Denktaş'ın ardından
Mustafa AŞULA / Emekli Büyükelçi
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş'ın ardından, kendi ülkesinde olsun, Türkiye'de olsun, ne kadar çok ağlayanı varmış. Nasıl olmasın ki? Milli Kıbrıs davasının şaşmaz cephe kahramanı toprağa düşmüş, Rumların ve Yunanlıların yıllardır bir türlü söküp atamadıkları o ağır taş, takdiri İlahi bir tsunami ile yerinden oynamıştır.
Merhum Denktaş, müstesna zekası, fiziği misali büyük yüreği ve sarsılmaz direnciyle, savaş ve mücadelelerin olduğu kadar, müzakere masalarının da gıpta ile izlenen vazgeçilmez figürü idi. Rum lider Kleridis 1968 yazında Beyrut'ta onunla başlamıştı, ancak halefleri bugün bile bu süreci tamamlayabilmekten çok uzaktalar. Çünkü Kıbrıs Türk halkı tebaa olamaz ve kendi toprakları üzerinde eşit, egemen ve bağımsız bir varlık kimliği ile yaşamanın ötesinde herhangi bir kompromiye evet diyemezdi. Filhakika, araya giren, Annan Planı gibi bazı tertiplerle, zaman içinde bir takım tereddütler yaşanmış ise de, Allahtan Denktaş'ın sağlığında, şimdiki Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu'nun zamanında, taşlar tekrar eski yerlerine oturtulmuş ve çizgiler yeniden açık seçik belirlenmiştir.
Denktaş Kıbrıs davasıyla özdeş bir şahsiyetti. Konunun ele alındığı dairede, nispeten genç rütbelerde çalıştığımız yıllarda, neredeyse hemen her adımda Denktaş ne der diye düşünmeden edemezdik. Günün siyasileri bile, o sırada geçerli konjonktüre göre, Denktaş'ın ileri sayılabilecek beyanat ve yazıları karşısında zaman zaman sabırsızlık göstermiş olsalardı bile, sonunda Onun görüşlerine katılmaktan biteviye geri duramazlardı. Bunların başında, hoşgörüsüyle ünlü zamanın şöhretli Dışişleri Bakanı merhum İhsan Sabri Çağlayangil geliyordu. Denktaş, Ada'ya girişi yasak olduğu yıllarda, birçok kereler kiraladığı balıkçı tekneleriyle Kıbrıs'a çıkmayı adet edindiği 1966 sonu ve 1967 başlarında, bir keresinde, kendi tabiriyle 'tekne sahibinin bilgiçliği ve inadı yüzünden', Karpaz'a indirileceğine, Larnaka'ya çıkarılmış ve Rum milli muhafızlarınca yakalanmıştı. Londra'da Hukuk Fafültesi'nde birlikte okuduğu, arkadaşı Kleridis nezdinde ısrarlı girişimlerde bulunmak suretiyle, kurtarılarak Türkiye'ye dönüşünü sağlayan yine Çağlayangil olmuştu. Çünkü Denktaş vazgeçilmezdi. Nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun.