Diyarbakır’ı turizmde uluslararası vizyon kurtarır
Fidel BALTA / Diyarbakır Kültür Sanat Vakfı (DKSV) Genel Müdürü
Diyarbakır ile ilgili şehirde kiminle konuşursanız konuşun söze şöyle başlar; “Şehrimizi bir türlü tanıtamıyoruz. Doğru tanıtım yapmayı başarırsak Diyarbakır’ın parlayan bir şehir olması kaçınılmaz.”
Diyarbakır’ın özellikle Türkiye’nin geri kalanındaki imajı yıllardır olumsuz referanslarla birlikte oluşmakta. Uluslararası turizm çevrelerince de ya hiç tanınmamakta, ya da güvenlik problemleri nedeniyle rağbet görmemekte. Oysa Diyarbakır Ortadoğu coğrafyasında ancak Halep ile birlikte anılabilecek bir mimari dokuya sahip. Gündelik yoğunluk ve dinamizm açısından ise ancak İstanbul ile kıyaslanabilir. Sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin değil, Türkiye’nin de cazibe merkezlerinden biri olan Diyarbakır, sahip olduğu birikimi ve enerjiyi ancak doğru tanıtım ve çarpıcı vizyon ile hayata geçirebilir.
Şimdiye kadar gerek kamu kuruluşlarının ve gerekse de yerel yönetimlerin çabaları bütünlüklü bir bakış açısı ile birlikte ele alındığında ayakları yere basan bir kültür turizm politikasının oluşturulamadığı gözlemleniyor. Oysa Diyarbakır, tıpkı Avrupa’nın ve dünyanın diğer yerlerinde eski bir dokuya sahip olan kültür kentleri gibi, kültürü sadece tarihten bugüne taşıyan değil, aynı zamanda yeniden üreten bir şehir. Tam da bu yeniden üretme ve dinamik bir enerjiye sahip olması nedeniyle dünya ile yoğun bağlantı kanallarına ihtiyaç duymakta. Kısacası Diyarbakır
geçmişten bugüne taşıdığı kültürel, sosyal, sanatsal, mimari, tarihi tüm birikimini uluslararası vizyon ile tanıtmalı, sürdürülebilir kültür turizm politikaları inşa etmelidir.
Bölgenin en önemli kentlerinden biri olan Diyarbakır, sanayi ve sanayi odaklı yatırımlar açısından bir cazibe yaratmayı başaramamıştır. Mermer başta olmak üzere birkaç sektörde yaşanan hareketlenmeler ise yüksek ivmeli bir kalkınma dönemi başlatamıyor. Tarım, tarıma dayalı sanayi ve üretim sanayisi açısından önemli altyapı eksiklikleri bulunan Diyarbakır’ın en büyük potansiyeli
kültür ve inanç turizmi sektörüdür. 1990’lı yıllardan itibaren plaj faktörüne dayanan Türkiye’nin turizm politikaları son dönemde Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Kültür Turizm Bakanlığı‘nın eski eserlerin restorasyonu çabaları ile yönünü değiştirmeye başlamıştır. İstanbul’un 2010 Kültür Başkenti ilan edilmesine sayılı günler kala, Türkiye’nin diğer tarihi şehirlerinin de benzer bir vizyona ihtiyaç duyduğunu belirtmeliyiz.
Diyarbakır’ı eski dünyanın kalbi olan tüm kentlere kardeş gören bir bakış açısının somut anlatımı bugünlerde raflardaki yerini aldı. Diyarbakır Kültür Sanat Vakfı tarafından yayınlanan Doğunun Kapısı Diyarbakır kitabı, binlerce yıllık tarihi boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Diyarbakır’ı tüm yönleriyle anlatmayı amaçlıyor. Sadece Anadolu’nun değil, Ortadoğu’nun da kalbi olan şehir, benzersiz şiirsel üslubuyla Diyarbakır’ı anlatan fotoğraflı bir albüm kitap. Diyarbakır’ı uluslararası bir vizyon ile tanıtmayı amaçlayan çabaların devam etmesi durumunda, Diyarbakır hak ettiği ilgiye kavuşacaktır.