”Demokratik açılımda Bakanlığın görüşlerine başvuruldu”

Özügergin, "hükümetin Kürt açılımına, Dışişleri Bakanlığının ne gibi bir katkı getirdiği" sorusunu yanıtladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin, İçişleri Bakanlığının, demokratik açılımların uluslararası boyutları hakkında Dışişleri Bakanlığının görüşlerine başvurduğunu, kendilerinin de bu konudaki katkı ve değerlendirmelerini İçişleri Bakanlığı ile paylaştıklarını bildirdi.

Dışişleri Bakanlığının haftalık basın toplantısında "hükümetin Kürt açılımına, Dışişleri Bakanlığının ne gibi bir katkı getirdiği" sorusunu yanıtlayan Özügergin şunları söyledi:

"İçişleri Bakanlığımız tarafından yürütülen bu konunun uluslararası boyutları hakkında Bakanlığımızın görüşlerine başvurulmuştur. Bakanlığımız da bu konudaki katkı ve değerlendirmelerini İçişleri Bakanlığımızla paylaşmıştır. Bu aşamada ancak bu kadarını söyleyebiliyorum."

Mahmur Kampı

Sözcü Özügergin, Mahmur Kampı'nın boşaltılmasıyla ilgili soru üzerine de, 28 Temmuzda Ankara'da Türkiye, ABD ve Irak'ın katılımıyla üçlü bir ana komite toplantısı yapıldığını ve Mahmur Kampı konusunun da burada ele alındığını hatırlattı.

Konunun Türkiye açısından hem insani hem de güvenlik boyutu bulunduğunu belirten Özügergin, "Bu boyutlar gözetilerek alınması gereken tedbirler ve atılması gereken adımlar o toplantıda görüşüldü. Ayrıca Irak makamları ile de görüşmelerimiz sürüyor" dedi.

Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in ziyareti

Dışişleri Bakanlığının haftalık basın toplantısında sorular üzerine Putin'in yarın Ankara'ya yapacağı günübirlik çalışma ziyaretini değerlendiren Özügergin, son dönemdeki karşılıklı ziyaretleri sıralayarak, bu çerçevede Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Moskova'ya, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Soçi'ye, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yine Moskova'ya gittiğini ve Rusya Başbakan Yardımcısı İgor Seçin'in Ankara'ya geldiğini hatırlattı.

"Bütün bunlar birbirimizi çok yakın bir ortak olarak gördüğümüzün işaretleri olarak algılanmalı" diyen Özügergin, Putin ile başta ekonomi ve enerji konuları olmak üzere "çok boyutlu güçlendirilmiş ortaklık şemsiyesi altına giren konuların" ele alınacağını kaydetti.

Özügergin, ziyaret çerçevesinde imzalanması söz konusu olan bazı belgeleri "Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanılmasına İlişkin İşbirliği Anlaşması", "Nükleer Kazaların Erken Bildirimi ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimi Anlaşması" olarak saydı ve bunlara ek olarak "Kültürel Değişim Programı" metni üzerinde de çalışıldığını bildirdi.

Ziyaret çerçevesinde ayrıca kurumsal düzeyde de bazı belgeler bulunduğunu söyleyen Özügergin, imzalanacak toplam metin sayısının bir düzineye ulaşabileceğini belirtti.

Nabucco Projesi

Nabucco projesiyle ilgili bir soru üzerine de Özügergin, Nabucco'yu 21. yüzyılın projesi olarak gördüklerini belirterek, şunları söyledi:

"Sadece bir enerji projesi değil Nabucco, bir vizyonun gerçekleşmesi. Orta Asya'yı Kafkasları, Orta Doğu'yu bir havza olarak Avrupa'ya bağlayan bir proje. Kimseye karşı bir tarafı bulunmadığını da defalarca söyledik. Türkiye'yi Avrupa Birliğinin vazgeçilmez bir parçası kılacak unsurlardan biridir Nabucco. Buna böyle stratejik boyutunu değerlendirerek bakmak lazım."

Meis adası civarında yaşanan olay

Özügergin, haftalık basın toplantısında, Meis adası civarında bazı Türk gazetecilerinin de içinde bulunduğu olay ve Türkiye ile Yunanistan ilişkilerine yönelik soruları yanıtladı.

Türkiye anakarasına yakın Yunan adalarının silahsızlandırılmış statüde olduğunu belirten Özügergin, bu statüyü tespit eden muhtelif hukuki belgelerin olduğunu anımsattı. Özügergin, "Bizim için olayın hukuki boyutu bu noktada incelenmektedir. Dolayısıyla yakından takip ettiğimiz bir konudur" diye konuştu.

Olayın Türk gazetecilerini ilgilendiren boyutuna da değinen Özügergin, Dışişleri Bakanlığı olarak hemen devreye girdiklerini, Dışişleri Bakanının talimatıyla, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarının hem iç koordinasyonu sağladığını, hem de Yunan makamlarıyla temasa geçtiğini ve gazetecilerin süratle iadelerini talep ettiğini kaydetti.

Bunun sağlandığını söyleyen Özügergin, "Bize ifade edilen, Meis adası civarında gazetecilerimizin fotoğraf çekmek için bulundukları ve bu esnada Yunan sahil güvenlik botları tarafından durduruldukları ve sorgulandıkları yönündeydi" dedi.

