"Doğru kararı birinci derece mahkeme verir"

Anayasa Mahkemesi'nin Altan ve Alpay hakkındaki kararını değerlendiren Başbakan Binali Yıldırım, "İlk derece mahkemesi dosyanın içeriğine hakimdir. O bakımdan doğru kararı verecek olan birinci derece mahkemedir." diye konuştu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başbakan Binali Yıldırım, Anayasa Mahkemesi'nin gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında verdiği tahliye kararını değerlendirdi.

Yıldırım, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını, AK Parti hükümetinin getirdiğini söyledi.

Dolayısıyla hukuk alanında, hak arama konusunun da en büyük reformlardan birisi olduğunu belirten Yıldırım, "Hukuk yolları tükenmiş, hak kaybına uğramış olanların müracaatları burada değerlendirilmekte ve karar verilmektedir." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, "Anayasa Mahkemesi'nin kararını beğeniriz, beğenmeyiz, bunun incelenmesi, değerlendirilmesi ayrı bir şeydir. Ancak takdir edersiniz ki ilk derece mahkemesi dosyaya hakimdir. Dosyanın içeriğini biz de bilmiyoruz, Anayasa Mahkemesi de bilmiyor. O bakımdan doğru kararı verecek olan, birinci derece mahkemesidir." dedi.

Zaten Anayasa Mahkemesinin de değerlendirmesinde, birkaç husustaki talebi ve iddiayı dayanaktan yoksun bulduğunu, reddettiğini aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:

"Ancak tutuklanma sebebini yeterli görmeyen çoğunlukla bir karar almıştır. Bu mahkemesine gelecek, davanın görüldüğü mahkeme de gerekli kararı verecektir. Nöbetçi mahkemenin verdiği karar tabii ki yeterli değildir. Asıl mahkeme yetkilidir. O bakımdan Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının beklenmesi istenmiştir. Gerekçeli karar da yayınlanmış, gerekçeli kararda görünen bir şey var. Buradaki verilen karar, iddianame sürecine kadar olan işlemlerle ilgilidir. İddianame ve sonrasıyla ilgili konularda mahkemenin yargılama hakkı saklıdır. O bakımdan yerel mahkeme, dosya içeriğini de dikkate alarak, Anayasa Mahkemesi'nin kararını da dikkate alarak hukuka uygun bir karar verecektir."

Binali Yıldırım, yürütme olarak beklentilerinin, FETÖ ile yapılan büyük mücadelenin zaafa uğramasına sebep olacak veya böyle anlaşılacak kararların alınmaması olduğunu söyledi.

Bu konuda çok daha dikkatli davranmanın hem mahkemelerin hem yürütmenin hem de idarenin görevi olduğunu vurgulayan Yıldırım, bütün kurumların bu konuda gerekli hassasiyeti göstermeleri gerektiğinin altını çizdi.

"Son kararı verilmiş bir dava değil"

Başbakan Yıldırım, "Yüksek Mahkeme bu karardan sonra biraz daha tartışılır hale geldi. Yapısında bir değişiklik söz konusu olabilir mi?" şeklindeki soruyu ise şu şekilde yanıtladı:

"Mahkemeleri verdikleri kararlarla tartıştırmak, tartışılır hale getirmek, hukuk devletinin ilkelerine aykırıdır. Ülkeye de hukuk sistemimize de olumlu bir katkısı yoktur. Mutlaka alınan kararlar bir kesimi mutlu eder, bir kesimi mutsuz eder. Bu gayet doğal bir şey. Yargılamada da mahkum olan var, beraat olan var. Ancak her karar üzerinden mahkemelerimizi alıp hırpalamak, onları keselemek, itibarını azaltmak doğru bir şey değildir. Türkiye'de hak arama yolları açıktır.

Kaldı ki bu dava, sonuçlanmış bir dava değildir. Dikkatinizi çekerim, daha duruşması yapılıp son kararı verilmiş bir dava da değildir. O bakımdan acele yorum yapmak mahkemeye de haksızlık olur, davaya da bir anlamda gölge düşürür. Bundan sonraki süreci takip edeceğiz."

Yıldırım, her münferit olaydan sonra bir düzenleme yapmanın hukuk devleti ilkelerine çok uygun düşmeyeceğini vurguladı.

"Gizli, saklı ittifak yapmaya kalkmasınlar"

"Kulislerde '2019 gelmeden bu ittifakın yansımalarını göreceğiz' şeklinde bir iddia var. Olası bir kabine revizyonunda MHP'den de birkaç ismin bakan koltuğuna oturacağı zikrediliyor. Böyle bir durum var mı?" sorusu üzerine Yıldırım, görüşülen hususun çok açık olduğunu söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kamuoyuna, 2019'daki cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkarmayacaklarını net şekilde ifade ettiğini anımsatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"İttifak olursa da olmazsa da Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığını desteleyeceklerini ifade ettiler. Biz de esasen AK Parti olarak ittifaka olumlu bakıyoruz. Partilerin kurumsal kimliklerini muhafaza etmek suretiyle, yani bir partinin listelerinden seçime girmek değil, amblem ve tüzel kişiliklerini muhafaza ederek, seçime birlikte gitmelerine yönelik düzenlemeye sıcak bakıyoruz. Teşkil edilen komisyonun da görevi bunun detaylarını çalışmak ve önümüze getirmektir. Bunun dışında başka bir gündem söz konusu değildir."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun AK Parti ile MHP ittifakı karşısında doğal bir kenetlenme oluşacağı yönündeki sözlerinin anımsatılması üzerine Yıldırım, ittifakın aleni, açık bir şekilde yapıldığını vurguladı.

İttifak için düzenlemeler de yaptıklarını dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:

"Biz bunun için düzenleme de yapıyoruz. Gizli, saklı ittifak yapmaya kalkmasınlar, vatandaş bunu yemez. Kiminle kimin beraber olduğunu bu meydanda millet görecek, ona göre karar verecek. Biz milli ve yerli hiçbir emperyal gücün, ülkemiz üzerinde emelleri olanların bu emellerine hizmet edecek hiçbir kimseyle, hiçbir parti ile ittifak yapmayız. Bu kadar açık. Bunun dışında ittifak yapacak olanlar da kararlarını kendi verecektir. İttifak öyle gizli, saklı olmaz, 'doğal kenetlenme' falan bunlar zırva. İttifak aleni, açık bir şekilde ortaya konur ve gereği yapılır, vatandaş da bakar kimden yana tavrını koyacaksa o şekilde hareket eder, çıkacak sonuç herkesin kabul edeceği bir sonuç olur."urmak haksızlıktır"