Davutoğlu'ndan Myanmar önerisi
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Myanmar'daki insani duruma ilişkin, Müslüman-Budist diyaloğunu amaçlayan uluslararası bir toplantı düzenlenmesini teklif ettiğini bildirdi.
NAYPİDAV - Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Myanmar'daki temaslarına ilişkin bilgi verdi. Davutoğlu, öncelikle geçen yıl ağustos ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile Myanmar'ı ziyaret ederek ikili görüşmelerde bulunduğunu ve Arakan'daki kampları ziyaret ettiğini hatırlattı. Temasları kapsamında, İİT'den bir heyetin de Myanmar'ı ziyaret etmesi konusunda mutabık kalındığını anımsatan Davutoğlu, ilerleyen süreçte ülkedeki olayların yaygınlaşması ve bazı noktalarda doğan hassasiyetler nedeniyle ziyaretin gerçekleşemediğini kaydetti.
Türkiye'nin girişimi ve İİT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nun çağrısıyla bir Myanmar Temas Grubu oluşturulduğuna işaret eden Davutoğlu, Türkiye, Endonezya, Cibuti, Malezya, Mısır ve Suudi Arabistan'dan oluşan grubun Myanmar'a ilk ziyaretini bugün yaptığını ve çok geniş kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Myanmar Devlet Başkanı Yardımcısı Sai Mauk Kham ile yaklaşık üç saat süren bir görüşme yaptıklarını belirten Davutoğlu, görüşmede Myanmar'daki insani durum ve İİT ile İslam dünyasının konuya ilişkin beklentilerini dile getirdiklerini, Myanmar tarafının da sorunun tarihi arka planı hakkında bilgi verdiğini ve meselenin, bölgenin ekonomik olarak geri kalması nedeniyle ortaya çıkan sosyal problemlerden kaynaklandığını belirttiğini aktardı.
Davutoğlu'nun eylem planı önerisinin içeriği
Sorunun bir an önce çözülmesinin Myanmar-İİT ilişkileri açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Davutoğlu, temas grubunun verdiği mesajları ise şöyle sıraladı:
"Genel Sekreter, ben ve diğer arkadaşlar, Myanmar'ın yeni demokrasi tecrübesini ve son dönemde yapılan reformları takdir ettiğimizi ancak Myanmar'a 2012'de yaptığımız ziyaretten bu yana durumun iyileşeceğine daha da yaygınlaştığını ve insani trajedinin daha vahim bir hal aldığını, dolayısıyla süratle tedbir alınması gerektiğini, bu konuda İİT'nin her türlü çabaya hazır olduğunu vurguladık ve tabiri caizse bir eylem planının çerçevesini Genel Sekretere ben teklif ettim.
Bunun içinde toplumlar arası psikolojik gerilimin azaltılması, insani yardımın süratle ulaştırılması, siyasi vatandaşlık haklarının tanınması, bir diyalog mekanizmasının İİT ve Myanmar arasında kurulması ve daimi olarak burada bir büyükelçiliğin, ki bu büyük ihtimalle Türkiye büyükelçiliğimiz olacak, İİT'nin temas noktası olarak görev yapmasını dile getirdik. Ayrıca ben, Türkiye olarak özellikle Medeniyetler İttifakı çerçevesindeki çalışmalarımız da göz önünde bulundurularak, Müslüman-Budist diyaloğu şeklinde uluslararası bir toplantı tertip edebileceğimizi, Budist ve Müslüman toplumların karşılıklı güvenlerini artırıcı çalışmalar yapabileceğimizi ifade ettim."
Bu hususların gerçekleşmesinin Myanmar'daki insani durumun düzelmesine bağlı olduğunun altını çizen Davutoğlu, Myanmar'a ilk ziyareti kapsamında Kızılay ve TİKA'nın bu ülkede birer ofis açma girişiminde bulunduklarını, TİKA'nın ciddi bir faaliyete başladığını ancak Kızılay'ın istenen ölçüde faaliyette bulunamadığını söyledi.
Davutoğlu, tüm bu konuları İİT'nin önümüzdeki ay Gine'de yapacağı toplantıda da gündeme getireceklerini belirterek, ortak bir çalışma için bir çerçeve plan hazırlayacaklarını kaydetti.
Anadolu Ajansı'nın faaliyete başlaması da ele alındı
Myanmarlı mevkidaşı Wunna Maung Lwin ile görüşmesinin içeriğine de değinen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'nin Myanmar'a verdiği önem, Myanmar'daki Türk şehitliklerinin durumu ve Türk yatırımlarının bu ülkeye gelebilmesi için hukuki altyapının sağlanması ile karşılıklı anlaşmaların hazırlanmasının gündeme geldiğini belirtti.
Davutoğlu, "TİKA ofisinin daha aktif bir şekilde çalışması, Anadolu Ajansı ve Kızılay'ın faaliyetlerine başlayabilmesi, bütün bunları muhtevi bir görüşme gerçekleştirdik, çok verimli geçti" diye konuştu.
Bakan Davutoğlu, Myanmar ziyareti kapsamında yarın da İİT Genel Sekreteri İhsanoğlu ve temas grubu üyeleriyle Arakan'a giderek kamplardaki son durumu bizzat müşahade edeceklerini söyledi.