Dış ticaret ve atasözleri
A.Enver ÇITAK / Yönetim Danışmanı
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
"Zaman sana uymassa, sen zamana uy" demiş atalarımız. İthalatın arttığı bu dönemde ilk aklımıza gelen "El atına binen tez iner", "Hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır" sözleridir. İthalattın artışında iç piyasanın zorlanmasında, girişimci sanayicinin zorda olmasını "Kör ata ha göz kırpmışsın, ha başını sallamışsın" ve rahmetli Sayın Can Yücel'in "En uzak mesafe ne Afrika'dır ne Çin ne Hindistan. Ne seyyareler ne de yıldızlar geceleri ışıldayan. En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan."sözleri ne güzel ifade edebilmektedir.
Gerçekler var olduğu müddetçe, "Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır, ya da güneş açacaktır", "Ağaçlar ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yere düşmeye mahkumdur." "Bir gün su içeceğin çeşmeye çamur sıçratma" "Ağzında bal olan arının, kuyruğunda iğnesi vardır" bu mahkumiyet, hak hukuk aramadan, verilmiş emeğe saygı göstermeden, tüketiciye saygıyı sunamayan kalitesiz ürünleri imal ederek dünya ekonomisini sarsan ülkelerin ekonomilerinin yaprakları elbet bir gün düşecektir.
Talep olmasa arz da olmayacağına göre ucuz malı kalitesiz malı almanın "Kötü hareketler, ne kadar yerden aniden biten bitkilere benzese de, gene de insan onlardan kolayca bir çok şey öğrenebilirler."
"Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca, hürriyet ve istiklale sembol olmuş bir milletiz." bu sözü unutuyoruz ve iş gücümüzü de sermayemizi de Çin, Mısır ve diğer gelişen ülkelere gönderiyoruz.
"Dağ ne kadar yüce olsa, yol onun üstünden geçer"
"Öğrenmek pahalıdır ama bilmemek çok daha pahalı",
"Seninle aynı fikirde değilim ancak, senin fikrini özgürce söyleme hakkını ölümüne savunurum"
"Su gibi ol, yumuşak görün ama gerektiğinde bir taşı bile parçala ",
" Planınız bir yıl içinse pirinç ekin, on yıl içinse ağaç dikin, yüz yıl için ise insanları eğitin",
"Ayakkabılarım olmadığı için üzülürdüm, ta ki sokakta ayakları olmayan adamı görene kadar.",
"Gül sunan bir elde daima bir miktar gül kokusu kalır." ,
"Yüzümüzün ve gözlerimizin rengi ne olursa olsun, gözyaşlarımızın rengi aynıdır."
"Karanlık bir odada kara bir kediyi aramak çok zordur, hele bir de kedi orda yoksa..
"Çiftçinin sanatkara, sanatkarın çiftçiye ve çiftçinin tüccara ve bunların hepsinin birbirlerine ve işçiye muhtaç olduğunu kim inkar edebilir?"
"Sadece söylediklerin kadar bilinir düşüncelerin... Eğer anlaşılmak ve fazlasını yaşamak istediğini söylemezsen kim bilebilir yalnızlığını... Ve sadece kelimelerden ibaret olduğun bir mekanda nasıl yaşanır fazlası?"
Bunlar da işverenlerimiz tarafından not alınabilmesi gerekli olan sözlerdir. Ne dersiniz?