”Davutoğlu, protokollerle ilgili bilgi verecek”
Hükümet Sözcüsü Çiçek, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollere ilişkin 21 Ekimde TBMM'ye bilgi vereceğini duyurdu
ANKARA - Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, İsviçre'de Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollere ilişkin 21 Ekimde TBMM'ye bilgi vereceğini bildirdi.
Cemil Çiçek, Başbakanlık Yeni Bina'da gerçekleşen Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesine yönelik bu ülke ile imzalanan protokolleri, gelecek hafta TBMM'ye göndermiş olacaklarını söyledi.
Çiçek, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun İsviçre'de Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollere ilişkin 21 Ekimde TBMM'ye bilgi vereceğini ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Çiçek, "Bizim Azerbaycan ile ilişkilerimiz kardeşlik ilişkisidir, menfaat ilişkisi değildir. Hiçbir süreç bizim için Türkiye-Azerbaycan dostluğundan daha önemli değildir" dedi.
"Türkiye'nin en önemli ihtiyacı yeni bir anayasa"
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye'nin en önemli ihtiyacının yeni bir anayasa olduğunu ifade ederek, "Her gün bu Anayasa'nın hayatiyetini sürdürmesinin sonucu olarak yeni anayasal problemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bunu ifade etmek istiyoruz ki, hükümet olarak Türkiye'nin geniş bir uzlaşıya dayalı anayasaya ihtiyacı her geçen gün biraz daha ortadadır" dedi.
Çiçek, Başbakanlık Yeni Bina'da gerçekleşen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, toplantıda birinci gündem maddesi olarak ayrıntılı bir şekilde 2010 bütçesini görüştüklerini belirti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Bakanlar Kurulu'na bütçeyle ilgili bilgi sunduklarını aktaran Çiçek, değerlendirmelerin yapıldığını, bu konudaki müzakerenin sürdüğünü anlattı. Çiçek, Yüksek Planlama Kurulu'nun toplanacağını daha sonra gereken sürede bütçenin TBMM'ye sevk edileceğini söyledi.
Bakanlar Kurulunda ele alınan bir diğer konunun AB-Türkiye ilişkileri olduğunu belirten Çiçek, 14 Ekim Çarşamba günü AB İlerleme Raporu'nun yayımlanacağını hatırlattı.
Raporun içeriğiyle ilgili bazı bilgilerin zaman zaman basına yansıdığını kaydeden Çiçek, bunların resmi bilgiler olmadığını dolayısıyla raporun içeriğinin bilinmediğini ifade etti. Çiçek, şunları söyledi:
"Türkiye olarak biz 2009 İlerleme Raporu'nun objektif ve dengeli olmasını bekliyoruz. Bu yıl içerisinde gerçekleştirdiğimiz reformların, attığımız önemli adımların, gösterilen çabaların bu rapora objektif ve dengeli bir şekilde yansıtılmasını bekliyoruz. Çünkü son rapordan bugüne, bu süre içinde bu konuya ne kadar önem verdiğimizin, çabamızın bir göstergesi olarak bir başmüzakereci atanmıştır ki Sayın Bağış sadece bu konuyla ilgili hükümetimizde çalışmakta, öncelikli görevi budur, bununla ilgili gece gündüz çalışmayı sürdürüyor.
Ayrıca bu sürecin en verimli şekilde devam ettirilebilmesi, yapılan ve yapılacak olanların etkin bir şekilde koordinesi bakımından geçen yasama döneminde AB Genel Sekreterliği Teşkilat Yasası yenilenmiş, daha fonksiyonel, daha etkin bir hizmet bakımından gerekli yapısal bir düzenlemeye kavuşmuştur. Bu süre içerisinde yine Ulusal Program onaylanmış, TRT-6 24 saat yayın yapar duruma getirilmiş, Yargı Reformu Stratejisi onaylanmış, TBMM'de Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulmuş diğer yandan da Reform İzleme Kurulu düzenli olarak toplanmak suretiyle çıkardığımız yasaların, aldığımız kararların Türkiye çapında uygulanmasını belli aralıklarla denetlemektedirler. Sadece bunlar bile bu konudaki kararlılığımızı ortaya koyması bakımından önemlidir."
