hakkı var" diyor Dişli. Tüketicinin bilinçlendirilmesi çok önemli çünkü suda üreticinin sorumluluğu üretim ve dolum aşamalarında. O nedenle Dişli su firmalarının denetiminin "kaynağından" yapılması gerektiğini vurguluyor. Peki yasonrası? Dişli, tüketici leyhine aldıkları kararları açıklıyor: "Damacanayı güneş altında saklamamak lazım. Satış noktalarında saklama koşulları önemli. Bu nedenle şimdi tüketim süresini damacanada 1 aya indiriyoruz. Eve hizmet eden bayi o ürünü 1 ay içinde tüketmek zorunda olacak. Üzerine numara koyacağız. Sağlık Bakanlığı bir karar almak üzere, bu konuda belirli kurallar getirecek. O açıklansın, sonrasında başlamayı planlıyoruz. Ayrıca Türkiye genelinde satış noktalarını denetlemeye başladık". Sırma, çok büyük bir denetim firması ile anlaşma yapmış, satış noktalarının denetimini profesyonel ellere teslim etmiş. Dişli, "Çok büyük bir grupla anlaştık, tüm satış noktalarımız denetleniyor artık. Sahada müfettişler tüm bölgelerde dolaşacak, notlarını merkeze bildirecek, müdahale edebiliyorsa mühadahale edecek. Yüzlerce su müfettişimiz var artık" bilgisini veriyor.
Dernek bizi savunamadı köşeye çekilip beklediler
Sırma Grup Yönetim Kurulu Başkanı Davut Dişli bu noktada sektörü temsil eden derneğe eleştirilerde bulunuyor. "Bizim sektörümüzde dernekleşme var ama malesef diğer sektörlerde olduğu gibi kamuoyu ile iletişim yeteneği yeterli seviyede değil. Çok daha iyi iletişim yapılabilirdi. Bu arkadaşların çıkıp kamuoyuna gerçekleri çok daha iyi anlatması gerekirdi, bu kavganın içinde bizden birilerinin de olması gerekiyordu. Bence bu konuda çok başarısızlar, köşelerine çekilip beklediler. Böyle bir dernek varken bizim çıkıp savunmamız da doğru olmuyor. Örgüt kamuoyunda konunun kendi içinde soğumasını bekledi. Bu bence çok doğru değil."
[PAGE]
[PAGE]
[PAGE]
[PAGE]