Domates mi daha kırmızı, biber mi daha yeşil?
UZMAN GÖRÜŞÜ / Alper KOÇ / Yatırım Finansman
Euro Bölgesi'ydi, şişman parmaktı, bilgisayarların marifetiydi, vs.di derken, Mayıs ayının başında küresel piyasalarda yaşanan türbülans, milyonlarca yatırımcıya şunu bir kez daha gösterdi: " Bir uçtan diğer uca savrulan kitlesel yatırımcı algılaması, çevrimsel dalgalar içerisinde negatif yönde değişmeye başladığında, artık algı değişiminin nedeninin ne olduğunun pek bir önemi kalmamaktadır !!" Neden birisine göre şişman parmak, bir başkasına göre herhangi bir ülkenin borç krizi ya da başka bir gelişme olabilir. Bir nevi "domates mi daha kırmızı, biber mi daha yeşil" tartışmasından öteye gitmeyen neden bulma arayışları, piyasaların işleyen doğal dinamikleri içerisinde kaybolup gitmektedir. Avrupa'nın borç sorunlarının Fed'in acil durum çıkış kapısını kapatması, dünyanın en büyük bankalarını deviren ve uluslarararası mali sistemi çıkmaza doğru sürükleyen borç krizlerinin ülkeleri tehdit eder hale gelmesi, zayıf halka haline gelen ülkelerin kredi notlarının uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından bir bir düşürülüyor olması, büyük resimde çevrimler halinde ilerleyen piyasa dinamikleri içerisinde ne kadar büyük önem taşıyor? Ne oldu da, bir-iki sene içerisinde büyük ekonomilerin, koskoca Euro bölgesinin geleceği sorgulanır oldu? Öncesinde biriken sorunlar Kredi Derecelendirme Kuruluşları tarafından bilinmiyor muydu? Bile bile ülke görünümleri önceki yüksek seviyelerinde tutulmuyor muydu? Bugün küresel çapta yaşanan yıkıcı tahribatın geri planında uzun yıllardır biriken sorunlara çare , Merkez Bankalarının tarihte görülmedik oranda sağladıkları karşılıksız destekle mi bulunacak? Çare bulunacaksa, ne kadar kalıcı olacak?
Şişman parmağın yanlış tuşa bastığı gerekçesiyle ABD'de bir gecede başlayan panik tüm dünyaya yayılırken, piyasalarda bir günde yaşanan düşüşün birkaç günde geri alınmış olması, gelecekte de şişman parmakların sayısının artmayacağı anlamına gelmez. Bir gecede ABD piyasalarında yaşanan % 10'a varan düşüşler, neredeyse değeri sıfırlanan bir sürü hisse, gelecekte yaşanacak satış dalgaları kitlesel paniğe dönüştüğünde neler yaşanabileceğini bize gayet net ifade etmiş oldu. Son 2 yılda yaşanan düşüş ve yükseliş dalgalarının, 2000'li yılların başlarında tamamlanan çok büyük dereceli bir tarihsel yükseliş dalgasının ardından başlayan ve onyıllara yayılacak tarihsel bir düşüş dalgası içerisinde daha küçük dereceli dalgalar olduğu gerçeğini bir kenara koyalım. Gelişmekte olan piyasalar efsanesinin, aslında 1998 yılından beri işleyen dinamiklerin bir parçası olduğu ve artık finale doğru yaklaştığı gerçeğini de bir kenara koyalım.
Tarihsel dinamiklerin bize ne anlatmak istediğine dikkat çekelim; Çok uzun vadeli bir çevrimsel düşüş dalgasının henüz başlarında olan ABD ve Avrupa hisse senetleri piyasalarında son iki yılda yaşanan derin düşüşler, ardından gelen tepki yükselişleri ve dalgalanmalar, endişe endeksi olarak adlandırılan VIX endeksinde son iki yılda yaşanan volatilite, son dönemde para piyasalarında yaşanan dalgalanmalar, Bir süredir ABD'nin kurtarıcısı olması beklenen Çin'de hisse senetleri ve gayrimenkul endeksinde ( SHPROP) bir yıldır yaşanan zayıf seyir, daha önce de vurguladığımız gibi yakın gelecekte dünya piyasalarında yaşanacak büyük sarsıntının ve kitlesel katılımcı algılamasında yaşanacak büyük bir paniğin tüm işaretlerini taşımakta.
İçinden geçtiğimiz zaman sürecinde piyasalarda çok yavaş ilerliyor gibi görünen dinamiklerin, bir yüzyıl ölçeğinde değerlendirildiğinde aslında ne kadar hızlı ilerlediğini anlamak zor olmasa gerek. Bu noktada, "domates mi daha kırmızı, biber mi daha yeşil" türü tartışmalarına konsantre olmaktan çok, finansal piyasalarda bir neslin görmediği ölçüde büyük bir çalkantının ve değişimin yaşanması olasılığı öncesinde yapılması gereken şey, piyasalardan çıkışın zamanlamasını iyi tahmin etmeye çalışmak olacaktır