Hükümet olarak bu konudaki beklentilerini ifade etmek üzere bir karar aldıklarını ve buna ilişkin yazılı metnin basına dağıtılacağını söyleyen Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AB'ye katılım stratejik hedef"
"AB'ye katılım süreci Türkiye'nin stratejik hedefidir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel tercihidir. Bizim hükümetimizin de en önemli öncelikleri arasındadır. Bu hedefe varabilmek noktasında 18 Kasım 2002'den bu tarafa çok önemli yasal ve yapısal düzenlemeleri gerçekleştirdik. Arka arkaya çıkardığımızı uyum yasaları, özel yasalar, idari tasarruflar var. Onun dışında da devlet ve hükümet olarak yaptığımız bir çok ciddi açılımlar, atılımlar var.
Zaten bunlar olmasaydı 2004'te 3 Ekim 2005 tarihi itibariyle müzakereye karar verilmiş olmazdı. Dolayısıyla Türkiye'nin, bir kısım eksikliklerimiz olmasına rağmen, raporda bunlar vurgulanabilir, bunlarda hem fikir olabiliriz ya da olmayabiliriz, bunlar ayrı bir değerlendirme konusu ama AB'nin göz ardı etmemesi gereken husus Türkiye'nin AB'ye tam üyelik noktasındaki kararlı tutumudur, kararlılığıdır. Bunu bu vesileyle açıkça vurgulamak istiyorum."
Bu süreci daha ileri bir noktaya getirme konusunda kararlı olduklarını, çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Çiçek, şunları kaydetti:
"Hiç şüphesiz yapılması gereken ve Türkiye'nin en önemli ihtiyacı yeni bir anayasadır. Bunda tereddüt yok. Bu konuyla ilgili olarak geçmişte, 2007 seçimlerinden sonra bir anayasa taslağı hazırlandı. Ancak şartlar müsait olmadığı için bu hazırlığımız henüz realize olmuş değil. Ama her gün bu Anayasa'nın hayatiyetini sürdürmesinin sonucu olarak yeni anayasal problemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bunu ifade etmek istiyoruz ki hükümet olarak Türkiye'nin geniş bir uzlaşıya dayalı anayasaya ihtiyacı her geçen gün biraz daha ortadadır. Bunu dikkatlerinize sunmak istiyorum."
Türkiye'nin AB'ye sağlayacağı katkı
Kamu denetçiliği olarak ifade edilen Ombudsmanlık kurumunun kurulmasıyla ilgili yasal düzenlemelerin daha önceki dönemlerde çıkarıldığını, ancak Anayasa'ya aykırılık sebebiyle bu konunun gerçekleşemediğini ifade eden Çiçek, bu kurumun anayasal teminata kavuşturularak kurumsallaşmasını arzu ettiklerini ifade etti.
Çiçek, seçim yasaları, BM İşkenceyle Mücadele Sözleşmesi İhtiyati Protokollerinin onaylanması, Ulusal İnsan Hakları Kurumunun kurulması, Kişisel Verilerin Korunması, Yolsuzlukla Mücadele Stratejisinin Kabulü, Örgütlü Suçlarla Mücadele Eylem Planının onaylanması gibi konuların gelecek dönemde en çok üzerinde duracakları konular olduğunu belirtti. Çiçek, "Bu süreçte Avrupalı dostlarımızın göz ardı etmemesi gereken husus, Türkiye'nin tam üyeliği halinde AB'ye sağlayacağı katkılardır. Bunların iyi değerlendirilmesi gerekiyor" dedi.
Türkiye olarak geçen günlerde imzalanan veya toplantılarına iştirak edilen başta enerji güvenliği olmak üzere birçok konuda Türkiye'nin AB'ye çok önemli katkı sağlayacak adımları attığını, anlaşmaları yaptığını anlatan Çiçek, "Ümit ediyoruz ki ayın 14'ünde yayımlanacak raporda bunların hepsi dengeli ve objektif değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Bu bizim beklentimizdir" diye konuştu.
