Doğu Anadolu ekonomisi ve etkin kamu harcamaları
Yrd. Doç. Dr. Afşin ŞAHİN / Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Son yıllarda Türkiye'de Doğu Anadolu Bölgesi'nin gerek Avrupa Birliği, gerekse de yurtiçi yatırım program-proje finansman desteklerinden kayda değer oranda faydalandığı görülmektedir. Proje ve finansman destekleri bu illere aktarılmaktadır ve Sosyal Destek Programları (SODES) en çok bilinenleridir. Merkezi İhale Finans Birimi'nin aldığı başvurularda da Doğu Anadolu Bölgesi'ne proje bütçesi anlamında pek çok alanda öncelik verilmektedir. Ancak, proje formlarını ve başvuru sürecini anlamak, çözmeye çalışmak, doldurmak ve nereye başvuracağını bilmek ve süreci takip etme şansına sahip olmak başlı başına bir iş kolu halini almaya başlamıştır... Bu zorluk da doğal olarak başvuru yapan kesimlerin eğitim ve gelir düzeylerinin belirli bir çıtanın üzerinde olmasını zorunlu kılmaktadır. Belki bu durum yararlanıcıların çeşitlenmesini ve gerçekten ihtiyacı olanların faydalanma olasılığını düşürebilmektedir.
Doğu Anadolu Bölgesi'nin almış olduğu harcama ve yatırım desteklerinin aslında Cumhuriyet'in ilk yıllarında da azımsanmayacak miktarda olduğu görülmektedir(1). Ancak Türkiye bütçesinden yapılan harcamaların dağılımında sektörel bir bozukluk söz konusudur(2). Kişi başına yapılan toplam kamu harcama kalemleri incelendiğinde, asayiş ve bayındırlık sektörlerine diğerlerine göre daha fazla önem verildiği görülmektedir. Dönemdeki ayaklanmalar ve demiryolu yapım çalışmaları bu iki sektörün ön plana çıkmasında etkili olmuştur. Ancak, geçmişten günümüze eğitim ve teknoloji harcamalarının düşüklüğü, halen devam eden yapısal bir olgudur ve belki de tarihsel seyri değişmeyen önemli bir noktadır. Eğitim, sağlık ve sosyal harcamalar geçmişten günümüze düşük seyrini korumaktadır. Örneğin 1927-1950 yılları arasında kişi başına yapılan kamu harcamalarının en az olduğu illerden birisi Ağrı'dır. Bugün de gerek eğitim, sağlık ve altyapı açısından en geri kalmış illerden birisi Ağrı'dır.
Geçmişten günümüze, Doğu Anadolu'ya yapılan kalkınma amaçlı yatırım, harcama ve teşvikler, büyük ölçüde bölgeler arası farklılıkların azaltılması amacıyla yapılmaktadır. Ancak yine bir fenomen olarak, tarihsel açıdan Doğu Anadolu ekonomisinin Batı Anadolu ekonomisinden daha az gelişmiş olduğu kısa bir seyahat sonrası sezilebilir. Belki de kıt olan kaynaklar, eğitim, sağlık ve teknoloji gibi verimli alanlara düzgün ve aktif bir şekilde yönlendirilebilseydi, Doğu Anadolu bugün çok farklı bir konumda olabilirdi.
Doğu Anadolu Bölgesi, bugün Türkiye'de hayvancılık sektörü ile eş anlı anılmaktadır. Kışın çok soğuk olmakta, fakat bahar mevsimine doğru otların bitmesi ve bu otların yaz sonuna kadar durması, hayvancılık için büyük bir potansiyel yaratmaktadır. Yağışın bol olması yem maliyetlerini düşürmekte, yurt dışındaki hayvan girişine direnircesine açık alanlarda ve meralarda hayvancılık yapmaya imkan tanımaktadır. Büyükbaş hayvan sayısının göreli çok olduğu için, veterinerlere de önemli bir iş alanı ortaya çıkarmakta ve gereksinim artmaktadır. Bölgede pek çok yerleşim alanında veterinerlerin işyerlerine rastlanabilir. At ve eşek gibi hayvanların taşımacılıkta yoğun biçimde kullanılması da veterinerlere olan talebi artırmaktadır.