"Oldubittilerle alt etmek söz konusu değil"

"Yunanistan ile Ege bağlamında ilişkilerimiz eskisi gibi değil" ifadesini kullanan Özügergin, Kardak olayından bu yana 13-14 yıl geçtiğini anımsatarak, "Bu arada birtakım mekanizmalar kurulmuş olsa gerek ki, iki ülkenin ilişkilerini zedelemeyecek bir şekilde süratle tertip alındı. Bu, iki tarafın da hukuki savlarının diğer taraf bakımından kabul edildiği anlamına gelmiyor" diye konuştu.

@page@

Özügergin, buradaki maksadın krizin önlenmesi olduğunu belirtirken, Türk ve Yunan basınının özellikle konunun tüm ayrıntılarını öğrendikten sonra provokasyona yol açmayacak şekilde davranmalarının iki ülke ilişkilerinin geleceği açısından yararlı olacağını ifade etti.

Ege bağlamında Türkiye ile Yunanistan arasında birbiriyle bağlantılı birçok sorun bulunduğunu belirten Özügergin, kara sularının genişliği, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge, FIR, deniz yan sınırı, arama kurtarma bölgesi gibi sorunları örnek gösterdi. Özügergin, şunları kaydetti:

 "Biz Ege'yi birbirimizi ayıran bir deniz değil, birbirimizi birleştiren, komşuluk ilişkilerini pekiştiren bir deniz olarak görmek istiyoruz. Buna göre hareket ettiğimizi düşünüyoruz. Tek taraflı girişimlerinden kaçınılması gerektiğini düşünüyoruz. Oldubittilerle bir tarafın öbür tarafı alt etmesinin söz konusu olmayacağını söylüyoruz. Karşılıklı oturulur, konuşulur, gerekirse uzlaşmazlıkların çözümü için üçüncü taraflara da gidilebilir."

Ancak bunun da bir yöntemi olduğunu belirten Özügergin, "Sorunlar birbiriyle bağlantılıysa, uluslararası hukuka başvurulduğunda da bütün sorunların hep birlikte götürülmesi uygun olacaktır. Parça başı iş olmaz. Uluslararası hukukun yapısından kaynaklanan bir durumdur bu" ifadesini kullandı.

"Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız var"

Ege'de hava ihlalleri konusuna da değinen Özügergin, 2008'de Yunanistan'ın Ege'deki havacılık faaliyetlerinin yüzde 26 artış gösterdiğini, Türkiye'nin ise herhangi bir artışının olmadığını kaydetti.

Yunanistan'ın ayrıca Ege'de Türk uçaklarına kıyasla uçuşlarının 10 kat daha fazla olduğunu ifade eden Özügergin, "Bizim yaptığımız, Ege'nin uluslararası hava sahasında her ülkenin, üçüncü ülkelerin olduğu gibi serbest uçuş hakkımızı kullanmaktan ibarettir" dedi. Bunun Yunanistan'a karşı olmadığı gibi, herhangi bir başka ülkeye de yönelik bir tutum olmadığına işaret eden Özügergin, "Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız vardır" diye konuştu.

"Gizli ajanımız yok"

Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde belirgin bir gelişmenin kaydedildiğini ifade eden Özügergin, "Biz Yunanistan ile diyalog ve işbirliği sürecinin ilerletilmesi yönünde kararlılığımızı koruyoruz" dedi.

Özügergin, Ege'ye ilişkin sorunların çözümünün dostluk anlayışına dayandırılmasının önemine değinirken, bunların oldubittilerle ya da karşı tarafı kandırmaya yönelik olmaması gerektiğini söyledi. Özügergin, "Biz açık olduğumuzu düşünüyoruz. Herhangi bir gizli ajandamız yoktur" dedi.

Karşılıklı olarak hassasiyetlere özen gösterilerek hareket edilmesi gerektiğini belirten Özügergin, "Hakkaniyete uygun yaklaşımlarla aramızdaki sorunların çözüleceğini bilincinde olmalıyız" diye konuştu.

Özügergin, gelecek dönemde Yunanistan Dışişleri Bakanını Türkiye'de ağırlamaktan memnuniyet duyacaklarını, ancak tarih tespitinin yapılmadığını söyledi.

Ege'de binlerce ada, adacık ve kayalığın olduğunu anımsatan Özügergin, "Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde bunların hakimiyetten çıkma süreçlerinin değişik aşamalarda gerçekleştiğini" söyledi. Özügergin, bu adaların devrinin Türkiye'nin güvenliğine halel getirmeyecek şekilde yapılarak, en temel prensiplerden birinin korunduğunu kaydetti.

Özügergin, "Biz uluslararası hukuka uygun hareket edilmesinden başka bir şey talep etmiyoruz. Yunanistan ile iyi ilişkiler sürdürerek bu sorunların çözümlenebileceğini düşünüyoruz ve çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çözülemeyecek şeyler değil bunlar. İyi niyet olduktan sonra aşarız" ifadesini kullandı.

Yunanistan ile kurulan mekanizmalar çerçevesinde güven artırıcı önlemlerin de bulunduğunu, bunlardan birinin sahil güvenlik makamları arasında doğrudan hat kurulması olduğunu anımsatan Özügergin, "İşte bu tür mekanizmalardır devreye girip sistemin kısa devre yapmasını engelleyen. Karşı tarafla konuştuğunuzda karşı tarafın sıkıntısını, niyetini daha iyi anlayabiliyorsunuz. Bu şekilde, Ege'de sorunların parlamasına engel oluyoruz" diye konuştu.