"İsrail ile ilişkilere önem veriyoruz"
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Anadolu Kartalı Tatbikatı'nın uluslararası katılım boyutunun iptal edilmesiyle ilgili olarak İsrail'den gelen eleştirileri yanıtlarken, "Biz Türkiye olarak İsrail ile ilişkilerimize önem veriyoruz. Bunda tereddüt yok" dedi.
Çiçek, Bakanlar kurulu toplantısına ilişkin yaptığı açıklamaların ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın randevu talebine yanıtının Bakanlar Kurulu gündemine gelip gelmediği ve görüşmenin ne zaman olacağına ilişkin soruyu yanıtlarken Çiçek, gereğinin hiç şüphesiz Başbakan Erdoğan'ın takdir edeceğini söyledi. Zaten randevu talebinin Başbakan Erdoğan'dan geldiğini dile getiren Çiçek, "Önümüzdeki hafta içerisinde uygun bir günde, iki tarafında gündemi, kendi meşguliyetleri dikkate alınarak bu görüşmenin önümüzdeki hafta içinde gerçekleşebileceğini ifade etmek isterim" dedi.
Gazetecinin, "yanıtta bir şart niteliğinde bir şey vardı" sözleri üzerine Çiçek, içeriğini bilmediğini belirterek, "İçeriğinde ne varsa yüz yüze konuşulmasında fayda var. Bu görüşmeyi önemsiyoruz biz..." diye konuştu.
"AB ile ilgili de daha önce ilerleme raporları yayınlandı. Bir açıklama dağıtacağınızı söylediniz. Bu süreçle ilgili bir kaygı mı var? Bir de anayasa ile ilgili bir çağrıda bulundunuz, yeni bir girişim mi başlayacak" sorusuna Çiçek, şu yanıtı verdi:
"Bir kısım ulusal taahhüt olarak ortaya koyduğumuz bir kısım hedeflerin gerçekleşmesinde 1982 Anayasası gerçekten zorluk çıkarıyor. Bu sadece Türkiye-AB ilişkileri açısından değil, Türkiye'nin etkin, verimli bir devlet hizmeti sunabilmesi, bir kısım yapısal reformları yapmasında bu anayasa gerçekten ciddi problemler ortaya çıkarıyor. Bugün farklı konuları konuşuyoruz ama geçen haftanın en önemli gündem maddesini soruyordunuz, bu milletvekillerinin yargılanmasını soruyordunuz..."
Anayasa'nın her gün problem çıkardığını, bunun görülmesi gerektiğini vurgulayan Çiçek, şöyle konuştu:
"Bu hükümet olarak bizim talebimiz değil, bana hiçbir meslek kuruluşunun genel kurulunu gösteremezsiniz ki yazılı metni gösteremezsiniz ki bu Anayasa'nın değişmesi gerektiği konusunda bir ifade bulunmasın, bir talep bulunmasın, siyasi partilerimizin kendi talepleri de var. Herkesin talep ettiği bir konu, şu veya bu sebeple gündemde kalmaya devam ediyorsa, o zaman da falanca reformlar niye yapılmadı, filanca adımlar niye atılmadı tarzında sorunun cevabını, anayasa açısından bulmak da ciddi zorluk var. Onun için Türkiye bir devlet, bir hukuk devleti ise demokratik standartlarını yükseltmek durumunda, bunun da yolu anayasadan geçiyor. Çünkü siz çıkardığınız yasaları, Anayasa'ya uygun çıkarmak mecburiyetindesiniz. Eğer sizin anayasanız, çağdaş anlayışa uygun değilse ortada bir çıkmaz var. Yani bir hükümet olarak yasaları hazırlarken, Anayasa'yı dikkate alsak, AB müktesebatına uymuyor, AB müktesebatını esas almaya kalksak o takdirde bizim Anayasa'ya uymuyor. Böylece bir fasit üçgen içinde, Türkiye-AB işlerini yürütmeye çalışıyor. Kendi demokratik standartlarını yükseltmeye çalışıyor. Bu önemli bir ihtiyaçtır. Karşılanır, karşılanmaz ayrı bir konu ama bunun altını bir defa daha önemle vurgulamak istedik."
