Depremden sağlam çıkan bilim ve vicdan oldu
Depremde 30 bin bina enkaza dönerken en az 300 bin konut kullanılamaz hale geldi. Ancak işini layıkıyla yaparak yönetmeliklere uyulan ve doğru zemine inşa edilen TOKİ konutları, Kahramanmaraş İnşaat Mühendisleri Odası, Adıyaman Komagene Kültür Merkezi, Malatya Hastanesi gibi binalar ayakta kaldı.
Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
Türkiye, 6 Şubat sabahı bir kez daha deprem gerçeği ile yüzleşti, binlerce canını enkaz altında yitirdi. Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli olarak arka arkaya meydana gelen depremlerde yaklaşık 30 bin bina enkaza dönerken en az 300 bin konut kullanılamaz hale geldi. Tüm bu yıkımlarda ‘yüzyılın felaketi’ olarak nitelendirilen depremlerin şiddeti kadar ‘işini layıkıyla’ yapmayanların payı da büyük oldu. 80 yıldır deprem şartnamesi bulunan, 1999 Gölcük Depremi sonrasında yönetmeliklerin yenilendiği Türkiye’de yeni binalarda dahi bu denli büyük yıkımların yaşanması, büyük ihmaller silsilesinin varlığını da gün yüzüne çıkardı. Zira aynı depremlerde, çevresindeki tüm yapılar yıkılırken ayakta kalan TOKİ konutları, Kahramanmaraş İnşaat Mühendisleri Odası, Adıyaman Komagene Kültür Merkezi, Malatya Hastanesi gibi binalar, bu ihmalleri doğrular nitelikte.
Tünel kalıp, yüksek beton dayanımı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca (TOKİ), Kahramanmaraş merkezli depremin yaşandığı 10 ilde inşa edilen 133 bin 759 konutun, depremlerden yapısal hasar görmediği bildirildi. Peki TOKİ konutları neden yıkılmadı? TOKİ tarafından yaptırılan inşaatlarda öncelikle yerinde zemin etüt raporu çıkartılıyor. Rapordan alınan veriler doğrultusunda başta Deprem Yönetmeliği olmak üzere yürürlükteki tüm ilgili kanun ve yönetmeliklere göre projelendirilme çalışması yapılıyor. İmalatlar ise bu projeler doğrultusunda yapım tekniklerine uygun olarak gerçekleştiriliyor. TOKİ, binalarda uyguladığı radye temel, tünel kalıp taşıyıcı sistem, yüksek beton dayanımı gibi depreme karşı çözümlerle binada oluşacak sarsıntıyı ve dolayısıyla hasarı en aza indiriyor.
Camı bile kırılmadan ayakta kaldı
Yönetmeliklere uygun mühendislik açısından doğru zemine doğru bina şeklinde inşa edilen Kahramanmaraş Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası binası da etrafında yıkılan binalara rağmen sapasağlam ayakta kaldı. Depremin merkezi Kahramanmaraş’ta camı dahi kırılmadan sapasağlam duran bina, 100. Yıl Üniversitesi İnşaat Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mucip Tapan’ın “Her zemine bina yapılabilir yeter ki doğru inşa edilsin” sözünü doğruluyor.
Sismik izolatör sarsıntıyı 5 kat azaltıyor
Binlerce insanın yaşamını yitirdiği depremlerde başta hastaneler olmak üzere birçok kamu binası yıkıldı ya da ciddi hasar aldı. Malatya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, Elbistan Devlet Hastanesi, Adıyaman Komagene Kültür Merkezi gibi bazı binalar ise yapılırken kullanılan sismik izolatör sayesinde depremi ayakta atlattı. Binaların kolon, temel veya perde kısmına yerleştirilen sismik izolatör cihazları, 5 ve üzeri büyüklüğündeki depremlerde, sarsıntının gücünü emerken, depremle yapı arasındaki teması kesme özelliği sağlıyor. Sarsıntının şiddetini beş kat azaltarak binaları koruyan sistem, zemin hareketinin kontrollü olarak binaya aktarılmasına imkan veriyor.
‘Aslında sadece işini yaptı, vicdanı rahat’
Tüm bu yıkımların arasından sağlam çıkan yapılardan biri de Hatay-İskenderun’da Aydın Dursun tarafından yapılan konutlar oldu. 1987-2002 yılları arasında 50’den fazla bina inşa eden Dursun’un yaptıkları arasında yıkılan tek bir bina bile olmadığı dikkat çekti. Aydın Dursun, her ne kadar çevresinden teşekkür telefonları alsa da aslında kendisi olağanüstü bir şey yapmadığını düşünüyor. O’nun yaptığı herkeste olması gereken dürüstlük, ahlak ve bilim çerçevesinde düşünüp, güncel yaklaşımlardan bir tık daha kaliteli malzeme kullanmak ve statik hesaplara göre biraz daha fazla demir kullanarak sağlam binalar yapmak. Yıkılmayan binalar albümünde fotoğrafıyla yerini alan binalardan biri de Kahramanmaraş’taki züccaciye dükkanı oldu.
Erzin gerçeği örnek olmalı
Depremlerin neredeyse tamamen yıktığı, binlerce binanın enkaz yığını haline getirdiği Hatay'ın Erzin ilçesinde tek bir binanın yıkılmaması dikkatleri çekti. Depremden ciddi şekilde etkilenen Osmaniye'ye 20, Hatay'a 110 kilometre uzaklıktaki 42 bin nüfuslu Erzin'de can kaybı da yok. Her ne kadar Amanos Dağları’nın eteklerinde yer alması ilçe için bir avantaj olsa da Belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu’nun kendi deyimiyle ‘hiçbir kaçak yapıya müsaade etmemesi’ ilçeyi kurtaran önemli bir adım oldu. Deprem ülkesi Türkiye’nin bu örnekleri çoğaltması için şartnamelere uygun, zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme tedarikinden inşaat üretimine, yapı denetiminden ruhsat iznine kadar tüm kademelerindeki bileşenlerinin ‘ortak akıl’ etrafında birleşerek hareket etmesi gerekiyor.