Bu yazıda, cumartesi kibarı gibi süslenmiş Doğu Anadolu ekonomisi ve kamu harcamaları kısaca ele alınmaya çalışılmıştır. Biraz da ekonomi yönetimi ve bu bölge açısından önemine değinilecektir. Ekonomi yönetimi, bir sanatkar gibi buradaki illerin ekonomisine odaklanmalıdır. Ekonomi yöneticilerinin bu aşamada, grup düşünce mekanizmasının mutlak haklılığı dışında; kendi bireysel vizyon, strateji, yetkinlik ve diplomasi yetisine sahip olmaları önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Hanifi Avcı'nın kitabında(3) belirttiği gibi "Simonlaşmamış" ve bilimsel düşünce ile hareket eden ekonomi yöneticilerinin varlığı bölge açısından önem taşımaktadır. Dizayn yapacak insanın da yaratıcı, değişime açık, iletişim ve yönetişim sahibi, alttakilerin kabiliyetlerinin gelişmesine katkıda bulunması ve köstek olmaması gerekmektedir. Sabır ve sevgi, buralara politika dizaynı yapacak kişinin olmazsa olmaz bir aracıdır. Bu açıdan bakıldığında, ekonomi yöneticisinin bir sanatkar ve zanaatkarın özelliklerine sahip olması gerekmektedir. Örneğin Osmanlı'da sanat ve zanaat bir sabır ve sevgi ile yapılırmış. Böylece kaliteli ve yetişmiş ustalar ortaya çıkarmış. Bu ustaların yaptıkları işlerin yanında bir de manevi dünyaları da gelişmiştir. Bu sebeple sanat, zanaat, duygusal zeka ve borsalar eş anlı ilerlemiştir. Örneğin, hat sanatında sabır ve sevgi belirginleşmiş iki temel unsurdur. İktisatçı da çıkarımlar yaparken bu sevgi ile hareket etmek durumundadır ve sevgisiz çıkarım yapması neredeyse imkansızdır. Özellikle yaşadığı dünyayı ve insanlarını sevmek, iktisadi analiz için kanımca zorunlu bir unsurdur. İktisat eğitimi sabır gerektirir, çünkü İngilizce, ekonometri, matematik ve bilgisayar programlama bilgisi, iktisat bilgisinin yanında olmazsa olmaz zorunlu ikincil destekleyici alanlardır. Öğrenmek de gece ve gündüzü birbirine katarak, hayattan önemli bir zaman dilimini harcamayı gerektirmektedir. "Time is money" mantığı iktisadi bilgi ve çıkarım üretmede başarısızlığa yol açabilir.
Hat sanatını tamamlayan ve yine aynı kamıştan yapılan Ney sanatı da sabır ve sevgi gerektirir. Ney sanatı ile iktisadi analiz ilişkilendirilirse, Ney sanatında bir bütünlük ve ahenk söz konusudur. İki sanatta da kişinin yani ustanın önemi, dizayn ve takip aşamalarında kendini göstermektedir. Doğu Anadolu ekonomisinde ekonomi dizaynı yapacak iktisat bürokratlarının ve düşünürlerinin aynı zamanda, Ebru sanatçısı gibi pratik ve görsel zekalarının gelişmiş olması gerekir. Çünkü Ebru sanatında bir akışkanlık söz konusudur. İktisadi olaylar da kendi içinde bir akışkanlığa sahiptir ve iktisadi yönetici bu akışkanlıkları yönetebilecek ruh hali ve kapasiteye sahip olmak durumundadır. Kısacası bu bölgeye merhem olacak ekonomi yöneticisinin; gelecek para talebi, faizin vade yapısı ve döviz kuru gibi finansal piyasa şoklarını, tüketim, dış ticaret gibi mal piyasası şoklarını, fiyat şoklarının varyans-kovaryans matrisini kendi pratik geçmişi ve bilimsel düşünce mekanizmasıyla çözebilecek kapasitede olması gerekmektedir.
(1) Kopar, M. (2009). Doğu Anadolu'ya Yapılan Kamu Harcamaları ve Yatırımlar (1927-1950), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara.
(2) TÜİK (2008). Bölgesel Göstergeler, 2008 TRB2 Van, Muş,Bitlis, Hakkari, Türkiye İstatistik Kurumu.
(3) Avcı, H. (2010). Haliç'te Yaşayan Simonlar, Angora Yayınları, Ankara.