Azerbaycanlı milletvekillerinin Türkiye yapacağı ziyaretle ilgili bir soru üzerine de Çiçek, şöyle konuştu:
"Azerbaycan ile ilişkilerin en yoğun olduğu dönem, bizim hükümetlerimizin dönemidir. Neredeyse hiçbir hafta yoktur ki ya oradan buraya, ya da buradan oraya ziyaretler yapılmıyor. En sık ziyaretler yaptığımız ülke Azerbaycandır. Ama herkesin bildiği ve bilmesi gereken bir husus da şudur; Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi işi, ilk defa bizim dönemimizde başlıyor değil. Ermenistan bağımsızlığın kazandıktan sonra, bildiğiniz gibi Azerbaycan ile aralarında çıkan olaylar sebebiyle sınır kapatıldı, o zaman. O günden beri de bu ilişkiler normalleşsin diye geçmiş hükümetler döneminde de çalışmalar yapılmıştır, temaslar yapılmıştır. Bunları kimse göz ardı etmemelidir. Yani durup dururken, 'bu iş nereden çıktı' deyip işin siyasi istismarı yapılmamalıdır. Demek ki Türkiye baştan beri bu ilişkilerin normalleşmesini isteme noktasında, bir çaba, bir gayret içinde olmuş ama kendi iradesi dışında da bir takım gelişmeler olmuş...
Biz bu süreç içinde hükümet olarak bir şeye çok dikkat ettik. Ne yapıyorsak, ne düşünüyorsak, neye karar veriyorsak onu Azerbaycanlı kardeşlerimizle, onların en üst düzey yetkilileri hep bilgilendirdik, hep danışma içinde olduk, bunu Azerbaycanlı kardeşlerimizi hep bilgilendirdik, hep dayanışma içinde olduk, hep konuşma içinde olduk.
Dışişleri Bakanımız bu protokolü imzalamadan önce Azerbaycan ile görüşmelerde bulunmuştur. Önümüzdeki hafta Dışişleri Bakanımız Azerbaycan'a gidiyor. Onun için dedim ki, bizim ilişkilerimiz kardeşlik ilişkileridir. Yani 'şu neden geliyor, niye geliyor' demek yerine, kardeşler arasında bu geliş gidişler her zaman olur, olmalıdır, ne kadar sık olursa o kadar faydalı olur, meseleye öyle bakalım."
Anadolu kartalı tatbikatı
Çiçek, Anadolu Kartalı Tatbikatı'nın uluslararası boyunun iptal edilmesi üzerine İsrail'den gelen eleştirilerin sorulması üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
"Biz Türkiye olarak İsrail ile ilişkilerimize önem veriyoruz. Bunda tereddüt yok. Bu Anadolu Kartalı Tatbikatı 2001 yılından beri yapılıyor, planlamasını da Hava Kuvvetleri yapar. Bu, esas itibarıyla milli bir tatbikattır. Ama zaman zaman buna uluslararası katılımlar da söz konusu olmaktadır. Bir yıl içinde de tek bir tatbikattan ibaret de değildir. Birden fazla yıl içinde safhaları vardır, bunlar gerçekleştiriliyor. 2009 yılında ilk iki bölümü gerçekleşmiş, Ekim'in 12'sinde, 13'ünde yapılacak bu tatbikatta, katılan ülkelerle istişareler yapılmak suretiyle uluslararası katılım kısmı ertelenmiştir. Yoksa biz bu tatbikatı kendimiz yapmaya devam ediyoruz. Dolayısıyla bu çerçevede gerçekleşen bir ertelemeye, siyasi bir anlam yüklemek ve bundan sonuç çıkarmak bence çok doğru değil. İsrailli yetkililerin de basında yer alan haberler doğruysa, bunu şartlı değerlendirmemiz lazım, basında çıkan her haberde bazen doğru olmuyor, dolayısıyla İsrailli yetkililer atfen yapılan değerlendirmeleri biz doğru bulmuyoruz, kabul edilebilir bulmuyoruz ve bu konuda daha soğuk kanlı olmaya davet ediyoruz. Netice itibarıyla biz bu ertelemeyi yaparken katılan ülkelerle de istişare ederek yapılmıştır, meseleye bu açıdan bakmak lazım."
"Demokratik açılım" konusundaki bir soru üzerine, bu konuyu Meclis'te enine boyuna konuşmaya, cevaplamaya ve tartışmaya arzulu olduklarını ifade eden Çiçek, bunun ne zaman değil, önemli olan bu konunun TBMM'de konuşulacak olması olduğunu dile getirdi.
"Protokolün Ermenistan ile eş zamanlı olarak Meclis'e gönderileceği konuşuluyordu. Öyle bir tarih mi seçildi?" şeklindeki soru üzerine Çiçek, "Hayır, hayır. Eş zamanlı olarak değil, bize bu uygundur, başkası ne zaman gönderirse.... Netice itibarıyla Parlamentomuzda bunu onaylayıp onaylamayacağını bu protokoldeki hususlar, altında imzası bulunan Ermenistan'daki gelişmeleri de hiç şüphesiz dikkate alacaktır" dedi.
Memur maaşlarına önümüzdeki yıl için yapılacak zammın gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, YPK toplantısının devam ettiğini, ilgili bakanların zaten bütçe TBMM'ye gönderilirken ya da gönderildikten sonra gerekli açıklamayı yaptığını anımsattı.
"Protokoller ciddi bir aşamadır"
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerin ilişkilerinin normalleşmesi çalışmaları çerçevesinde ciddi bir aşama olduğunu belirterek, "Bu çalışmalar, her şeyden evvel alenidir. Bunun arkasında herhangi gizli bir şey yoktur" dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, üzerinde durdukları önemli konulardan birinin de İsviçre'de Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokoller olduğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, konuyla ilgili Bakanlar Kuruluna bilgi verdiğini belirten Çiçek, "Bu bilgiyi Meclis'e de vereceğiz. 21 Ekim Çarşamba günü. Tabii takdir TBMM'nindir" dedi.
Hem Suriye hem Irak ile bu hafta içerisinde icracı bakanların katılacağı önemli görüşmeler yapılacağını anlatan Çiçek, 20 Ekimde de Milli Güvenlik kurulu toplantısı yapılacağı için en uygun takvim olarak 21 Ekimin belirlendiğini ifade etti. Çiçek, "21 Ekim günü Dışişleri Bakanımız birinci elden TBMM'ye bu protokollerle ilgili bilgi sunacaktır. Protokolleri önümüzdeki hafta içinde TBMM'ye göndermiş olacağız" diye konuştu.
Bu konunun hem Türkiye'de hem dünyada güncelliğini koruduğunu belirten Çiçek, şöyle konuştu:
"Son imzadan sonra hükümet olarak bakışımızı bir defa daha ifade etmek istiyorum; bu imza ve imza vesilesiyle yapılan tören bizim açımızdan önemli bir adımdır. Protokoller, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi çalışmaları çerçevesinde ciddi bir aşamadır. Bütün dünya bu adıma büyük önem atfetmiştir. Törende, ABD, Rusya ve Fransa Dışişleri bakanları hazır bulunmuştur. Aynı zamanda AB Konseyi Genel Sekreteri ve AB Konseyi Dönem Başkanı da törende bulunmuştur. Bunların bulunuşu anlamlı ve önemlidir. ABD, Rusya ve Fransa Dışişleri bakanlarının bulunmasının sebebi Minsk Grubu Eşbaşkanı olmaları sıfatıyladır. AB Konseyi Dönem Başkanı'nın bulunması hem Azerbaycan'ın hem de Ermenistan'ın Avrupa Konseyi üyesi olmasıdır. AB Konseyi Genel Sekreteri'nin bulunmuş olması da aynı zamanda büyük ölçüde tanıklıktır. Onun için çok önemli bir süreçten geçtiğimizi, önemli bir imza olduğunu herkesin kabul etmesi gerekir. Bu çalışmalar, her şeyden evvel alenidir. Bunun arkasında herhangi gizli bir şey yoktur."
"İmza bizim kararımız"
Türkiye'nin bu girişiminin bir barış vizyonunun yansıması olduğunu belirten Çiçek, şöyle devam etti:
"Böyle bir protokole imza atılması da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak bizim kararımızdır. Türkiye böylece Ermenistan ile mevcut sorunlarını barışçı diyalog ikliminde çözümlenmesi için samimi ve ciddi bir irade ortaya koymuştur. Çünkü Türkiye büyük bir ülkedir. Bölgesinde düzen ve istikrarı sağlama sorumluluğu ve gücüne sahiptir. Bu durum, komşu tüm bölgeler açısından geçerlidir. Türkiye olarak bizim Güney Kafkasya'da hedefimiz, kapsamlı barış ve istikrarın uluslararası hukuk ilkelerine ve uluslararası normlara uygun şekilde sağlanmasıdır. Ermenistan ile normalleşme bunun parçasıdır. Biz bunu samimi olarak istiyoruz. Çünkü krizlerin, çatışmaların kimseye bir faydası yok."
Bölgede kapsamlı barış, istikrar ve refahın sağlanmasının çok önemli bir başka koşulunun Azerbaycan-Ermenistan ihtilafının, uluslararası hukuk ilkeleri, uluslararası kuruluşların kararlarına uygun şekilde çözümlenmesi olduğunu söyleyen Çiçek, "Ermenistan'ın işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarından çekilmesidir, Yukarı Karabağ sorunun halledilmesidir. Kalıcı barış ve istikrar bu hususun gerçekleşmesine bağlıdır" dedi.
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi çalışmalarında atılan adımın, Azerbaycan-Ermenistan ihtilafının çözümüne çok önemli, çok olumlu katkı sağladığına inandıklarını dile getiren Çiçek, bunun en somut örneğinin, Minsk Grubu'nda ciddi bir hareketlenme görülmesi olduğunu söyledi.
"Hiç bir şey Azerbaycan'ın dostluğundan önemli değil"
Çiçek, "Her türlü istismarın önünü kesmek adına bir şey defa ifade etmek istiyorum; bizim Azerbaycan ile olan ilişkilerimiz kardeşlik ilişkisidir. Menfaate dayalı ilişkiler değildir. Hiçbir süreç bizim için Türkiye-Azerbaycan dostluğundan daha önemli değildir. Bu konu değerlendirilirken bizim bu niyetimiz, bu kararımız, bu görüşümüz ışığında bu protokollerin değerlendirilmesi gerekmektedir" diye konuştu.
Protokoller TBMM'ye gönderildikten sonra işin önemli kısmının TBMM gündeminde olacağını ifade eden Çiçek, "Protokolleri onaylayacak ya da onaylamayacak olan TBMM'dir. Bunu Meclis'te konuşacağız. TBMM de bu protokolü değerlendirirken, gündemine alırken, protokollerin içeriğiyle ilgili gelişmeleri dikkate alarak değerlendirecektir" dedi.
Türkiye'nin, "soykırım iddiasının" dünyanın hemen her yerinde gündeme getirilmiş olması konusu üzerinde önemle durduğunu ve bu süreçte yapılan girişimleri anımsatan Çiçek, "Biz, tarihimizle yüzleşmeye hazırız. '1915'te yaşanan olayların bütün yönleriyle bir tarihi gerçeklik olarak ortaya çıkarılması için arşivlerimizi açalım, bilim adamları bunu ortaya çıkarsın' demişizdir. Netice itibarıyla bu protokol, bu talebin bir ölçüde gerçekleşmesidir" ifadesini kullandı.
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, protokollerin, iki ülkenin mevcut sınırlarını tanıdıklarına, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı ilkesine saygı göstereceklerine, iyi komşuluk ilişkileri anlayışıyla bağdaşmayacak herhangi bir siyaset izlemeyeceklerine dair taahhütleri içerdiğini söyledi.